Sinan ÇİFTYÜREK
Suriye saldırısı öncesinde kıyamet kopartıldı ama yapılan gerçekten de şovdan ibaret kaldı. Önceden haber verilen Esad rejimi (İran ile Rusya) gerekli tedbirlerini almışken; ABD İngiltere, Fransa boşaltılmış üç-dört üsse birkaç füze fırlatmakla sınırlı bir saldırı yapıp görüntüyü kurtardılar. Saldırı, görüntüyü kurtarmak olunca, Rusya’nın tepkisi de sınırlı olmuştur. Yani böyle saldırıya böyle cevap meselesi!
Dolayısıyla bu saldırı ile Suriye’de rejim değişikliğini bekleyenler yanılır. Boşaltılmış birkaç yere atılmış bir kaç füzeyle ile 7 yıldır savaşta olan bir rejimin devrilmeyeceğini çocuklar bile bilir. Yine bu saldırıdan İran’ın bölgedeki varlığının fazla etkilemeyeceği de ortada! Şunu da ekleyelim; Suriye’de inisiyatifi Rusya’ya kaptırdığını düşünen ABD/Batı bu saldırı ile Rusya ve müttefiklerinin önünü hem kesmesi zor hem de Rus öncülüğündeki Astana/Şoçiye karşı Cenevre’yi öne çıkarması zor çünkü Rusya destekli rejim saha da ilerlemeye devam ediyor.
Şu da var, Ankara zaten Rusya’ya yakınlaşmanın ya da AB-ABD-NATO’dan uzaklaşmanın sınırına gelmişti ki önce İngiltere’deki ajan krizi üzerinden sonra Suriye saldırısı ile bu sınır daha da netleştirilerek Türkiye’ye tekrar “Batıya dönün” mesajı tekrarlandı o kadar!
Belki de en önemlisi Suriye saldırısı, ABD’nin Tomahawk ile Rusların S-300 ve S-400’leri başta olmak üzere silah teknolojisi sahada sınav vererek görücüye çıkartıldı. Böylece ABD ve Rus silah pazarı hareketlendi yani silah pazarı kızışacak ve satışlar artacak!
Sömürgeci İran-Irak-Türkiye-Suriye rejimleriyle ile emperyalist Batı arasındaki geriliminde al birini vur öbürüne!
Bu vesileyle asıl üzerinde durmak istediğim konuya, yani Kürdistan’ı işgal altında tutan sömürgeciler ile emperyalistler arasındaki çelişki ve çatışmalara Kürdistan komünistlerinin yaklaşımının ne olması gerektiği meselesine.
Dün Saddam/BAAS iktidarında ki Irak’ın, ABD tarafından işgalinde yüzleştiğimiz sorunun bezeriyle bugün Esad/BAAS rejiminin iktidar olduğu Suriye’de yüzleştik. Bu açıdan önce Kürdistan’ı işgal altında tutan sömürgeci İran, Irak, Türkiye, Suriye ile ABD, Fransa, İngiliz emperyalistlerine ile ilişkin özet bir tablo sunup devamında değerlendirmemizi aktaracağız.
a - Bir yandan, halkımıza karşı kimyasal silah dahil her türlü araçla saldıran, katliamlar ve önemlisi Dersim, Halepçe gibi soykırımları yapan; halkımızı kitlesel olarak yerinden-yurdundan eden Saddam ya da Esad’ın BAAS rejimi ile Türkiye, İran gibi sömürgeci rejimler var. Dünya kamuoyu Halepçe soykırımı ile BAAS rejimimin ne yaptığını az çok bilir ama örneğin Türkiye’nin, 1938 Dersim’de kimyasal silahların kullanımı dahil yaptığı soykırımı çok az insan bilir. Zamanın emniyet müdürü “İhsan Sabri Çağlayangil, Dersimli olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroglu’nun teybine 1986 yılında şöyle der:
“Mağaralara iltica etmişlerdi.
Ordu, zehirli gaz kullandı, mağaraların kapısının içinden. Bunları fare gibi zehirledi.
Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler.”(kaynak T24)
Ya İran! Onun hem Kürt halkına hem de diğer halklara yaptıkları Irak, Suriye ve Türkiye’nin yaptıklarından fazlası var eksiği yok. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre sadece 2017 yılında dünyada ki toplam idamların %51’ni yapan tipik Doğudespotik, yobaz, fesat mı fesat İran rejiminin yaptığı gerçeği var. Ki yaptığı idamlarda 18 yaş altı çocuklar da var. BM geçen yıl 531 kişinin idam edildiğini söylerken genel kanı yılda ortalama 1000 kişinin idam edildiği yönünde. Yani Kürdistan’da sömürgeci rejim icraatının her karesi dehşet verici.
Diğer yandan kendi emperyal çıkarları için Asya üzerinde hakimiyet savaşı veren, bunun için 20 yıldan beri aralıksız olarak kanlı bir savaşı sürdüren emperyalist ABD ile müttefikleri gerçeği var! Bunların da hem Kürdistan hem de Dünya halkları karnesi kanlı!
b - Bir yandan, kimisi 1639’dan beri yanı yüzyıllardır, kimisi de (Irak ve Suriye) 100 yıla yakındır Kürdistan’ı işgal altında tutan ve Kürtlerin ulusal hakları bir yana varlıklarını bile kabul etmemekle klasik sömürgeciliğe bile rahmet okutan uygulamalarıyla ırkçı Fars, Türk, Arap rejimleri var.
Diğer yandan Sykes Picot ile Kürdistan’ın dörde parçalanmasında başrol oynayan ve günümüzde yine kendi emperyal çıkarları gereği yeni hedeflerle Avrasya özelde de Afganistan-Mısır-Ukrayna üçgeninde bulunan İngiliz- Fransız ve ABD emperyalizmi var.
c - Bir yandan, Kürt/Kürdistan karşıtı kurdukları “kutsal” ittifakla Kerkük’ten Efrin’e Kürdistan’da yeni işgallere girişen İran ve Türkiye rejimi var. Yani kendi işgalleri altında tutukları Kürdistan parçaları ile yetinmeyip “birliğini” Irak ile Suriye’nin birliği üzerinden arayan, bunun için Kürdistan parçalarında yeni işgallere girişen sömürgeci İran ve Türkiye kıskacında nefes almakta zorlanan Kürt halkının özgürlük mücadelesi gerçeği var!
Diğer yandan, dün Kerkük’ün, bugün Efrin’nin İran ve Türkiye tarafından yeniden işgal edilmesinde emperyalist ABD ile Rusya’nın başrolde oynadığı gerçeği var!
d - Bir yandan, sadece Kürt halkına değil Arap, Fars, Türk, Ermeni ve kimi yerde Alevi-Şii kimi yerde Sünni inançtan diğer halklara da kimyasal silah kullanan Irak, Suriye, Türkiye, İran rejimleri var. Irak’ın 1960’lı yılların sonunda Basra-Bağdat hattında CİA desteğiyle Irak Komünist Partisine yönelik gerçekleştirdiği büyük katliamda onbinlerce komünisti kimyasal silah dahil modern silahlar kullanarak katletme gerçeği var (ki CİA o zaman anti komünist mücadele konseptiyle ırkça Irak BAAS rejimine doğrudan yardım eder).
Suriye’de ise Hafız Esad, 20 Şubat 1982 Hama, Humus kentlerinde Sünni Arap halkına dönük 20. Yüzyılın en büyük katliamını yapmıştı. İran ve Türkiye’nin katliam ve soykırımlar karnesi ise Irak ve Suriye rejimlerinden daha ağır olduğunu tekrar belirteyim.
Diğer yanda, İngiliz, Fransız ve ABD emperyalizminin; başta Cezayir, Endonezya, Vietnam’da olmak üzere özellikle Asya, Afrika, Latin Amerika’da ki sömürgelerde yaptıkları sayısız katliamlar ve soykırımlar gerçeği var!
Özetlediğimiz bu tablodan hareketle:
I - Genelde ulusal demokratik güçlerimizin tutumu, Kürdistan’ı işgal altında tutan sömürgeciler ile emperyalist güçler arasındaki çelişki ve çatışmalardan yararlanmak olmalıdır. Yaşanmış ve ağır bedellere mal olmuş deneyimler özellikle Kerkük, Efrin pratiği ışığında bu yararlanma siyaseti de gözden geçirilmeye muhtaçtır. Kürdistan komünistlerinin tutumuna gelince, elbette özetlediğimiz bu fotoğrafta iki taraftan birinin yanında saf tutmayız.
II – Kürt halkı, Kürdistan halkları açısından bakıldığında ise, yüz yıllardır ülkelerini işgal altında tutan ve kendilerine sayısız katliam-soykırımla dehşet verici acılar yaşatan bu ırkçı rejimlerin dışarıdan gelecek saldırılarla güç kaybı uğramasına üzülmez tıpkı Saddam’ın devrilmesine üzülmediği gibi diğerlerine de üzülmez.
III – Kaldı ki Kürdistan’ın merkezinde yer aldığı savaşta, küresel emperyalist (ABD İngiliz, Fransız, Rus) güçler kadar Türkiye ile İran da yeni emperyal amaçlar peşinde koşuyorlar. Ki tam da bu nedenle ABD liderliğindeki Batı, dün İngiltere’deki ajan vakası üzerinden bugün Suriye üzerinden Doğu merkezli emperyal güç olan Rusya ve müttefiklerine karşı harekete geçerek aşağıdaki hedefleri hayata geçirmeye yöneldi:
“Bir; yukarı da özetlediğim alanlarda Batının, Rusya’yı durdurma operasyonu. Dolayısıyla Avrasya üzerinden süren savaşın kızışacağının da bir işaretidir yani söz konusu üçgende barış halen uzaktadır.
İki; iç bağları gevşeme belirtileri gösteren Batı/NATO ittifakı bu olay üzerinden saflarını yeniden sıklaştırmak istiyor. Çünkü genelde Asya, özelde de bugün Suriye üzerinden ağırlaşan savaşta ABD/Batı ittifakında, Rusya liderliğindeki Doğu ekseni karşısında birden fazla gevşeme emareleri belirmişti. Bu nedenle Batının koordineli tepkisi, Rusya’yı frenleme üzerinden kendini de toparlama operasyonudur.
Üç; Batının koordineli tepkisi, Türkiye’nin Rusya etkisinden kopartılması amacını da taşıyor. ABD’nin yeni dışişleri bakanı Pompeu ile birlikte ‘İran ve Türkiye karşıtı politikaların sertleşeceği’ söylemleri dillendirilmişti ancak ABD’nin hem İran hem Türkiye’yi aynı süreçte karşısına alamayacağı gerçeği var. Dolayısıyla Batının, Rus karşıtı hamlesinin Türkiye-AB ilişkilerini düzeltme arayışına katkı da bulunması amacını da taşıyor. Kısacası Rusya’nın durdurulması hamlesiyle birlikte Türkiye’nin önüne de yeniden “ya biz ya Rusya” tercihi konuluyor ki aynı süreçte AB-Türkiye zirvesinin Bulgaristan’da yapılması tesadüf değil.
Dört; Türkiye-ABD ilişkileri Kürdistan merkezli gerilirken, AB ile Türkiye ilişkilerinde karşılıklı iyileşmeler yaşanmaya başlanması da aynı amaçlı olup bu iyileşme de ABD yönlendirmesinin etkisi de illa ki var. ABD, ‘ben Türkiye ile gerilimliyken bari siz ilişkileri iyileştirin’ telkininde bulunmuş olabilir. Çünkü ABD’nin Türkiye’yi Rusya’dan kopartmanın yanı sıra Ortadoğu’da İran’ın önünü kesme hedefinde de Türkiye’ye ihtiyacı var.
AB ile Türkiye karşılıklı çıkarları gereği birbirinden kopmayı göze alamazlar. Türkiye’nin, Almanya/AB için geniş bir pazar ve jeostratejik konumunun yanı sıra bugün Ortadoğu’dan kendisine doğru gelen göç akınını durdurmak açısından da arada ki tampon rolünü hayati önemdedir. Türkiye açısında da AB, en büyük ticari ortak olmanın yanı sıra ekonominin büyük oranda bağımlı olması ve yüz yıllık ‘Batılılaşma rüyası’ nedeniyle önemli.
Beş; peki Batının Türkiye’yi Rusya ekseninde kopartma hesabı tutar mı? Türkiye ile İran’ın; üzerlerine üzerlerine geldiklerine inandıkları Güney Kürdistan’ın bağımsızlık rüzgarı (bu arada Peşmergenin yeniden Kerkük ve tartışmalı bölgelere döneceği haberleri var) ve Rojava Kürdistan’ın defacto silahlı coğrafik statüsü sürerken; ABD, Türkiye’nin Rusya ile ilişkileri zayıflatılmasını başarabilir mi ya da bölgede İran karşıtı cepheye dahil edebilir mi? Yoksa Türkiye, İran ile kurduğu Kürdistan karşıtı “Kutsa” ittifakı mı sürdürür? Şimdiden kestirmek çok zor ama dün Ankara’da Putin-Erdoğan-Ruhani üçlü görüşmesinde, Türkiye’nin İran ile Kürdistan karşıtı ‘kutsal’ ittifakı sürdüreceğini gösterirken, Rusya ‘Kürtlerin önünü nasıl keseriz’ meselesinde kısmen İran ve Türkiye’den farklı dursada. Dolayısıyla ABD, Kürdistan meselesinde Türkiye’ye ciddi vaat veya tavizler vermeden Rusya ve İran ile kurduğu ittifaktan kopartması mümkün gözükmüyor. Erdoğan’da bu durumun farkında olarak Kürdistan meselesinde ABD’den yeni tavizlerde ısrar ediyor. Tam da burada Efrin’in boşaltılması üzerinde düşünmek lazım” demiştim 05.04.2018 tarihli “Batı ile Rusya geriliminin, Türkiye ve Kürdistan’a yansımaları” başlık yazımdan.
Türkiye’nin Rusya’dan tümüyle kopartılması yakında mümkün gözükmüyor ancak Erdoğan’ın bugüne kadar defalarca Fransa ve İngiltere’ye ve esas ABD’ye “on bin km uzaktan gelip Irak ve Suriye’de ne işiniz var” derken şimdi “iyi ki vurdunuz Esad’a” demesi farkında olsun olmasın Türkiye’yi biraz daha Batıya yakılaştırır.
Kısacası “Türkiye bu iklimde ‘Batı eksenin müttefikiyim ama Doğu ekseniyle çalışırım’ politikasını eskisi kadar rahat sürdüremez! Erdoğan ve AKP hükümeti son yıllarda Ortadoğu’nun bu oynak jeopolitiğinde Türkiye’nin jeostratejik konumunu pazarlayarak, ABD/Batıya karşı Rus/Doğu kartını; Rusya/Doğuya karşı da Batı kartını kullanarak yol almaya çalıştı. El Bab ve Efrin’i bu politika ile işgal etti ama artık iki arada bir derede de sıkışmaya başladı!
Sıkışmaya başladı çünkü Suriye’de kriz ağırlaşırken Türk hükümeti, ABD ve Batının askeri müdahalesini desteklerse Rusya ve İran’dan kırmızı kart görür, kurdukları ittifak bozulur! Desteklemezse hem yıllardır “Esad gitsin” tutumunun inkârı olur hem daha önemlisi ABD/Batı ile ittifakı geri dönülmez yara alır!” 11.04.2018 tarihli “Suriye’de ‘savaş bitti’ derken yeniden alevlendi!” başlıklı yazımdan. 17 Nisan 2018 [email protected]
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları


















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018