Ümit KARDAŞ
“Gölgeye girenin gölgesi olmaz” Neşet Ertaş
Devlet soyut bir kavram. Tanrı gibi kişinin kendisinden vazgeçmesine yönelik bir soyutlama. Kişinin yetişkin olamaması üzerinden varlığını sürdürürken kişiyi değersizleştirir, düşünmesine, soru sormasına, itiraz etmesine izin vermez. (Ömer Faruk- Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği-ref.Saul Newman)
Devlet kişiyi sınırlar, insanlaşma yönünde gelişmesine izin vermez. Soyut devlet, kendini kurumlarla somutlaştırır. Siyaset ve bürokrasi kurumları aracılığıyla “Bir” ve “Bütün” üzerinden kendi zihniyet kodlarını yaygınlaştırıp kişilerin zihinlerini doldurarak herkesi bir küçük devlete dönüştürür.
İlkel (atalardan kalma anlamında) toplumların aksine, devletli toplumlar “Bir”’e, devlet iktidarının kıyıcı, hoşgörüsüz, tahakkümcü zihniyetine teslim olmuş durumda. Pierre Clastres, Kötülüğün Olmadığı Ülke’yi arayan ilkel toplumun hangi talihsiz, önlenemez nedenlerle eşitsizliği ve despotun iktidarını önleme noktasından devletli topluma dönüştüğü sorusunu sorar. Cevabı kaos-doğa-iktidar ilişkisine atfedilen anlamda bulur.
Ömer Faruk, Ahmet Tulgar ile yaptığı söyleşide ,”devleti fiziki bir organizasyon olmaktan çok “küçük bir devlet olarak zihin” biçiminde ele almak birçok sorunu çözecek bence. İmge düşünceyi, düşünce kurumu, kurumlar toplamı ise devleti oluşturur. Her kurumlaşmış kişi ise yasa, ahlak ve devletin cisimleşmiş taşıyıcısıdır. Zihnimiz bir küçük devlet gibi çalışıyor.”
Devlet kendini sadece ordu, polis, bürokrasi, üniversite, medya gibi kurumlar üzerinden değil, normal bireyler üzerinden de yeniden üretmekte. Foucault'a göre ; İktidar doğrudan üretici bir ilişkidir. İktidar ilişkileri, egemen olan kadar egemen olunanların da bedenlerinden geçer. İktidar ilişkileri aşağıdan üretilir. Egemen olanlar kadar egemen olunanlar da ona katılır.
Neo-Gramscian yaklaşım olarak bilinen teoriye göre; hegemonya yalnızca tahakküm ve güç yani baskı yoluyla kurulmamakta aynı zamanda rıza da üreterek, gönüllük oluşturarak güç unsuruyla birlikte etki altına girme olarak değerlendirilmekte. Hegemonya kavramının, devletin toplumu şekillendirdiği ; okullar, ordu, medya, aile, dini kurumlar gibi bütün aracı kurumları kapsadığı ifade edilmekte.
Ömer Faruk’un devlete ilişkin tespitlerinin hakikat anlamında değerlendirmek gerekir. (Faruk-a.g.e- sh.66-71)
-Her devlet “dış düşman”a muhtaçtır, varlığını onun varlığına bağlı kalarak sürdürür.
-Her devlet doğrularına karşı gelenleri “vatan haini”, “millet düşmanı”, “kökü dışarıda”, “sütü bozuk” diye suçlar, yargılar ve mahkum eder.
-Her devlet aynı zamanda bir de “iç düşman”a sahiptir. ( Etienne Balibar)
-Her devlet hem yargıç, hem cellat hem de jüridir= kamu vicdanıdır= adına konuşanlar toplamıdır.
-Her devlet, bir defa kurulduktan sonra , tebaasına aşkınlık biçiminde görünür. ( Ulus Baker )
-Her kurumsallaşmış kişi ( Küçük bir devlete dönüşmüş kişi = puzzle parçası) devletin ( =yasanın ve ahlakın ) gündelik hayattaki cisimleşmiş taşıyıcısıdır.
Frankfurt Okulu Marksistlerinden Theodor Adorno, “bütün yanlıştır” ilkesinden hareketle toplumda egemen olan ideolojinin bu “bütünsel” yanlışın ya da yalanın bir yansımasından ibaret olduğunu belirtir. Bu nedenle “gerçek tarihsel savaşım” ideolojiye karşı bir savaşımdır; çünkü savaşılması gereken, toplumu temelden biçimlendiren “toplumsal bilinç” tir. Bu, toplum içindeki insanların en incelmiş beğenilerinden en gündelik algılarına dek, onların düşünsel yapılarını derinlemesine biçimlendirir.
İdeolojiyi iktidarla özdeşleştiren Habermas'a göre; "iktidar tarafından sistemli biçimde çarpıtılan bir iletişim biçimi" olan ideoloji, “bir tahakküm aracı haline gelmekte ve güç ilişkilerini meşrulaştırmaya” hizmet etmekte. Dilin iletişimsel yapısı da iktidar çıkarları tarafından bozulup, kuşatılmakta.
Doğduğunda insanın zihni boş bir sayfadır. (tabula rasa) Büyüdükçe zihnine aile, devlet ve onun ideolojik aparatları olan okul, çevre, ordu, yargı, bürokratik kurumlar ideolojik kodlarla saldırmaya başlar. Böylece devlet ideolojisinin kodlarıyla dolan zihin artık hayatla ve toplumla ilişkisini bunun üzerinden kurar.
Zihinlerde oluşan ve hayata yansıyan zihniyet çoğalarak çoğunluğu oluşturur. Ne kadar farklı olmaya çalışsanız, ne kadar okuyup gözlem yapsanız da söz konusu zihniyet sizi bir yerde yakalar ve aşağıya doğru çekmeye çalışır. Hele bu zihniyet çıkarların maskesi haline getirilmişse iş daha da karmaşık bir hal alır.
Kuşkusuz toplum birey olamamış kişiyi devlet ideolojisi kodlarının oluşturduğu zihniyet üzerinden ele geçirmeye çalışmakta. İşte “ele geçirilemez” olmak bu anlamda çok önemli.
“Devlet-içi düşünce” yaratıcılığı, deneyimlemeyi, özgürleşmeyi, coşkuyu ve neşeyi engellemekte. Kemalizm tüm kesimleri devlet içi bir düşünce tornasından geçirdiği için çoğunluk hayatı “kurucu özne”, ”tarihi bilinç”, “devletin milleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğü” gibi aşkınlık kavramları üzerinden okumakta.
Oysa içkinlik boyutunda hayat temsildeki hiyerarşiyi ret eden, özneye ve nesneye bağlı olmayan, deneyimlemekten çekinmeyen ,kendini keşfederken tekrar tekrar yeniden icat eden bir düzlemde yaşanır. (Dışarıdan Düşünmek-Cengiz Baysoy-Sinem Özer )
Deleuze'e göre; "halkın istediği şey", halkın istediği şey değil, birinin halkın istediği şey olduğunu düşündüğü şeydir. Halkın istedikleri "temsil edenlerin" istedikleri şeydir. Böylece devlet-içi düşüncenin “temsile” dayandığı ortaya çıkmakta.
Küçük bir devlet olarak tanımlanan iyi yurttaş devlet-içi düşünerek, onunla özdeşleşerek “normal birey!” haline gelir. Bunun politikadaki karşılığı hükmedilen ,itaat altına alınmış ve disipline edilmiş kalabalıklardır.(Tabi grup)
Türkiye özeline geldiğimizde devletin kurucu ideolojisi “çoğulculuk”, “farklılıklara saygı”, “katılımcılık”, “ müzakere-uzlaşma” kavramlarının aksine “tekçilik”, “ farklı olanı asimile veya inkar ya da imha etme”, “merkeziyetçilik” esaslarına dayalı olduğundan ve devlet organizasyonu ( iktidar, yasama, yargı, bürokrasi) ve tüm aparatları ile bu ideolojiyi besleyip sürekli olarak yeniden var edebildiğinden değişmezlik yönünde ortaya aşılamaz muazzam bir bariyer çıkmakta.
Türk-İslam sentezine dayalı ideolojik yapının oluşturduğu zihniyet ve ürettiği “kod”lar toplumu ve seçimlerde oy veren kitlenin büyük bir çoğunluğunu kuşatmış ve bu çoğunluk söz konusu zihniyeti içselleştirmiş durumda. Bu çoğunluğa karşılık gelen ister sağda ister solda olsun tüm siyasi partiler programlarına ne yazarlarsa yazsınlar aynı zihniyetle sakatlanmış durumdalar.
Şevket Süreyya Aydemir, vatanın daima tezatsız bir cemiyetin yurdu olacağını belirtirken, Mustafa Kemal, hakimiyetin güçle, kudretle alınacağını söylüyor, kendisinin belirlediği temsil mekanizması yoluyla halkı modernleştirmeyi hedefliyordu.
Cumhuriyet kurulurken ortada örgütlü bir ulus bulunmayıp, ,kurgulanmış olduğundan siyasi temsil de güdük kalmış bir ilişkiye dayanıyordu. Kemalizm siyasi alanda da seçkinlerin tekelini korurken, Mustafa Kemal siyasi temsilin aktörlerini kendisi belirliyordu. Seçkinlere dayalı Osmanlı devletçiliği milli devletçiliğe dönüşürken devletçilik Kemalist hareketin ideolojisinin aparatı haline gelecekti.
Türkiye temsil krizinden çıkabilmiş değil. Parti içi demokrasinin olmadığı, lider kültünün egemen olduğu bir siyasi yapılanmada temsil, temsil edileni bozarken, temsil etme yıkıma ve ölüme neden olan bir şiddete dönüşmekte.
Müzakere-uzlaşı geleneği olmayan, şiddet ve ölüm yoluyla imha ederek sorun çözme geleneğine sahip olan Türkiye çatışma, gerilim ve ölümlerin yaşandığı ülkelerin başında geliyor.
Toplumu türlü yol ve yöntemlerle korkutan devletin etnik ayıklamalarına “din”i referans alanlar da karşı çıkmayıp, savaşın, ölümün dili bütüne yayılırken toplum yönetenlerle birlikte bir suç ortaklığı organizasyonuna dönüşmüş durumda.
Türkiye bu kısır döngüden nasıl çıkacak ? Tarihsel, siyasi, toplumsal birikim kırılmaz çekirdeğe dönüşmüştür. Ülkenin zaten az olan entelektüel gücü yok edilmiş, sermaye gücü tüketilmiş, kamusal müzakere alanı boğulmuş, siyaset çözüm yeri olmaktan çıkmıştır.
Her kişi zihnini boşaltarak küçük bir devletçik olmaktan kurtulmadan yani kendi sıçramasını yapmadan , bu sıçramaya rehberlik edecek entelektüel güç öne çıkmadan, bu sıçramayı destekleyecek sınıfsal güç olmadan değişim hayal.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
12.02.2025