Vahap COŞKUN
Darbe soruşturmalarının sağlıklı bir şekilde ilerlemesini güçleştiren iki önemli neden var: İlki, 15 Temmuz’un önceki darbelerden çok ayrı bir karakter taşımasıdır. 15 Temmuz, asker içinde “Halaskâran-ı Zabitan” ruhuyla hareket eden bir grubun gerçekleştirdiği eski darbelerden farklıdır. Bu, dini kisveleri bürünmüş ve uzun vadeli bir çalışmanın ardından toplumun derin damarlarına nüfuz etmiş bir örgütün organize ettiği bir darbedir. Eski darbelerde ister sivil ister asker olsun darbenin faillerini tespit etmek rahattı. Oysa 15 Temmuz’da darbeye dâhil olanları tamamen ve hatasız bir şekilde ortaya çıkarmak çok zor bir iş.
İkincisi, hiçbir şahsın bu örgütle olan bağlantısını kabul etmemesidir. Gülenistlerin diğer örgütlerden ayrışan bir yönü de bu. Gülenistlikleriyle maruf kişiler dahi irtibatını reddediyor ve hatta en sert Gülen karşıtı pozlara bürünebiliyor. Öyle ki, muhtemelen Gülen’in kendisi Türkiye’ye iade edilip mahkeme önüne çıkarılsa örgütünü inkâr edebilir ve “Kim düşürdü beni buraya?” diye şekvacı olabilir.
Azami hassasiyet mecburiyeti
Bu iki hususun altından kalkılması gereken ağırlığı büyüttüğüne şüphe yok. Bir de bunlara her darbe sonrası oluşan kaosu, ihbar yağmurunu, kişisel hesapları, vb. eklediğinizde ortalık allak bullak oluyor. Suçlu-masum birbirine giriyor ve o çok kullanılan ifadeyle kurunun yanında yaş da yanıyor.
İşlerin bu denli çetrefil olması, devletin çok daha hassas olmasını gerekli kılıyor. At izinin it izine karışmaması, kimsenin boş yere mağdur edilmemesi, kul hakkına girilmemesi için devlet kılı kırk yarmalı. Bir kimsenin görevinden ihraç edilmesi, o kişinin ailesinin ve ailesinin hayatına doğrudan tesir eder. Böylesine mühim bir işlemi tesis ederken devlet, ayrıntılı incelemelerde bulunmalı, iddialara ilişkin kapsayıcı soruşturmalar yürütmeli, delillere ulaşmalı ve kararlarını titizlikle vermelidir.
Ne var ki işler bu mecrada akmıyor. FETÖ’ye ilişkin soruşturmalar genel bir güzergâhta seyrediyor. Hukukilikten uzak birtakım ölçütler tayin ediliyor. FETÖ ile bağlantılı olduğu için kapatılan bir bankada parası bulunmak, okullarda öğretmenlik yapmak, sendikaya üye olmak işten çıkarılmanın bir gerekçesi olabiliyor.
Evrensel ilklerin ihlali
Hukuki açıdan bakıldığında birkaç temel hukuk ilkesinin ihlal edildiği görülüyor. Bunların başında “kanunsuz suç olmaz” ilkesi geliyor. Bahse konu bankalar, okullar, sendikalar, dernekler, vb. 15 Temmuz’a kadar yasal çerçevede faaliyet yürütüyorlardı. 16 Temmuz’dan sonra bunların KHK’larla kapatılması, 15 Temmuz’a kadar bunlarla ilişkili olan kişileri suçlu yapmaz. Bir kimse ancak kanunun “suç” olarak tarif ettiği bir fiili işlemiş ise cezalandırılabilir. Eğer böyle bir fiil yoksa hiç kimse sadece bu kurumlarda parası olduğu, çocuğu okuduğu ya da kendisi buralarda çalıştığı için suçlanamaz, idari ve adli müeyyidelere tabi tutulamaz.
Keza “suçun şahsiliği” ilkesine aykırı bazı tutumlara da rastlanıyor. Suç, bireyseldir. Yalnızca işleyeni bağlar. Hiç kimse birinci dereceden de olsa yakınlarından birinin eylem ve işlemlerinden sorumlu tutulamaz. Bir kişi bir suç işleyebilir ya da hakkında böyle bir iddia bulunulabilir. Tahkikat onun hakkında yapılır, gerek görüldüğünde dava onun aleyhine açılır ve netice de verilen karar da bir tek onu bağlar. Bir kişinin suçundan ötürü onun annesi, babası, kardeşleri veya diğer yakınları herhangi bir cezalandırılmaya tabi tutulamaz.
“Masumiyet karinesi” ise bir kenara atılmış gibi. Hakkında kesinleşmiş bir hüküm kurulmayan birinin suçlanamayacağı ve bunun hepimiz için hayati derecede önem arz eden evrensel bir hukuk ilkesi olduğu unutulmuş sanki. Kendi ve çevresi dışındaki herkese bol kepçeden darbeci, bölücü yaftası yapıştırma yarışına girenlerin sayısı artıyor.
Toptancılığın konforu
Toptancılık, konforlu bir hal. Hem incelikli düşünmeye ihtiyaç duymuyor, hem de iktidar sahiplerine geçici bir rahatlık ve kudret sağlıyor. Fakat hem yakın hem de uzak geçmişten de gayet iyi biliyoruz ki, toptancılık revaçta olduğu her dönemde büyük mağduriyetler oluşturmuş ve telafisi güç yaralar açmıştır. Dolayısıyla toptancılığın konforu kısa vadelidir. Orta ve uzun vadede ise toptancılık son derece tehlikelidir ve kendisinden medet umanların başını da dara düşürür. Herkesi aynı kaba koyan bir yaklaşım, bumerang gibi döner sahibini vurur. Hukuken kabul edilebilir sınırın dışına taşan her işlem, ileride Türkiye’nin başına çok büyük belalar açar.
Akim kalsa da, gayesine ulaşsa da darbe sonraları güç zamanlardır. Kargaşa olur, çerçöp birbirine karışır. Lakin bu ilelebet sürmez; toz duman dağılır, işler nispeten yoluna girer. Bugünlerde göz batmayan –hatta bazı mahfillerde alkışlarla karşılanan- gayri-hukuki kararlar zamanı geldiğinde gün yüzüne çıkar. Ve o vakit herkes verdiği kararlarla tartıya çekilir. Hukuk erkini kullananların bunu her daim akıllarında tutmalarında ve kararların altına imza atarken bu bilinçle davranmalarında fayda vardır.
Olağan ya da olağanüstü fark etmez, hukuk her zaman ölçülü davranmayı emreder. Ölçülü kaçırmamak için mutedil hareket etmek lazım. Daima ama bilhassa şimdilerde…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025