Zekeriya Kurşun
On dört Mayıs tarihe bir kara gün olarak kaydedilecektir. Tarih bu kara günü hazırlayanları unutmayacak buna ima ile de olsa destek verenleri asla affetmeyecektir. Unutmak, her derde deva olsa da Kudüs’ün çaresi unutmamaktır. On dört Mayıs’ı sürekli zihinde taze tutmaktır. Bugüne nasıl gelindiğini hatırdan çıkarmamaktır. Timsah gözyaşları akıtanları tanımaktır.
KUDÜS BİR SEMBOLDÜR
Binlerce defa söylenmiştir. Bir kere daha söyleyelim. Müslümanların, tarih boyunca Musevilik ile bir problemi olmamıştır. Müslüman olmanın şartlarından biri de Museviliğe inanmaktır. Kudüs üzerindeki ısrarımız bir Müslüman-Musevilik meselesi değildir. Bu mesele, sadece arsız Trump’ın cüreti de değildir. Esasında, gücünü kaybetmiş, kiliseleri boşalmış ve bundan endişeye kapılmış olan Katoliklerin Yahudiler ile hesaplaşmasıdır. Şimdi Evanjelistler de Trump’ın eliyle bu hesaplaşmaya katılmışlardır. Yüz yıldır Müslüman dünyasının ortasına attıkları alev topu ile Müslüman- Yahudi çatışmasını besleyen kilise, bununla yeniden itibar kazanmanın peşindedir.
20. yüzyıldan 21. yüzyıla intikal etmiş olan en büyük sorun kuşkusuz Filistin’in işgalidir. İsrail’in kolonizasyonudur. Yüzbinlerce masumun ölümüne, milyonlarca mültecinin yerinden edilmesine sebep olan bu mesele, binlerce görüşme, yüzlerce karar ve onlarca anlaşmaya konu oldu. Sonunda, Siyonistlerin zulüm anahtarı olan Oslo süreci ile çözümsüz bir yumağa dönüştürüldü.
Unutmayın. Sadece on dört Mayıs’ta yaşananları değil, Kudüs’ün maruz kaldığı bütün saldırıları, haksızlıkları hafızanıza kazıyın. Bugünden yarına bir çözüm beklemeyin ama bugün bütün geçmişi bir kere daha hatırlayın ve duruşunuzu yeniden belirleyin. Zulüm ile abat olunmayacağına olan inancınızı tazeleyin.
Unutmayın. Kudüs bir semboldür. Zulmün karşısında adaletin, yalanın karşısında doğrunun, zalim karşısında mazlumun ve batılın karşısında Hakkın sembolüdür.
SİYONİZM BİR BATAKTIR
Siyonizm, Allah’ın Hz. Musa’ya bile nasip etmediği vaat edilmiş topraklara gitme ve orayı Musevilikten bozma, Yahudi yurdu yapma düşüncesidir. Başka bir ifade ile Hakka bir başkaldırma girişimidir. Avrupa’da, tarih boyunca kabul görmemiş olan Yahudiler, kendilerine yurt arama fikrini daima canlı tutmuşlardır. 18. yüzyılın sonlarında Musevileri Filistin’e yerleştirme düşüncelerini dile getiren ve Mısır’ı işgal etme girişimi ile Osmanlı’nın da çöküşünü başlatan Napolyon, Yahudilerin bu yöndeki umutlarını yeşertti. 1818’de Mordehay Manual Noah Amerika’da ve 1830’da da tarihçi Joseph Salvador Fransa’da Siyonizm düşüncesini gündeme getirerek, Yahudilere hedef gösterdi. İngiltere’de Hollingsworth ve Almanya’da Sosyalist Moses Hessile, Hahambaşı Hirsch Kalisherde Siyonizm fikirlerine katkıda bulundu.
Bu düşünceler ile beslenen ve Siyonizm’i bir ideoloji olarak benimseyen Alliance Israélite topluluğu 1870’de Filistin’de, Yafa yakınlarında bir ziraat mektebi açıp orada “Siyon Muhibbânı” namında bir cemiyet kurarak, zulmün ilk adımlarını atmıştır. Bundan sonra da Amerika ve Avrupa’daki Yahudi sermayesi bütün gücünü ve mesaisini Filistin’i kolonileştirme siyaseti için harcamıştır.
Nitekim Siyonizm’in babası olarak bilinen Theodor Herzl fikirlerini hem kendinden önce üretilen düşüncelere ve hem de Yahudi sermayesine dayandıracaktır. Theodor Herzl’in, Yahudi Devleti adıyla 1896’da bir kitap neşrederek, Yahudilerin Avrupa dışında devlet kurma fikirlerini ve planlarını ortaya koyması Avrupa’daki antisemitistleri sevindirdi. Bu sayede bir taşla iki kuş vuracaklardı. Hem nefret ettikleri Yahudileri Avrupa’dan kovacak ve hem de o yıllarda varlık mücadelesi veren Osmanlı Devleti’nin ve Müslüman dünyasının kalbinde bir ateş yakacaklardı.
SULTAN ABDÜLHAMİD’İ UNUTMAMAK
Avrupa’nın çeşitli kentlerinde toplanan Siyonist kongrelere büyük destekler verildi. Theodor Herzl, birkaç kere İstanbul’a gelerek, dolaylı olarak II. Abdülhamid’den Filistin’de bir yer talep etti. Hatta İstanbul seyahati sırasında Alman İmparatoru II. Wilhelm’i de buna alet ettiyse de bir türlü başarılı olamadı. Öne sürülen cazip tekliflere rağmen II. Abdülhamid’in duruşu Filistin’e Yahudi göçünü yavaşlattı. Bugün hâlâ Filistinlilerin elinde çok az bir toprak parçası kaldıysa ve Kudüs’ün bir gün kurtulacağı umudu varsa, Sultanın o günkü duruşu sayesindedir. Bu yüzden, yapılan bütün cazip teklifleri, dinleme lüzumu hissetmeden reddeden II. Abdülhamid’in duruşunu asla unutmayın.
1904’teki ölümüne kadar Yahudilere yurt bulmak için dünya liderleriyle görüşüp destek alan Herzl, sadece II. Abdülhamid’in duruşu karşısında geri adım attı. Bu yüzden başka bir plan devreye sokuldu. Osmanlı vatandaşı olan bazı Ermeni, Rum ve Yahudiler desteklendi ve kurulan şirketler aracılığıyla daha fazla toprak sahibi olmaları sağlandı. Ardından kaçak Yahudi göçmenler ile Filistin topraklarında Yahudi kolonileri oluşturuldu. Tıpkı bugün yaptıkları gibi içeriden büyük bir kuşatma gerçekleştirildi. Satın aldıkları sınırlı sayıdaki hainler devreye sokuldu. Böylece sorun Birinci Dünya Savaşı'na kadar pişirildi. Savaş yıllarında yapılan son hamle olan Balfour deklarasyonu ile bugünkü süreç başlatıldı. Milyonlar yerlerinden edilirken, İsrail kan ve gözyaşları üzerinde kuruldu. Son yetmiş yıldır sadece Müslümanların gönlüne değil, insanlığın vicdanına da nefret tohumları ekildi
Sorunun tarafları Filistinliler bölündü, Araplar bölündü. Arap toplumu, hassasiyetini korurken; liderler iktidarlarını koruma derdine düştü. Sesleri semayı tutan mazlumları savunmak yine Türkiye’ye kaldı.
Bu yüzden içinizdeki engelleri kaldırın ve mazlumların çığlıklarını duyun. Ye’se kapılmayın, sorumluluğunuz hatırlayıp duruşunuzu netleştirin. Hz. Ömer’in, Selahaddin-i Eyyübî’nin, Yavuz Sultan Selim’in, Kanuni’nin II. Abdülhamid’in emanetine sahip çıkın.
Kudüs sizi bekliyor. Yarın sizi bekliyor.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.02.2019
18.03.2019
18.02.2019
4.02.2019
10.01.2019
3.02.2019
17.12.2018
22.11.2018
12.11.2018
18.10.2018