Hadi ULUENGİN
CHP İstanbul milletvekili Binnaz Toprak bir defa daha aklıselimin sesini yansıttı.
Belki okumamışsınızdır diye Habertürk’teki mülakatı çok kısaca özetleyeceğim:
***
TOPRAKönce hiçbir komplekse kapılmadan ve muhalefet mensubuyum diye lâfı çevirmeden, karizmatik Erdoğan’ın kitleleri cezbetmeye devam ettiğini açıkça saptadı.
Sonra da, TOKİ inşaatlarından sağlık sigortalarına, hem iktidarın o kitleleri tatmin edecek politikalar ürettiğini vurguladı, hem de “AKP onlara ilk defa bu ülkenin onurlu ve eşit vatandaşları olduklarını hissettirdi”tespitini yaparak meselenin bam teline değindi.
Noktayı ise CHP’nin de aynı kitlelere açılması gerektiğini vurgulayarak koydu.
Bu arada da “Sağ ve sol kategorilerini nasıl tanımlayacağımız zaten çok karıştı” diyerek 21. Yüzyıl’ın diğer bir hayati gerçeğine dikkat çekti.
***
KENDİ hesabıma da şu sağ ve sol terimlerinin artık tamamen muğlaklaştığı görüşünü zaten en az bir otuz senedir savunuyorum. Konuya ilişkin olarak sayısız yazı yazdım.
Lâkin sözkonusu kavramlar bizim irademiz dışında hâlâ kullanılıyor.
Dolayısıyla, BinnazToprak’ın önerdiği ve tasarladığı türden bir yeni CHP’nin oluşması durumunda bu kurumu işte asıl o zaman gerçekten sol diye tanımlamak gerekecek.
Çünkü gerek parti içinde ulusalcılığı temsil eden kanat, gerekse onu aynı rotada prangaya vurmak için hariçten manipülasyon yapan kesim aslında sağın bizzat ta kendisidir!
Zihnî payandalarını şoven milliyetçilik, öteki düşmanlığı ve zaptiye ceberutluğu ekseninde inşa eden ve esas itibariyle de Türkiye’ye özgü bir hilkat garibesi olarak şekillenen ulusalcılıkdünyanın neresinde ve hangi zaman diliminde olursa olsun, sağ diye tanımlanır.
Oysa kendilerine “sol”(!) yaftası uyduruyorlar ve bunu da ciddi ciddi yutturabiliyorlar
***
MESELÂ laikliğin, yani aslında laikperestliğin onları “sol” kıldığını iddia ediyorlar.
Fesüpanallah! Bizim bon pur loryan münevver müsveddeleri çocuk mu kandırıyorlar?
Laiklik ne kelime, işte Mussolini de, işte Hitler de, işte onların esas ideolojik babası Charles Maurras da su katılmamış ateist, hatta daha ötesi, paganisttiler.
Fakat daima sağ kelimesiyle özdeşleştiler! Faşist ve Nazi olarak tanımlandılar.
Öte yandan CHP’den veya hariçten ulusalcılar pili bitmiş Bolşevik reçeteleri otuzlu yıllar iktisadıyla çorba ederek anti-liberalizm ekseninde “solculuk” taslamaya yelteniyorlar.
***
KOMİK, zira eğer bu olgu sol olmaya yetiyorsa o hâlde liberalizmi daima lânetlemiş olan yukarıdakiMussolini’lerin, Hitler’lerin, Franco’ların da adını en başa yazmak gerekir.
Üstelik Kore, Singapur, Japonya modelleri de yine anti-liberal söylemde doğmadı mı?
Fakat yazık ki bizim Şark’ta muteber münevveran yukarıdaki türden ulusalcı zırvaları siyasi kültürü ve terminolojisi kısır kalmış bir Türkiye’de “sol”(!)diye yutturabiliyor.
Oysa evrensel lügatte onların tek bir adı, tek bir tanımı ve tek bir etiketi vardır:
Sağ!Ve o sağın bile en dik âlâsı ki, neyi kastettiğimi sizin takdirinize bırakıyorum.
***
ÇÜNKÜ 28 Ağustos 1789 günü Versailles Sarayı’nın Küçük Hazlar Salonu’nda ilk kez oluşmuş olan sağ - sol ayrışmasının temelinde eskiyle yeni arasındaki çelişki yatar.
Meseleyi altı oklu parti bünyesine indirgersek de şüphesiz ki o eskiyi, yani o sağı ulusalcılar; o yeniyi, yani o solu ise Toprak’ın aklıselim tespitlerinden gençlik kollarının “#occupyCHP” kampanyasına uzanan ve sosyal demokrasiye yönelen kesim temsil ediyor.
O hâlde, evet CHP ulusalcılaştığı ölçüde sağcılaşır ve sivilleştiği ölçüde de solculaşır ki, her iki terim de artık muğlaklık arzetse bile hâlâ kullanılan lügatte işin tercümesi budur!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015