Berat ÖZİPEK
Kuruldukları günlerde bir ilgi ve merak vardı. Ağırlıklı olarak, partilerinin son yıllardaki uygulamalarına tepkili olan Ak Parti tabanından gelen bir ilgiydi.
Temkinli bir ilgiydi bu. Seçmen değişim istiyordu ama bunu özgürlükler açısından neredeyse bir asır sonra sahip olduğu kazanımları kaybetmeden, vesayete yeniden yol vermeden, katsayı türü adaletsizlikleri, Kürt meselesinde yeniden 1990’ları ve devletin dine karşı ceberut yüzünü geri getirebilecek bir kazaya uğramadan istiyordu.
İlgisine rağmen seçmenin oyu çantada keklik değildi; izleyip görecek, test edecekti.
Yeni partilerden beklenen basitti: CHP tarzı bir muhalefet yapmamaları, sadece yanlışlara işaret etmekle kalmayıp doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilmeleri, gölge hükümet olarak hareket etmeleri, iktidarı ve muhalefetiyle mevcut siyasetin ötesinde/dışında/üstünde bir yerden, istikamet göstermeleri.
Makul bir süre boyunca sakin olmaları, bir deniz feneri gibi sabit durup siyasete ışık tutmaları yeterliydi. Tüm ülkede sağda ve solda, devletçi, milliyetçi ve Kemalist dalga yükselişte olabilirdi ama çıtayı daha farklı bir yere veya yukarıya koyacak, “bizim standardımız budur” diyecek bir partinin karşılığı vardı. İstikrarlı ve sabırlı olmak, ilk seçimde ille de bir hükümetin parçası olmaya bakmamak, icabında onu reddetmeye de hazır olmak, bugün kilit bir siyasi aktör olmayı sağlayabilirdi.
Onlardan beklenen, siyasette farklı ve üçüncü bir yol inşa etmeleriydi. Bunu başarmış olsalardı, bugün tıpkı Bulgaristan’daki Haklar ve Özgürlükler Hareketinin yaptığı gibi, kilit bir aktör olabilirlerdi. Böylece kendi demokratik standartlarını açıkça ortaya koyar, iktidara ve muhalefete dönüp, iktidar istiyorlarsa anahtarın bu standartlar olduğunu söyleyebilecek bir gücü de temsil edebilirlerdi.
Makul sayıdaki makul seçmeni kazanamamak
Ama bu olmadı. Hem içinden geldikleri siyasi geleneğe ve siyasi aktöre hem de muhalefete karşı özgüvenli ve rahat yaklaşmaları gerekirken bunu yapamadılar. Daha çok boşanmış eş psikolojisiyle hareket ettiler. Geçmiş hiç peşlerini bırakmadı. “Eski AKP’li” olmakla kınanmanın ezikliği bir şekilde üstlerinde hissedildi. Bu süreçte Ak Parti’ye de partilerden bir parti olarak bakamadılar. Sadece ona değil, DEVA’nın Gelecek’e kapıyı baştan kapatmasında olduğu gibi, birbirilerine de.
Kadrolarının düzgün demokratların yanında, belki onlardan daha fazla, siyasette fırsat kovalayan ve her partide yer alabilecek kişilerden oluştuğu, her iki partide içeriden bakanların da gözlemiydi. İktidar ihtimali varsa çıkan ilk fırsatı değerlendirmeyi de muhtemelen en çok bu kadrolar istedi.
Her iki parti de kurulduktan sonra benzer hatalarla bekledikleri büyümeyi yakalayamadı. Siyasette anlamlı bir ağırlık noktası oluşturmayı başaramayışlarını beraberinde getiren siyaset tarzının ardından ve yine onun bir sonucu olarak CHP merkezli ittifak geldi.
Şimdi Saadet Partisi lideri “Üç parti ayrı ayrı seçime girdiğimiz zaman alacağımız oy mertebeleri anketlerde şöyle veya böyle görünüyor. En fazla 3-4 milletvekili çıkartılabiliyor” diyor ve bu yüzden üçünün birleşmesini öneriyor. Ama o haliyle bile bütün beklentisi 30-40 milletvekilinden fazlası değil.
Dramatik bir durum bu. Kuruldukları zamanki heyecan ve teveccühü nasıl erittiklerinin bir muhasebesini yapabilmiş olsalardı, bugün neden Altılı Masanın bir parçası olmamaları gerektiğini de fark edebilirlerdi.
Sağ ve sol Kemalistlerle demokratların, Türk ve Kürt ittihatçılarının, islamofobiklerle Saadetçilerin içerikten hiç söz etmeden, Anayasa, Kürt meselesi, din ve vicdan özgürlüğü gibi hiçbir temel meselede uzlaşmadan, sadece ortak hedefe karşı birleştikleri bir masadan derde deva bir siyaset çıkmaz. (Uzlaştıklarını duyurdukları “Güçlendirilmiş parlamentarizm” de -anlamsız bir öneri olması bir yana- içeriğe dair bir konu değil; hükümetin ne yapacağına değil şekline dair bir mesele.)
Bu beraberlikten ortaya çıkacak manzara da yaşadığımız coğrafya ve ülke için bir hükümetin katlanılabilir yanlışlarının çok ötesine geçebilir.
Altılı masa veya CHP’den demokrasi ummak
Siyasette farklı seslerin bir araya gelmesi de koalisyonlar da değerli. Ama bunu nasıl yaptığınız, kimlerle hangi temel siyasi hedefler doğrultusunda bir araya geldiğiniz daha önemli. Bu, siyasete dair okumanızın isabetlilik derecesi hakkında bilgi verici olduğu kadar, ortaya çıkacak tablodan doğacak sorumluluğunuz hakkında da bilgi vericidir.
Bir ittifaka girmek, seçmene verilen önemli bir mesajı ve siyasi taahhüdü içerir. Bu bakımdan onlara güven verenin ne olduğu, masanın merkezindeki CHP’nin ve onun başkan adayının sözünün tutmaması durumunda ne olacağı soruları akla geliyor.
Her iki partiden isimlerle konuştuğumuzda sözlerin ve bağlayıcılık gücü ahlaki kınamadan ibaret olan protokollerin ötesinde bir güvenceden söz edemiyorlar. Böyle bir durumda geriye beraber yola çıktıkları partilerin veya başkan adayı olarak önerdikleri kişinin siyasi dünya görüşüne ve güven açısından yıllar içinde sergilediği tutuma bakmak kalıyor, ki bu açıdan baktığımızda tablo hiç iç açıcı görünmüyor. Çünkü tam da bu kriterler, “neyine güvendiniz?” sorusunu gündeme getiriyor; ideolojisine mi, haklar bakımından bugüne kadar sergilediği tutuma mı yoksa bugünden sonrasına dair taahhütlerine mi?
Sözlerin ve sloganların ötesine geçmek
Bu ülkede toplumun geniş kesimlerinin CHP’ye güven duymamasının neredeyse yüz yıllık bir tarihi var. Geçmişe dair sicili hayırla anılmıyor; şimdiki zamana, Kılıçdaroğlu dönemine dair sicili de hayırlı değil.
Demokrasi söylemleri bu gerçeği değiştirmiyor. Çünkü yakın geçmişte, en temel demokratikleşme adımları ona rağmen atılırken, yasaklar ona rağmen kaldırılırken de benzer demokrasi söylemleri vardı ve dahası bu söylemler haksızlık üreten bir düzenin yasaklarını savunurken de kullanılmıştı.
Son yıllarda, daha kesin bir tarih olarak 2017’deki sistem değişikliği sonrası yüzde 51’i bulma zorunluluğu ile “helalleşme” ve “bahar gelecek, kuşlar, çiçekler, hepinizi kucaklayacağız” söylemlerinin eşzamanlı olması haliyle kafa karıştırıyor. Öte yandan benzer tartışmaları 1946’dan sonra aralıklı olarak çeşitli dönemlerde ve en son da 15 yıl önce Baykal’ın “Çarşaf Açılımı” dolayısıyla yaptığımızı ve hiçbir şeyin değişmediğini hatırlamak da can sıkıcı. Ama gerçek bir helalleşme ve değişim adına güven vermeyen bunlardan ibaret değil. Kılıçdaroğlu’nun bir kesimle (başörtülü kadınlar) helalleşmeden söz ederken diğer bir kesime (Suriyeliler) yarın helalleşme isteyeceği şekilde davranması, aynı ayrımcı ve zalimane uygulamaları bu kez de onlar için politika olarak önerebilmesi, ayrımcılıktan vazgeçmediğini gösteriyor. Mülteciye bakışından anlıyorsunuz ki gözler yine aynı bakıyor (Bkz: https://www.haksozhaber.net/chpnin-acilimi-ve-kedinin-gozleri-8342yy.htm)
Öte yandan daha bugünden masada yaşananlar da değişene ve değişmeyene dair bir gösterge olabilir.
“Artık militarizm geride kaldı, CHP değişti, zamanın ruhu…” diyenleri yalanlayan da son açıklamasıyla yine CHP liderinin kendisi oldu. “Afgan kaçakların ülkemize aktığı haberleri geliyor” diyerek askerden “vatanı korumak için” itaat etmemesini istedi. Kısacası değişen bir şey yok.
Böyle bir ortamda Gelecek ve DEVA’nın ona güvenmek için sözlerin ötesinde bir gerekçesi var mı? Acaba demokrasi adına fazlasını mı kazanırız, yoksa hemen ardından ertelenen karşıtlıklar gündeme gelir, CHP üzerinden yeni bir vesayet tesis edilir de eldeki bulgurdan da mı oluruz?
Görünen o ki, iktidara tepkiyle yanlış siyasi pozisyonlara savrulan demokratların durumundan çok da farklı değil onlarınki. Kürt meselesine tutumları zıt İYİ Parti ve HDP tabanlarının, din ve vicdan özgürlüğüne bakışı değiştiği umulan CHP tabanıyla Saadetçilerin, liberal ekonomiden sapıldı diyen DEVA’lılarla işsizlik sorununu her muhtara bir özel kalem atayarak çözmeyi vadeden Kılıçdaroğlu’nun ekonomi politikasını yan yana koyduğumuzda çıkacak siyasetin ülkeye hayır getirmeyeceğini görürlerdi aksi halde.
Ayrımcılıktan vazgeçiremeyince ona uymak
Benzer bir tutarlılık sorunu DEVA ve Gelecek açısından da var. İttifak adına daha şimdiden sığınmacılar örneğinde kendi doğrularından, üstelik de hiç esnememeleri gereken haklarla ilgili doğrularından feragat ettikleri görülüyor.
Bu bir izlenim değil. DEVA’nın katıldığım, moderatörlük yaptığım çalıştaylarındaki perspektif ayrımcı değildi. Çıkan raporlar ve partinin açıkladığı ilk görüşler de. Ama sonraki raporlar, -içine girdiği ittifakın ayrımcı hassasiyetlerinden olacak- dramatik biçimde farklılaştı. Sonuçta Ortak Mutabakat Politikalar Metnindeki yarın huzursuzluk duymadan anamayacakları ayrımcı “vaatler” ortaya çıktı.
Haklar uzlaşma veya maslahat adına çiğnenmemeli: Bu konuda iki partinin de iktidara eleştirileri doğru. Ama muhalefetteyken bunu kendilerinin yapmalarını nasıl açıklamalı? Uzlaşma adına bir sürü konuda taviz verebilirsiniz, ama hak olarak işaretlediklerinizden değil. Yok eğer “siyaset bu”ysa, daha muhalefetteyken bunlar mubahsa, iktidardayken neden olmasın?
Şimdi Gelecek ve DEVA yöneticilerinin bütün yapmaları gereken, geçmişe dair tarihsel tecrübenin ve bugüne dair gözlemlerin yanlış çıkmasını temenni etmek olmalı. Bir de ola ki seçilirse Kılıçdaroğlu’nun “izci sözü” benzeri yaptırım gücüne sahip teminatlara bağlı kalması için dua etmek. Ve tabii bir de önümüzdeki yıllar boyunca CHP’de parti içi demokrasinin olmaması için de.
Bu saatten sonra DEVA ve Gelecek, kendilerine gelip onları paralize eden o masadan kalkabilirler mi?
Artık onların bir şekilde silkinip masadan kalkmaları zor. Ama seçmenin işi o kadar zor değil.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları


































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
13.07.2025
28.06.2025
21.05.2025
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024