Gökhan BACIK
Siyasal ve sosyal sorunlar çözülmeden devam ettikçe nitelik de değişir. Örneğin etnik bir sorun eğer elli yıl çözülmezse artık başka bir evreye girer.
Türkiye yakın tarihinin ilk büyük “mega yangını” sonrası ülkeye bakarken, bazı sorunların uzun yıllar çözülemediği için artık nitelik değiştirmeye başladığını görüyoruz.
Bunlardan birincisi, sosyal dokunun Türkiye’de ciddi biçimde zedelenmiş olmasıdır. Hal böyle olduğu için konu ister yangın, ister göçmenler, ister ekonomi olsun, her sorun bu hasar görmüş dokulardaki yarayı acıtıyor.
Bunun en tipik örneği Kürt meselesi. Kürt sorunu artık geniş kitleler arasında duygusal kopukluk meydana getirmeye başlamış vaziyette.
Bunu yangın olayında üzücü biçimde açıkça gördük.
Politik bir gerekçe olmaksızın günlük hayatın kodları içinde Kürtlerden kopmuş büyük bir Türk kitlesi var. Bu insanlar için Kürtler artık bir tür “yabancı” yahut “istenmeyen” olarak kodlanıyor.
Çeşitli grupların kendiliğinden yol kesip kimlik kontrolü yapmaya başlaması bunun en tipik yansıması.
Esasen bu tip hadiseler devletin egemenliğinin ağır ihlalidir. Üstelik küçük çaplı gerçekleşmeleri de bu egemenlik ihlallerinin ağır niteliğini değiştirmez. Burada önemli olan sıradan yurttaşın yol kesip bir tür “hükümet” etme halini normalleştirmesidir. Bu tür eşikler küçük biçimde aşılsa bile büyük çaplı kalıcı etki üretir.
Diğer büyük bir sosyal kırılma ise sekülerler ve muhafazakarlar arasında gerçekleşiyor. Burada kritik bir dinamik doğuyor ve bunu çok ciddi tartışmak lazım.
Bilindiği üzere Kürt sorunu salt demografik değil aynı zamanda bölgesel bir sorundur. Türkiye’de Kürtlerin yaşadığı yere “Kürdistan” denmiyor ama resmi söylemin kullandığı “Güneydoğu” dahi dolaylı olarak bu bölgesel boyutu ifade ediyor. Bölgesel boyutu olan politik sorunları çözmek ise çok daha zordur.
Şimdi Kürt meselesini andıran biçimde bir tür seküler mekânsal tahayyül doğuyor. Bu tahayyül zaten uzun bir süredir çeşitli şekillerde ifade ediliyordu. Örneğin anketçilerin kullandığı “kıyı bölgeler”, “denizlere ulaşmak”, “kıyı savaşları”, “kıyı şeridi” gibi kavramlar esasen bu meselenin apolitik ifadesinden başka bir şey değildir.
Bilindiği üzere Türkiye’de devletten çekinildiği için bazen politik sorunlar apolitik isimlerle açıklanır.
Yine üzerinde az çalışma yapılsa bile artık sosyolojik bir gerçeklik olan “laik iç göç” meselesi var. Pek çok insan günlük hayatın seküler mi, dine göre mi yaşanacağı tercihleri yüzünden ülkenin batısındaki kasabalara ve şehirlere göçüyor.
Burada kritik ve endişe verici olan nokta ise yangın hadisesinin en azından bazı sekülerler için bu doğmakta olan mekânsal tahayyüle göre yorumlanmış olduğudur.
Daha açık yazmak gerekirse, bazı sekülerler kendi gündelik kültürleri ile özdeşleşmiş bölgelerin yangında devlet tarafından ihmal edildiğini düşünüyor.
Nitekim, THK gibi bir kurumun bir sembol olarak 2021 yılında Türkiye siyasetinin anakronik biçimde tam da göbeğinde bir konu haline gelmesi bununla çok yakından ilgili.
Esasen hepimiz biliyoruz ki THK meselesinde konu sadece hangarda çürütülen uçaklar değil.
THK, bir açıdan bakarsak, sekülerler için “başörtüsü” gibi bir sembol. THK’nın uçaklarının çürütülmesi, sekülerler için İslamcıların Kemalist kurumları erozyona uğratması ve yok etmesini sembolize ediyor.
Bu bağlamda dindarların şunu unutmaması gerekiyor: Tıpkı dinlerin “şeairi” yani sembolleri olduğu gibi seküler ideolojilerin de sembolleri var. Siyasal hoşgörü bunlara da karşı nazik olmayı gerektiriyor.
Yeri gelmişken de belirtmek lazım: Kemalizm’in sembolleri göreceli olarak İslamcılığın sembollerine göre artık daha güçlü.
Kısacası uzun süredir çözülemeyen laikler ve muhafazakarlar arasındaki kavga yavaş yavaş “başkalaşmakta”dır.
Eğer insanlar bir sorunun makul sürece devlet tarafından çözüleceğine olan inançlarını kaybederlerse kendileri başlarının çaresine bakar. Buna ekonomiden bir örnek halkın yastık altındaki altınlarıdır.
Tıpkı bunun gibi sekülerler ve muhafazakarlar arasında uzayan sorunlar, her iki kesim arasında bazılarını “kendi başımızın çaresine bakalım” şeklinde düşündürmeye başlamıştır.
Bunun en endişe verici boyutu iki taraf arasındaki gerilimin mekânsal bir duygu boyutu kazanmaya başlamış olmasıdır.
Aslında sekülerler ve muhafazakarlar arasındaki sorunların mekânsal/coğrafi boyutunu bazı akademisyenler tartışmıştır. Örneğin, Claire Hancock 2008 yılında Türkiye ve Fransa’yı bu konuda ama biraz daha mikro düzeyde mukayese eden bir makale yayımlamıştır. Ancak, Türkiye’de bugün itibari ile bu konu daha ileri ve büyük bir boyutta sonuç üretmeye başlamıştır.
Böylece bazı yurttaşlar için vatan, millet, yurt, memleket, kimlik, vatandaş gibi kavramalar farkında olmaksızın buharlaşmaktadır. Elinde silahı ile yol kesip kimlik sorgulayan kişiler açısından vatan, sınır ve vatandaş kavramları artık muğlaktır.
Ancak aynı biçimde kendini birincil olarak seküler olarak niteleyen ve devletin Marmaris yangınında yetersiz kaldığını düşünen bir vatandaş için de bu kavramlar muğlaklaşır.
Peki devlet ne yapmalı?
Eğer krizler, mekânsal duygu boyutu üretecek kadar gerilim üretiyorsa devletin acil olarak toplumsal yumuşama için adım atması gerekiyor.
Yok tam aksine bu gerilimlerin ürettiği enerji ile “siyasal popülizm gemisini yürütelim” denirse mekânsal yarılma büyümeye devam edecektir.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
21.12.2025
7.12.2025
16.11.2025
8.11.2025
1.11.2025
26.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
4.10.2025