Aydın ENGİN
Geçtiğimiz haftalarda kısa, küçük, gazetelerin ilk sayfalarında bile yer almayan haberler vardı. Yoğun siyasal gündem onlara seyirciye, okurlara ulaşma hakkı vermiyordu. Verildiğinde de ya tek sütunluk haber oluyorlardı ya da ancak sosyal medyada yer bulabiliyorlardı.
Oysa bunlar AKP’nin yaslandığı ana damarlardan birindeki zihniyeti ek bir yoruma ihtiyaç bırakmamacısına sergileyen olaylardı…
Meselâ Hristiyan yurttaşlarımızın en kutsal günü olan noel yortusu sırasında Kadıköy’deki İskele Camisinin elektronik panosunda (Yaaa camilerin elektrikli panoları var artık. 12 ay mahya yani) nal gibi harflerle şu yazı okunuyordu:
“Ey iman edenler, Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır”.
Nasıl?
Bir meselâ daha: Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesi Mehmet Paşa Ortaokulu’nda din dersi öğretmeni olan Abdussamet Arslan derste öğrencilerine şunları söyledi:
“Bir Sünni, Alevi ile evlenirse yüz kırk kırbaç cezası ile cezalandırılır, çocuk yaparsa ölür…”
Ya bu nasıl?
* * *
Bu kan donduran, utanç saçan zihniyetin son örneklerinden biri bir internet haber sitesinde yayınlandı. Şu günlerde Yeni Akit adıyla yayınlanan gazeteye yakın bir internet sitesiymiş.
Taraf gazetesinin bence en keyifli ve en fırlama yazarı, saf kan İstanbul çocuğu Hayko Bağdat’ın bir yazısını ele almışlar ve “Taraf’ın Ermeni kökenli yazarı Hayko Bağdat, ‘Cuma namazında üç Ermeni’ başlıklı yazısında, namazla alay etti” dedikten sonra Hayko’nun yazısını olduğu gibi aktarmışlardı.
Acaba bu sitenin okurları, Hayko’nun yazısını okuduktan sonra “Eline sağlık be Hayko” mu dediler, yoksa “Vay Ermeni dölü vay, bizim kutsalımızla alay etmişsin, Allahın gazabı üstüne olsun” filan mı dediler bilemiyorum.
Eğer “Tembel işi yazı yazmışsın Aydın Engin. İki üç paragraf kendin yazıp ardına Hayko Bağdat’ın yazısını takıp günü kurtarmışsın” diye sataşmayacaksanız (ki sataşmayın) alın size Hayko Bağdat’ın yazısının tamamı. Bakalım Hayko için siz ne diyeceksiniz?
Ben?
Ben okuduğumda sadece kıskanmıştım, “Bu fırlama bir de bana abi, der, ustam der; baksana şuna boynuz kulağı karış karış geçmiş” diye homurdanmıştım.
Şimdi buyrun Hayko Bağdat’ın 5 Şubat’ta Taraf’ta yayınlanan “Cuma Namazında Üç Ermeni” başlıklı yazısına…
* * *
Siyaset siyaset sıktı biraz.
Bu köşede bazen sizlere ilginç Ada hikâyeleri, değişik simalar anlattığım olurdu ne güzel.
Bugün de öyle yapacağım izninizle.
Sonra yine siyaset, kavga, nümayiş meselesine döneriz, acelesi yok.
Hani tüm dinlerin birarada yaşadığı, tüm ibadethanelerin aynı coğrafyada var olduğu, herkesin inancını özgürce yaşadığı mükemmel bir tarihçemiz var ya!
O yalan işte, bugün en az Hıristiyan’ın yaşadığı İslam ülkesiyiz biz. Üstelik yüz yıl önce nüfusun beşte ikisi Hıristiyan iken.
Fakat bizim Kınalıada her şeye rağmen bu özelliklere sahip ender mekânlardan birisi olsa gerek.
Çocukluk hikâyelerimiz ülkenin tüm siyasi iklimine rağmen farklı kesimlerden gelenlerin oluşturduğu yeni bir “biz” kavramı icat ederek başladı.
Biz iyi çocuklardık.
Kimseler ilişemezdi duygumuza, sevgimize.
Hiçbir gelenek, hiçbir önyargı teslim alamazdı inşa ettiğimiz küçük dünyalarımızdaki büyük sözlerimizi.
Ermeni’yi de, Rum’u da, Türk’ü de, Kürt’ü de, Laz’ı da yedirmezdik kimselere.
Öyle Başbakan’ın meydanlarda atıp tuttuğu gibi de değil, gerçekten yedirmezdik, döverdik “biz”e kötülük olsun diye el uzatanları.
Vicdanlarımızdan gemici halatlarıyla bağlanmıştık birbirimize.
Bülent vardı arkadaşımız.
Deli dolu, çılgın kaptan Bülent.
Yirmili yaşlarının başındaydı daha, beyninde tümör var dediklerinde.
Çok para lazım oldu ameliyatı için.
Seferber olduk.
Teknesini kullandığı Ermeni işadamı çok zengindi, çıkardı verdi ne lazımsa. Esnaf da koydu ortaya cebinde olanın hepsini.
Bizler de bizim okul derneklerinde, adına bağış biletleri falan sattık, ama bizimki devede kulak.
Ameliyat oldu, iyi gibiydi Bülent, sonra ecel ısrarcı çıktı, aldı onu bizlerden.
Naaşı camide kaldı gece.
Sabaha kadar ikişerli nöbet tuttuk Türkiye’de bir emsali daha bulunmayan, o garip minareye sahip ibadethanenin kapısında, sırayla.
“Cuma namazını müteakip cenazesi kaldırılacaktır” anonsunu geçti belediye hoparlörü.
Ertesi gün, ezanın okunmasına daha bir saat kala kapıdaydık; ben, Nışan ve Hagop.
Hacı Amca vardı belediye işçisi, gördü bizi ve “Çocuklar camiye girecekseniz abdest alaydınız” deyiverdi.
Ömer Amca’nın berberinde, biraz da yardım alarak hallettik o işi, çok zor değilmiş zaten.
Camide en arkaya geçip safa durduk.
Fakat ezan sesiyle birlikte öyle bir kalabalık bastırdı ki bir anda önden arkaya, sağdan sola tam ortasında kaldık cemaatin.
Tembeller, biraz erken gelseler ölecekler sanki.
İmam Cuma’yı kıldırmaya başladı.
Herkes secdeye yatınca diz üstüne çöküp, herkes ayağa kalkınca ayağa kalkarak göze batmamaya çalıştık Nışan’la ben.
Konuşmadan anlaşmıştık, senkronize olmalıydık yoksa millete ayıp olacak.
Bizim Hagop fena eyyamcı çıktı, herkesten daha şekilli kılıyor namazı zevzek.
En son diz çökmüş hâlde atlattık bu işi diye sevinirken, bütün cami kafasını çevirip bize bakmasın mı?
Biz de çevirdik kafamızı aynı tarafa hemen.
Bu sefer de o taraftakiler bize bakıyor yahu.
Tutturamadık ayarı, selam veriyormuşsunuz namazın sonunda meğer.
O acılı hâliyle gülümsedi cemaat çabamıza, hâlimize, ifademize.
Çıktık Cuma’dan.
Şimdi, cenaze namazı için safları sıklaştıralım dediler avluda.
E, içeride ne yaptıydık o zaman?
Bizim cenazelerde sadece o duruma özel ayin düzenlenir ve kilisenin içindedir tören.
Söyleseydiniz ya arkadaş Cuma namazı başka, cenaze namazı başka diye önceden.
Gerçi ne mahsuru var, bize fazladan iki sevap yazılmış, Bülent’in ruhuna biraz daha dua gitmiştir, en kabadayısı, ya ne olacak?
Camiden tepedeki mezarlığa taşırken Bülent’in naaşını camlardan gözyaşlarıyla okunan Rumca, Ermenice, Arapça duaların arasına karışmış olsun sesimiz.
Adını andık, toprağı bol olsun kardeşimizin...
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021