Ferhat KENTEL
Benim baba tarafım, şimdi Yunanistan’ın Yanya şehrinden gelmiş.. Babasını çok erken yaşta kaybeden ve tek kardeş olmaktan ötürü hep akraba hasreti çeken babamın gayretleriyle ulaşılabilen yaşlı akrabaların bir kısmından bölük pörçük yol hikayeleri dinlemiştik... Geride bırakılan mal, mülk; yollarda karşılaşılan zorluklar... Türkiye’ye gelince Tekirdağ, İzmir ve İstanbul Pendik’e yerleşen akrabalar...
Yanya’ya gitmek, yıllar sonra bana da nasip oldu. Karışık duygular yaşadım o şehirde... Osmanlı’yı epey uğraştırmış olan meşhur Yanya Valisi Ali Paşa adına yapılan camiyi, Yanya Gölü’nün ortasındaki adada Ali Paşa’nın evini ziyaret ettim.
Hiç yüzünü görmediğim dedemin yürüdüğü sokakları, yaşadığı evi görmek; biraz olsun o tarihi hissetmek istedim.
Türk mahallesi olduğu çok belli olan sokakları dolaşırken, bir esnafa sordum, “buralarda hiç Türk kaldı mı?” diye, belki bir iz bulurum umuduyla... Gayet suratsız adamın “burada Türk mürk yok!” minvalindeki cevabı da sertti. Sonra başka bir sokakta uğradığım turizm ofisindeki görevli iseTürk olduğumu öğrenince duygusallaşarak, neredeyse gözyaşları içinde kucakladı beni; adeta yıllardır gelmemi bekliyormuşçasına...
Elimde, eski ve şimdiki zaman arasında karşılaştırma yapabileceğim, eskiden kalma fotoğraf yoktu... Sokaklarda da hiç kimseyi ve hiçbir şeyi bulamadım... Eski Türk evlerinde oturanlara sormaya çekindim...
Babamın, dedelerimin hafızasını hissetmek, biraz olsun yaşamak, bir devamlılığın parçası olmak istemiştim; olmadı... Burukluk kaldı içimde...
***
Daha ortaokuldayken Amasyalı bir arkadaşım dedesinin masal gibi anlattıklarını gelip bize de anlatırdı... Sonra yıllar sonra kendisini yakalayıp gene anlattırdım... Şunları anlattı...
“Merzifon’da muhteşem bir Ermeni kilisesi var. Biz küçükken amcam bizi sinemaya götürürdü. Eski kiliseyi sinema yapmışlar. Sinemayken yanmış. Muhteşem bir yapı. (...) Bir sürü güzel evler vardı; Merzifon bir Safranbolu olabilirdi. Mahvettiler. Her taraf beton beton... Benim çocukluğumda kırk-elli eşekle Tavşan Dağı’na oduna giderlerdi. Bugün kese kese Tavşan Dağı’nda ağaç kalmadı. Dağ çıplak. Bir cennet nasıl cehenneme çevrilir (...)
Benim dedemden duyduğum...(...) İşte o zaman topluyorlar adamları... Bir sürü insan... İkişer ikişer alıp arka tarafta kalanların görmediği bir yere götürüp... Bizim köyün üst taraflarında, şimdiki Merzifon-Çorum yolu üzerinde... Yalnız adamları kesmeden önce... (...) Ark yapıyorlar, su arkı... Su arkının adı ne biliyor musun? Gavur arkı! Ermenilere yaptırıyorlar. Oraya götürüyorlar ve hatırladığım kadarıyla kılıçla... Bir tanesi kurtuluyor. Geliyor koşarak ve bağırıyor: “Kesiyorlar, kesiyorlar!” diye... Bunu duyan bütün o sırada bekleyen adamlar hepsi Merzifon Ovası’na dağılıyorlar, kaçıyorlar. “Emmee” -dedemin deyişi- “ağşama kadar hepsini topladılar, getirdiler, gene kestiler.”
***
Geçtiğimiz günlerde Merzifon’lu bir Ermeni ailenin hikayesini dinledim. Merzifon Ovası’nda kaybettikleri dedelerinden 100 yıl sonra, memleket ziyaretine gitmişler; dedelerinin yaşadıkları evleri, sokakları, hafızaları hissetmek, biraz olsun yaşamak, bir devamlılığın parçası olmak istemişler. Ellerindeki fotoğraflara bakarak bulmuşlar da dedelerinin evlerini...
Kalpleri çırparak, heyecan içinde kapının önüne gelip durmuşlar... İçeriden bir kadın çıkmış; ne hissetmiş bilinmez, ama içeri davet etmiş...
Ermeni aile çaresiz kalmış; ama içeri doğru bir adım bile atamamışlar... “Ne diyecektik ki?” diyorlar; “burası bizim evimizdi mi deseydik?”
Diyememişler; boğazları düğümlenerek, gözyaşları içinde uzaklaşmışlar oradan...
Soyları kırılmış Ermenilerin yarım vatandaşlıkları 100 yıldır devam ediyor. Kafalarını sokacakları fiziki evleri var belki; ama içinde huzurla oturacakları, acılarının tanınarak, yaslarını tutmalarına izin verilecek ve bu sayede iyileşebilecekleri bir yuvaları hâlâ yok...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020