Ümit KARDAŞ
Koruma tedbirleri, ceza muhakemesinin maddi gerçeği bulma amacının yerine getirilebilmesi için araç olurlar. Bu tedbirlerden her biri bir ya da daha çok temel hakka dokunmakta. Bu nedenle tedbirlerin uygulanmasında zorunluluk bulunmalı, araçla amaç, yöntemle hedef arasında orantı olmalıdır.
Hükümet, 17 ve 25 Aralık soruşturmalarından sonra hak ve özgürlüklerle doğrudan bağlantılı olan Ceza Muhakemesi Kanunu’nda ihtiyacına göre baş döndürücü oynamalar yapmakta, zikzaklar çizmekte, istikrarı ve hukuk güvenliğini bozmakta. Sözkonusu soruşturmalarda iktidar mensuplarının evlerinde aramalar yapılması ve bazı gerçek ve tüzel kişilerin malvarlıklarına el konulması hükümeti yargıda demokratikleşme adı altında 21/02/2014 tarih ve 6526 sayılı kanunla CMK’da değişiklik yapmaya götürmüştü. Hükümet bu değişikliği demokratikleşme görüntüsü altında aslında kendisine yönelik yapılabilecek soruşturmalara karşı defansif bir saik ile yapmıştı.
Arama, şüpheli kişi veya delillerin ya da müsadere edilecek eşyanın ele geçirilmesi amacıyla ev veya diğer yerlerde araştırma yapılması demektir. Arama, anayasal güvence altında bulunan konut dokunulmazlığına, özel hayatın gizliliğine, kişi özgürlüğüne ve vücut bütünlüğüne müdahale oluşturan bir koruma tedbiridir. Usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde de kanunla yetkili bulunmuş merciin yazılı emri bulunmadıkça, kimsenin üstü özel kâğıtları, eşyası ve konutu aranamaz ve buralarda bulunan eşyaya el konulamaz. Yetkili merciin kararının 24 saat içinde hâkim tarafından onaylanması gerekir. Hâkim arama kararlarını el koymadan itibaren 48 saat içinde onaylamalıdır. Aksi takdirde işlem geçersiz olacaktır. (An.m.20,21)
21 Şubat 2014 değişikliğine kadar arama için muğlâk bir kavram olan “makul şüphe”yeterliydi. Makul şüphe arama yapma yetkisi olanlara rahatlık ve esneklik sağlıyordu. Hükümet 21 Şubat 2014’te yaptığı değişiklikle kendisine yönelik soruşturmalara bir tepki olarak ölçütü değiştirdi. Bu değişikliğe göre, yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda “somut delillere dayalı kuvvetli şüphe” varsa, şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri ve ona ait diğer yerler aranabilecekti. “Makul şüphe” yerine artık “somut delillere dayalı kuvvetli şüphe” aranacaktı. Bu demokratik bir standarttı ama zaten bu yetkiyi kullanan savcı ve kolluk hangi ölçütü koyarsanız koyun uygulamada kendi ölçütünü yaratıyordu.
Peki, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hükümet neden şimdi eski “makul şüphe” ölçütüne dönmek istiyor? Çünkü kendini şu anda güvende hissediyor ve artık kendisini soruşturanları soruşturmak, paralel diye nitelediği hizmet hareketine ve Gezi olayları sürecinde kendisini gösteren toplumsal muhalefete karşı yapılacak operasyonlarda kolluğu rahatlatmak istiyor.
Yine gerçek ve tüzel kişilerin taşınmaz, hak ve alacaklarına el koymayı düzenleyen 128. Madde’deki düzenlemede var olan katalog suçlar arasına devlet güvenliğine ve anayasal düzene karşı işlenen suçlar konuluyor. Bu el koyma kararını 21 Şubat 2014 değişikliği uyarınca ağır ceza mahkemesi oybirliğiyle verebiliyor. Oysa hükümet, önerdiği değişiklikle bu güvenceyi kaldırıp, kararı tek hâkime verdirmek istiyor. Bunun amacı da Hizmet Hareketi ve toplumsal muhalefetle bağlantılı taşınmaz, hak ve alacaklara el koymak.
Arama ve el koyma konularında yapılması öngörülen değişiklik bu sefer ofansif saikli. Hükümetin konjonktüre ve siyasi çıkarlara göre TCK ve CMK gibi temel kanunlarda sık sık değişiklik yapması adalete ve yargıya olan güveni sarsmakta ve istikrarı bozmakta. Özellikle kişilerin hak ve özgürlükleriyle doğrudan ilgili olan CMK’nın evrensel hukuk ilkeleri doğrultusunda düzenlenmesi şart. Ancak bundan da önemlisi adli kolluğun uzmanlık alanı olarak yapılandırılması. Adli kolluğun insan hak ve özgürlükleri alanında görev yaptıkları bilinciyle donatılması, uygulamada sınırları aşanların etkin denetimlerinin sağlanması gerekir.
Antidemokratik uygulamalara hukuk yoluyla kılıf hazırlamayı meşrulaştırmak gün gelir herkesi vurur.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
17.10.2025
1.10.2025
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025