Nuray MERT
Ne itici bir atasözü: “Eti çiğneyen dişler birlikte olan dişlerdir.” Bir Afrika atasözüymüş, Cumhurbaşkanı, Uganda gezisinde yaptığı konuşmayı bu sözle tamamladı, alkış aldı; Uganda Başkanı da bir sevinç ve onay ifadesi olarak yumruğunu masaya vurdu. Et, diş, yumruk; ne itici bir söz, ne itici bir manzara. Meram “dayanışma”yı vurgulamak ise onca güzel söz var, eminim Afrika kültüründe de vardır.
Ama biz, zaten uzun süredir güzel sözleri unuttuk, makbul olan vurmak, kırmak, ezmek, bitirmek. Oysa deyimler, sözler o kadar önemli ki İçişleri Bakanı Efkan Ala, Diyarbakır valisi iken, “Cama gelsin, cana gelmesin” diyerek kalbimizi fethetmişti. Ne güzel, ne incelikli bir sözdü, mazide bir hoş seda olarak bile kalamadı. Geldiğimiz noktaya bakın, ölüm, yıkım, savaş atmosferi ve en kötüsü bu ortamda barış çağrılarının değil, intikam ve linç seslerinin yükselmesi. Dün, Kütahya Tavşanlı’da, 3 Kürt işçi, “Türk bayrağını yaktı” söylentisi üzerine linç edilmeye çalışıldı, linççi kalabalık uzun süre polise direndi, işçilere bir şey yapamayınca gariban işçilerin barakalarını ateşe verdi. Sadece ürkütücü değil utanç verici, sadece utanç verici değil ruh bulandırıcı bir vaka.
Şefkatli bir el
Olay, Kürt meselesini güvenlik meselesine indirgeyip, askeri tedbirler ile bitirme yolu izleyen siyasetin nasıl bir tehlikeli gidiş olduğunun meşum işaretlerinden biri. Bu ülkede yaşayanların çoğu, konu ne olursa olsun kendini yönetenleri sorumlu görmüyor, hele mesele Kürtler olunca, “terörle mücadele” denilince akan sular duruyor. En tehlikelisi, bir adım ötede, toplumun kendisi infazcı kesiliyor, Tavşanlı’da işçilere saldıranlar, polis engellemese, bir söylenti üzerine bir dakika düşünmeden Kürt işçileri linç edecekler. Nasılsa milli duygularla harekete geçmek gibi meşru bir gerekçeye sığındıklarında, başlarına fazla bir şey gelmeyeceğini biliyorlar. Geçmişte benzeri işler yapanların başlarına bir şey gelmediğini, “şefkatli bir el”in onları koruduğu uğursuz bir “toplumsal hafıza”da yaşıyor, yaşatılıyor.
Toplumun sorunlarını çözmenin yolunun siyaset olduğu, siyasetin de söz ve müzakereden ibaret olduğu kavranmadığı sürece baş aşağı gidiş sürecek. Konu Kürt meselesi olduğunda kavga, dövüş, kan, revan bitmeyecek. Toplumun çoğu, her konuda olduğu gibi, Kürt meselesinde de sorunu çözmenin askerin, polisin değil siyasetçinin sadece işi değil, vazifesi olduğunu görmediği müddetçe, kendisini yönetenleri değil, başkalarını sorumlu olarak görecek. İktidarda olanlar zaten başkalarını sorumlu olarak tanımlıyor, “bu iş böyle gitmez, barışçı yol bulun” diyeni “terörü destekliyor” diye hedef gösteriyor. Siyaset çıkmaza girdikçe, sorumlusu onu çıkmaza sokanlar değil, gariban Kürt işçi veya barış isteyenler linççilerin hedefi olacak. Kürtler adına siyaset yaptığını ileri sürenler de artık bunu kavramalı, ama zaten onlar da silahlı çatışma kararı ile siyasetten vazgeçtiklerini ilan etmiş oldular. Silah, siyasetin bittiği yerde ortaya çıkar, bu tüm taraflar için böyle.
Acz ifadesi
Bir kez daha vurgulamakta fayda var; siyaset yaygın bir şekilde anlaşıldığı gibi, hesap-kitap, alavera-dalevera ve nihayet “bal tutanın parmağını yalaması” faaliyeti değil, sorun çözme işidir. Dahası, “zor kullanmadan” çözme işidir. Zor kullanmak siyasette “acze” düşmenin ifadesidir. Siyasette maharet zor kullanmak değil, zora başvurmayı gerektirmeyecek şekilde yönetmeyi başarmaktır. Bu ülkede yaşayanlar siyasetin anlamını, önemini kavramadığı sürece bırakın “toplumsal barış”ı, burası hızla yaşanamaz hale gelecek.
Ama bakın, Başbakan bile siyaset yapmaktan korkar hale gelmiş; dünkü konuşmasının bir saati bulduğunu öğrenince, konuşmayı “Aman siyasete alışmamayım, hizmet daha iyi” diye bağlamak zorunda hissetti. Falih Rıfkı (Atay), o zamanlar iktidarı destekleyen gazetenin başyazarı ve Ajans Müdürü olarak, DamatFerit Paşa’nın ilk sedaretinde Nafıa Nazırı olan Avni Paşa ile mülakat yapmak istemiş, aldığı cevap “Askerim, hiçbir fırkaya mensup değilim, siyasete karışmam!” olmuş. Ne diyeyim; asker sivil fark etmiyor, siyasete yüklenen anlam aynı, koca koca mevkilere gelmiş adamların siyasetten ürkme nedenleri aynı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024
6.11.2023
14.10.2023
2.10.2023
24.09.2023