Hadi ULUENGİN
BÜYÜK Winston Churchill’in dili de “Church’s” marka bir pabuç kadar büyüktü.
İronik bir üslubu vardı. Polemiğe bayılırdı. Bunu da çok usturuplu biçimde yapardı.
Meselâ da dönemin İşçi Partisi lideri ve rakibi Clement Attlee’yi şöyle iğnelemişti:
“Pek mütevazı bir insan. Zaten öyle olmamasını gerektirecek bir melekesi yok!”
***
FAKAT malûm, 1945 seçimlerine aynı Attlee tarafından yenilgiye uğratılan aynı Churchill’in ömrü kendisinden kırk yıl sonra iktidara gelen Thatcher’i görmeye vefa etmedi.
Ama görmüş olsaydı bile ona da yukarıdaki türden iğneleme yapacağını sanmıyorum.
Oysa küçük burjuva bir aileden inen ve aristokrasi tarafından müstehzi bir tebessümle karşılananDemir Leydi de hâl ve oluş tarzı itibariyle öyle burnu havalarda birisi değildi.
Bakkal kızı olduğunu hiç saklamadı. Aksine, bunu daima iftihar vesilesi yaptı.
Lâkin iş karakter bâbına geldiğinde Margaret Thatcher’in tevazula ilgisi yoktu.
Zaten de tavize hiç yanaşmadığı içindir ki meşhur lakabını bileğinin hakkıyla elde etti.
***
GENEL olarak insanları, özel olarak da “homo politicus”u, yani siyasi insanı kesin bir ak-kara ve iyi-kötü ekseninde yargılamak çoğu defa yanlış hükümlere yol açar.
Hayatın akışı gibi onlar da gri tonlara ve göreceli kıstaslara daha yakın dururlar.
İşte pazar günü vefat eden ve 20. yüzyılın önemli şahsiyetlerinden birisi olarak sivrilen Muhafazakâr lideri de böyle izafi bir tablo çerçevesinde değerlendirmek gerekiyor.
Çünkü Thatcher ne olumsuzluklarından dolayı yerin dibine sokulacak, ne de olumluluklarından ötürü göklere çıkarılacak bir kimlik yansıtıyordu ki, toprağı bol olsun!
***
OYSA doğru, iktidara gelir gelmez uyguladığı neo-liberal politikalarla Demir Leydi “yoksul düşmanı” sayılan bir rotaya saptı. Artı, gelir dengesizliklerini daha çok pekiştirdi.
Üstelik aynı politikalarla “inayetli devlet”in, yani yurttaşı beşikten mezara üstlenen sosyal sistemin de çanına ot tıkadı. Fakat aşağıdaki gerçekleri da görmezden gelemeyiz.
Liberal iktisatçı Beveridge’nin planlama teorisini derhal pratiğe geçiren yukarıdaki Attlee’denitibaren, otuz yıllık İşçi Partisi döneminde İngiltere ekonomisi tepetaklak gitmişti.
IMF kredileriyle ayakta durur hâle gelmişti. Sanayisine tek bir yeni vida eklememişti.
Zaten yukarıdaki “inayetli devlet”in korungan dürtüsü de yurttaşları vasatla yetinen insanlara dönüştürmüştü. Britanya bir mediyokrasi kraliyeti manzarası sergiler olmuştu.
Ve Margaret Thatcher 1979’da bir girdi, pir girdi ki, saydığım olumsuzluklara rağmen ülkeye devasa bir dinamizm getirdi. İngiltere kısa sürede tekrar üst basağa sıçradı.
Hammersmith gibi semtlere kayan Londra sakinlerin simgeleştirdiği yeni bir orta sınıf doğdu ki, işteDemir Leydi’nin çelik balyozu onlar vasıtasıyla paslı örse indi.
***
ÖTE yandan, Arjantin cuntasının 1982’deki Falkland işgaline de pabuç bırakmadı
Dünyanın öteki uçundaki adayı geri alan Thatcher, 1956 Süveyş hezimetinden beri milli dürtüleri dumura uğramış Büyük Britanya halkına yeniden yurtseverlik ruhu şırıngaladı.
Uluslararası planda çok daha önemlisi ise, bir yandan aynı dönemde iktidar paylaştığı ABD BaşkanıRonald Reagan’ın “şahin” ve dişe diş siyasetlerine tavizsiz destek verdi.
Böylelikle de komünizm ve SSCB’nin çözülmesine giden yolda hayati rol oynadı.
Fakat diğer yandan da Mihail Gorbaçov’la birlikte o SSCB’nin dönüşeceğini ânında kavrayan ilk politikacı oldu. Aynı Reagan’ı aynı Gorbaçov’u desteklemeye ikna etti.
Demir Leydi gerektiğinde kadife eldiven içindeki çelik yumruğu gevşetmesini bildi.
Ve işte bütün bunlardan dolayı da akla kara arasındaki gri tonlarda gezinen Margaret Thatcher hem sevapları, hem günahlarıyla 20. yüzyıl tarihine geçti ki, toprağı bol olsun!
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015