Ahmet ALTAN
İnsanların hayatlarını ne belirler?
Benim buna basit bir cevabım var.
Sahip oldukları enerjiyi nereye ve nasıl harcayacakları konusunda verdikleri kararlar belirler.
Her insanın belli miktarda enerjisi bulunur, ne yaparsanız yapın bunu belirli bir limitten daha öteye taşıyamazsınız.
Doğumunuzdan ölümünüze dek, neredeyse her an elinizdeki enerjiyi nasıl kullanacağınıza dair bir karar verirsiniz.
Günlük hayatın akışı içinde vereceğiniz kararlar o gününüzü şekillendirir ama o enerjiyi hangi alanda harcayacağınıza dair verdiğiniz temel karar bütün ömrünüzün rotasını çizer.
Bu enerjiyi koyun otlatarak, yazı yazarak, plan çizerek, bir dairede evrakları denetleyerek, banka soyarak, ülke yöneterek, bilgisayar oyunları hazırlayarak, insanları öldürmeyi öğrenerek, mal alıp satarak, binalar yaparak, uçakları uçurarak, araba sürerek kullanmak gibi neredeyse sonsuz ihtimal vardır hayatınıza başlarken.
Vereceğiniz bu karar mesleğinizi ya da işinizi belirler.
O mesleğin ya da işin içinde enerjinizi kullanma biçiminiz de, yaptığınız işlerde ulaşacağınız düzeyi ortaya çıkarır.
Genellikle yeteneğinizle enerjiyi kullanma biçiminiz arasında kuvvetli bir bağ vardır, insanlar yeteneklerinin bulunduğu alanlarda enerjilerini harcamak isterler.
Bazen koşullar, bu enerjiyi yeteneklerinizi en iyi biçimde değerlendirecek şekilde kullanmanıza engeldir, o engelleri, yetenekleri en fazla, enerjileri en yüksek olanlar aşar.
Doğadaki “güçsüzü eleme”, sadece en güçlüleri yaşatma kuralı ne yazık ki aynı insafsızlıkla insan topluluklarında da kendini gösterir, insanlar da bu “insafsız” kuralı aşabilmek için örgütlenirler, doğanın zayıflara göstermediği anlayışı toplumlar kendi bireylerine göstermeye uğraşırlar.
“Zayıf” doğan yavrular doğada mutlaka birilerine yem olup kaybolurlar, insan toplulukları ise“zayıfları” da kurtarmayı amaçlarlar.
İlkellikle gelişmişlik arasındaki temel farklardan biri, toplumun “zayıfları” kurtarma refleksleri ve yetenekleriyle ortaya çıkar.
İnsanoğlu henüz bütün “zayıfları” kurtaracak bir sistem icat edemedi, komünizm bunu amaçladı ama ne yazık ki başaramadı.
Kapitalizm ise zayıfları harcayarak güçlendi, en güçlüleri destekleyerek bir gün bütün zayıfları da kurtarabilecek bir düzeye gelebileceğine inandı.
Ama bütün zayıfları toptan kurtaracak bir aşamaya ulaşamadı.
Şimdilik, “gelişmiş” devlet kendi bireylerinin önemli bir kısmını “kurtaracak”, onlara daha kısıtlı olan yetenekleri ve enerjileriyle sıradan bir hayat kuracak imkânları geliştirmeye uğraşıyor, yavaş yavaş da “bireylerini” kurtaran tek tek devletler aşamasından bütün insanlığa ortaklaşa sahip çıkılacak “küresel” bir anlayışa doğru hazırlanılıyor.
Dünya sanırım önümüzdeki yüzyılda bunu başaracak.
Yaşadığımız çağın sonunda, “zayıf” olduğu için kurban olan insan kalmayacak yeryüzünde.
Ama o güne daha epey var.
Şimdi hâlâ toplumlar kendi içlerindeki bireylerin kurtuluşuyla uğraşıyorlar.
Bazıları daha çok insan kurtarıyor, bazıları daha az insan kurtarıyor.
Peki, bizim ülkenin durumu ne?
İnsanların hayatlarını enerjilerini nasıl ve nereye harcadıkları belirlediği gibi toplumların hayatlarını da o toplumsal enerjiyi nereye ve nasıl harcadıkları belirler.
Biz bugün enerjimizi “zayıfları” da kurtarmak için harcıyor muyuz?
Ne yazık ki bunun cevabı, hayır.
Bu ülkede her ay ortalama elli işçi ölüyor.
Çürük köprüler çöktüğü için insanlar sulara kapılıyor.
Doğru dürüst yapılmadığı için binalar çöküyor.
Toplumsal eşitliği sağlamadığımız için dağlarda genç çocuklar birbirlerini vuruyor.
Devleti düzeltemediğimiz için Uludere’de köylüler göz göre göre katlediliyor.
Hapishaneler fikirlerinden dolayı suçlanan insanlarla dolu.
Ve, bizim toplumsal örgütlenmemiz bu insanları kurtarmak için değil aksine öldürmek için harekete geçiyor.
Devletin içinden çıkan Susurluklar, Ergenekonlar, Balyozlar hep öldürme amaçlı.
Biz bunların hepsini devletin içinden temizleyemedik.
Enerjimizi “kurtarmaya” yönlendiremedik.
Kendi içindekileri kurtaramayan bir toplum, başka ülkelerdekini kurtarabilir mi?
Bu çok zor.
İnandırıcı da değil üstelik.
Türkiye’nin güçlenebilmesi, başkalarını da kurtaracak bir düzeye erişebilmesi için önce kendi insanlarını kurtarabilecek, onları öldürmeyecek, öldürenden hesap soracak bir aşamaya ulaşması gerekiyor.
O aşamaya ulaştık mı?
Bunu cevabını bulmak isteyenlerin Uludere’ye, Meclis’te ağlayan Uludereli annelere bakması yeterli.
Türkiye, enerjisini “parlak” bir gelecek için harcamıyor, Türkiye enerjisini kendi içinde belayı sürekli yaşamak ve zayıfları kurban edecek bir örgütlenmeyi sürdürmek için harcıyor.
İnsanlar gibi toplumların da geleceğini enerjilerini nasıl harcadıkları belirliyorsa gerçekten, Türkiye’de siyaset “toplumsal enerjimizi” nasıl harcayacağımız üzerine yapılacak tartışmalara girmek olmalı.
Ama biz hâlâ nasıl öldürebileceğimizi saptamaya uğraşarak harcıyoruz enerjimizi.
Bizi gelişmiş dünyadan da enerjiyi yanlış harcamamız ayırıyor zaten.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları


















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018