Alper GÖRMÜŞ
Kendi kalbiyle, kendi aklıyla, kendi iradesiyle davrandığını düşünen birini çıldırtmak istiyorsanız, başvurabileceğiniz en etkili kelime şudur: Kandırılıyorsun!
Bu suçlamanın daha yumuşak biçimleri dahi öfkemizi kabartmaya yeter... Hangimiz, kendimize ait saydığımız bir davranış modelinin şu ya da bu arkadaşımıza özentiden ibaret olduğu iddiası karşısında öfkelenmeyiz? (Hadi biraz daha samimi olalım: iddia gerçek olsa bile, bunu dile getirene yine de öfkelenmez miyiz?)
Bir insanın, hele hele henüz olgunlaşma sancıları çeken genç bir insanın özgüvenini berhava etmenin en kestirme yollarından biri de, yine onun birilerine özendiğini, birileri tarafından kandırıldığını öne sürmek değil midir?
“Kandırılıyorsun” suçlamasının psikolojisi içinde biraz daha ilerleyelim ve ortada gerçek bir “kandırılma” vakasının bulunduğunu varsayalım... Siz bunu görebiliyorsunuz, fakat sevdiğiniz insan göremiyor... O zaman da yapmanız gereken şey, bu yöndeki olguları onun da görebileceği ve kullanabileceği biçimde ortaya dökmek, ardından da kendi tecrübesiyle “kandırıldığının” farkına varmasını beklemek gerekir.
Toplumsal gruplar ve “kandırılıyorsunuz” suçlaması
“Kandırılıyorsun” suçlaması, ortak bir inanç ve davranış modelini benimsemiş insan grupları ve kitleler için de aynı sonucu doğurur: Öfke ve incinme!
İktidardan sorunlarının anlaşılmasını ve çözülmesini talep eden toplumsal gruplar, mukabil olarak, bunların aslında kendi talepleri olmadığını, birilerinin “oyununa geldikleri”, “kandırıldıkları” için böyle talepler öne sürdüklerini duyduklarında kendilerini aşağılanmış hissederler.
İktidar tarafından böyle bir muameleye maruz kalmış bir toplumsal grubun psikolojisi, en basit insani talepleri dahi onun başkaları tarafından “kandırıldığına” vehmeden ailesince reddedilen bir gencin psikolojisinden farklı değildir.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Türkiye'nin en önemli iki meselesiyle (Kürtler ve Aleviler) ilgili olarak bu hataya defalarca düştü, aynı hatayı şimdi de Gezi'ye ilk giden gençleri “oyuna gelmiş, kandırılmış masum gençler” diye niteleyerek yapıyor.
AK Parti'nin Kürtlere, Alevilere ve Gezi gençlerine yönelik “kandırılıyorsunuz” performanslarına biraz daha yakından bakalım...
Kürtlere: PKK sizi kandırıyor, inanmayın!
Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere AK Parti'nin ileri gelenleri uzun yıllar boyunca legal Kürt partilerinin ve PKK'nın Kürtleri “kandırdıklarını” savundu...
AK Parti'ye göre Kürt partileri ve PKK gerçekte sırf kendi dar partisel-örgütsel çıkarları için vardılar... Fakat onlar varlıklarını sanki Kürtlerin daha iyi, daha onurlu bir hayata kavuşmalarının aracıymış gibi sunuyorlar ve bunda da başarılı oluyorlardı... Erdoğan ve AK Parti, bunun böyle olmadığını Kürtlere göstereceklerdi!..
Bu amaçla seçilen yol, yolların en kötüsüydü: Başbakan Erdoğan ve AK Parti, her fırsatta bölgeyi “yatırıma boğduklarını” hatırlatmaya, bunun karşısına da “BDP'li belediyelerin başarısızlığını” koymaya başladılar.
Bunları hatırlatıyorlar, ardından da, “görün işte” diyorlardı, “kimmiş gerçekte Kürtleri düşünen, kimmiş onlar için gecesini gündüzüne katarak çalışan?..”
Seçilen yol, gerçekten de yolların en kötüsüydü... Çünkü Kürtler arasında sadece “kandırılıyorsunuz”un yarattığı travmayı değil, “maddi mükafat karşılığında onurları satın alınmak istenen insanlar” hissiyatını da harekete geçirmişti.
Yatırımlar ve hizmet üzerinden yürütülen “PKK'ya kanmayın, çıkarınız burada” propagandasının zirvesine 2009 yerel seçimlerinin öncesinde ulaşıldı...
AK Parti Güneydoğu'yu iktidara geldiğinden beri “yatırıma boğuyor”du ve 2007 seçimlerinde bölgede ulaştığı büyük oy oranını buna bağladı... Oysa bu başarı “batı”da olduğu gibi “doğu”da da demokrasi vurgusuyla kazanılmıştı...
2009 seçimleri öncesinde, bu yanılgıyla bütün propaganda “hizmet ve yatırım” üzerinden yürütüldü. Fakat karşılığında AK Parti, Kürtlerin asla kabul etmeyecekleri birtakım talepler sıralıyor, “satarsan, alırsın” demeye getiriyordu:
Barzani'ye ve Kürdistan Özerk Bölgesel Yönetimi’ne: Demokratik Toplum Partisi'ni-DTP (Barış ve Demokrasi Partisi'nden önceki Kürt partisi) ve PKK’yı sat, seni âbâd edeyim.
DTP’ye: PKK’ya “terörist” de, seninle konuşayım.
Kürtlere: DTP ve PKK’yı sat, seni yatırıma boğayım.
PKK’nın liderlik dışı kadrolarına: Liderlerini sat, sana ceza vermeyeyim (Pişmanlık ve Eve Dönüş yasaları.)
Ne var ki bu propagandayla gidilen seçim Güneydoğu'da hüsranla sonuçlandı.
Kürtler, “kandırılıyorsunuz”a ve “kandırıldığınızı kabul ettiğinizi gösterirseniz size daha çoğunu veririz”e öfkelendiler; bütün bu teklifleri ellerinin tersiyle ittiler. Seçimlerde AK Parti bölgede de 2007'nin çok gerisine düştü.
Geldiğimiz nokta, yani Öcalan'la müzakereler AK Parti'nin 2009'daki siyasetinin tamamen çöktüğünü gösteriyor.
Alevilere: Üzerinize oyun oynanıyor, kanmayın!
Başbakan Erdoğan, Suriye'de iç savaşın patlak vermesinden bu yana Türkiye'de Aleviler üzerinden bir oyun oynandığını, bir Alevi-Sünni çatışmasının körüklenmeye çalıştığını anlatıyor. En son Kayseri mitinginde dile getirdi bu görüşünü ve iki yıl önce kesilen “Alevi açılımı”nın canlandırılması talimatı verdiğini açıkladı.
Türkiye'de, benzerlerine “komünizm”, “irtica”, “bölücülük” örneklerinde gördüğümüz gibi, “Alevi hassasiyeti” üzerinden bir gerilim yaratmaya gayret eden odakların varlığını kimse inkâr etmiyor.
Fakat bir yandan da onların kimsenin inkâr edemeyeceği makul talepleri var... Alevileri sürekli olarak “oyuna gelmeme”ye çağırmak, fakat öte yandan taleplere yan çizmek, Alevilerce haklı olarak “bu taleplerinizde ısrar ederek oyuna geliyorsunuz” biçiminde okunuyor ve bu da onları çıldırtıyor. (Tam bu noktada, Alevileri nasıl yaralayacağını bile bile üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim adının verildiğini hatırlamamak mümkün mü?)
Bu durumda Alevilere, oyuna gelmemelerinin yegâne yolu olarak “doğru İslam” çağrılarına icabet etmek kalıyor ki, bu da onların çıldırma katsayılarını daha da büyütüyor.
Taha Akyol'un dediği gibi:
“Alevilerle konuşurken 'Ben sizden daha fazla Aleviyim, ben Hz. Ali Keremallahu Veche gibi yaşamaya çalışıyorum, sizin hiçbiriniz öyle yaşamıyorsunuz' demek Alevilere Sünni inancını dayatmaktır, onları dışlamaktır, hayat tarzlarını aşağılamaktır!”
Gezi eylemcilerine: Gençler, ne yazık ki oyuna geldiniz!
AK Parti'nin son “kandırılıyorsunuz” performansını Gezi Parkı eylemleri vesilesiyle idrak ettik.
Uzatmaya gerek yok: Bu performansın da özünde Kürtler ve Alevilerle ilgili performanstan bir farkı yoktu ve aynı sonucu doğurdu: Rencide olmuş, öfkelenmiş insanlar.
Hiç kuşkum yok: İlk 20 günde insanları her defasında daha da bilenmiş olarak Taksim'e çeken unsurlardan biri de, bitmek tükenmek bilmeyen bir “komplonun parçasısınız” edebiyatı oldu.
Şayet hükümet inandığı “komplo”nun delillerini inandırıcı bir biçimde ortaya koyabilseydi, 3 Kasım 2002'den beri “iktidarda düşman var”a inanan ve o nedenle “düşmanı imha edene kadar eyleme devam” diyen kesimler dışında kalanları ikna edebilirdi...
Fakat böyle bir durumda dahi eylemcileri “alet olmakla, kullanılmakla, kandırılmakla, oyuna gelmekle” suçlamaması, onun yerine sakince argümanlarını ortaya koyup, hakikate kendi tecrübeleriyle ulaşmalarını beklemesi gerekirdi.
İkinci olasılık: Diyelim hükümet “komplo”ya kuvvetli biçimde inanıyor, fakat elinde kamuoyunu ikna edecek kadar delil yok. (Artık biliyoruz ki, bu olasılık yaşadığımız gerçeğe tekabül ediyor.) O durumda, “kandırılıyorsunuz” ithamının psikolojisini bilen bir hükümetin yapabileceği en iyi şey bunu hiç dillendirmemek olurdu.
Fakat hükümet en yanlış yolu seçti. İspatlayamadığı bir “komplo”ya rağmen “kandırılıyorsunuz” ithamlarıyla ortaya çıktı ve bu da eylemcileri (buna polis şiddetine duyulan öfkeyi de ekleyin) çileden çıkardı.
İktidarların, toplumsal taleplerle ortaya çıkan grupları “kandırılmakla” suçlaması, varsa şayet, onları “kandırmaya” çalışanların ekmeğine yağ sürmekten başka hiçbir işe yaramaz.
İktidar partisinin artık bu gerçeğin farkına varması gerekir.
Son olarak, Başbakan Erdoğan'ın, “kandırılıyorsunuz”un bumerang etkili psikolojisini kısmen anladığı izlenimini veren son “ulusa sesleniş” konuşmasındaki şu paragrafa dikkatinizi çekmek istiyorum:
“Taksim Gezi Parkı’nda, tamamen yanlış bilgilendirme neticesinde, samimi olarak ağaç ve çevre eylemi yapan vatandaşlarımı tenzih ediyorum... Ancak, bu samimi vatandaşlarımızın dışında kalan eylemciler, Türkiye’nin en parlak ayını yaşadığı bir dönemde, maalesef çok büyük bir tertibin, çok büyük bir senaryonun parçası oldular ve kendi ülkelerini hedef alan saldırıda, bilerek ya da bilmeyerek aktör olarak kullanıldılar.”
Bu konuşmanın tarihi 27 Haziran... Oysa bundan sadece beş gün önce, 22 Haziran'daki Samsun mitinginde Başbakan Erdoğan bu çerçevede hiçbir “tenzih” çabasına girişmeksizin şöyle konuşmuştu:
"Farkına varamadığınız bir oyunda maalesef hepiniz birer gönüllü nefer olarak kullanıldınız ey gençler. Maalesef. Aldatıldınız. Böyle bir oyuna kurban edildiniz.”
Bu iki konuşma arasındaki ton farkının ve “tenzih” çabasının tesadüfi olmadığını bilmek isterdim...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025