Bülent KORUCU
“Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi” Erdem BeyazıtGeride bıraktığımız yılın öne çıkan fotoğraflarında kadınların baskın olduğunu görüyoruz.
Bazen kendi ayakları üzerinde duran güçlü birey, bazen eşinin yaslandığı bir çınar, bazen de umudun tecessüm etmiş hali olan anneler… Yüzler, binlercesi içinde belki de en önemlisini unutarak kendimce bir seçki yapmak istiyorum. Eksik kareleri siz zihninizde tamamlayın, benim yaptığım sadece bir fikir vermek olsun. Buyurun 2014’ün kadınları…
Hayrünnisa Gül
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, görevi Recep T. Erdoğan’a devrettikleri gün yaptığı intifada çıkışıyla dikkatleri üzerine çekti. Eşinin nezaketinden konuşmadığını belirterek muhtemelen ortak duygularına şöyle tercüman oldu: “Bu süreçte bazı yaşadıklarımızı, 28 Şubat döneminde benim başörtümün tartışıldığı günlerde bile bu kadarını görmedik. Bizi kaç yıldır tanıyorsunuz; çizgimizde bir değişiklik oldu mu? Hayır. Bir de etrafımızdakilerin geçirdiği değişime bakın. Neler yazılıyor, söyleniyor, insan inanamıyor. Şimdi ben de susuyorum, ama fazla susmayacağım; asıl intifadayı ben başlatacağım.” Eşi, en son balık avında görüldü, kendisi henüz intifadayı başlatmış değil. Resepsiyonda susturmayı başaramayan Abdullah Bey intifadayı bastırmış görünüyor.
Gülsüm Elvan
Berkin’in annesi Gülsüm Elvan bir türlü acısıyla baş başa bırakılmıyor. Yavuz Bingöl’ün, “Erdoğan, Berkin Elvan’ın annesini yuhalattı çünkü onun da ölmüş annesine küfredilmişti.” sözleriyle ismi tekrar gündeme taşındı. Verdiği cevap sağduyu ile yoğrulmuş irfan kokuyordu: “O meydanda olsan sen de yuhalayacak mıydın? Ne ben, ne de ailem bizi yuhalatanın da yuhalayanın da annesini tanımayız, ismini bile bilmeyiz, ağzımızdan asla kötü söz söylemez, aklımızdan ve kalbimizden asla kötü düşünce geçirmeyiz. Ancak biz seni dünyaya getiren o güzel kadını tanırız, ellerinden öper, önünde saygıyla eğilir ve olur da bir haddini bilmez ona dil uzatırsa bedenimizi siper ederiz. Sen yine de o onurlu ve güzel kadına laf etme şerefsizliğini gösteren bir alçak olursa, çık ve ilk konserinde beni; Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm’ü yuhalat. Derim ki, Şahsanem bacı anamdır, ona gelen bana gelsin.” Gülsüm Ana, Bingöl’e beş kuruşluk tazminat davası da açtı.
Hatice Börü
Yasin Börü, Anadolu lisesi üçüncü sınıfa giden bir fidandı. Diyarbakır sokaklarında kurban eti dağıtırken Kobani olaylarını bahane ederek cinayet işleyen bir grubun ortasında kaldı. Hunharca katledildi ve tanınmayacak halde bulundu. Acılı annesi Hatice Börü olayın bütün taraflarını suçüstü yakalayan en net fotoğrafı çekti. Hem hükümete hem PKK’ya hem de Kürt siyasi hareketine eleştirilerini yöneltti: “PKK’nın insafına bizi devlet ve hükümet bıraktı. Önce sahip çıkmadı. Polis hiç yoktu. İş işten geçtikten sonra, sıkıyönetim uyguladılar. Yasin gittikten sonra, onun üzerinden konuşmasınlar. MHP’yi sevmediğim halde, o bile onlardan önce açıklama yaptı ve içime su serpti, onlardan önce konuştu. Hükümet kalkmış, mal derdinde. Hiç canlardan bahsetmiyordu.” Hatice Börü, yeniden sokağı adres gösteren Selahattin Demirtaş’a sert çıktı, bir de soru ekledi en can alıcısından: “Sokak demek başka Yasin’lerin de ölmesi demek. Ben de Kürt’üm, Demirtaş benim haklarımı niye savunmuyor?”
Polis anneleri
17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra yıla damgasını vuran intikam ve tasfiye operasyonları başladı. Emniyet ve yargı bu karşı operasyonun merkez üssüydü. Doğal olarak polis anneleri de ilk kez kamera karşısında buldu kendilerini. Terörle Mücadele Şube eski Müdürü Yurt Atayün’ün annesi Aysel Atayün bunlardan biri. Tutuklu oğlundan ayrı geçirdiği bayramda duygularını şöyle paylaşmıştı: “Ellerine vurulan kelepçe beni hiç üzmedi. Göğsünde bir madalya gibi çalışmalarına karşılık. Haramla tanıştırmadım ben onu. Benim oğlum casus demişler. Benim oğlum casus değil casus avcısı. Bu sefer birazcık hüzünlü gibi görünen bayram ama yine hüzünlü değil. Çünkü Allah’a şükür utanmıyoruz. Sadece duacıyım. Allah’a emanet ediyorum onları. Rabb’im onlara Hz. Ali kuvveti, Hz. Ömer adaleti, Hz. Eyüp sabrı, Hz. Yusuf başarısı nasip etsin.” Onlarca anneyi temsilen bir de son postada gözaltına ılınıp serbest bırakılan Erzurum İstihbarat Şube Müdürü Hurşit Uçak’ın annesi Zekiye Uçak’a kulak verelim: “Bu millete, devlete hizmet yapmamış mı ki onu almadılar’ diyordum ben. Hırsızları yakalamayacaktı da ne yapacaklardı polis? Şunu yakalamasın da bunu yakalasın diye, okulda öyle mi ders gördü bunlar? Benim çocuğum ceketini kafasına geçirip de Emniyet’e girmedi. Şimdiye kadar, dosya dosya delil var diyorlardı. Çıkarsınlar, yoksa o delilleri güveler yiyecek güveler.”
Sedef Kabaş
17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının kapatılmasına tepki olarak attığı tweet başını derde soktu. Ama o pişman değil. “Aslında benim oradaki eleştirim şahsa yönelik değil karara yönelik. Ancak tweetimin arkasındayım. Benim eleştirim tarihin en büyük yolsuzluk sürecinin yeterince araştırılmamasına yönelik. Kuvvetli şüpheler konusunda sorgulamaya çekilmeyen insanlar olduğu biliniyor. Korkmuyorum, korkmuyoruz; hırsızlar, yolsuzluk yapanlar, rüşvet alıp verenler, yalancılar, riyakarlar, hukuku çiğneyenler korksun!” Gazeteciliğe biraz ara vermiş olması cesaretini daha anlamlı kılıyor. Arkasında duracak bir medya grubu olmamasına rağmen geri adım atmadı. Savcının işlemine şaşırmadığını söylüyor; acaba medyanın ürkek desteğine şaşırmış mıdır?
Ermenekli Ayşe Ana
2014, acıları büyüten kazaların yılı oldu diyebiliriz. Soma’da kocalarını kaybedip çocuklarıyla yapayalnız kalan eşler ve çocuklarının yolunu günlerce gözleyen analar düştü ekranlara. Ermenekli Ayşe Ana bunlardan biri. Ona açık mektup yazan Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’a sözü bırakmak en iyisi: “Değerli Ayşe Ana, Olayın ertesinde gazetelerdeki resmine, her önüne gelen insana “oğlum mu?” diye bakan gözlerine uzun uzun baktım. Can evimden vuruldum. Yaşaran gözlerimle önce “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” dediğini okudum... Aslında Ayşe Ana, orada tükenen senin umutların, yaşanan senin acıların değil. Hukukun tükenişidir. Hukuk tükendi mi toplumca hepimiz tükendik demektir.”
Ayşegül Öztürk
Ayşegül Öztürk, altı yaşında bir çocuk annesiydi ve yeniden anne olma heyecanı yaşıyordu. Fakat eşi emniyet müdürü Ahmet Öztürk 22 Temmuz’daki Sahur Operasyonu’nda gözaltına alındığında hayatı altüst oldu. Temmuz sıcağında adliye önlerinde eşine destek vermeye çalışırken strese önce bebeği yenik düştü. Dört buçuk aylık bebek hayatını kaybederken kendisini de zehirlemişti. 16 günlük yoğun bakım mücadelesinden sonra zamansız bir ölümle aramızdan ayrıldı. Hatıralarda eşinin gözlerinden süzülen yaşlar ve annesinin tabutuna bakan boynu bükük Hikmet’in masumiyeti kaldı. O alacaklı gitmişti, bu yalan dünyadan…
Nazlı Ilıcak
Nazlı Ilıcak, bir darbeler resmigeçidi olan yakın tarihimize damga vuran gazetecilerin başında geliyor. 60 İhtilalinde Yassıada’ya götürülen babası ile başlattığı mücadeleyi anti demokratik müdahalelerin her çeşidine karşı sürdürüyor. 12 Eylül’de yazıları yüzünden kapanan Tercüman’dan 28 Şubattaki dik duruşuna kadar iftihar edilecek bir geçmişe sahip. Bugün de sivil görünümlü darbeye karşı aynı kararlılıkta duruyor. Nazlı Hanım’ı sadece bir duruş olarak tanımlamak eksik kalır. En az duruşu kadar gazetecilik refleksleri, dikkatli takibi ve çalışkanlığı ile yeni nesle örnek bir meslek duayeni. Çevik Bir andıcını deşifre etmek bile bir gazeteciye kariyer olarak yeter. En çetrefilli konulardaki vukufiyetiyle tartışma programlarının en gözde konuğu.
Deniz Seki
Neredeyse bütün suç örgütleri ve mafyaların salıverildiği bir ortamda cezasını çekmek için hapishanedeki bir şarkıcı o. Sokakta gördüğümüzde artık adiyattan sayıp bakmadan geçtiğimiz uyuşturucu kullanımının sembol ismi. Bütün uyuşturucu ticaretinin günah keçisi. Deniz Seki hapiste ama hâlâ sorun çözülebilmiş değil. Hayret!
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016