Yıldıray OĞUR

12 milyon izlenen filmler, 5 milyon satan albümler, 200 bin kişiye verilen konserler…
79 yaşında hayatını kaybeden Ferdi Tayfur, Türkiye’de kırılması zor rekorların sahibi.
Vefatından iki hafta önce bile 30 yıllık bir şarkısı bir diziyle yeniden hit olan bir müzik ve kültür duayeninden bahsediyoruz.
Ama hala birileri için milyonların beğenisi ve ilgisinin önemi yok, bunlar müzik ve kültür değil.
Artık arkaikleşen bu fikri son olarak, Esad birkaç kiloemtre ötede kimyasal silah, varil bombası ile halkını katlederken, hapishanelerde işkenceden geçirip, toplu mezarlarda gömerken rejimin onayıyla bulunduğu Şam’dan “burada her şey yolunda” haberleri geçmiş bir gazeteci dillendirdi:
“Ferdi Tayfur öldü, herkes bir övüyor bir övüyor. Kişilik açısından nasıl bir insandı bizi ilgilendirmiyor fakat sanatsal açıdan baktığımız zaman berbattı. Bu gerçeği de söylemek lazım. Ağlak bir arabesk yapan birisinden bahsediyoruz. Müzikal açıdan berbattı yani bu kadar”
Bu arkaik elitizm, 90’lara kadar arabesk yıldızlarını televizyonlara sokmamıştı.
Halbuki arabesk tam da bu elitizmin bir eseriydi.
Arabesk kavramı 1960’lara kadar Türkçe’de bir stil, tarz olarak kullanımdaydı.
Daha çok mobilyalar, halılar, kumaşlar için kullanılan bir kavramdı.
Henüz arabesk şarkılar, arabesk filmler yoktu.
Ama arabesk kelimesiyle anılmasa da bu kavramın çağrıştırdığı müzik ve kültürün Türkiye’ye girişi 1960’lardan daha eski zamanlara denk geliyor.
Hikayenin başı için 1930’lara gitmeliyiz.
1930’larda Türkiye’de sinema deyince akla gelen tek isim vardı: Muhsin Ertuğrul.
Aslında Muhsin Ertuğrul, tiyatrocuydu, Dârülbedâyi’nin (İstanbul Şehir Tiyatrosu) başındaydı ama yurtdışında aldığı sinema eğitim sayesinde bu sektöre de el atmıştı.
Ama çektiği filmler Dârülbedâyi’de tutan tiyatroların, yine Dârülbedâyi’den oyuncularla perdeye aktarılmasıydı.
1932’de çektiği Kurtuluş Savaşı’nı anlatan Bir Millet Uyanıyor’da Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü de rol almışlardı.

Sonra müzikli güldürüler, operetlerden uyarlanan müzikal filmler çekti.
Bu filmlerde Muhsin Ertuğrul’un değişmez bir senaristi vardı: Nazım Hikmet.

Nazım Hikmet’in babası Hikmet bey, 1920’lerde İstanbul’da Süreyya Paşa Sineması’nın müdürüydü. Osmanlı- Fransızca Sinema Postası dergisini çıkarmaktaydı.
Dergide sinema yazıları yazan Nâzım Hikmet, Moskova’da sinema sanatıyla tanışmıştı. 1925’de Takrir- Sükun çıkınca Aydınlık dergisinde çıkan yazıları yüzünden 15 yıl hapis cezası alıp, soluğu tekrar Moskova’da aldığında sinemayla ilişkisi ilerlemişti.
Bu arada Moskova’ya gelen Muhsin Ertuğrul da onun referansıyla sinema eğitimleri almıştı.
1928’de afla ülkeye geri döndüğünde Muhsin Ertuğrul ile sinema işine girmişti.
Yönetmen koltuğunda oturduğı Karım Beni Aldatırsa, Cici Berber, Milyon Avcıları..
1938’de hapse girince senaristliğe Mümtaz Osman gibi müstear isimlerle devam eder: Tosun Paşa, Şehvet Kurbanı, Kahveci Güzeli, Kıskanç…
Yapım şirketleri de İpekçi ailesinin şirketi İpek Film’di.
Fakat bu filmler şehirli, Batılı bir hayat süren modern insanların hikayeleriydi.
Karım Beni Aldatırsa’da Moda’da deniz sporları dershanesi sahibi Orhan’ın karısı Belma’nın kürek hocası Orhan’la yasak aşkı anlatılmaktadır.

Cici Berber’de Eleni adlı rum kızına aşık olan ve babası Yani’nin berber dükkanında işe başlayan gazeteci Selim’in komik hikayesi üzerinedir.
Milyon Avcıları’nda ise bir lavantacı dükkânında çalışan zengin sanılan fakir kız ve küçük ilanlardan çıkan karışıklıklar mizahi bir dille anlatılmıştı.
Bu yüzden seyirci bu filmleri çok sevmedi, İpek Film büyük zararlar etti.
Bütün bu filmlerin değişmez oyuncu kadrosunda ise bir isim öne çıkmıştı:
Ferdi Tayfur.


Kilitbahirli bir topçu miralayının oğlu olan Ferdi Tayfur, Adalet Cimcoz’un da kardeşiydi.
Şehir Tiyatroları’nın beğenilen bir jönü iken 1931’de bir İngiliz filmine araya parçalar atarak yapılan Çanakkale Geçilmez filminde başrol oynamıştı.
Sonra Muhsin Ertuğrul’un filmlerinde başrol ya da öne çıkan erkek oyuncu rollerinde beyaz perdede görünmeye başladı.
1937’de hapse düşmeden bir yıl önce Nâzım Hikmet’in yönettiği Güneşe Doğru’da da başrol oynadı.
Filmde mütareke döneminde belleğini yitiren bir delikanlının 17 yıl sonra Cumhuriyet Türkiye’sinde kendisini buluvermesi anlatılıyordu.

Ama esas şöhretini oyunculuğundan çok, sesiyle yakalamıştı.
Laurel–Hardy, Arşak Palabıyıkyan (Groucho Marx) filmlerindeki karakterlere sadece sesiyle, yaptığı taklitlerle değil, diyaloglara kattığı yerli esprilerle yeniden yaratmıştı.

O kadar popülerdi ki aslen Tarsuslu, Adana’da pamuk tarlasında çalışan Cumali Turanbayburt, 1945 yılında doğan oğluna onun adını ve soyadını isim olarak vermişti:
Ferdi Tayfur Turanbayburt.
Altı yaşında gözleri önünde babası vurulan Adanalı Ferdi Tayfur Turanbayburt’un, İstanbullu Ferdi Tayfur’un şöhretini unutturmasının arkasında ise 1930’lu yıllarda yürürlüğe giren bir yasak vardı.
1934 yılında Cumhuriyet’in radikal Batılılaşma adımları içinde en radikallerinden biri hayata geçirilmişti: Türkiye radyolarında Türk Sanat Müziği eserlerinin çalınması yasaklandı.
Yasak, müzik icrası yapılan mekanlara kadar genişletildi.

3 yıl uygulanan yasağın amacı özetle müzikte de Batılılaşmaktı.
Ama sonuç tam tersi oldu.
Çünkü Türkiye radyolarında Türk müziğinin icrası yasaklanınca, bu nağmelerin tutkunları alıcılarını bu kez Arap radyolarına çevirdiler.
Ve o yıllarda kulaklara duyanın kayıtsız kalamayacağı bir ses takıldı.
Mısır’ın bülbülü Ümmü Gülsüm…
Ümmü Gülsüm sadece şarkılarıyla değil, şarkılarını seslendirdiği aşk filmleriyle de Türkiye’de büyük sükse yaptı.
Özellikle de 1936’da gösterine giren filmi Vedad ile.

Filmin önünde uzun kuyruklar oluşuyor, insanlar radyolarda dinleyemedikleri nağmeleri Ümmü Gülsüm’ün sesinden dinlemek için sinemaları dolduruyordu.
Türkiye sinemasından daha ileri olan Mısır sineması o tarihlerde bugünün Bollywood’u gibi bütün bölgeyi kasıp kavuruyordu.
Sesi ve şarkılarıyla öne çıkan bir diğer Arap mugannisi Muhammed Abdülvahab’dı.
1938 yılının kasım ayında Türkiye Ata’sının arkasından döktüğü gözyaşları, sinemalarda gösterilmeye başlanan Abdülbvahap’ın Aşkın Gözyaşları filminde dökülen gözyaşlarıyla birbirine karışmıştı.

Peki neydi bu filmlere insanları çeken?
Mesela bir filmde Leyla Murad kör oluyor ama sevgilisi Enver Vecdi kör olduğunu anlayıp ona acımasın diye bunu ondan saklıyor.
Onu kendisinden uzaklaştırmaya çalışıyor, “Artık seni sevmiyorum, defol” diye yüzüne karşı bağırıyor.
Ama O sırada Leyla Murat’ın arkadaşı odanın kapısını açıp kapatıyor, kapı sesini duyan Leyla Murat da, Enver Vecdi’nin gittiğini sanarak, “Seni seviyorum. Bu halimi görür de bana acırsın diye böyle yaptım,” diyor. Enver Vecdi o anda Leyla Murat’ın kör olduğunu anlıyor, “Sevgilim, sevgilim,” diye ona sarılıyor.
Mısır filmleri furyası üzerine ikinci yasak geldi.
1942 yılında devrin İçişleri Bakanlığı, Arap vatandaşların yaşadığı Mersin ve Adana illerinde insanların bu filmler yüzünden Türkçe’ye olan ilgisinin azaldığını söyleyerek Mısır filmlerinin Arapça olarak gösterilmesini yasakladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği, 10 Şubat 1942’de İçişleri Bakanlığı’na bir yazı gönderdi ve “Arap dili ile çevrilmiş filmlerin Adana ve Mersin"de fazla rağbet gördüğünü ve bunun Türk diline karşı sevgiyi baltaladığı gerekçesi ile yasaklanmasını” istedi.
İçişleri Bakanlığı, 1943’de “Arap dili ile çevrilmiş filmlerin Bitlis, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, İçel, Adana, Siirt ve Mardin’de ne dublaj (Türkçeleştirilmiş), ne de orijinal Arapça olarak oynatılmasının doğru olmayacağına” karar verdi.
Peki bu sansürün sonucu ne oldu?
Müzikal melodramlar olan filmlere Türkçe dublaj dışında, şarkılar da Türkçeleştirildi ve yeniden icra edildi.
Bunu da büyük maharetle büyük bir usta yaptı: Sadettin Kaynak.
Sadettin Kaynak, filmler için yeni Türkçe besteler yaptı, Müzeyyen Senar, Münir Nurettin gibi devrin büyük sesleri o şarkıları okudu, yasağa karşı bulunan bu formülle Mısır filmlerine olan ilgi arttı. Filmler bütün Anadolu’da kapalı gişe oynamaya başladı.
Sadettin Kaynak 85 Mısır filmine müzik yaptı. Bunların bir kısmı orijinal şarkıların uyarlaması, çoğu ise orijinal bestelerdi.
Ama bunlar müzikal filmler olduğu için şarkıların oyuncuların ağzına uyması, teatral hareketliliğe uygun olarak hareketli, heyecanlı, hüzünlü melodilerin bulunması, müziğin filmin geçtiği Mısır’ın atmosferiyle de uyumlu olması gerekiyordu.
Bu da standart Türk sanat müziği formlarının dışına çıkılmasını gerektirdi.
Radyolardan başlayan, her yerde kapalı gişe oynayan müzikal Mısır filmleriyle devam eden bu kulak dolgunluğu, klasik Türk sanat müziği icrasının dışında bir müzik türü ortaya çıkardı.
O günkü adıyla “fantezi” ve sonra alacağı adıyla arabesk…
1952’de üçüncü yasak geldi ve Mısır’dan film ithalatı yasaklandı.
Mısır filmlerinin ithalatı durdurulunca, bu kez Türk yönetmenler 50’ler ve 60’larla birlikte bu filmlerin benzerlerini çekmeye başladılar.
Böylece ortaya fakir ama gururlu erkeklerle zengin kızların, şarkıcı kadınlarla taksi şoförlerinin, birden bire kör olan kadınlarla, seni sevmiyorum diyerek kendilerinden uzaklaştırmaya çalıştıkları yakışıklı erkeklerin filmleri yani Yeşilçam melodramları çıktı.
Aynı anda Mısır filmlerinde duyulan Arap şarkılarının da benzerleri üretildi. Kulaklar o melodiyi aramaya başladı.
Arkada çalan yaylılar, ara nağmeler, ağlamaklı şarkı söyleme tarzıyla bilinen Türk sanat müziğinden farklı bir türdü bu.
1964 yılında ilk Türkçe arabesk şarkıyı Abdülvahap hayranı olan Suat Sayın besteledi: Sevmek günah mı?
https://www.youtube.com/watch?v=FTPMMbQbXU8
Şarkının sözleri de Türk sanat müziği güftelerine benzemiyordu.
Artık İstanbullu şehirli bir orta sınıfı hayatını değil, İstanbul’a göçmüş, gurbet acısı çeken, daha yoksulların aşklarıdır artık anlatılan:
“Çekilir mi gurbet bu genç yaşımda
Ana yok baba yok garip başımda
Çekilir mi gurbet bu genç yaşımda
Anayok baba yok garip başımda
Hicran okunur göz yaşlarımda
Aşkın okunur göz yaşlarımda
Söyle sevgili bana sevmek günah mı?”
Samsun’dan İstanbul’a gelen genç bir adamın 1966’da yaptığı şarkısı ise bir anda her yerde duyulmaya başlandı:
Orhan Gencebay. Deryada Bir Salım Yok.
Şarkının sözleri yine 1960’ların göçle büyükşehirlere kopup gelmiş insanlarının duygularını ifade etmekteydi:
“Deryada bir salım yok
Tutacak bir dalım yok
İstersen al canımı
Verecek bir malım yok”
Sonra bir 70’lerde Adana’dan İstanbul’a gelen genç bir adamın sesi duyuldu. Ferdi Tayfur Turanbayburt.
Önce sesini kaybeden sonra da 1958’de bir akıl hastanesinde ölen oyuncu Ferdi Tayfur’dan sonra Türkiye’nin yeni Ferdi Tayfur’u o oldu.

İlk Ferdi Tayfur İstanbullu, Batılı, modern elitlerin bir parçasıydı, komedi filmlerine yaptığı sesiyle şöhreti yakalamıştı.
İkinci Ferdi Tayfur, Adanalı ve yoksuldu. Şehre sonradan gelenlerin, kahırlı aşkların sesi olarak şöhreti yakalamıştı.
İlk Ferdi Tayfur elit kültürünün, ikinci Ferdi Tayfur halk kültürünün yıldızı oldular.
İkisi de kültürdü, sanattı ve değerliydi.
Bu basit gerçeği kabul etmek yıllar aldı.
Yasaklar, trajediler, yoksulluklardan çığlık gibi bir müzik üreten Ferdi Tayfur’un değerini nihayet elitler de teslim ettiler, artık tek Ferdi Tayfur vardı.
Allah rahmet eylesin…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025