Aydın ENGİN
12 Eylül faşizminin beş elebaşısından hayatta kalan baş elebaşı Kenan Evren ve Time Dergisinin bir zamanlar “Dünyanın en zengin generali” diye tanımladığı öteki elebaşı Tahsin Şahinkaya yargıç karşısına çıkacaklar ve orada sanık iskemlesinde oturacaklar.
Bu inatçı demokratların zaferidir.
Bu zaferde payı olanlar üstüne yazacağım ama önce Frankfurt kentinde taksi şoförlüğü yapan pek sevgili arkadaşım Jose Amondes’e ve Berlin’de ülkesinin yemek ve içkilerini sunduğu ”Cafe Santiago”daki öteki Jose’ye (Soyadını unuttum) iki çift laf edip yüreğimi soğutacağım.
Ey Jose’ler,
Siyasi göçmenlikte uzun yıllar “kader arkadaşlığı” yaptık. Ama son yıllarda çok insafsızdınız. Benimle hep dalga geçtiniz; “Yuf sana, yuf size!.. Biz, bizim katili,Augusto Pinochet’yi yargıç karşısına diktik ve mâhkum ettirdik; siz, sizin katili devlet protokolünde onurlandırmaya devam ediyormuşsunuz. Utan, utan” dediniz”.
Utandım. Yüzüm kızardı. Kızarıklığı masamızdaki Şili şarabı ile perdelemek istedim, yutmadınız. Alay etmeye devam ettiniz.
Şimdi ne diyeceksiniz?
A-ha biz de başardık.
Var mı hâlâ sözünüz? Uzatmayın ve en kalitelisinden Şili şaraplarını hazırlayın. İlk fırsatta önce Frankfurt’ta, sonra Berlin’de tepenize çökeceğim. Bu kez sıra bende...
Oh be!..
* * *
Daha 12 Eylül 1980’de, o uğursuz sabahta faşizmin elebaşılarını ve suç ortaklarını bir gün yargıç karşısına dikmek bir yurttaşlık ve demokratlık ödevi önümüzdeydi, omuzlarımızdaydı.
O ödevi gönüllü olarak omuzlayanlar başlangıçta çok umutsuz, sonuç alınaması çok zor bir uğraş içinde olduklarını biliyorlardı. Geçen yıllar bu gerçeği daha da pekiştirdi.
Ama demokrat olmak, yurttaş olmak, hele hele sosyalist olmak sabır ve inatla donanmak zorunda.
Otuz iki yıla varan inatçı ve sabırlı bir çaba bugün meyve verdi. 12 Eylül faşizminin elebaşıları şimdi hesap verecek. Üstelik bu kaçınılmaz olarak sıkıyönetim komutanlarından, dönemin hükümet üyelerine, hapishane müdürlerinden işkencecilere, sadist sorguculara uzanacak.
Kolay olmadı. Darbecilerin 1982 Anayasasına koydukları “koruyucu kalkan” kalkınca ülkenin dört köşesinde suç duyurusu dilekçelerini ardarda savcılıklara veren ve ardından bıkıp usanmadan dilekçelerinin izini sürenler sonunda zafere ulaştılar.
* * *
Özellikle 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu öncesindeki tartışmaları bugün hatırlatıp yara kaşımanın, rövanşizm denen ilkelliğe saplanmanın alemi yok.
Evet, o günlerde “Evren ve suçortakları yargılanmaz. Boşuna umut etmeyin” diyenler de oldu; “Ergenekonla uğraşacağınıza 12 Eylülcülerle uğraşın” diye sanki ikisi bir arada olmazmış gibi akıl verenler de oldu. 12 Eylül Anayasasında küçük bir çentik açılması, mesela 12 Eylülcülerin yargılanmasını önleyen Anayasa maddesinin iptal edilmesinin bile önemli olduğunu söyleyenlere sataşan, eleştiren alay edenler de oldu.
Ama bugün onlara dönüp “Gördünüz müüüü? Kim haklıymış” diye sidik yarıştırma kimseye yakışmasa gerek. Bu gün yaşadığımız sevinci gölgelemeyelim.
Ben kendi adıma “Anayasadaki o madde kalksa bile göreceksin ki Kenan Evren yargılanmayacak. Yargılanırsa bıyıklarımı keserim” diyen arkadaşıma “bıyık” meselesini hatırlatmayacağım. Bıyık ona yakışıyor, kesmesin ve yine omuz omuza demokrasi için, adalet için yol arkadaşlığına devam edelim.
* * *
Bu yazarken bile keyif aldığım yazının son paragrafını Sacit Kmayasu’ya ayırmak istiyorum.
Çoğunuz onu tanımıyorsunuz. Çok çok adını duydunuz. Ben iyi tanırım. Arkadaşımdır. Onunla, o zorlu günlerde ilk (yoksa tek mi?) söyleşiyi yapmışlığım bana meslek onuru veriyor.
Sacit Kayasu Adana Cumhuriyet Savcısı iken Mart 2000’de, 12 Eylül Darbesini yapanların suçunun zamanaşımına uğratılmasını önlemek amacıyla bir iddianame düzenledi. Başsavcılık iddianameyi yok saymaya kalkıştı. Sacit Kayasu ısrar etti. Sonunda yasalar ahlaksızca yok sayıldı ve bir savcının hazırladığı iddianame çöpe, o savcı da meslekten atıldı. Meslekten atılma kararının altında resmi ideolojinin yargı erkindeki kalelerinden HSYK’nun imzası vardı.
Kayasu sadece savcılıktan atılmadı, avukatlık yapması da yasaklandı. Ama o inatçı ve sabırlı bir demokrattı. Yıllar sürecek bir hukuk mücadelesine girişti. İç hukuk yolları tükenince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurdu. AİHM Kayasu hakkında verilen kararı iptal etti. TC’nin yargı erki ve Adalet Bakanlığı direndi. Ama AİHM de kararında direndi. Sonunda Kayasu’nun hakları geri verildi. Ama mücadele bitmedi. Savcılığa dönme istemi “Emekliliğini kendi istediği” gerekçesiyle reddedildi. Hiç olmazsa avukatlık yapabilmek için başvurduğu “sıkı ulusalcı” İstanbul Barosu başvuruyu reddetti. Kayasu itiraz etti. İstanbul Barosu yine reddetti. Sonunda AİHM kararına dayanarak başvurduğu Türkiye Barolar Birliği Kayasu’nun “hiç olmazsa avukatlık yapması”na izin vermek zorunda kaldı.
Sacit Kayasu şimdi İstanbul’da avukatlık yaparak ekmeğini kazanmaya çalışıyor ve başı her zamanki gibi dik...
Bugün onun da bayram günü olsa gerek. Evren ve Şahinkaya’yı sanık iskemlesine oturtan iddianamede kaynak gösterilen resmi belgeler arasında Sacit Kayasu’nun on yıl önce 28 Mart 2000’de hazırladığı iddianame yer alıyor.
Biliyorum 12 Eylül darbecilerini sanık iskemlesine oturtan çorbada çok kişinin ve kurumun tuzu var. Ama ben Sacit Kayasu’ya özel bir yer ayırmak, ayrıca vurgulamak istedim.
Teşekkürler “hukuk savaşçısı” Sacit Kayasu. Biraz geç oldu ama hoşgörün, size kucak dolusu teşekkürler...
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021