Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU
Ali BAYRAMOĞLU
Karar Tüm Yazıları
Erdoğan takıntısı ve iki farklı yüzü...
17.07.2014
2137

 Toplumun, düşüncenin, kültürel varoluşun üzerine tahakküm kuran aşırı 'politizasyon', siyaseti toplumsaldan koparan bir tür 'depolitisazyon'dur.

Türkiye bunun kanıtlarını her daim ve her düzeyde sunar.

Aşırı siyasileşme 'yazar, çizer, münevver' düzeyinde fikri, anlamayı, analizi geri plana iten, hatta boğan, bunlar yerine kaba, adeta ideolojik körlük ve sualsizlik içinde mücadele, cephe, örgütlenmeyi öne alan bir dalga üretir.

Türkiye uzunca bir süredir hemen her konuda böyle bir dalgaya tabi.

Gezi olayları, 17 Aralık, Mart seçimleri, şimdi de cumhurbaşkanlığı seçimleri bu dalganın iç içe giren, arka arkaya dizilen dilimleri.

Dalga taraflaşma baskısı yapıyor, aidiyetleri keskinleştiriyor, vahimi toplumsal ve kültürel her unsuru, siyasi dönüşüme dair her ögeyi 'dar bir siyasi hesaplaşma'nın içine itiyor.

Bu koşullar, doğal olarak, taraflardan birisinin diğerine nitelik, akıl ve derinlik açısından galebe çalmasını da mümkün kılmıyor. Tersine, söyledikleri ne kadar farklı olursa olsun, sergiledikleri performans ve ürettikleri sonuç birbirine benziyor.

Bir tarafta ağır bir 'anti-Erdoğan takıntısı'yla simgeleşen bir bakış var.

Bu takıntının her şeyden önce 'sınıfsal bir boyutu' var, 'elitist bir boyutu var', elbet siyasi itiraz, siyasi aidiyet boyutu var. Bugün ortaya çıkansa bunlardan oluşan bir bulamaç. Bu bakış, sadece siyasi tutumları değil, siyasi düşünceyi de tekleştirdiği, standart hale getirdiği oranda, dünün kavgalı grupları ve zihniyetlerini kucak kucağa oturtuyor. Aydınlık, Oda tv, kimi liberaller, ulusalcılar, kimi sol demokratlar birbirini aşağıya çekerek ilginç bir takım oluşturuyorlar.

Ortak yanları aynı zamanda tek meseleleri: AK Parti hegemonyasını zayıflatmak, üstelik bunu 17 Aralık'taki CHP, cemaat ve kimi liberaller ortaklığında olduğu gibi her tür araçla ve her koşulda, ilkeden faydaya savrulan bir yelpazede yapmak.

Sarıgül gibi bir isme verilen destek, Mansur Yavaş ismi etrafında kenetlenme ve son dönemde AK Parti'ye karşı tüm güçleri İhsanoğlu'nda birleştirme, 'siyasetsiz hamurdan ekmek yapma' gayreti bu çerçevede aldı başını gidiyor.

Öfke, karşıtlık ve siyasetsizliğe endeksli bu siyasi iklim bu çevrelerde Türkiye'nin dününü bugününü, artısını, eksisini anlama, değerlendirme kabiliyetini yok ediyor.

Bir de diğer taraf, 'Erdoğan takıntısında madalyonun diğer yüzü, Erdoğancı yüzü' var.

Türkiye'nin son 10 yılda aldığı tüm yolu, yaşadığı tüm değişimi sadece siyasete bağlayan, siyaseti tek bir siyasi partinin performansına, bu performansı da tek kişinin varlığına, Tayyip Erdoğan'a indirgeyen bir bakış açısı, siyasi açıdan en az diğeri kadar kör, sosyolojik algı açısından en az diğeri kadar kısır.

Toplumsal iç dinamikleri, dış dinamikleri, dünya ve bölge konjonktürünü, en önemlisi verilen siyasi mücadeleleri, toplumsal alıştırma çabalarını es geçmek, iradi olan yanında, siyasetin, siyasi partinin aslında bunların bir ürünü olduğunu unutmak maruz kalınan malum ve ağır bir durum. Sıcak siyaset açısından liderin, Erdoğan'ın yanına alternatif, yarışmacı istemeyen, çoğulculuk iddiasına rağmen tekliği sadece yücelten değil savunan bir tutum. Nitekim bu çerçevedeki her ihtimal bu yüzden bir imha hamlesine tabi tutuluyor. Gül'ün adı bile rahatsızlık yaratıyor. Siyasi ve toplumsal dönüşüm açısından anlamlı olan bir gelişme AK Parti'ye değmiyorsa, farklı kesim ve grupların katkısıyla üremişse görmezden geliniyor, siyasal toplumsal katkı ve paylaşma fikrine tahammül gösterilmiyor.

Taraflaşma ve onun estirdiği çifte rüzgarla oluşan bu iklim cumhurbaşkanlığı kampayasının girdilerini de doğru okumayı, bunları yakın geçmişle bağlantılandırmayı mümkün kılmıyor.

HDP buna bir örnek...

'Erdoğan takıntısının Erdoğancı yüzü' HDP'yi yeni bir anti-AK Parti yapılanması olarak ele alıyor. Muhalefetin demokrasi çıtasını yükseltme, ilkeli siyaset, barış sürecinin tetiklediği Kürt siyasi hareketinde dönüşüm çabası görmezden geliniyor. Bu noktada AK Parti ile Kürt hareketi arasındaki dolaylı ilişki gibi, siyasi değişmenin siyasi çatışma ve yarıştan ibaret olmadığı gerçeği de kavranmıyor.

'Takıntının anti-Erdoğancı yüzü' ise HDP'yi İhsanoğlu'nu köstekleyecek, oyları bölecek bir unsur olarak ele alıyor. HDP'yi destekleyenler ise onu bu noktaya getiren süreçte AK Parti'nin, hatta öfkelendikleri Erdoğan'ın radikal adımlarının payını görmezden geliyorlar.

Çoğulculuk önce bir zihniyet meselesidir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar