Namık ÇINAR
Ne zaman bir çınar devrilse, içimde mabet yıkılır.
Yapana öfkem delirir, gözümde şu kadar olsun değeri kalmaz.
Hısımlık kurduğumdan mıdır nedir, yakınım ölmüş gibi kederlenirim.
Başbakan karar vermiş, Taksim’deki o güzelim ağaçları keserek yerine bina dikecekmiş.
O görkemli ağaçların yerlerinde bina görmek isteyen bir adamın, bırakın başka özelliklerini, var mıdır yok mudur diye, vicdanı sorgulanmalıdır her şeyden önce.
Gölgesinde duyumsanan iç ferahlığıyla insanı Tanrıya en yakınsak kılan o muhteşem ağaçlara kıyabilmenin, Allah’ın adını günde beş yüz defa ağzına alan birinden gelmesi, ayrıca inancının da ne denli sorunlu olduğunu göstermiyor mu?
Gerçekten de, Fikret: “Bir örümcek bile götürür hakka beni” diyebilmişken, belli ki bir çınar yaprağı hiçbir şey söylemez Başbakan’a.
Onun Allah’ı, fütuhat ehlidir. Varsa yoksa yerler alsın, kaleler fethetsindir.
At sırtında yalınkılıç ok atsın, kavimler üzerinde zora dayalı egemenlik kursundur.
O yüzden 29 Mayıs’ı pek sever. Aradan 560 sene geçmesine rağmen küffara karşı beslediği hırsını ve hıncını bir türlü soğutamaz; İstanbul’u her sene habire fetheder durur.
Bugünlere taşımış olduğu o eski zaman değer yargılarının, artık yeryüzünde barbarca görüldüğünün ayırtında bile değildir.
Kaldı ki bütün yaptığı, aklısıra komplekslerini, kendi kurgulayıp kendi inandığı yalandan bir tarihle gidermeye kalkmaktan ibarettir.
İstanbul’un üstüne, âdetâ “son Haçlı Seferi”ymiş gibi, batıdan doğuya doğru yapılan bir seferle yürüyen ordunun, başlarında bir Türk kumandan olmakla beraber, esasen Balkanlardan ta orta Avrupa içlerine kadar uzanan vasallardan ve Bizans talanından nasip almak isteyen irili ufaklı Tuna despotluklarından toparlana toparlana oluşturulmuş ve son hazırlıklar için Edirne’yi toplanma bölgesi seçmiş bir küffar koalisyonu olduğu gözardı edilecek, bunun yerine zaman içinde İslâmi bir söylem geliştirilecektir.
Oysa Osmanlı’nın İslâmcılığı yahut millîciliği, artık elde Hıristiyan ahali kalmayınca bari geri kalanlar kurtarılabilsin diye, daha ziyade 19. yy. itibariyle ortaya çıkmış kurmaca bir olgudur.
Erdoğan’ın bugünkü İslâmcılığı ise, Enver’in maceraları bir vakitler başımıza nasıl çoraplar ördü ise, işte o tür fantezilere yakışır.
Çağdaş toplumlar siyasal yapılarını din esaslarına göre tesis etmezler. İlköğretim düzeyindeki bir öğrenci bile bunun bilincindedir.
Ama bizimkinin tam bir nobranlıkla sarf ettiği son cümlesi, “iki ayyaşın değil, inancın emrettiği yasaların muteber sayılması gerektiği” şeklinde olmuştur.
Allah kimseye vermesin, lâkin Başbakan, hiçbir sarhoşun başına gelmeyecek kadar pusulayı şaşırmış vaziyettedir.
O nedenle, lâf cambazı adamlara yazdırarak prompterden kakaladığı kandırmacalar kadar, makyajı akan bir kadının gerçek yüzünün ortaya çıkmasındaki gibi, irticalen söyledikleri de önemlidir, bizler için.
Dayattığı topçu kışlasını kendisinden başka isteyen var mı?
Ben hiç duymadım.
Neden pekiyi, bu derece ihtiras ve iştiyakla yanıp tutuşuyor?
Batı tarzının egemen olduğu Taksim gibi bir merkezin göbeğine, Osmanlı bile değil, Şam işi bir Arap mimari çizginin kondurulması için mi?
Ya üçüncü köprü?
O neden Yavuz’un adını taşıyacak?
İstanbul’un bayındırlığıyla, ne gibi bir ilintisi var, Sultan Selim’in?
Yok tabii!
Zaten aranacak sebep, kurulacak iyelik bağı buralarda yatmıyor.
Kutsal emanetleri getiren ve Halifeliği Osmanlı’ya taşıyan ilk padişah o değil miydi?
Cumhuriyet ise bu kurumu yok etti, gitti.
İşte şimdi İslâm dünyasının önünde, onu yeniden ihya etmek isteyen bir Erdoğan var.
Yavuz’la onu yan yana getiren deterministik bağ, burada yeniden hayatiyet buluyor.
Bu sebepledir ki Erdoğan, mutasavver plân ve projelerinin yanı sıra; bütün adımlarını ve davranışlarını, güttüğü amaçları çağrıştıracak sembollerle bezeyip donatarak da anlatmaya çalışıyor.
Yaptığı bu.
Yani ne varsa, hep din, hep din, hep din için...
Gözü dinden başka bir şey görmüyor. Tanrı onu, bu işleri yapsın diye göndermiş; o da bunun için yaşıyor.
Buradaki ağacın değil, cennettekilerin kıymeti var.
Sultan Selim’in Alevileri kesmesinin değil, Allah’ın Peygamberine halef olmasının önemi var.
Bu yüzden o, sizin anlayamayıp kavrayamadıklarınızı da göze alabiliyor.
Bir kere kafaya takmış; sizi, size rağmen cennete götürecek.
Laik Jakobenlerin düsturu, nasıl ki “halka rağmen halk için” idiyse; Erdoğan’ın düsturu da, din için aynı şeydir.
Oligarşik bürokrasinin vesayetinden farklı olarak, onunki dinsel bir vesayettir.
Allah tarafından belirlenmiş “iyi, güzel ve doğru”nun, gene “Allah inancının emrettiği muteber yasalarla elde edilebileceğini”, yani artık ne yapsın; davul zurnayla mı duyursun?
Erdoğan gider mi, giderse ne zaman ve nasıl gider; bunları bilmiyorum.
Ama gitmeli.
Ve en az zararla nasıl kurtulunur, bundan sonra bu düşünülmeli.
http://www.taraf.com.tr/namik-cinar/makale-erdogan-gider-mi-dersiniz.htm
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016