Alper GÖRMÜŞ
Türkiye’de ‘sivil’ sözcüğü ‘askerî olmayan’ anlamında yaygın (ve yanlış) bir kullanıma sahip... Hiç unutmuyorum, yıllar önce, askerlerce işlenmiş suçların bir bölümünün (darbe girişimi vb.) askerî yargıda değil de adlî yargıda ele alınmasına ilişkin tartışmalar sırasında gazete sayfaları ‘sivil yargı’ sözcüğüyle dolup taşmıştı.
Oysa ‘sivil’ kavramı, doğup geliştiği Batı siyasal kültüründe başlangıcından beri ‘devlet alanının dışında kalan’ anlamında kullanılıyor. Bu çerçevede: Evet, Türk Silahlı Kuvvetleri sivil değildir ama, Dışişleri Bakanlığı da Kültür Bakanlığı da ‘sivil’ değildir. Evet, askerî mahkemeler sivil değildir ama onların dışında kalan mahkemeler de sivil değildir; her ikisi de devlet alanının içindedir çünkü.
Devletlerin, kendileri dışında inisiyatif kullanıp kendi ‘egemenlik’ alanlarını yaratan sivil toplum örgütlerine sempati duymaması, eşyanın tabiatı... Çünkü sivil toplumun alanının genişlemesi, her zaman devletin alanının daralması anlamına gelir.
Devletlerin demokratik nitelikleri ne kadar derinleşirse, sivil toplum karşısında duydukları tedirginlik o kadar azalır. Buna mukabil, sadece devlet alanını değil, toplumsal alanı da gözetlemek, denetlemek ve mümkünse zapt-u rapt altına almak isteyen otoriter eğilimli devletler, sivil toplum örgütlerini kendi etki alanları içinde tutmak, gerekirse bastırmak için sürekli bir çaba içinde olurlar.
Doğrusu, demokratik gelenekleri ve kurumları yeteri kadar gelişmemiş ülkelerin sivil toplum örgütleri de, kendi devletleriyle aralarına mesafe koymaktan ziyade dirsek teması içinde olmayı tercih ederek onları fazla üzmezler.
Bunda, güçlü (gerektiğinde kahredici olabilen) devletlerle karşı karşıya bulunmanın getirdiği gerçekçiliğin, ürkekliğin ve yılgınlığın payı var kuşkusuz. Fakat devletlerin ideolojik temelli rıza üretme çabalarını da yabana atmamak lazım. ‘Devlet-millet birliği’ üzerinden yürüyen retorik, devlet alanının dışında etkili bir sivil alanın serpilip gelişmesinin önündeki en önemli ideolojik engellerden biri olarak her zaman
Kişisel tecrübe
1995’te, ‘ona da ona da lanet olsun’ duygusuyla İstanbul’u ve gazeteciliği terk edip Ayvalık’a yerleşmiş, bir yıl sonra da ‘uzaktan kumanda’yla yürütebileceğim bir ‘light’ gazetecilik işi bulmuştum: Bir sivil toplum dergisinin yayın yönetmenliği... Dergi, ülkedeki sivil toplum örgütlerini çatısı altında toplamayı hedefleyen bir vakfın yayın organı olarak düşünülmüştü. Vakfın tepe yöneticisiyle ilk buluşmada dumura uğradığımı hatırlıyorum. Eski bir eğitimci olan yönetici, “Sivil toplum örgütleri çok önemli” demişti bana, “Yabancı devletler kendi sivil toplum örgütlerini kullanarak bizim devletimizi yurtdışında baskı altında tutuyorlar, biz de kendi devletimize yardımcı olmak için hızla örgütlenmeliyiz!”
Türkiye’nin, ‘devlet dışı’ sivil toplum örgütlerinin bile ‘devlete yardımcı’ faslında düşünülen bir ülke olduğunu, bundan daha iyi ne anlatabilir?
‘Mış gibi’ sivil!
Sonraları, bu tecrübeyi ‘sahada’ doğrulayan muhtelif örneklerle karşılaştık: İktidarda hangi ideoloji varsa, toplum içinde ona yakın sivil toplum örgütleri ‘kendi’ devletlerini desteklemek üzere harekete geçiyor, bu arada da devletten kendilerini güçlendirecek adımların atılmasını talep ediyorlardı.
‘Sahada doğrulama’nın ilk örneğinin başlangıç tarihini, bana yukarıdaki diskurun çekildiği 1995 olarak alabiliriz... O tarihte Türkiye’nin İslamî kökten gelen siyasetçileri ilk kez bir koalisyonun parçası olmuş, Necmettin Erbakan da Başbakanlık koltuğuna oturmuştu.
Ne var ki, bir zamanlar Bülent Ecevit’in dediği gibi iktidardakiler muktedir değildi; muktedirler gûya iktidarın emri altındaydılar ama temel çalışma alanları, onları iktidardan alaşağı etmek için plan yapmaktan ibaretti.
Fakat dünya da değişmişti. Askerlerin eski usul ‘biz geldik’ deyip iktidar değiştirmeleri artık iyice zorlaşmıştı. İşte o aşamadan itibaren, ‘sivil toplum’ ve ‘sivil toplum örgütü’ kavramları, devlet bürokrasisinin (en çok da silahlı kanadının) diline sihirli bir sözcük olarak yerleşmeye başladı. Askerler, iktidarı alaşağı etmek için ‘sivil toplum’u yardıma çağırıyor, elini taşın altına sokma sırasının ‘sivil toplum’a ve onun örgütlerine geldiğini söylüyorlardı.
Laik-seküler ‘sivil toplum’ ve onun örgütleri, bu çağrıya büyük bir teveccüh gösterdiler. Öyle büyük bir maharet sergilendi ki, devlet içindeki karanlık örgütlenmelere karşı yürütülen ‘Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık’ eylemleri bile bu çağrının bir parçası kılınacak tarzda manipüle edilebildi.
Nihayet, 28 Şubat 1997’deki Milli Güvenlik Kurulu toplantısını izleyen süreçte amaçlanan sonuç alındı. Bu sonuçta, hükümete (iktidar) karşı devletin (muktedir) yanında yer alan ‘sivil toplum’ ile onun örgütlenmelerinin küçümsenmeyecek bir payı vardı.
2007: ‘Sivil toplum’ bu kez başarısız
2007’de, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığını engellemek ve onun üzerinden yeni bir iktidar devirme planını hayata geçirmek üzere ‘sivil toplum’ yeniden göreve çağrıldı. Birincisi Nisan 2007’de Ankara’da gerçekleşen Cumhuriyet mitingleri çok sayıda sivil toplum örgütünün öncülüğünde düzenlenmiş görünüyordu, fakat organizasyonun en tepesinde, birkaç yıl önce Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli olmuş ‘şahin’ bir general vardı: Şener Eruygur.
İlk mitingden bir hafta kadar önce Nokta dergisi, daha sonra sahihliğini Genelkurmay’ın da onaylayacağı 2004 tarihli bir belge yayımladı. Genelkurmay karargâhında hazırlanan ve altında ‘Aslan Güner, Korgeneral, İstihbarat Başkanı’ imzası bulunan belgede, ‘Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri’ çerçevesinde işbirliği yapılacak sivil toplum kuruluşlarına ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor, TSK ile müşterek hareket edebilecek sivil toplum kuruluşları listeleniyordu.
Belge, sivil siyasete müdahalenin tıpkı 28 Şubat’ta olduğu gibi o dönemde de sivil toplum örgütleri kullanılarak gerçekleştirilmeye çalışıldığını açık bir biçimde gösteriyordu. Elhak, laik-seküler sivil toplum örgütleri bu dönemde de ‘devlet için’ üzerlerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiler, ne var ki girişim 28 Şubat’taki gibi başarılı olamadı.
Dindarların iktidarında dindar sivil toplum örgütleri
O son girişim başarılı olamadı ve sonrasında bildiğimiz şeyler yaşandı. İktidar, iktidarını konsolide etti ve zaman içinde ‘hükümet’ ile ‘devlet iktidarı’ arasında ayrım yapmak anlamsızlaştı.
Yeni dönemde iktidara yakın sivil toplum örgütleri ile iktidar arasındaki ilişki giderek eski ilişkilere benzemeye başladı. İktidar, dindar sivil toplum örgütlerinden mutlak bir destek bekliyor, sivil toplum örgütleri de bu desteği esirgemiyordu. Sivil toplum örgütleri, kutuplaşmanın da beslediği bir hevesle, devletle arada olması gereken eleştirel mesafeyi tamamen daraltmış, bu yanıyla hükümet yanlısı medya gibi salt bir propaganda aracına dönmüştü.
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) ile hükümet arasındaki İsrail’le anlaşmadan sonra büyüyen gerilim, devletle sivil toplum örgütleri arasındaki ilişkinin karşılıklı rızayla bu şekilde biçimlendiği bir dönemde ortaya çıktı.
İktidar, tıpkı önceki iktidarlar gibi ‘kendi’ sivil toplum örgütlerinin devletle tam uyum içinde olması gerektiğini düşündüğü için, İsrail’le anlaşmayı eleştiren İHH’ya sert tepki verdi.
İktidarı destekleyen sivil toplum örgütlerinin kahir ekseriyeti de İHH’ya cephe aldı ki, bu da şaşırtıcı değildi. Çünkü onlar da sivil toplum örgütlerinin esas görevlerinin ‘kendi’ devletlerinin aldığı kararlara uyum gösterip onları desteklemek olduğuna inanıyorlardı.
En sonunda da zaten, İHH, eleştirilerinin çarpıtılarak yanlış anlamalara yol açıldığından şikâyet etti ve “İsrail’le örtünen çıplak kalır” atasözünü Cumhurbaşkanı’nı eleştirmek için kullanmadıklarını vurgulayarak kamuoyundan özür diledi.
Böylece bir kez daha anladık: Toplumun düşüncesinde ve duygusunda devletin yeri böyleyken, o toplumun içinden çıkan sivil toplum örgütleri de ancak bir noktaya kadar ‘devlet alanının dışında’ kalabiliyorlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025