Ali Türer
“Demokratik Özerklik” kavramı BDP ile siyasal gündemimize taşındı. Diyarbakır Büyükşehir Eş Belediye Başkanı Gülten Kışanak’ın “Başta petrol olmak üzere bölgede üretilen bütün enerjilerden pay istiyoruz.” açıklamasıyla 30 Mart yerel seçimlerinin ardından tartışma gündemine daha bir oturdu.
BDP Lideri Demirtaş “Seçimden sonra asıl inşa edilecek şey demokratik özerkliktir. Bu halk artık kendisini yönetme aşamasına geldi.” Derken BDP milletvekili Ahmet Tan“Bizim demokratik özerklik dediğimiz şey, etnik özerklik değil. Biz bölgesel özerklik istiyoruz. Adına ister otonomi deyin ister muhtariyet deyin ama Ankara’nın yetkilerinin yerele devredildiği bir model istiyoruz.” Diyor. BDP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Başkan Yardımcısı Demir Çelik ise Hakkâri ve Şırnak’ı ‘demokratik özerklik’ konusunda pilot kentler olarak ilan ediyor. Bunlar aynı şey değil. Adına “demokratik özerklik dediğiniz “etnik özerklik” değilse Hakkari’de, Şırnak’ta neyi inşa edeceksiniz?
Demokratik özerklik, yönetim yetkilerinin bir bölümünün yerel seçilmiş-temsili yapılara devredilmesi anlamına geliyor. Bu anlamda ele alındığında elbette Türkiye’nin siyasi ve idari yapısında demokratikleşme yolunda bir dizi köklü reformu içerdiği söylenebilir. Ama “özerk” olan demokratik olacak diye bir kural da yok. Özerkliğin kendisi demokratikleşmenin garantisi de değil.
BDP’nin dilinde “Demokratik özerklik” kavramı merkezi otoriteye karşı ayrıksı bir siyasi duruşu, bu duruşun kabulüne dönük talebi içeriyor. Avrupa’da demokratik özerliğin uygulandığı pek çok bölge var. Bask, Katalunya gibi özerk bölgelerin uzun yıllar süren siyasi çatışma sonucunda ortaya çıktığını biliyoruz. Arzulanan bu mudur?
Bu bölgelerin içinde demokrasinin katılımcılığın ne kadar işlediği, işletildiği ise apayrı konular. “Demokratik Özerklik” talebi siyasi birliği kimlikler üzerinden korporatif bir anlayışla yeniden tasarımlamaya dönük bir anlayış içinde pekâlâ demokratik olmayan bir sürece de evrilebilir. Bunun tarihte pek çok örneği var.
Kürtlerin uzun yıllar yok sayılmalarına, çektikleri bunca acıya bakarak; çoğunluk oldukları bölgelerde “Demokratik Özerklik” talebinde bulunmalarını haklı bulabilirsiniz. Bu anlaşılır bir şey. Ancak “Demokratik Özerklik” talebi BDP elinde sonuçta kimliğe dayalı siyasetin bir unsuru. Bunun o bölgeler için daha çok demokrasi getireceğinin bir garantisi yok. Kürt halkının üzerindeki asimilasyondan kurtulması kendi içinde daha demokratik olacağı anlamına mı gelir?
İlişkilerin ataerkil gelenek içinde sürdürüldüğü; ağaların, beylerin, şeyhlerin, örgütlerin otorite olduğu yerde demokrasinin işletilmesi o kadar kolay değil. Daha da ileri gidelim, bölgede bağımsız bir devlet ortaya çıktı diyelim. Bölgesel rantı kontrol altında tutmaya dönük iç kavga şiddetlenmeyecek mi?
Buradan bakınca eldeki siyasi birliğe demokrasi yoluyla sahip çıkmanın, demokrasi yoluyla siyasi birliği güçlendirmenin bütün hakların yararına olduğu daha açık görülür.
Kürtler, öncelikle Türk Milliyetçiliğinin sultasından kurtulmak istiyorlar. Kürtlerin üzerinden siyaset yapanlar Kürt halkının bu duygularını yansıtıyorlar. Yerden göğe kadar da haklılar. Az acı yaşamadılar.
Fakat bugünün Türkiye’si bundan 15-20 yıl önceki Türkiye değil. Türk Milliyetçiliği de bundan 15-20 yıl önceki milliyetçilik değil. Öncelikleri değişti, gücü, beklentileri değişti. Milliyetçiliğin geçmişte yüklendiği misyonu bugün, onunla harmanlanan ve onun açtığı yolda güçlenip iktidar olan yeni İslamcılık devraldı. 15-20 yıl öncesinden gelen taleplerle yeni İslamcıların açtığı yolda kendine gelecek yaratmaya çalışmak ne kadar gerçekçi?
Kendilerine yakın duran Türk solunun bir kesimi ile BDP Türkiyelileşmeye çalışıyor. Kendi içinde %50’yi bulmazken bu nasıl olacak?
Bu yolla belki bir takım mevziler elde edilebilir. Ancak kimlik siyaseti içinde “özerklik” arayışı ile kendine gelecek kurma çabası sonuçta Türkiye’nin bütününü içine almayan ayrıksı bir arayış. Kimlik siyaseti içinde bir sıkışmışlık var. Kimlik siyaseti, çatışmayı farklı düzeylerde de olsa kronik hale getirmekten başka bir işe yaramıyor.
Küreselleşmenin, post modern sürecin yarattığı yerelleşmeyle ortaya çıkan ve kararlı hale gelen enerjiler daha demokratik daha insanca bir yaşama doğru koşulları olgulaştırabilmeli. Bu değişim istikrar içinde olmalı. Yoksa bir arada yaşamayı imkânsız hale getirecek kalkışma, sistemi tümüyle iflasa götürecek bir karmaşaya yol açabilir. Bu durumda ortada ortaklaşa yaşanabilecek bir şey kalmaz.
Amaç bu değilse o zaman verili koşullara uygun yeni çözümler düşünmek, bunları dillendirmek lazım.
Kürtler yıllardır maruz kaldıkları haksızlıklardan kurtulmaya dönük güçlü talepleri, iradeleri ile hissettikleri ama adını koyamadıkları sıkıntıları doğrultusunda Türkleri de hareketlendirebilirler. Bunu başarmanın yolu Kürtçe hissedip Türkçe konuşabilmekten geçiyor. Yani yöntemi gözden geçirmek lazım. Yaşanan sıkışmışlık ancak böyle aşılır.
Sistemi ileriye taşıyabilecek diri güç olarak Kürt siyasetçilere bu anlamda önemli sorumluluk düşüyor. Ama bu sorumluluğu Milliyetçiliğin dar sınırları içinde kimlik siyaseti yaparak yerine getirmeleri mümkün değil.
Milliyetçilik birlikte yaşamı tahrip eder, sizi karşıtınıza dönüştürür. Milliyetçiliğin olduğu yerde birlikte yaşamaya mahkûm olunur, birlikte yaşam kurulmaz. Birlikte yaşamın kurucu bileşenleri haline gelmenin yolu kimlik siyasetini terk etmekten geçiyor.
“Kürt” Diyarbakır kendine göre özerklik istesin, Laik İzmir, Eskişehir kendine göre, “İslamcı Konya” Kayseri de kendine göre, sonra ne olacak? Demokrasiyi kendi içlerinde içselleştirecekler de hep birlikte mutlu, mesut mu yaşayacaklar? Böyle çözüm mümkün mü?
İsterken Türk-Kürt-Ermeni, İslamcı, Süryani bu topraklarda yaşayan herkes için isteyeceksiniz. Bu sizi Türkiyelileştirir, kendine Türklerden paydaş aramak değil. Bunun görülmesi lazım.
Eğer derdiniz demokratikleşme ise talebiniz “özerklik” değil, yerinden yönetim talebi olmalı. İlçeye, okula, işletmeye dayalı yönetimi savunmalısınız.
Sosyal hizmetler, sağlık, eğitim, bayındırlık, sosyal güvenlik gibi hizmetlerde merkezi yönetimden bütün yerel yönetimlere yetki devri talebiniz niye yok? Bunu niye seslendirmiyorsunuz? Avrupa Yerel Yönetimler Özerlik Şartına konan çekincelerin kaldırılmasının niye peşinde değilsiniz? İl idare meclislerinin yerel parlamentolar haline getirilmesi talebiyle niye ilgilenmiyorsunuz? Devletin hukukun üstünlüğü, sosyal adalet temelinde akılcı kurumsal yeniden ve yerinden yapılandırılması yoluyla sosyal barışın sağlanmasına neden ağırlığınızı koymuyorsunuz?
Anayasa, siyasal partiler yasası, seçim yasası, ceza yasalarına dönük birbirine eklemlenen öneriler, projeler, sizi insanlarla buluşturacak söylemler geliştirseniz ya? İnsanlarda geleceğe dönük size destek vermelerini sağlayacak beklenti yaratabiliyor musunuz, siz ona bakın. Bunları yaptığınızda sadece solun bir kesimi değil liberaller, gerçekten sosyal demokrat olanlar, demokratlar sizi destekler. Türkiyelileşme dediğin böyle olur. Kimlik üzerinden siyaset yapmakla değil.
Türklerin özgürleşemediği, kendini yönetemediği yerde Kürtlerin bunu başarması kolay değil. Kitleler üzerinde tahakküm kurmaya, vicdanlara ipotek koymaya çalışmakla bu ülkeye demokrasi falan gelmez.
Tapulu arazi üzerine gecekondu yapmayı bırakın da becerebiliyorsanız Türkiye’yi yeniden kurmak için el verin.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024