Zeki ALPTEKİN
Geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanı M. Şimşek, "Birçok alanda yeni bir endüstriyel devrimden geçiyoruz. Enerjide bir devrim yaşanacak. Şu anda en büyük darboğazımız enerji. 2017-18 yılında güneş enerjisinden elde edeceğimiz enerjinin maliyeti kömürün çok altında olacak. Panellerin verimi artıyor, kendisi ucuzluyor. Bir iki yıla kalmaz bu teknoloji çok yaygınlaşacak, sanayicimiz de enerji maliyetleri konusunda rahat bir nefes alacak" şeklinde yenilenebilir enerji kaynakların-dan biri olan güneş enerjisinin ülkemizdeki geleceği konusunda önemli bir açıklamada bulundu.
Şimdiye dek rüzgar yada hidrolik enerjilerin yanında –anlaşılmaz bir şekilde- Türkiye’de „üvey evlat“ muamelesi gören bu önemli enerji kaynağı üzerinde, yenilenebilir enerji kaynakları genelinden hareket ederek özel olarak durmak istiyoruz.
Yenilenebilir enerji kaynakları !
İnsanlık tarihinde pratikte sonsuz olarak kullanıma açık olarak doğada bulunan ve kendini göreceli hızlı şekilde yeniden üreten, yenileyen, doğal kaynaklardan elde edilen enerjiye yenilenebilir enerji diyoruz. Sürdürülebilir kaynağı ifade eden bu enerji, alternatif ya da regeneratif enerji olarak da isimlendiriliyor. Bu kaynakların başlıcaları şunlar:
· Su (akarsular, dalgalar)
· Rüzgar enerjisi
· Güneş enerjisi
· Jeotermik enerji (gayzerler, sıcak sular vs. gibi yeryüzü ısı kaynakları)
· Biyo-Kütle (Odun, bitkisel yağ, bitkisel mazot, bio gaz vs.)
Sadece bir örnek verecek olursak; güneşdeki füzyonlar yolu ile oluşan ve dünyamıza ulaşan solar ışınlama, yaklaşık 1.070 Ewh (Exawatt saati) olarak tespit ediliyor ve bu küremizin şu anki yıllık enerji ihtiyacının yaklaşık 10.000 katına tekabül ediyor. Yukardaki diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının insanlığa sunduğu olanaklar hesaba katıldığında, fiziksel olarak gelecek yıllarda insanların ihtiyaçlarını doğal yollardan fazlası ile kaşılayacak bir enerji potansiyeli teorik olarak var.
Bu kısa bilgilerden sonra artık konunun ekonomi politiğine giriş yapabiliriz. Kıyaslamalı örneklerimizi genellikle Avrupa’dan, özellikle de yenilenebilir enerji kullanımında öncü ülkelerden biri olan Almanya’dan vereceğiz.
Yenilenebilir enerji sektörünün ekonomik gelişme ve katma değer açısından önemi
Almanya’nin önde gelen ekonomi enstitülerinden DIW, alternatif enerji sektörünün şimdiki yaygınlaştırılmasının uzun vadedeki sonuclarının, “kuvvetli bir ekonomik gelişme ile talep ve tüketim de artış” olacağını tespit ediyor.[1] Benzeri sonuçlara Heidelberg Enerji ve Çevre Araştırma Kuruluşu (gws) de varıyor: Ne kadar fazla “yenilenebilir enerji etkinliği” varsa, o kadar daha fazla makro katma ekonomik değer oluşuyor. Bu ise ek yatırımları ve istihdamı, uzun vadede de daha az enerji maliyetlerini beraberinde getiriyor.[2]
Ayrıca rüzgar ve güneş enerjisinden elde edilen elektriğin, borsada belirlenen elektrik fiyatı üzerine düşürücü etkisi de bilinen bir gerçek.[3] Fraunhofer Enstitüsü ISI’nin bir araştırması, 2010 yılında alternatif kaynaklardan elde edilen elektriğin borsadaki fiyatlara kWh başına 0,5 cent düşürücü etki yaptığını ortaya koyuyor. Bu ise enerji-yoğun çalışan işletmeler için 2,8 milyar daha az maliyet demek. Alternatif enerji üretim araçları, tesisleri üretme kabiliyetinde olan ülkelerin bununla ek bir istahdam olanağının yanı sıra ihracat olanaklarını da artırması, ilgili sektörün sunduğu diğer bir makro katma değer olanakları arasında sayılmalı.
Hangi enerji kaynağı daha ekonomik (olacak)?
Maliyetler konusunda objektif bir analiz için enerji üretimindeki giderleri direkt ve dışsal giderler olarak ikiye ayırıyoruz. Direkt giderler, söz konusu enerjinin tesislerdeki üretiminin maliyetini ifade ediyor. Dışsal giderleri ise, ilgili enerji kaynaklarının makro kullanımı ile oluşan ve enerji fiyatı üzerinden finanse edilemeyip toplum tarafından karşılanan giderlerdir. Mesela; kullanılan enerji üretim tekniğinin olası çevreyi kirletmesinin yol açacağı maliyetler böylesi giderlerdir.
Enerjinin direkt olarak oluşan maliyetine ilişkin olarak; gelecekte fosil ve nükleer yoldan elde edilen enerjinin giderek pahalılaşma, yenilenebilir enerji maliyetlerinin ise giderek düşme eğilimi göstereceklerinin beklendiğini belirterek söze başlayalım.[4] Fraunhofer Enstitü’sünün 2012 Mayıs ayında yayınladığı bir araştırmasında, küçük Foto-Voltaik (FV) tesislerde güneş enerjisinden üretilen elektriğin maliyeti 14-16 €-Cent/kWh, açık alanlara yerleştirilen tesislerdeki birim maliyeti 13-14 €-Cent/kWh olarak hesaplanıyor.[5]Almanya’dan daha fazla güneş ışınlarına sahip olan bölgeler için ise bu rakamın 10 €-Cent/kWh olacağı tahmin ediliyor. Bu maliyet fiyatlarının, Almanya’da tüketicilerin şu an elektriğe ödedikleri fiyat olan 25,3
€-Cent/kWh’nin altında kaldığına işaret edelim. Söz konusu araştırmaya göre, karada uygun pozisyonlardaki rüzgar gülleri (Onshore tesisler) konvansiyonel enerji tesisleri ile kıyaslandığında daha şimdiden rekabet gücüne sahip. Çünkü, rüzgar güllerindeki elektrik üretim maliyetleri 6 ila 8 €-Cent/kWh arasında bulunuyor. Denizlerdeki Offshore rüzgar gülü tesislerindeki maliyetler ise, buradaki finansman ve işletme giderlerinin göreceli yüksekliğinden dolayı şimdilik 12-16 €-Cent/kWh civarında bulunuyor. Solar termik tesislerde üretim ise FV tesislerindeki üretime nazaran daha pahalı (18-24 €-Cent/kWh). İspanya’daki solar termik tesislerindeki (güneş enerjisini ısı enerjisi dönüştürme tesisleri)) üretim maliyet ise 19 €-Cent/kWh.
Diğer bir tahmin ise, yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerjinin bölgeler yada ülkeler arası işbirliği çerçevesinde (daha optimal) kullanılması sayesinde ulusal maliyet birim fiyatlarının ilerde 9-12 €-Cent/kWh’dan 6-7 €-Cent/kWh’ya düşebileceği yönünde (ki bu fiyata, elde edilen enejinin dağıtımı için gerekli olan ağın kurulma masrafları da dahil). Bu açıdan bakıldığında, Almanya’da ilgili ağın kurulma maliyetinin, elektrik direkt gider birim fiyatına 1-2 €-Cent/kWh eklenerek karşılanabileceğinin hesaplandığını da belirtelim.[6]
Almanya Çevre bakanlığına bağlı „Umweltbundesamt“ kurumunun verilerine göre 2012 yılında enerji üretiminin kaynağına göre dışsal (makro) maliyetleri kilowatt/saat enerji başına aşağıdaki şekilde oluşmuş:[7]
Linyit kömür 10,7 €-Cent/kWh
Taşkömür 8,9 “ “ “
Doğal gaz 4,9 “ “ “
Rüzgar 0,3 “ “ “
Su 0,2 “ “ “
Fotovoltaik 1,2 “ “ “
Bio Kütle 3,8 “ “ “
Almanya’da değişik kaynaklardan elde edilen elektrik üretiminin toplam dışsal maliyeti, nükleer enerji de hesaba katıldığında 7,8 €-Cent/kWh’ı buluyor; nükleer enerjisiz bu rakam 7,0 €-Cent olarak tespit ediliyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının dışsal maliyeti ise 1,8 €-Cent’i buluyor. Yukardaki tüm sayıların –belli istisnalar dışında- dünyanın heryerinde baz olarak alınabilecek, örnek teşkil edebilecek sayılar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sonuç olarak, hiç de yabana atılamayacak, klasik enerji kaynakları ile rahatça rekabet edebilecek “ekonomik” rakamlar!..
Yenilenebilir kaynaklardan enerji üretiminin başlangıçta, sistemin kurulum ve gelişim dönemlerinde göreceli maliyetli olması normal. Ancak, 2015 yılında ortalama 13,1€-Cent/kWh olması beklenen yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik maliyetinin, 2050 yılında 6,3
€-Cent/kWh’e kadar düşeceği tahmin ediliyor. Her iki alanın, 2020-2030 yılları arası, gider açısından bir “break-even” (eşitlik) noktasına erişecekleri ifade ediliyor. Bu noktadan itibaren, yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimi giderek daha tasarruflu duruma gelecek ve enerjinin %100 alternatif kaynaklardan sağlanacağı beklenen 2050 yılına kadar Almanya’da (2010-2050 yılları arası itibarı ile fosil kaynaklardan enerji üretimine göre) 567 milyar € gider tasarrufu sağlanmış olacak. Buradan çıkan sonuç, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrik, sadece geleceğin enerji ve ekoloji sorununa cevap vermekle kalmıyor, bu cevap aynı zamanda ekonomik de oluyor.[8]
Yatırılan sermayenin geri dönüşü açısından manzara ise kısaca şöyle: Ortalama ömrü 25 yıl olan RES türbinlerinde bu süre 9,8 yıl olarak tespit ediliyor. Geri dönüşüm, jeotermal tesislerde 5,8, HES’lerde ise 4 yıl olarak veriliyor. Ömrü 20-25 yıl olarak verilen biyogaz tesislerine yatırılan sermayenin geri dönüş süresi ise tesislerin büyüklüğüne göre 5 ila 8,5 yıl arasında değişiyor.[9]
İstihdam açısından yenilenebilir enerji sektörü
Türkiye’de henüz başlangıç aşamasında olan bu sektörde, Avrupa’da - özellikle rüzgar gülü teknolojisinin önderlerinden olan Almanya’da - durum biraz farklı; ki bu da asla şaşırtıcı bir durum değil; zira orada bu teknoloji üzerinde 80’li yıllardan beri çalışılıyor. Almanya Çevre Bakanlığının (BMU) verilerine göre 2004 yılında 160.500 olan çalışan sayısı 2010 yılında ikiden fazlasına katlanarak 367.400’e ulaştı. 2020 yıIında yenilenebilir kaynaklardan enerji üretim sektöründe istihdam edilecek kişi sayısının 400.000 üzerinde olacağı tahmin ediliyor.[10] Tüm bunlar Yenilenebilir enerji sektörünün etkin bir enerji faktörü olmasının yanı sıra, giderek artan istihdam, yani yeni iç talep sağlamasından dolayı ek makro ekonomik katma değer sunduğunu gösteriyor.
Yenilenebilir enerjiler ve “Mülkiyetin demokratikleşmesi”
Aşağıdaki tablo „ademi merkeziyetçi ekonomi“ konusunda ilginç bir manzarayı bize sunuyor:
Almanya’da yenilenebilir enerji tesislerinde mülkiyet ilişkileri (2010)
Mülk Sahibi Maximal enerji kapasitesindeki payı
Özel kişiler %39,7
Projeciler %14,4
Çiftçiler %10,8
Endüstrie/İmalat sektörü %9,3
Bankalar / Fonlar %11
Enerji tekelleri %6,5
Yöresel üreticiler %1,6
Diğer %6,7
Kaynak:KNI, Klau Novy Institut e.V.: Marktakteure Erneuerbare – Energien – Anlagen in der Stromerzeugung
Im Rahmen des Forschungsprojektes:Genossenschaftliche Unterstützungsstrukturen für eine sozialräumliche
Energiewirtschaft, trend:research-Institut für Trend- und Marktforschung August 2011, Köln-Almanya
Yukardaki istatistik Almanya’daki yenilenebilir enerjinin tüm alanlarını kapsıyor.Denebilir ki, 4 büyük enerji tekeli dışında tüm girişimciler –ufak ve orta boy şahsi girişimcilerden orta-boy özel işletmeler ve komünal firmalara kadar- üretim kapasitesinin önemli bölümünü ellerinde tutuyorlar. „Endüstri/İmalat“ adı altında bu alanda faaliyet gösteren firmalar, genelde „biyo kütle enerjisi“ alanında yaklaşık %40’lık pazar payı ile aktif olan Orman Endüstrisi, ki bunlar da orta sermaye sınıfı olarak görülmelidir. Bankalar ve Fonlar üzerinde elimizde yeterli bilgi olmamasına rağmen, bunların arasında özellikle „yeşil yada ekolojik fon“ olarak faaliyet gösteren nispeten küçük boy sermaye gruplarının olduğu bir gerçek. „Yöresel üreticiler ve Diğerleri“, genelde bölgenin enerji-trafik-su işleri ile uğraşan geleneksel „Stadtwerke“ler olup bunların mülkiyeti şehir belediyelerindedir, yani komünaldir. Projeciler ise, genelde ilgili tesislerde başından beri aktif olan küçük-orta boy (mesela mühendislik büroları gibi) şirket grupları oluyor. Son olarak; özel girişimciler ve çiftçilerin toplam kapasitedeki payları %50’yi geçiyor. „Büyüklerin“ gücü, sadece sahip oldukları hidroelektrik santrallerine dayanıyor; geçmiş yıllardaki paylarındaki nispi artışlar ise, Offshore alanlardaki maliyeti yüksek rüzgar enerjisi sektöründeki yatırımlardan ileri geliyor.[11]
Bu sayılara güneş enerjisini toplayan solar tesislerin %21’nin, biyo-gaz üreten tesislerin %80’ninden fazlasının irili-ufaklı çiftçilerin mülkiyetinde olduğunu ekleyelim.[12] Bugün Almanya’da özellikle tarımsal bölgelerde hemen hemen heryerde, her işletmede rastlanan damlardaki güneş panalleri ve biyo-gaz üretim birimleri, çiftçilerin yeni-ek kaynak alanları olmuş. Bunlar, tarımdaki değişimin, dönüşümün, yıllardır süren yapısal krizden çıkışın, sorunlara çözüm bulmanın yolları olmuş. Kuzey Almanya’daki Schleswig-Holstein Rüzgâr Enerjisi Birliği'nden Nicole Knudsen yeşil enerji kaynaklarının büyük şirketlere değil, özel şahıslara ait olduğunu şöyle anlatıyor:
“Kuzey Frizonya'daki her on rüzgâr türbininden dokuzunun özel sahibi var. Yüzde 51'lik sanayi ortaklığından değil, yüzde 90'lık halk sermayesinden söz ediyoruz. Belde ve belediyeler el ele verip rüzgâr gülü (RES) parkları kurmaya ya da yel değirmenleri dikmeye karar vermişler. 800 nüfuslu köyde yaşayanların 600'ü bu tesislere ortak olmuş. Bu santraller, tesadüfen aynı yerde yaşayan birkaç büyük sermayedarın değil, bütün bölge sakinlerinin malı.” Kapısının önündeki enerji dönüşümüne ortak binlerce Frizonyalıdan biri olan Ernst Hinrichsen,“Yeni yatırım modeli burada olumlu karşılandı ve kendi rüzgâr parkımızı kurduk. Köyde yaşayan 500 kişiden 430'u tesislere ortak olmak istiyor. 4 milyon euroya ihtiyacımız vardı, on milyonluk hisse talebi geldi. Bu projeyi halka açmanın ne kadar yararlı olduğu, gösterilen yüksek ilgiden de belli" şeklinde konuşuyor.[13]
İşin ilginç yanı; söz konusu orjinal yapılanmada gelecek yıllarda ve perspektif olarak –sürdürülen Enerji Dönüşümü politikasınının terkedilmemesi durumunda- herhangi bir değişikliğin beklenmemesi. Yaygın „demokratik mülkiyet“ ve serbest rekabete açık, anti-tekel bir sektör olarak „büyüklerin egemenliğine“ en büyük engel olarak görülüyor. Bu yapının özellikle Onshore alanlarda, mesela yeni kurulacak enerji kooperatifleri ile daha da sağlamlaşması bekleniyor ve bu gelişmenin önünün açık tutulması öngörülüyor.[14]
Özetle günümüzde kapitalizmin klasik gelişme örnekleri ile pek benzeşmeyen bir ademi merkeziyetçi yapı ile karşı karşıyayız. Böylesine istisnai yapılanmaların ana nedenlerinden birini şüphesiz yenilenebilir enerji teknolojilerin tek tek kişiler, küçük üretici ve girişimciler tarafından „ulaşılabilir“ ve „kullanılabilir“ olması oluşturuyor. Buna 80’li yıllardan itibaren, zamanında çoğu kişinin alaylı bir şekilde gülümseyerek izlediği çevreci hareketin kendi alternatif yaşam alanlarını sivil-ekonomik anlamda kurmaya başlamasını da eklemek gerekiyor.
Sonuç olarak; 21. yüzyıl kapitalizmine özgü „teknoloji üzerindeki tekellerin kırılması“, „mülkiyetin ademi merkeziyetçi şekilde yaygınlaşması“ ve dolayısıyle „serbest rekabetin yeniden keşfedilmesi“ konusunda en iyi örneklerden biri olarak Almanya’daki yenilenebilir enerji sektöründeki bugünkü yapı ortaya çıkıyor. Burada bilinmesi gereken önemli noktalardan birisi de, bu orjinal yapılanmanın herhangi bir “toplumsal mühendislik, geleceği projelendirme” olmadan, hayatın kendi doğal diyalektiği içinde, soruna çözüm üretilerek ortaya çıkması.
Güneşin sofrasındayız !
Almanya’da 2010 yılında kabul edilen enerji sektörünün yol haritası niteliğindeki „Energy Concept 2050“ye göre elektrik üretiminin 2020 yılında %35’ini, 2050 yılında en az %80’ini yenilenebilir enerjiden karşılanması hedefleniyor.[15]
„Enerjide Dönüşüm“ adı verilen uzun erimli politikanın başarı şansı tartışılırken bir örnek olarak 2012 yılının Mayıs ayının sonunda Almanya’daki tüm solar tesislerin rekor kırarak bir günde tam 20.000 Megawatt’ın üzerinde elektrik enerjisi üretmiş oldukları örnek gösteriliyor. Bu rakam, 15 adet yeni tipten NGS’lerin (1.400 MW ile çalışan Nükleer Güç Santrali) randımanına denk geliyor. Güney ülkelerine göre daha az güneş ışınımına sahip Almanya’nın dışında, güneş ışınlarından bir günde 20.000 Megawatt enerji üretebilecek başka bir ülkenin olmadığı iddia edilmesinin maddi koşullarını, şu an ülkede kurulu olan 1 milyondan fazla solar tesisler oluşturuyor. Teşvik politikaları ve Çin’den gelen rekabet baskısı ile fiyatların oldukça düşmesi, ülke vatandaşlarının damlarına daha fazla Fotovoltaik tesisleri monte etmelerini sağlamış. Sadece 2010 ve 2011 yıllarında kurulan solar tesis gücü 15.000 Megawatt’ı buluyor.[16]
Tüm bunlar tesadüf olmayıp bilakis bilinçli politikaların ürünü. 2010 yılı itibarıyla Almanya güneş enerjisi kurulu kapasitesi 17.320 MW ile dünyada birinci sırayı alırken, güneşi daha bol olan ülkemiz yalnızca 6,0 MW ile 29. sırayı almış.[17]
Bu bağlamda güneş kollektörleri ile elektrik üretmek için Almanya’da 2008 yılında var olan 1,7 km2 açık alan, 2020 yılı için 10,5 km2 olarak belirlenmiş. Binalarda aynı yıl kullanılan 58 km2 alanın ise 2020 yılında 370 km2’ye çıkartılması hedefleniyor. Binalarda kullanıma açık olan alanın potansiyeli ise 2.344 km2 olarak tespit ediliyor.[18] Güneşi daha bol olan bir Türkiye’nin km2 başına düşen insan sayısı (yaklaşık 92 kişi) bakımından da Almanya’ya göre (yaklaşık 229 kişi) avantajlı konumda olduğu, başka bir deyimle daha büyük potansiyelleri barındırdığı aşikar. Bunun için aşağıda iki örnek vereceğiz:
Birinci örneğimiz, insanların Orta Almanya’da güneş enerjisini elektriğe dönüştüren Fotovoltaik (FV) tesisi hangi koşullarda damına monte ettiği konusunda. Bunun için 4 kişilik bir aile için öngörülen 5 kWp gücünde bir FV-tesisi damda yaklaşık 40 m2 yer alıyor. Bu tesis kurulu güç başına yıllık ortalama 910 kWh, yani toplam 5 x 910 = 4.550 kWh elektrik üretiyor. Ki bu miktar dört kişilik bir ailenin yıllık elektrik tüketimine denk gelen bir rakam. Bu tesise sahip bir aile 2012 yılında EEG adlı “yenilenebilir enerjisini yasası”na göre, ürettiği enerjiyi sisteme verirse (yani satarsa) bunun karşılığında 4.450 kWh x 24,43 cent/kWh = 1.111,57 € alıyor. Bu tesisi kurma fiyatı ise yaklaşık 8.500 € civarında. Kurulu tesisin işletme-bakım masrafları maliyetinin %2’si bile değil, ki buna sigorta vs. masrafları da dahil. Üretilen elektriği depolamanın ucuzlaştırıcı bir etkisi de var. Bunun için öngörülen en ucuz Akü’nün devlet destekli fiyatı 3.000 € civarında. Sonuç olarak; bu ve benzeri türden yatırımlar için özel destekli kredilerin varlığını da bunlara ekleyelim.[19]„Herkesin kesesine uyabilecek hesap“ işte bu. Neden bizde yok?
İkinci örneğimiz, toplumsal bazda, solar tarlalar vasıtasiyle kitlesel elektrik üretimine dayalı „elektrik üretim sektörünün“ oluşmasıyla ilgili: Buna bir örnek olarak Almanya’nın Bayern eyaletinde 0,77 km2 büyüklüğündeki bir alana (117 futbol sahası büyüklüğünde), 15 ay içinde 70 milyon € harcanılarak kurulan bir solar güç santralini (Solarfeld Erlasee) ele alıyoruz. Bu santral 1.408 adet solar modülden oluşuyor (kurulu güç 11,4 MWh’lık Fotovoltaik tesis) ve yılda yaklaşık 14 GWh elektrik üretiyor. 2007/2008 yılına kadar dünyanın en büyük solar güç tarlası olup 3.500 aile ekonomisini elektrikle besleyecek kapasitede olan bu tesisin gücü, saatte sürekli 1,6 Megawatt üreten bir güç santraline eşit.[20]Sanırız şimdi Almanya’nın güneş ışınımından enerji üretme kapasitesinde neden dünyada birinci sırada olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Dünyanın en büyük ve daha randımanlı solar termik tarlası ise İspanya’nın Andalusien bölgesinde bulunuyor. 0,51 km2’lik bir alanda 50 MW gücünde, yaklaşık iki yıllık bir inşa sürecinden sonra yılda 179 GWh elektrik üretimi ile 200.000 kişiyi çevre dostu bir enerji ile besleyecek olan bu dev tesis, termik enerji depolama tekniğine sahip olduğu için güneşsiz zamanlarda da sürekli elektrik verme yeteneğinde. Yatırımın tutarı 300 Milyon Euro.[21]
Karşılaştırma için bir iki rakam da Türkiye’den: Avrupa’da en fazla güneş ışınımı alan ülkeler arasında Türkiye 2. sırada. Metrekare başına ışınım miktarı ortalama 1.300 kWh (Almanya: 900 kWh). Yılda toplam 2.640 saat güneşlenme kapasitesi bulunan ülkemizde bu, 380 milyon MWh’lık enerji kapasitesi anlamına geliyor. Bu kapasiteyi enerjiye dönüştürmek için uygun olabilecek alan ise 4.600 km2 olarak tespit ediliyor.[22]Biz bu rakamın titiz bir çalışma ile daha da büyüyeceği kanısındayız. 380 Milyon MWh, en az 10 adet Akkuyu NGS demek. Özetle Maliye Bakanı M. Şimşek yazımızın girişinde bahsettiğimiz açıklamaları ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı T. Yıldız’ın bahsettiği Konya’da kurulacak Güneş Panelleri Tarlası, Türkiye’e yılda yaklaşık 60 milyar dolar cari açığa mal olan enerji sorunun ekonomik ve ekolojik olarak çözülmesi konusunda önem taşıyor.
Yazının girişinde de belirttiğimiz gibi yenilenebilir enerji kaynakları sadece güneş ve rüzgar enerjisi ile sınırlı değil; baz enerji kaynağı olarak da kullanabilecek, yani sürekli enerji sağlayabilecek geniş potansiyelli daha başka yenilenebilir enerji kaynaklarımız da var. Bunlar da gelecek yazımızın konusu olsun.
[1]Deutsches Institut für Wirtschaftsforschung, Wirtschaft, Politik, Wissenschaft (DIW), Wochenbericht, Nr.50/2010, Berlin „Ausbau erneuerbarer Energien erhöht Wirtschaftsleistung in Deutschland“
http://www.diw.de/documents/publikationen/73/diw_01.c.364647.de/10-50.pdf
[2]Volkswirtschaftliche Effekte der Energiewende:Erneuerbare Energien und Energieeffizienz
Gesellschaft für Wirtschaftliche Strukturforschung mbH Osnabrück, ifeu-Institut für Energie- und Umweltforschung Heidelberg 2012, http://www.ifeu.de/energie/pdf/volkswirtschaftl_%20effekte_%20energiewende_broschuere_pehnt_RZ.pdf
[3]Deutschlands Informationspostal zu Erneurbarer Energie: http://www.unendlich-viel-energie.de/de/detailansicht/article/4/erneuerbare-energien-sind-keine-preistreiber-fuer-industriestrom.html
[4]http://www.umweltbundesamt.de/daten/umwelt-wirtschaft#strap1
[5]Fraunhofer ISE, Studie: Stromgestehungskosten erneuerbare Energien, 2012, Freiburg-Almanya
[6]Sachverständigenrat für Umweltfragen SRU Berlin Internet: www.umweltrat.de , 2010 Berlin-Almanya
[7]Schätzung der Umweltkosten in den Bereichen Energie und Verkehr, Umweltbundesamtes, 2012 Dessau-Almanya
[8]Energiekonzept 2050, Eine Vision für ein nachhaltiges Energiekonzept auf Basis vonEnergieeffizienz und 100 % erneuerbaren Energien , Beitrag der Institute: Fraunhofer IBP, Fraunhofer ISE, Fraunhofer IWES, ISFH, IZES GmbH, ZAE Bayern und ZSW, die im ForschungsVerbund Erneuerbare Energien (FVEE) zusammengeschlossen sind, für das Energiekonzept der Bundesregierung, Juni 2010 – Berlin , Erstellt vom Fachausschuss „Nachhaltiges Energiesystem 2050“ des ForschungsVerbunds Erneuerbare Energien
[9]Atık Teknolojileri Dergisi, Sayı 1, Temmuz-Ağustos 2009 İstanbul, S.48-51: “Türkiye’nin Hayvan Atık Kaynaklı Biyogaz Potansiyeli ve Ekonomisi” ; YEKSEM’09 Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu, 2009 Diyarbakır, S.37-41, “Yenilenebilir Enerji Kaynakları Maliyet Analizi ev Sürdürülebilir Yek Uygulamaları”
[10]BMU: Arbeitsplätze im Bereich der Erneuerbaren Energien, unter: http://www.erneuerbare-energien.de/die-themen/arbeitsplatzeffekte-qualifizierung-akzeptanz/arbeitsplaetze/
[11]Kaynak:KNI, Klau Novy Institut e.V.: Marktakteure Erneuerbare – Energien – Anlagen in der Stromerzeugung Im Rahmen des Forschungs-projektes:Genossenschaftliche Unterstützungsstrukturen für eine sozialräumliche Energiewirtschaft, trend:research-Institut für Trend- und Marktforschung August 2011, Köln-Almanya
[12]a.g.e
[13](Deutsche-Welle türkçe portalı: „Rüzgâr Kuzey Almanya'yı zengin etti”
http://www.dw.de/r%C3%BCzg%C3%A2r-kuzey-almanyay%C4%B1-zengin-etti/a-17138256)
[14]Kaynak:KNI, Klau Novy Institut e.V.: Marktakteure .., a.g.e
[15]Sinem ÇAYNAK : Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Stratejisi ICCI 2012 27 Nisan 2012 İstanbul, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
[16]Handelsblatt, 26.05.2012
[17]Enerji Bakanlığı, “Dünya’da ve Türkiye’de Enerji Görünümü”, S.54
[18]Agentur für Erneuerbare Energien e.V.:Erneuerbare Energien 2020, Potenzialatlas Deutschland 2009, S.11 Berlin- Almanya
[19]http://www.solaranlagen-portal.com/photovoltaik/kosten
http://pv2energie.de.webmakers.info
[20]http://www.solarserver.de/solarmagazin/anlagenovember2006.html
[21]http://www.ipp.mpg.de/ippcms/ep/ausgaben/ep200701/0107_solarthermie.html
[22]Ş. DEMİR, “Güneş Enerjisi Başvuru Süreçleri ve Gelecek Stratejileri”, UFTP Çalıştayı, Antalya, Ekim 2011
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2025
4.02.2025
22.12.2024
1.07.2024
12.05.2024
15.04.2024
3.02.2024
24.11.2023
6.08.2023
11.07.2023