Pelin CENGİZ
- Türkiye'nin tarım arazileri 1992'de 27,6 milyon hektarken, 2017'de 23,4 milyon hektara geriledi. 25 yılda 4 milyon hektar tarım arazisi (tüm tarım arazilerinin yüzde 15'i) kaybedildi.
- 1920'lerin başında Türkiye'deki arazilerin yüzde 56'sını oluşturan meraların oranı bugün yüzde 19'a geriledi. Mevcut meraların yüzde 70'inde bitki örtüsü zayıf ve verimsiz hale geldi.
- 2023'e kadar nüfusu 6 milyon daha artacak Türkiye'nin bu eklenen nüfusu beslemek için tahıl üretiminin 1 milyon ton artması gerekli. Verimlilik artışı sağlamadan sadece 1 milyon ton tahıl için 400 bin hektar tarım alanına daha ihtiyaç duyulacağı düşünüldüğünde, tarım alanlarındaki kayıplar giderek kritikleşiyor.
- 2B uygulamaları ile Orman Kanunu'nun 16., 17., 18. maddeleriyle verilen izinler orman arazilerinin tahribatına yol açtı. 2B uygulaması ile 473 bin 420 hektar alan orman rejimi dışına çıkarıldı. Orman açma ve işgal suçlarında suç sayısı olarak yüzde 16, açılan alan miktarında yüzde 35-40 artış görüldü.
- Orman Kanunu'nun 16., 17. ve 18. maddeleri ile ormanlık alanda madencilik, ulaşım, enerji, haberleşme, atık yönetimi gibi çok sayıda ormancılık dışı kullanım ve tesislerin yapımı için 30 bin 37 adet (189 bin 315 hektar) izin verildi.
- Yapılan tahminlere göre Türkiye nüfusu 2040'ta 100 milyonu aşacak, kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1000 metreküpün altına düşmesiyle Türkiye "su fakiri" bir ülke konumuna gelecek. Türkiye'nin iklim değişikliğine bağlı riskler konusunda hassas ve kırılgan bir coğrafyada yer aldığı için bu etkiler özellikle su varlıkları üzerinde kendini daha fazla gösterecek.
- 1993'te yürürlüğe girdikten sonra toplam 18 kez değiştirilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği'nde ve uygulamalarda katılım, süreler, izleme ve denetleme ile kapsam konularında iyileştirilmeye ihtiyaç var. ÇED süreçlerine katılım, kapsam belirleme de dahil olmak üzere, tüm süreçte görüş alışverişine dayanan ve geri bildirim mekanizmalarını kapsayan bir sürece dönüştürülmeli.
Sadece birkaç örneğini buraya aldığım bilimsel raporlarla ortaya konmuş bu veriler, TEMA Vakfı'nın 2018 EkoSiyaset Belgesi'ne ait. Çevrecinin daniskalarının siyasi hamasetleri bir yana, Türkiye'de doğaya verilen kıymetin sadece birkaç rakamsal veriyle durumu bu.
24 Haziran seçimleri için artık son düzlükteyiz. Gelişmeler gösteriyor ki, 25 Haziran sabahı farklı bir Türkiye'ye uyanmayacağız.
Türkiye'nin ekonomik, siyasal, sosyal, toplumsal sorunları farklı ve çok boyutlu. Temel demokratik değerleri tam oturmamış, hak ve özgürlüklerin sürekli ve sistematik şekilde askıya alındığı, medyanın baskılandığı, hukukun işletilemediği ülkelerde hep bir sorunlar yumağıyla boğuşuluyor ve bir seçim günüyle herşeyin değişebileceğine inanmak herkesin işine geliyor.
Umutlu olmak elbette herkesin hakkı ancak gerçeklerden kaçış yok. Mesela, giderek daha da yaşamsal hale gelen çevre mücadelesi hiçbir zaman siyasetin temel sorun alanlarından biri olamıyor.
Siyasi partilerin seçim bildirgelerinde çevre ile ilgili vaatlerden bir önceki yazıda bahsetmiştik.
Asıl mesele sadece seçime giderken değil, seçim sonrasında da çevreyle ilgili politikalar üretmek ve bunları gündemde tutmak siyasi partiler için kritik bir mesele.
Çevreyle ilgili konulardan ve yaratılan çevre tahribatlarının olumsuz etkilerinden kimse muaf değil. Dolayısıyla çevre koruma üzerine politika üretmek sadece seçimlerde hatırlanacak bir konu olmamalı.
Bunu partilere defahatle hatırlatmak gerekiyor. Tema Vakfı, bugüne kadar beş genel ve üç yerel seçim öncesi siyasetçilere ekosistem odaklı mesajlar hazırladı, çevre sorunlarına ilişkin çözüm önerileri hazırladı.
TEMA Vakfı 2018 EkoSiyaset Belgesi'nde insanın da bir parçası olduğu ekosistemin neden ve nasıl korunması gerektiği hakkında siyasetçilere ve seçmenlere yönelik önemli bilgiler var. TEMA Vakfı, seçimlere girecek tüm partilere ve cumhurbaşkanı adaylarına bu belgeyi ileterek, partileri doğayla ilgili sorunları ve çözümleri, siyasetin merkezine taşımaya çağırdı.
Belge önceki yıllarda olduğu gibi tarım, orman, doğa koruma alanları, su, iklim değişikliği, madencilik ve enerji başlıklarına tespit ve önerileri gündeme taşıyor. 2018 belgesinde önemli bir değişiklik olarak ÇED ve mekansal planlama incelenen başlıklar arasına dahil edilmiş.
Sonuç kısmına ise şu not düşülmüş ki, gerçekten önemli:
"Çevre yönetimi ve doğal varlıkların korunması stratejileri ve politikaları hayata geçirilirken, çevresel bilgilere erişim hakkı, çevresel karar alma süreçlerine halkın katılım hakkı ve çevresel konularda yargıya erişim hakkı esas alınmalıdır. Bunlar içinde çevresel bilgiye erişim hakkı, katılım ve yargıya erişim haklarının kullanılabilmesinin ön koşuludur. Çevre ile ilgili karar alma süreçlerine halkın aktif katılımının sağlanmanması için kamu kararlarına temel olan politikaların kamuoyu ile paylaşılması ve kamuoyunun sürekli bilgilendirilmesi önemlidir."
Tam da bu sonuç kısmıyla ilgili bir diğer çalışma da Uluslararası Şeffaflık Derneği tarafında gerçekleştirildi. Seçimlere katılan sekiz siyasal partinin seçim bildirgeleri şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık, liyakat, denge ve denetleme gibi yolsuzlukla mücadelenin kilit taşı olan kavram, uygulama ve mekanizmalar üzerinden değerlendirildi.
Bunlar elbette demokratik, hesap verebilen, karar alma mekanizmalarının şeffaf işletildiği, karar alma süreçlerine yurttaşların da katıldığı toplumların olmazsa olmazları...
Ancak, Türkiye'de son yıllarda giderek yükselen ve önemli bir hak ihlali alanı olarak karşımıza çıkan çevre ve yaşam alanları mücadeleleri açısından da siyasi partilerin şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık, liyakat, denge ve denetleme açısından ne vaat ettiği önemli bir mesele.
Türkiye, giderek her alanda yozlaşıyor, bunun en başında da doğayı yok sayan, tepen inmeci, dayatmacı, kime ne fayda getirdiği, nelere mal olacağı belirsiz projeler geliyor.
Büyüme ve kalkınma adına hesap vermeyen, katılımcı ve şeffaf olmayan, hiçbir denge ve denetleme sürecine tabi tutulmayan projelerin Türkiye'yi getirdiği durum hem ekonomik hem de ekolojik anlamda ortada.
Üstelik bu sayılan unsurların olmadığı ülkelerde yolsuzluğun nasıl hızla yükseldiği de yine herkesin malumu.
İnsanın içinde ne eksikse o diline vurur misali, rapora şöyle bir göz atınca, AKP'nin şeffaflık adına vaatleri epey ilginç geldi.
Mesela, "Geçtiğimiz dönemde olduğu gibi, yeni yönetim modelinde de kamu yönetiminde şeffaf, katılımcı ve hesap verebilir olmayı taahhüt ediyoruz. Şehre dair önemli kararlar alınırken o şehirde yaşayanların fikirlerini alacak, ortak aklı ön plana çıkaracak bir anlayışla şehirlerimize yaklaşacağız. Yeni Şehircilik Vizyonu'muz; insan odaklı, doğal kaynaklarını koruyan, iklime duyarlı, enerji etkin, tarihi ve kültürel mirasını gözeten, yöresel ve yatay mimari esaslı, dönüşüm fırsatını değerlendirerek şehirlerimizi afetlere hazır hale getiren, katılımcı, şeffaf, çözüm odaklı, akıllı şehir konseptli, yenilikçi ve özgün ilkeler üzerine inşa edilmiştir" gibi cümleler var.
Herşey böyle yazılı metinlerdeki gibi mükemmel olsa keşke...
Ama gerçekler tam bir güler misin, ağlar mısın durumu...
Pazar günü sandığa umutla ama aklınızın bir köşesinde bu gerçeklerle giderseniz, daha az üzülürsünüz...
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022