Yasin AKTAY
Bayramdan önceki yazımızda İslamcılığın beşeri halleri üzerine bir değerlendirmeye girişmiştik. Araya giren bayram ve hac yazıları dolayısıyla biraz ara verdik. Ama o konu açılmışken, noktayı koyup tamamlamak değil belki ama, hak ettiği ölçüde ilerletmek gerekiyor. Tamamlamak mümkün değil, çünkü bu tartışma daha çok laf kaldırır.
İslamcılığın eleştirisinde genellikle kıstas alınan temalardan biri de yerlilik niteliğidir. Tematik olarak yerlilik sorgusu belli bir düşünce veya hareketi bir yere yabancılaştırarak geçersizleştirmenin sıradan taktiklerinden biri. Çoğu kez bu taktik işler, bu yerlere yabancı olduğu kantılanabilenlerin bir daha iflah olamayacak şekilde dağılması sözkonusu.
Çoğu kez de sözkonusu düşünce veya hareketlerin bir yerin insanına hiç bir şey söyleyemeyecek kadar yabancı olması da sözkonusu. Düşüncelerin toprakla, gelenekle, tarihle, bağlamla kurduğu veya kurmak durumunda olduğu münasebet azımsanacak bir şey değil elbet. Türkiye'nin toplumsal tahayyülünü, kültürünü, toplumsal yapısını yok sayıp gelip burada herşeyi sınıf çatışması üzerinden okumaya kalkarsanız en hafif deyimiyle münasebeti de elden kaçırmış olursunuz, mesela.
Diğer yandan yerlilik, bütün düşünceler için baz alınacak tek kıstas olamaz, öyle olması insan tabiatına aykırıdır. İnsan, doğası gereği bir yere mahkum olmayan bir varlık. Bir yerde doğar, bir yerde ruhu ve bilinci şekillenir, ama bu yeri aşabilecek bir istidadı vardır, aksi takdirde düşünceler arasında hiç bir geçişlilik bekleyemezdik. Oysa bir yerde doğan bir düşünce başka yerlerde çok daha iyi bir değer bulabiliyor. Baştan itibaren yerlilik geçerli ve mutlak bir sorun olarak telakki edilmiş olsaydı ne Anadolu Müslüman olurdu, ne de Avupa Hıristiyan. Bu son örneğin Hıristiyanlığa yaptığı nihai etkiye bakarak düşüncelerin yolculuklarında uğradıkları değişim de sorun olarak zikredilebilir elbet. Tabii ki düşünceler, inançlar, her yerde aynı etkilerle, aynı biçim ve etkilerle tezahür etmez.
Bunlar düşüncelerin coğrafi seyriyle ilgili çok temel kurallar.
İslamcılığın yerliliğini bir sorun olarak akla getiren veya getirmeye yarayan şey özellikle altmışlı yıllardan itibaren yoğun olarak bir tercüme hareketinden beslenmiş olması. Başta Mısır İhvanı ile Hindistan-Pakistan Cemaati İslami önderlerinin kitaplarının tercümesi İslamcılığı Türkiye'de bir bakıma "ihya" etmiştir.
"İhya etmiştir" diyoruz, çünkü Osmanlının son zamanlarında bir devlet refleksi dolayısıyla bir elit hareketi olan İslamcılık, Cumhuriyetin tasfiyesine maruz kalınca meşruiyet sorunuyla birlikte kendini entelektüel anlamda besleyebilme imkanlarından uzak bir halk hareketine dönüştmüştü.
Bu, tabi dört başı mamur olmaktan çok uzak halk dindarlığından ibaret, muhafazakar bir iç direniş düzeyinde bir hareket olarak kaldı. İslamcılık bir anlamda bu çeviri hareketlerine kadar, milliyetçi mukaddesatçı muğlak bir edebiyatın dışında kendini ifade kanallarından büyük ölçüde yoksun kaldı.
Bu açıdan çeviri dalgalarıyla tetiklenen yeni dönem İslamcılığın Osmanlı'daki veya Türkiye'deki İslamcı geçmişle buluşup tanışmadan, oradaki gelenekle bir rabıta kurmadan önce tabiri caizse enternasyonel bir ufukla tanışması ve onu Türkiye'ye taşıması mukadder oldu. Bunu yaparken Türkiye'de, yani "bu yerde" bir şey vardı da bununla bir çatışmaya girmiş değildi. Bu yerdeki İslamcılığın geleneksel anlamda bir sürekliliği yoktu. Ona dair bilinecek şeyler de geleneksel bir süreklilik içinde değil, ancak uzun bir kopukluk ve unutmadan sonra ya yeniden okunacak veya bulunacak şeylerdi. Elmalılı Hamdi Yazır'ın tevhid yorumlarıyla Seyyid Kutub ve Mevdudi'nin yorumları arasında, İslamcılık tasavvuru açısından çok az fark bulunabilirdi ve bir süre sonra yeni dönem İslamcılığının literatürü Mehmet Akif'ten Babanzade Ahmet Naim'e, Namık Kemal'den Eşref Edib'e kadar, İmam Birgivi'den Said Nursi'ye kadar uzanan geniş bir referans listesiyle birleştirildi.
İslamcılık Türkiye'nin düşünce geleneği içinden daha önce pek dikkat veya rağbet çekmemiş İbn Teymiyye, İbn Kayyım el-Cevzi, İmam Şatıbi gibi alimleri dikkatlere sundu. Bu isimlerin Türkiye'nin sonradan gelişen İslam düşünce tarzına hiç etki etmemiş olduğunu veya bu etkinin zorlama olduğunu söylemek mümkün değil. Aksine bu isimler Türkiye'deki İslami düşünce için çok anlamlar ifade etti, çok şeyler öğretti. Bir farkla ki, İslamcılığın en önemli temalarından biri olarak, hiç bir düşüncenin eleştiriden muaf olmamasından bunlar da nasibini aldılar. Sağlıklı olan da buydu.
Yerlilik suçlaması, işin garibi, Osmanlı'nın son dönemlerinde muhafazakarların İslamcılara yönelttiği klasik bir eleştiri. Yahya Kemal ile Babanzade Ahmed Naim arasındaki bazı diyaloglardan Yahya Kemal'in Babanzade'nin İslam anlayışını bu memlekete yabancı, buna mukabil türbe dindarlığını bu yerlerin öz-yerli kültürü olarak nitelediğini hatırlayalım. Orada yerlilik iddiası veya söyleminin basit bir iktidar taktiği olmaktan öte bir anlamı yok.
Kaldı ki bir düşünce sadece yerli olmaktan dolayı bir üstünlüğe sahip değil. Yerliliğin bir avantaja dönüştüğü yer ancak yabancılara karşı dışlayıcı-baskıcı faşizan duyguların iyi bir pazara sahip olduğu yerlerdir ki, İslamcılığın bu pazarlarda işi yok zaten.
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019