Cemil KOÇAK
Nutuk’taki yanlışlara da tek tek işaret etmek gerekir. Aksi halde orada yazılanlar sorgusuz sualsiz doğru ve gerçek kabul ediliyor. Fakat bunca sene inkılâp tarihçilerimiz acaba neyle meşgul oldular?
Mareşal Fevzi Çakmak’ın benim çocukluğumda Hayat dergisinin orta sayfasında yayınlanan kuşe kâğıtta tifdruk teknikte basılmış güzel renkli fotoğrafları üstelik bazen fiyakalı altın rengi çerçeveler içinde genellikle kahvelerin duvarlarını süslerdi. Sadece bu bile halkın ona gösterdiği saygıyı ve sevgiyi işaret eder. Onun özel bir konumu vardır; tabiî burada siyasal konumundan söz ediyorum. Çakmak, Millî Mücadele’ye her ne kadar geç katılmış olsa bile mücadelenin önde gelenlerinden, ama aynı zamanda da dindar bir kişi olduğundan; zamanında İsmet İnönü tarafından genelkurmay başkanlığından alındığında İnönü’ye muhalif bir siyasî şahsiyete dönüştüğünden olacak muhafazakâr cenahta her zaman olumlu şekilde anılır. Hele 1950’deki ölümü üzerine cenaze töreninin aldığı manzara, geniş halk kitlelerinin töreni hükûmet aleyhtarı bir gösteriye dönüştürmesi de siyasal tarihimizde silinmeyecek izler bırakmıştır.
Atatürk, iki Fevzi'yi karıştırıyor!
Atatürk Nutuk’ta dahiliye nazırının emriyle Anadolu’ya geçen nasihat heyetlerini anlatırken, bu heyetlerin başında bulunan harbiye nezareti eski müsteşarı Ahmet Fevzi Paşa’dan da söz etmektedir. Anadolu’ya geçen nasihat heyetlerinin birinin başında da bir Fevzi Paşa vardır, fakat bu Fevzi Paşa, Atatürk’ün Nutuk’ta sadece bir satırla geçiştirdiği Ahmet Fevzi Paşa değildir; herkesin yakından bildiği Fevzi Çakmak Paşa’dır. Elbette Atatürk’ün böyle bir isim karıştırması yalnızca basit bir hafıza zayıflığına bağlanamaz. Bu sırada dönemin bütün ayrıntıları hala hafızalarda diri ve canlıdır. Hele İstanbul’dan gelen böylesi heyetlerin unutulması imkânı pek de yoktur. Mustafa Fevzi Çakmak, 24 Aralık 1918’de ferik (tümgeneral/korgeneral) rütbesiyle genelkurmay başkanı olmuş, 14 Mayıs 1919’da ise Birinci Ordu Müfettişliği’ne atanmıştı. 3 Şubat 1920’de Ali Rıza Paşa Hükûmeti’nde Harbiye Nazırı olacaktır.
Karışıklık neden icap etmiş olabilir?
Atatürk’ün bu yanlışını uzun yıllar boyunca inkılâp tarihçileri bile fark edememiş olacak ki, üzerinde pek az durulmuştur. Nedeni üzerinde ise hemen hemen hiç. Yanıtı aslında basit: Fevzi Çakmak, Nutuk okunduğu sırada artık genelkurmay başkanıdır; millî mücadele yıllarının kahramanıdır, üstelik 1923 sonrasındaki siyasal ayrışmada Atatürk’e bağlı kalmıştır. Bütün bunlardan sonra Çakmak’ın millî mücadeledeki yerinin sorgulanması doğru olmazdı. Onun için Fevzi’lerin yer değiştirmesi tercih edildi. Bu yer değiştirişin gerçek anlamını ancak Çakmak’ın Kasım 1919 tarihindeki siyasal konumunu bilerek öğrenebiliriz. Bunun için Ali Fuat Cebesoy’a kulak vermeliyiz:
Fevzi Çakmak: Görevim M. Kemal'i derdest etmek
“25 Kasım’da Cafer İlhami Bey’in riyasetinde bir heyet Amasya’dan Sivas’a gelmişti. Aralarında Fevzi Paşa (Mareşal Fevzi Çakmak) da vardı. Müzakerelerimizin en hararetli bir gününde idik. Heyetin bu ani ziyaretine hiçbir mana verememiş olmakla beraber, iyi de karşılamıştık. Aynı gün Kâzım Karabekir’in bilahire bana anlattığına göre, Fevzi Paşa geliş sebeplerini şu cümlelerle açıklamış: Mustafa Kemal ve Ali Fuat Paşalar muhteris ve menfaat düşkünüdürler. Yalnız sana istinat ediyorlar. Şunu iyi bil ki, eğer Mustafa Kemal Paşa reisikâra geçerse, ilk işi seni imha etmek olacaktır. Bu hususta tanıdığım bazı kimseler, hatta en itimat ettiğim İsmet Bey (İsmet İnönü) ile Samsunlu Şefik Bey de bu kanaattedirler. Mustafa Kemal ve Fuat Paşaları derdest ve izam vazifemdir. Kendilerini derdest ederek İstanbul’a götüreceğim. Sen mümanaat etme.”
Tutuklamaya K. Karabekir karşı çıkıyor
Karabekir Paşa, bu sözlerden çok müteessir olmuş, milletin kurtuluşu uğrunda her tehlikeyi göze alarak ortaya atılan arkadaşların tevkifine razı olamayacağını, bu gibi tahribat ile uğraşılarak Türk milletinin ölümünü tesri etmektense, kendisinin de bir an evvel Anadolu’ya gelip saflarımızda yer almasını rica etmiş ve Paşayı iknaa muvaffak olmuştu. Fevzi [Çakmak] Paşa vaziyeti anlamış, verilen vazifeyi ifadan vazgeçmiş ve bizimle de konuştuktan sonra İstanbul’a dönmüştü.” (Milli Mücadele Hatıraları, s. 286-287).
Fevzi Paşa ‘Biz Mustafa Kemal’i diktatör yapacağız’ diyordu
Kâzım Karabekir de anılarında Çakmak’ın Birinci Ordu Müfettişi iken İstanbul Hükûmeti adına 25 Kasım 1919’da Sivas’a gelişini ve Mustafa Kemal hakkındaki olumsuz görüşlerini kendisine anlatması üzerine de onu yatıştırmaya çalıştığını şöyle yazmaktadır: “Heyetin diğer iki sivil şahsiyetini tanımıyordum. Fakat Fevzi Paşa ile 1910 senesinde Arnavutluk harekâtında, umumî harpte İstanbul, Çanakkale, pek az da Diyarbekir bölgelerinde iyi arkadaşlığımız vardı. Namus ve hamiyetine emindim. Zayıf tarafı, kuvvetten korkar, fena durumlarda fazla kötümser olmasıydı. Bugünkü vaziyette İstanbul’u kuvvetli gördüğünden aldığı emri tam bir gayretle yerine getirmeye çalışacağını biliyordum. Bu heyet Samsun’a çıkar-çıkmaz aleyhinde Heyet-i Temsiliyye’de kaynaşma başladı.”
Paşa'yı öldürmek istiyorlardı
“Fevzi Paşa 24 [Kasım]’da Sivas’a gelecekti. Aleyhinde dehşetli bir cereyan başlamıştı. ‘Dövelim, öldürelim’ diye asabî haykırmalar oluyordu. En ziyade Mustafa Kemal Paşa ile Rauf [Orbay] Bey hiddetlerini gösteriyorlardı. Ben çok müteessir oluyordum. Bir kere benim prensibim aksine asabiyet; ikincisi hürmet ve sami[mi]yetim olan bir arkadaşıma hakaret…”
Tehditle değil dostlukla kazanalım
“...Ben Fevzi Paşa’ya yapılacak hakarete kat’îyyen tahammül edemeyeceğimi, aleyhine söylenen sözlerden pek müteesir olduğumu arkadaşlara ve bilhassa bu hususta pek ileri giden M. Kemal Paşa’ya ve Rauf Bey’e söyledim. Şu teklifte bulundum: ‘Eğer sizler Fevzi Paşa’ya karşı samimi davranırsanız, ben de Fevzi Paşa’yı ikna ederek fikrimize getiririm. Ve bir umumi toplantıda samimi surette münakaşa ve fikrimizi kabul ve hiç değilse aleyhdarlıkta devam etmeyeceğini temin ederim. Yalnız ilk ricam samimi bir arkadaşımız geliyormuş gibi arkadaşca karşılamaya çıkmamızı da rica ederim. İtimadın tehdit ve baskı ile değil, telkin ve ikna ile kazanılacağına güzel bir örnek görmüş olacağız.’ Fikrim kabul olundu.”
Sen olmazsan bunların gücü yok
“26 [Kasım’da] sabahleyin ziyaretine gittim. İki saat kadar münakaşa ettik. Fevzi Paşa’nın en mühim vazifesinin beni görmek olduğunu anladım. Mustafa Kemal Paşa’yı tutmaklığımın felâketini, ileride kötü nam alacağımı anlattı. Söylediği iki şey şudur: 1) Yegane dayanakları sen olan Mustafa Kemal Paşa muhteris ve menfaat düşkünüdür. Maksadı, hükûmet şeklini değiştirmek, diktatör olmaktır (1922 senesi son aylarında bir gün Bursa’da aynı Fevzi Paşa, İsmet’i [İnönü] telmih ederek, ‘Biz Mustafa Kemal Paşa’yı diktatör yapacağız’ demiştir) Ahlâkça herkesçe fena tanılan bu zatın milletin başına belâlar getireceğini seni seven bütün arkadaşlarınız ve ben yakından biliyoruz. Ali Fuat Paşa da muhterisin biridir. En itimat ettiğin İsmet [İnönü] de aynı fikirdedir. Ve benim gibi o da seni ikâz etmek fikrindedir. Bunların hiçbir kuvveti olmadığı halde, sen bunlara kuvvet veriyorsun. Geleceğin tehlikeli vaziyetlerinde omuzlarına büyük sorumluluk alıyorsun. Kendisinin İstanbul’a getirilmesine sen mâni oluyorsun. Buna yardımcı olma! 2) Mustafa Kemal Paşa yaverlerini de mebus yaptırıyormuş. Bu gibi mebusların yapacağı fena tesiri de düşünmelisiniz.”
M. Kemal' i ben seçtim
Cevap olarak şunları söyledim: ‘Paşam! Mustafa Kemal Paşa’ya başımıza geçmesini daha İstanbul’da teklif eden de benim. Bugün bütün kuvvetimle tutmayı en büyük bir vazife bilirim. Ondan daha hamiyetli ve değerlisini İstanbul’da iken aradım, bulamadım. Pekâlâ hatırlarsınız. Hanginiz esaret altındaki İstanbul’dan çıkıp da geldiniz. Bugün de sizden rica etsem, ihtimal yine gelmezsiniz. Burada kalınız, seni reis yapalım. Bugün benim kuvvetle tutacağım zattır ki, milletin başında durabilir. Doğrudur. Fakat bu bizzat ben olamam, çünkü ben dayanıksız kalırım. Siz ve emsaliniz esaret altında oturmayı tercih ediyorsunuz. Bugünkü vaziyetimiz en tabiî ve en meşru bir şekildir. Bu mütalaa kolordu kumandanları ve Heyet-i Temsiliyye için de böyledir. Keşke milletin ilerisinde ve kolordu kumandanlıklarında daha değerli kişi bulunaydı. İstanbul’da dedikodu yapan arkadaşlar, iş bu raddeye kadar başarıyla geldikten sonra olsun, Anadolu’ya gelseler ya… Ne yazık ki, doğunun aydın evlâtları bile İstanbul’dan çıkmazken, doğulu olmayan bizim gibiler, en felâketli günlerde halka teselli ve emniyet verdik, halk da tabiî olarak rehberlerini gördü ve onlara yetki ve kuvvet verdi. Halkın subaylara olan güvenini ve bizlere karşı beslediği ümit ve sevgiyi yer yer gezip göreceksiniz… Şu veya bunun mebus olması fena tesir yapar fikrine gelince, bu ana mesele değildir. Esasta bir olduktan sonra, bunların samimi olarak halli mümkündür.’
İçimizde bilinçsiz insan yok
Fevzi Paşa milli direnişe ve milli karara hak veriyor. Yalnız ‘Mustafa Kemal Paşa hepinizi atlatır, sürükler, bir şeyden haberiniz olmaz. O milli kararı, sizin meşru emelinizi değil, şahsî ihtirasını düşünüyor. Onu tanımıyor musunuz?’ diyor ve endişesini bir noktada Mustafa Kemal’in şahsında topluyor, diktatör olacak diye endişe ediyordu. Kendisini şöyle tatmin ettim: ‘Görüyorsunuz ki, içimizde bilinçsiz insan yok. Şahsî olarak aykırı yöne gitmesi mümkün değildir. Bugün nasıl tutuyorsak, aykırı hareketini görünce de bırakmak elimizdedir. Mustafa Kemal halka ve halkçılığa hürmet ettikçe mevkiinde durabilir. Herhalde pis bir muhit yapmasına meydan vermeyiz. Şimdiye kadar olduğu gibi, şimdiden sonra da başarısının birlikte olduğunu görüyor.’Fevzi Paşa hak verdi; ‘Bu suretle kendisini başıboş bırakmaz ve icabında vaziyet almayı düşünmüş olduğunuza göre, bugünkü vaziyet zorunludur’ dedi. Kendisine karşı arkadaşların itimatsızlığından ve aleyhinde bulunduklarından bahsetmedim.Yalnız heyete ve boşboğazlık eden yaverine nasihat etmesini söyledim. Ve Heyet-i Temsiliyye’yi ziyaret etmesini ve samimi davranmasını ve Kuvâ-yı Milliyye’ye taraftar olduğunu söylemesini samimi rica ettim, kabul etti.” (İstiklâl Harbimiz, s. 362-365 ve İstiklâl Harbimizin Esasları, 234-236).
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016