Cemile Bayraktar
Aslında bu yazının başlığını 17-25 Aralık süreci öncesi Fetullah Gülen’e bağlı grubu eleştirmek amacıyla yazdığım yazının başlığı olan “Bizde kırılacak kol kanat kalmadı” şeklinde tasarlamıştım. Zira o yazı, ülkede olup biten tüm derin problemlere karşı yoğun bir tepki, bir manifesto niteliğindeydi, bugün bu yazıyı yazarken de aynı hisler içerisindeyim ancak FETÖ çok uç bir örnek olduğu için açıkçası Türkiye’de hiç kimseye böyle bir örgüte seslendiğim ifadeyle seslenmek istemedim…
Geçtiğimiz hafta içerisinde hem Türkiye’de hem de Kanada’da İslamofobik iki saldırı yaşandı. Türkiye’deki olayda Nişantaşı’nda Mıstık Parkı’nda bankta arkadaşıyla oturan başörtülü bir kadın, başörtüsüne duyulan İslamofobik nefretin muhatabı oldu; fiziksel ve sözlü saldırıya uğrayan kadının yüzüne aldığı darbeler sonrası kaşı yarıldı. ( https://www.indyturk.com/node/372241/haber/ni%C5%9Fanta%C5%9F%C4%B1nda-s... ) Kanada’daki olay çok daha vahim, Kanada resmi kaynaklarının ifadesiyle söyleyecek olursam İslamofobik nefret sonucunda, bir Kanadalı, Müslüman bir ailenin üzerine minibüsünü bilinçli olarak sürdü ve saldırıda anne, baba, iki çocuk hayatını kaybederken, ailenin 9 yaşındaki üçüncü çocuğu ağır yaralandı. (https://turkish.aawsat.com/home/article/3015766/kanada-polisi-m%C3%BCsl%... )
İslamofobi, bir ırkçılık türü, zenofobi (yabancı/öteki düşmanlığı) olarak tanımlanan, Müslümanlara ve İslam’a karşı duyulan korku anlamına gelmekte. Ancak bu kavramla ilgili tartışmalar halen devam ediyor zira kavramın, fobinin muhatabı olan Müslümanları değil de korku duyanları merkeze aldığını, buradan hareketle yaşanan nefret saldırılarını olması gerektiği gibi ifade edemediğini söyleyenler var.
Yüksek lisans tezimi İslamofobi üzerine yazdım ve yakın zaman da “Siyasallaşan İslamofobi” başlığıyla bir kitabım yayınlandı. İslamofobi uzun zamandır üzeride çalıştığım bir konu. Ancak şunu belirtmeliyim ki ben daha çok uluslararası ilişkilerde güvenlik üzerinden İslamofobi çalıştım. Çok çok özet bir şekilde ifade edecek olursam; İslamofobinin sosyolojik bir durum olduğunu, Batı’lı İslam karşıtı (anti-İslamist) politikaların sonucu oluştuğunu, resmi raporları da kullanarak kitapta ifade ettim. Elbette İslamofobinin birçok nedeni var ve tek bir çalışmada hepsini ele almanız mümkün değil; Batı’daki İslamofobi’den bahsedebileceğimiz gibi Türkiye’deki İslamofobiden de bahsedebiliriz. Ayrıca bu fobik durumlardan bahsedebilmek için olayın kurumsallaşmış olmasına da gerek yok, yaşanan vakalar üzerinden mesele gayet net biçimde tespit edilebilir.
Hiçbir tarikat/cemaat yahut parti üyeliği olmayan ancak insan hakkı ihlallerine, adaleti talep etmenin gereğine inanan dindar biri olarak, hem İslamofobi ile ilgili hem de genel hak ihlalleri ile ilgili birçok yorum yapıyorum, birçok yazı yazıyorum. Dolayısıyla reel hayatta olsun, sosyal medyada olsun konuya dair yapılan yorumları da çok uzun süredir (2009’dan bu yana) takip ediyorum. Birazdan yazacaklarım münferit olaylar değil, benim şahsi problemim hiç değil, sanrıya dayanmıyor (arzu eden Twitter hesabıma yapılan yorumlara bakabilir, haklılığımı görebilir) dahası tekrar edeyim ki hiçbir köşe yazarı çok özel durumlar olmadıkça köşesini kendiyle alakalı meseleler ile meşgul etmez, ki bu zaten doğru da etik de olmaz, bu nedenle ifade edeceklerim benimle ilgili değil, sadece Müslüman dindarlarla ilgili değil, sadece sekülerle ilgili değil, bahsedeceğim hepimizle ilgili, bu ülkeyle ilgili şeyler. Çünkü bu ülkede din üzerinden oluşan bir fobi var ve bu ülkedeki uzun soluklu kutuplaştırma faaliyetleri sonucunda dindar kesimlerin seküler kesimlere, seküler kesimlerin dindar kesimlere duyduğu nefret var. Bitmeyen bir kavga var… Bu kavganın hepimiz için yorucu olduğunu düşünüyorum ve her kesimin tümden olmasa da en azından bir kısmının artık bu kavgaya dair fren yapması gerektiğine inanıyorum. Ancak çok basit gibi ifade edilen ama aynı zamanda çok zor olan bir talep olduğunu da biliyorum. Zira iki kesimde de karşılıklı kavgalardan beslenenler var ve bu kavgayı bitirmek istemiyorlar.
Türkiye’de ciddi oranda bir İslamofobi var, her ne kadar inkar edilse de yahut konuşulması engellense de maalesef İslam’a ve Müslümanlara yönelik bir fobi var. Ama aynı zamanda sekülerlere yönelik bir fobi de var. Alevilere, Kürtlere yönelik fobi de var, Suriyelilere, Araplara yönelik fobi ve nefret de var. Yani öteki olana, yabancı görülene karşı fobik tutumlar var. Elbette bu tutumların artış-azalış gösterdiği durumlar var. Ya da bazılarımızın daha vahim şekilde yaşadığı, bazılarımızın daha yüzeysel biçimde yaşadığı zulümler var. Ve bu zulümler, bazıları için sadece son 20 yılda yaşandı. Bazıları içinse son 20 yıl muhteşem, ne zulüm varsa hepsi son 20 yıldan önce yaşandı… İki tutum da hatalı, bizim uzun soluklu sorunlarımız var ve hiçbir şekilde çözümleme yoluna gidilmediği için katlanarak bugünlere kadar geldi. Eğer noktalamazsak aynı şekilde devam edecek… ve ülkede yaşayan insanlar olarak “din, başörtüsü, Atatürk, laiklik, siyasal İslam” tartışmaları üzerinden birbirimizle kavga etmeye, tüm enerjimizi tüketmeye devam edeceğiz… bunun kutuplaşmadan beslenenler dışında kime ne faydası var, bugüne kadar ne hayrını gördük?
Türkiye’de birçok farklı kutup var ve aynı zamanda kutuplaştırıcı…. Bu tarafların, karşılıklı kutuplaştırma süreçleri ya da tartışmaları sırasında belli başlıklarda kullandıkları sataşma, suçlama argümanları var. Yaklaşık her kesimden son 20 yıldır duyduğum bu argümanları belli başlıklar halinde ifade etme gereği duyuyorum zira insanlar bunları kendileri söylediğinde gayet makul olduğunu düşünüyor ancak bunların karşı tarafta yıkıcı, tahrik edici, kutuplaştırıcı etkisi oluyor ve bu problemler silsilesi katlanarak geleceğe taşınıyor.
Bilindiği üzere Türkiye’de son dönemde Sedat Peker’in çektiği videolar çok konuşuluyor. Bu videodaki ifadelerin hepsi iddia, iddia olmasına rağmen çoğu kez gerçek muamelesi görüyor. Şu durumda yapılması gereken Meclis’te her partiden katılımla oluşacak bir komisyonun iddiaları araştırmasıdır. Ancak böyle olmuyor; bir kesim iddiaların hepsini inkar ediyor, diğer kesim ise hepsini gerçek kabul ediyor ve iktidar partisi üzerinden dindarları hedef alan açıklamalar yapıyor. Ama unutulmaması gerek nokta yine gözden kaçıyor; bahsi geçen iddialar sadece son 20 yılla ilgili değil öncesi de var, öncesiyle de yüzleşmek gerekmiyor mu? Ya da bahsi geçen iddialardaki kişilerin bir kısmı yine iddialara göre iktidar partisi ile birlikte hareket etmiş, ama iddialarda adı geçen kişilerin hiçbirisi dindar değil, seküler kesimden insanlar, öyle ise neden sadece dindarlık üzerinden yapılıyor eleştiriler… 28 Şubat’ı hatırlayın, 28 Şubat’ta bu ülkenin bankaları hortumlandı, neden seküler kesimlerden darbecilerin yargılanmasına dair talepler göremedik? Bu noktada darbecileri ve bu ülkeyi soyanların yargılanmasını istemek halkın ödevi, icraata geçirmek iktidarın göreviydi, sürekli 28 Şubat’tan dert yanan iktidar neden adil ve sonuna kadar giden bir yargılama sürecini hayata geçirmedi? Çünkü herkesin bir düşmana ihtiyacı var, laik kesim de, iktidar ve yakınlarından oluşan kesim de sadece kendi travmalarını, yaşadıkları haksızlıkları gündemlerine alıyor, çünkü herkesin bir düşmana ihtiyacı var.
Sık sık duyduğum şeylerden biri de şu: “Dindar insan çalmaz, hak yemez, bunlar yiyor, bunlar yüzünden dinden çıktım vs. vs.” Aynen katılıyorum, din insanı ıslah eder ama insan ıslah olmuyorsa bu dinin kabahati değildir. Dahası, dünyadaki her erdemli sorumluluğu dindarların üzerine yıkmak doğru bir tavır değil zira her insan ister dine, ister akla, isterse öğretilere dayansın, ahlaklı olmak zorundadır, hak yiyemez, çalamaz, zulme sessiz kalamaz. Tabi bi de kendisini dindar olarak tanımlayanların handikapları var, kendisini dindar olarak tanımladığında tüm kabahatlerden azade olduğunu sananlar var. Böyle durumdakilerin de sırf haksızlık yapan kendisinden diye haksızlığı görmezden geldiğini görüyoruz. Somutlaştırayım; 28 Şubat’ta eğitim ve çalışma hakları gasp edilen insanların, bugün Boğaziçili öğrencilerin eylemlerini engellemesini de, gençlere terörist demesini de, gözaltına alınmalarına da tepki vermemesini de anlayamıyorum, geçmişi ne çabuk unuttunuz? Bu kadar basit şeyleri köşe yazısı olarak yazmaktan bile imtina ediyorum, sizce bu ifade ettiklerim, yani her kesimin kendi işine gelen haksızlıklara tepki vermesi meselesi, bunu yapanlar tarafından bilinmiyor mu? Elbette biliniyor ama herkese bir düşman lazım, birilerine 28 Şubat’çılar, birilerine Boğaziçi eylemlerine karşı olanlar lazım, çünkü bu düşmanlıkları devamlı kılarak hayatta kalabiliyorlar.
Eğer Türkiye’de İslamofobi olmadığını düşünen varsa, İslamofobik iki saldırı sonrasında dahi bu konuyu değil de “saldırıya uğrayan şortlu kadını, siyasal İslam’ı konuşmayı” teklif eden, İslamofobik saldırıyı kınamayan ancak seküler yaşam biçimlerine müdahaleyi konuşmayı teklif eden kişilerin ağzından dökülenlere bakabilir; hastanelik olan kadına, bütün ailenin nefret suçu bünyesinde katledilmesine bakıp da, “yine mi mağdursunuz” diyebilen bir kesimin vicdanını ancak İslamofobik bir içgüdü susturabilir aksi değil. Tabi bu dekolte giydiği için saldırıya uğrayan kadınların yaşadığı saldırıyı görmememiz anlamına gelmiyor ya da güya cihat yaptığını iddia ederek sivilleri katleden teröristleri görmememiz anlamına gelmiyor, DEAŞ’ın yaptığı katliamları görmememiz anlamına da gelmiyor.
Karar vermek gerekiyor, ya bu konularda herkes sadece kendi ait olduğu kesim için hak talep ederek, tüm suçu muhalif olduğu gruba atacak ve bizler gerilmeye devam edeceğiz ya da herkes kendi yaptığıyla yüzleşecek, suçlamayı bırakacak, özeleştirisini verecek ve önümüze bakacağız. Somutlaştırayım; her gördüğünüz kadına AK Partili, Kabataş yalancısı, torpilci gözüyle bakıp, yargılamakla tehdit ederseniz, karşınızdaki kesimde yer alan, her CHP’linin 28 Şubat’ı desteklediğini düşünerek onlara saldıranları, Gezi’de suç işleyenleri suçlu olsun ya da olmasın yargılayanları kınamanız bir anlam ifade etmeyecek çünkü onlardan bir farkınız kalmayacak. Eğer işinize öyle geldiği için Sivas olaylarını anmadan sadece Dersim’i ya da Dersim’i anmadan sadece Sivas Olayları’nı anarsanız orada öldürülen insanlara olan borcunuzu ödemediğiniz gibi gerçekten kendi özeleştirinizi vermiş olmayacaksınız ve karşınızda duranlardan özeleştiri beklentiniz sadece karşılıklı sataşma işlevi görecek… Osmanlı da, Mustafa Kemal Atatürk de bizim tarihimiz iken onlara bakıp Atatürk’e ya da Osmanlı’ya hakaret etmeye kalkarsanız, tarihimizi kutuplaşma aracı haline getirirseniz ne Osmanlı ne de Atatürk’e saygı bekleme imkanlarınız ortadan kalkacak yine gerileceğiz, düşmana ihtiyaç duyanların kurbanları olmaya devam edeceğiz. Ya da gayrı Müslimlerin mallarını haksızca almayı dert edinmiyor, ülkede deprem yardımları olmasa memurların maaşlarının ödenemeyecek hale getirenleri sorgulamıyor sadece son dönemin muhasebesini yapıyorsanız sizin de pek haktan yana tavır halinde olduğunuz söylenemez. Tabi bu günümüzde yaşanan bir takım haksızlıkları, usulsüzlükleri görmememiz gerektiği anlamına da gelmiyor, elbette adalet talep edeceğiz ama sadece biri için değil hepsi için.
Ülkenin geneli, maalesef karşılıklı gerilimden beslendiği için düşmana ihtiyaç duyuyor, ihtiyaç duydukça geçmişte yapılan haksızlıkları telafi etmek için değil kitleleri konsolide etmek için geçmiş haksızlıkları ısıtıp ısıtıp gündeme getiriyor, hep birlikte afiyetle yiyoruz, sonrası malum… Bu buraya has bir durum değil, İslamofobiyi hep 11 Eylül ile başladı olarak kabul ediyorlar, bu doğru değil. İslamofobi, Soğuk Savaş sonrası, “komünist düşmanı” yendiğini ilan eden Batılı kapitalist ülkelerin yeni düşmana ihtiyaç duyması, bu düşmanı İslam ve Müslümanlar olarak belirlemesi, “yeşil düşman” koduyla anti-İslamist politikaları hayata sürmesi sonucunda kendi toplumlarını korkutarak oluşturduğu bir sonuçtur. Çünkü yönetici elit yahut yönetime talip olanlar ya da kitleleri etkileri altına almak isteyenler mutlaka bir düşmana ihtiyaç duyar.
Bu ülkede sekülerlerin korkuları var, bu ülkede dindarların korkuları var. Bunlar gerçek korku ve endişeler, kimse şımarıklık yapmıyor. Dindarlar, “CHP iktidara gelirse” dindarların kamusal alan dışına itilmesinden endişe duyuyor, sekülerler AK Parti otoriter uygulamalarını arttırmaya devam ederse daha fazla baskı altında kalmaktan korkuyorlar. Korku insanı esir alan bir duygu, o korku kolayca öfke ve nefrete dönüşebiliyor sonra sokaktan sosyal medyaya kadar her yerde gerilimin dozu artıyor, karşılıklı gerilim bir türlü bitmiyor.
Yazarken çok basit, bizzat yaşadığım için söylüyorum, yaşarken çok zor olan bir durumdan bahsediyorum, nefretimizi, önyargımızı, öfkemizi bir kenara bırakmak, tahrik olmamak, makulu korumak kolay bir şey değil. Dahası, makul olmanızı istemeyenlerin saldırılarından da nasipleniyoruz; kimse makul bireyler, makul muhataplar istemiyor, değişen CHP’yi görmek istemiyor, özgürlüklerden bahseden, başörtüsü yasaklarının yanlış olduğunu söyleyen bir CHP’li görmek istemiyor. Hatta bu nedenle Muharrem İnce ulusalcı olmayan kesim tarafından da rağbet görüyor… Diğer taraftakilerin birçoğu “Sivas’ta ben de yandım” diyen, Boğaziçi eylemlerindeki gençlere destek veren dindarlar görmek istemiyor. Çünkü bu kesimler düşmana muhtaç ve her daim bir düşmana ihtiyaç duyuyor.
Dünyada objektiflik diye bir şey yoktur. Herkes kendi ortamının ürünüdür, sübjektiftir, tarafsızlık gerçekten çok zordur. Ancak bu herkes için adalet talep etmeye engel değildir. Yanılmıyorsam Mannheim’dı, sadece entelektüellerin objektif olmaya yaklaşabildiğinden bahseder. Kendimi entelektüel olarak görmesem de o yönde bir çabanın içindeyim… ancak aynı zamanda kendimi içerisinden çıktığım dindar kesimden görüyorum, bulunduğum noktadan tüm dindarlar adına konuşacak yetkinlikte değilim ancak dindar biri olarak, ait olduğu kitlelerin gerek toplumsal gerek siyasi hatalarını görüyor ve bunları dile getiriyorum. Şu durumda aynı şekilde seküler kesimden kişilerin, yazarların, gazetecilerin ve hatta siyasetçilerin muhalefet ederken de, ülkedeki sorunlara çözüm ararken de kendi ait oldukları kesimdeki tarafgirliği görüp, kutuplaştırıcı söylemleri kınamalarını bekliyorum. Başlarken zikredemedim ama bitirirken, meramımı anlatabildiğimi düşündüğüm için zikretmekte bir beis görmüyorum; bu ülkede kırılacak kol da, kanat da kalmadı artık, bi zahmet içinde rahatsızlık hisseden varsa yarından tezi yok elini taşın altına koysun aksi halde ülkede taş üstüne taş koyacak imkan kalmayacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları






















































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.12.2025
9.10.2025
7.08.2025
3.08.2025
16.01.2025
7.01.2025
7.11.2024
31.10.2024
9.10.2024
26.08.2024