Bülent KORUCU
“Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi” Erdem BeyazıtGeride bıraktığımız yılın öne çıkan fotoğraflarında kadınların baskın olduğunu görüyoruz.
Bazen kendi ayakları üzerinde duran güçlü birey, bazen eşinin yaslandığı bir çınar, bazen de umudun tecessüm etmiş hali olan anneler… Yüzler, binlercesi içinde belki de en önemlisini unutarak kendimce bir seçki yapmak istiyorum. Eksik kareleri siz zihninizde tamamlayın, benim yaptığım sadece bir fikir vermek olsun. Buyurun 2014’ün kadınları…
Hayrünnisa Gül
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, görevi Recep T. Erdoğan’a devrettikleri gün yaptığı intifada çıkışıyla dikkatleri üzerine çekti. Eşinin nezaketinden konuşmadığını belirterek muhtemelen ortak duygularına şöyle tercüman oldu: “Bu süreçte bazı yaşadıklarımızı, 28 Şubat döneminde benim başörtümün tartışıldığı günlerde bile bu kadarını görmedik. Bizi kaç yıldır tanıyorsunuz; çizgimizde bir değişiklik oldu mu? Hayır. Bir de etrafımızdakilerin geçirdiği değişime bakın. Neler yazılıyor, söyleniyor, insan inanamıyor. Şimdi ben de susuyorum, ama fazla susmayacağım; asıl intifadayı ben başlatacağım.” Eşi, en son balık avında görüldü, kendisi henüz intifadayı başlatmış değil. Resepsiyonda susturmayı başaramayan Abdullah Bey intifadayı bastırmış görünüyor.
Gülsüm Elvan
Berkin’in annesi Gülsüm Elvan bir türlü acısıyla baş başa bırakılmıyor. Yavuz Bingöl’ün, “Erdoğan, Berkin Elvan’ın annesini yuhalattı çünkü onun da ölmüş annesine küfredilmişti.” sözleriyle ismi tekrar gündeme taşındı. Verdiği cevap sağduyu ile yoğrulmuş irfan kokuyordu: “O meydanda olsan sen de yuhalayacak mıydın? Ne ben, ne de ailem bizi yuhalatanın da yuhalayanın da annesini tanımayız, ismini bile bilmeyiz, ağzımızdan asla kötü söz söylemez, aklımızdan ve kalbimizden asla kötü düşünce geçirmeyiz. Ancak biz seni dünyaya getiren o güzel kadını tanırız, ellerinden öper, önünde saygıyla eğilir ve olur da bir haddini bilmez ona dil uzatırsa bedenimizi siper ederiz. Sen yine de o onurlu ve güzel kadına laf etme şerefsizliğini gösteren bir alçak olursa, çık ve ilk konserinde beni; Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm’ü yuhalat. Derim ki, Şahsanem bacı anamdır, ona gelen bana gelsin.” Gülsüm Ana, Bingöl’e beş kuruşluk tazminat davası da açtı.
Hatice Börü
Yasin Börü, Anadolu lisesi üçüncü sınıfa giden bir fidandı. Diyarbakır sokaklarında kurban eti dağıtırken Kobani olaylarını bahane ederek cinayet işleyen bir grubun ortasında kaldı. Hunharca katledildi ve tanınmayacak halde bulundu. Acılı annesi Hatice Börü olayın bütün taraflarını suçüstü yakalayan en net fotoğrafı çekti. Hem hükümete hem PKK’ya hem de Kürt siyasi hareketine eleştirilerini yöneltti: “PKK’nın insafına bizi devlet ve hükümet bıraktı. Önce sahip çıkmadı. Polis hiç yoktu. İş işten geçtikten sonra, sıkıyönetim uyguladılar. Yasin gittikten sonra, onun üzerinden konuşmasınlar. MHP’yi sevmediğim halde, o bile onlardan önce açıklama yaptı ve içime su serpti, onlardan önce konuştu. Hükümet kalkmış, mal derdinde. Hiç canlardan bahsetmiyordu.” Hatice Börü, yeniden sokağı adres gösteren Selahattin Demirtaş’a sert çıktı, bir de soru ekledi en can alıcısından: “Sokak demek başka Yasin’lerin de ölmesi demek. Ben de Kürt’üm, Demirtaş benim haklarımı niye savunmuyor?”
Polis anneleri
17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra yıla damgasını vuran intikam ve tasfiye operasyonları başladı. Emniyet ve yargı bu karşı operasyonun merkez üssüydü. Doğal olarak polis anneleri de ilk kez kamera karşısında buldu kendilerini. Terörle Mücadele Şube eski Müdürü Yurt Atayün’ün annesi Aysel Atayün bunlardan biri. Tutuklu oğlundan ayrı geçirdiği bayramda duygularını şöyle paylaşmıştı: “Ellerine vurulan kelepçe beni hiç üzmedi. Göğsünde bir madalya gibi çalışmalarına karşılık. Haramla tanıştırmadım ben onu. Benim oğlum casus demişler. Benim oğlum casus değil casus avcısı. Bu sefer birazcık hüzünlü gibi görünen bayram ama yine hüzünlü değil. Çünkü Allah’a şükür utanmıyoruz. Sadece duacıyım. Allah’a emanet ediyorum onları. Rabb’im onlara Hz. Ali kuvveti, Hz. Ömer adaleti, Hz. Eyüp sabrı, Hz. Yusuf başarısı nasip etsin.” Onlarca anneyi temsilen bir de son postada gözaltına ılınıp serbest bırakılan Erzurum İstihbarat Şube Müdürü Hurşit Uçak’ın annesi Zekiye Uçak’a kulak verelim: “Bu millete, devlete hizmet yapmamış mı ki onu almadılar’ diyordum ben. Hırsızları yakalamayacaktı da ne yapacaklardı polis? Şunu yakalamasın da bunu yakalasın diye, okulda öyle mi ders gördü bunlar? Benim çocuğum ceketini kafasına geçirip de Emniyet’e girmedi. Şimdiye kadar, dosya dosya delil var diyorlardı. Çıkarsınlar, yoksa o delilleri güveler yiyecek güveler.”
Sedef Kabaş
17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının kapatılmasına tepki olarak attığı tweet başını derde soktu. Ama o pişman değil. “Aslında benim oradaki eleştirim şahsa yönelik değil karara yönelik. Ancak tweetimin arkasındayım. Benim eleştirim tarihin en büyük yolsuzluk sürecinin yeterince araştırılmamasına yönelik. Kuvvetli şüpheler konusunda sorgulamaya çekilmeyen insanlar olduğu biliniyor. Korkmuyorum, korkmuyoruz; hırsızlar, yolsuzluk yapanlar, rüşvet alıp verenler, yalancılar, riyakarlar, hukuku çiğneyenler korksun!” Gazeteciliğe biraz ara vermiş olması cesaretini daha anlamlı kılıyor. Arkasında duracak bir medya grubu olmamasına rağmen geri adım atmadı. Savcının işlemine şaşırmadığını söylüyor; acaba medyanın ürkek desteğine şaşırmış mıdır?
Ermenekli Ayşe Ana
2014, acıları büyüten kazaların yılı oldu diyebiliriz. Soma’da kocalarını kaybedip çocuklarıyla yapayalnız kalan eşler ve çocuklarının yolunu günlerce gözleyen analar düştü ekranlara. Ermenekli Ayşe Ana bunlardan biri. Ona açık mektup yazan Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’a sözü bırakmak en iyisi: “Değerli Ayşe Ana, Olayın ertesinde gazetelerdeki resmine, her önüne gelen insana “oğlum mu?” diye bakan gözlerine uzun uzun baktım. Can evimden vuruldum. Yaşaran gözlerimle önce “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” dediğini okudum... Aslında Ayşe Ana, orada tükenen senin umutların, yaşanan senin acıların değil. Hukukun tükenişidir. Hukuk tükendi mi toplumca hepimiz tükendik demektir.”
Ayşegül Öztürk
Ayşegül Öztürk, altı yaşında bir çocuk annesiydi ve yeniden anne olma heyecanı yaşıyordu. Fakat eşi emniyet müdürü Ahmet Öztürk 22 Temmuz’daki Sahur Operasyonu’nda gözaltına alındığında hayatı altüst oldu. Temmuz sıcağında adliye önlerinde eşine destek vermeye çalışırken strese önce bebeği yenik düştü. Dört buçuk aylık bebek hayatını kaybederken kendisini de zehirlemişti. 16 günlük yoğun bakım mücadelesinden sonra zamansız bir ölümle aramızdan ayrıldı. Hatıralarda eşinin gözlerinden süzülen yaşlar ve annesinin tabutuna bakan boynu bükük Hikmet’in masumiyeti kaldı. O alacaklı gitmişti, bu yalan dünyadan…
Nazlı Ilıcak
Nazlı Ilıcak, bir darbeler resmigeçidi olan yakın tarihimize damga vuran gazetecilerin başında geliyor. 60 İhtilalinde Yassıada’ya götürülen babası ile başlattığı mücadeleyi anti demokratik müdahalelerin her çeşidine karşı sürdürüyor. 12 Eylül’de yazıları yüzünden kapanan Tercüman’dan 28 Şubattaki dik duruşuna kadar iftihar edilecek bir geçmişe sahip. Bugün de sivil görünümlü darbeye karşı aynı kararlılıkta duruyor. Nazlı Hanım’ı sadece bir duruş olarak tanımlamak eksik kalır. En az duruşu kadar gazetecilik refleksleri, dikkatli takibi ve çalışkanlığı ile yeni nesle örnek bir meslek duayeni. Çevik Bir andıcını deşifre etmek bile bir gazeteciye kariyer olarak yeter. En çetrefilli konulardaki vukufiyetiyle tartışma programlarının en gözde konuğu.
Deniz Seki
Neredeyse bütün suç örgütleri ve mafyaların salıverildiği bir ortamda cezasını çekmek için hapishanedeki bir şarkıcı o. Sokakta gördüğümüzde artık adiyattan sayıp bakmadan geçtiğimiz uyuşturucu kullanımının sembol ismi. Bütün uyuşturucu ticaretinin günah keçisi. Deniz Seki hapiste ama hâlâ sorun çözülebilmiş değil. Hayret!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016