Alper GÖRMÜŞ
Bu dizinin son yazısını, Balyoz belgelerinin Taraf’ta ilk yayımlandığı günden itibaren kafamı kurcalayan bir soruya ayırıyorum:
Mart 2003’te donanma komutanı olan Özden Örnek, gerçekte Balyoz darbe planına hiçbir şekilde bulaşmamış, dolayısıyla da haksız bir şekilde hüküm giymiş olabilir mi?
Biliyorsunuz, Örnek, davadaki en önemli delillerin arasında yer alan ve kendisinin mahkûmiyetine yol açan SUGA eylem planından kesinlikle haberdar olmadığını söylüyor ve tıpkı diğer Balyoz sanıkları gibi, TSK’ya karşı “Balyoz tertibi”ni kuran “sahtekârlar çetesi”nin komplosuna kurban gittiğini savunuyor.
Örnek’in bir komploya kurban gitmiş olabileceği, benim de ciddi ciddi üzerinde düşündüğüm bir ihtimal. Yani, başlıkta sorduğum soruya ben “evet, olmayabilir” cevabını veriyorum.
Yalnız, Örnek’le bir noktada ayrılıyoruz.
Biliyorsunuz, ben baştan beri “sahtekârlar çetesi” teorisine hiç itibar etmiyorum. Birilerinin, TSK’ya karşı binlerce sayfadan oluşan, üstelik de geniş bir soruşturma ve dava sürecinde ipliği pazara çıkmayacak tutarlılıkta bir “oyun” kurma düşüncesine kendilerini inandırmış olmalarında en küçük bir inandırıcılık payı dahi göremiyorum.
Dolayısıyla, birileri SUGA adlı bir plan hazırlayıp, altına da “Donanma Komutanı Orgeneral Özden Örnek” adını koymuşlarsa eğer, o “birileri”nin, benim bakış açımdan başka birileri olması gerekir.
Salı günkü yazıda, Balyoz’daki “zamanlama çelişkileri”ni açıklamak üzere gerek “sahtekârlar çetesi” modelinden, gerekse de benim “güncelleme” modelimden farklı, yeni bir model öneren bir okurdan söz etmiştim.
Okurumuzun modeli, bir yandan da Özden Örnek’in bir komploya kurban gitmiş olabileceğini de açıklayabildiği için, benim fazlasıyla ilgimi çekti. Bu yazının sonunda sözü tamamen okurumuza bıraktığımda, kısmen kapalı bu cümleler hepiniz için anlaşılabilir hâle gelecek.
Fakat ondan önce ben kısaca neden Özden Örnek’le ilgili olarak böyle bir kuşkuya sahip olduğumu bir kez daha hatırlatayım...
Örnek Balyoz’da yoksa, onu kim dâhil etti?
Önceki yazılarda uzun uzun anlattığım gibi, Örnek, Birinci Ordu’da bir şeylerin hazırlanmakta olduğunu, ilk kez kendisini 5-7 Mart 2003’teki plan seminerinden sadece birkaç gün önce ziyaret eden bir tümgeneralden öğreniyor. (İlave etmek lazım: Şaşırıyor da.)
Günlükler’de, Balyoz’a işaret eden başka notlar da var, bunları da önceki bölümlerde aktarmıştım... Ne var ki, Günlükler’in hiçbir yerinde Özden Örnek’in Balyoz planına dahlini gösteren en küçük bir not bile bulunmamaktaydı.
Ben, işte bu tesbitten kalkarak ve Darbe Günlükleri’nin hangi ayrıntı düzeyinde kaleme alındığını bilen biri olarak, bu tabloyu izaha muhtaç olarak değerlendiriyorum.
Aklımda iki ihtimal var...
Birinci ihtimal: Özden Örnek, savcıların iddia ettiği ve yargıçların kararlarıyla onayladığı gibi, gerçekten de Balyoz darbe planının mimarlarından biridir... Günlüklerinde, 2004’te öteki kuvvet komutanlarıyla oluşturduğu Sarıkız darbe planını ayrıntılarıyla anlatmasına rağmen Balyoz’daki dahlini özellikle gizlemiştir; Çünkü, her ikisi de “illegal” olsa da, kurmay bakış açısından Balyoz, Sarıkız’dan çok daha “illegal” sayılmalı... Sarıkız, komuta zinciri içinde yürütülmeye çalışılan bir plandı... Nitekim Örnek, sürekli olarak “Komutan”ı da katmak istiyor işin içine ve olamayacağını anlayınca da uzaklaşıyordu plandan...
İkinci ihtimal: Özden Örnek, günlüklerinde Balyoz’a dahlinden hiç söz etmemektedir, çünkü zaten bir dahli yoktur...
İkinci ihtimalin aklınıza getirdiği soruyu hemen buraya yazayım: İyi de, o zaman kim dâhil etti onu oraya? SUGA planını kim, neden yazıp, altına da Özden Örnek’in adını koydu?
Taraf okurunun modeli
İşte tam bu noktada, yukarıda sözünü ettiğim Taraf okuruna bırakıyorum sözü:
“Önce birkaç varsayım:
1. Hiçbir iddia makamı, sahteliği hemen ortaya çıkacak bir şekilde delil üretmez. Delil, ne yazık ki, özellikle Türkiye’de üretilebilir, üretilmiştir de ama bu kez ihtimal düşüktür.
2. Sanıkların çok sıkı askerî eğitim aldığı, NATO okullarında eğitim gördüğü böylesi bir davada, üretilmiş delilin ortaya çıkması ihtimali çok yüksektir. Bu nedenle iddia makamı ve kolluk delil üretmeyi aklından bile geçirmemiştir bence.
3. Darbe planlayan ekip, sizin de dediğiniz gibi, örneğin imzasız belgeler hazırlayıp izini örtmeye çalışır. Bu kurtluğun şanındandır. Refleksleri de, askerî görevleri nedeniyle, iz örtmek üzerinedir. Ruslar buna ‘maskirovka’ derler, maskeleme; Amerikalılar ise ‘plausible deniability’. Yani inkârın altyapısını hazırlamak, akla yakın reddedilebilirlik. Ki tüm savunma bunun üzerine kuruldu.
4. Şimdi çıkan tartışmalara bakıldığında, alt rütbelilerle üst rütbeliler arasında, üst rütbelilerin de kendi aralarında bölündüğü bir cuntalaşma / iktidar arayışı dönemi yaşanmış TSK’de. Bu nedenle, bana kalırsa, kimse kimseye güvenmiyormuş.
Ben şöyle düşünüyorum.
Bu ekip, gerçek belgelerin yanına, bir sigorta poliçesi olarak, yanlış bilgilerin de bulunduğu bir CD ekledi.
Tüm savunma o CD üzerine kuruldu ve mahkeme o CD üzerinden itibarsızlaştırılmaya çalışıldı, çalışılıyor.
Yani o CD bizzat Balyozcular’ın hazırladığı bir maskirovka, plausible deniability (yani akla yakın reddedilebilirlik) aracıydı.
Casus romanı gibi ama tüm darbeler böyle değil mi? 2003 yılında planlar ortaya çıktığı için böyle bir yola başvurdular ve ek önlemler aldılar. CD konusundaki tüm iddialar doğru olabilir ve bence doğrudur da, çünkü o CD bugünler için hazırlanmıştı.
Tabii burada temel soru şu. Eksik bir demokraside, eksik bir darbe teşebbüsünü nasıl ortaya çıkartırsın?
Karşındaki güç çulsuz genç subaylar değil de, bütün hayatlarını askerî hiyerarşide tırmanarak geçirmiş, yetkinliği NATO tarafından kabul edilmiş, NATO eğitimi almış generaller ise, onları işe kalkışmadan nasıl yakalarsın? Hâkim ve savcılar ile polisin normal davalardaki yetersizlikleri ortada iken, çok gelişmiş olması muhtemel böyle bir komploda tuzağa düşmelerine, ava giderken avlanmalarına ben şaşırmam.
Temel soru, biraz daha özele inerek şöyle olabilir: Kanuni düzeni içeriden yıkmak isteyenler ve bu gücü olanlar ile mücadelede sadece hukuk yeterli olur mu?
Bence asıl tartışmamız gereken bu. Teknik hukuka takılıp kalmak yetmez. Ve sanırım, yargılamanın bir aşamasında, hem savcılık, hem mahkeme heyeti ava giderken avlandıklarını fark ettiler ve kararı vicdanen verdiler. Ses bantlarına ve geçmişe bakarak... Bence de iyi ettiler.”
Balyoz’cular davayı beklerken...
Benim bu ihtimalle ilgili düşüncelerim şöyle:
Ses kayıtları dâhil, Balyoz belgelerinin 2003’teki plan seminerinden kısa bir süre sonra sızdırıldığını artık herkes biliyor ve kabul ediyor... O dönemde neden bir soruşturma açılmadığı başka bir tartışmanın konusu, şimdilik onu geçelim... Fakat Balyoz’cuların, bu meselenin bir gün mutlaka karşılarına çıkartılacağını hesaplamamış olmaları, sanırım hiç kimseye mantıklı gelmez. En azından bu yönde çok güçlü bir kaygı içine girmiş olmalılar... 2008’de Ergenekon sürecinin başlamasıyla birlikte, hesap vaktinin geldiğini düşünmüş olmaları da “hayatın olağan akışı”na uygun görünüyor.
Okurumuzun kurduğu model, işte bu noktadan itibaren birçok şeyi açıklayabilen unsurlar içeriyor...
Şöyle demiş oluyor okurumuz: Balyoz’cular, meselenin mahkemelik olacağını anladıklarında 11 No’lu CD’yi ürettiler, onu plan seminerine ait sahih belgelerin içine yerleştirdiler ve paketi bu hâliyle sızdırdılar...
Şayet hikâye böyle gelişmişse, 11 No’lu CD’deki SUGA planını da belki şöyle açıklayabiliriz:
Darbeciler, eski bir kuvvet komutanını da gıyabında darbelerine katarak, savcıların dava açmaya cesaret edememelerini umdular. (Belki ORAJ eylem planını hazırladığı iddia edilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına için de aynı şeyi söyleyebiliriz.)
Bu durumda Örnek de Fırtına da içinde olmadıkları bir darbe girişiminden dolayı mahkûm olmuş oluyorlar, fakat bu durumda başlarına bu işi açanlar hanesine, düşündükleri gibi “sahtekârlar çetesi”ni değil kendi “silah arkadaşları”nı yazmak gerekiyor.
Bu dizi burada bitiyor...
Belki gerekçeli kararın ardından meseleye yeniden döneriz.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025