Hadi ULUENGİN
ANKARA’da bir sevinç, bir sevinç ki, değme gitsin...
Çünkü o Ankara ABD’nin de Suriye konusunda Türk pozisyonuna geldiğini söylüyor.
Yani Beyaz Saray’ın tekrar eski tutumuna döndüğünü ve önceliği yeniden Baas rejiminin devrilmesine verdiğini öne sürüyor.
Fakat doğrusu, pek çok gözlemci gibi yukarıdaki iddia beni de hiç ikna etmiyor.
***
ETMİYOR, zira Washington politikasına ilişkin bu yorum nesnel gerçeği saptamıyor.
Daha ziyade öznel bir temenninin tezahürü olarak ortaya çıkıyor.
Şöyle de diyebiliriz: Türkiye sözkonusu yorumla Amerikan yaklaşımını tam tahrif etmiyor ama onu iradi biçimde elâstikileştirmek ve kendine yontmak çabası içine giriyor.
***
ÖYLE, çünkü Obama’nın yahut Kerry’nin ağzından çıkan bir çift anti-Esad sözün üzerine atlayarak Birleşik Amerika’nın bundan böyle Şam katiliyle mücadeleye öncelik vereceği sonucuna varmak ancak züğürt tesellisi olur. Zevahiri kurtarmaktan öteye gitmez.
Zaten işin aslına bakarsanız, daha önceki söylemlerle çelişmemek için ABD’nin böyle konuşmak zorunda olduğunu, fakat iş fiiliyata geldiğinde Washington’un Beşar Esad rejiminin devrilmesini çok gerilere attığını Ankara diplomasisi de bal gibi biliyor.
Biliyor ama tabii ki kendi yanlışlarından kaynaklanan “hazin yalnızlığı” örtebilmek için yukarıdaki “bir çift sözü” kasten abartmak yöntemini seçiyor.
Pireyi deve yapıyor ve Beyaz Saray’ın “artık yola geldiği” havasını yaratmak istiyor.
Fakat heyhat, gerçekler inatçıdır!
Birleşik Devletler’in Suriye’ye ilişkin politikasında, daha doğrusu politikasızlığında öz itibariyle değişiklik yoktur ve görünür gelecekte de böyle gelişme ufukta gözükmemektedir.
***
EĞER Türkiye bugün Suriye konusunda kendi yanlışlarının ceremesini çekiyor ve dolayısıyla da “hazin yalnızlık” içinde bocalıyorsa bunun temel nedeni, Cengiz Çandar’ın eski bir üst düzey sorumluya atfen ve onun ağzından diplomatik lisanla ifade ettiği “exit strategy” yoksunluğudur.
Yani alternatifbir “çıkış yolu”nun yahut“B planı”nın en baştan beri olmamasıdır!
***
ÇÜNKÜ Ankara zaptî ve mezhebî niteliğinden dolayı Baas rejiminin diğer Arap Baharı ülkelerindeki yönetimlere benzemediğini görmedi veya buna fazla önem atfetmedi.
Dolayısıyla da, ahlaki ve vicdani açıdan ne denli haklı olursa olsun, her türlü realpolitik bakış açısını tümüyle rafa kaldırarak anti-Esad seferberliğe bodoslamadan daldı.
Başarısızlık durumunda devreye girecek o “exit strategy”yi üretmeksizin köprüleri daha ilk andan itibaren attı. Ya herrü, ya merrü bir angajmanın ötesinde açık kapı bırakmadı.
Üstelik işler sarpa sarınca da hiçbir makul devletin he diyemeyeceği IŞİD ve fasilesi türünden meczup çetelerine dahi kerhen göz yumar bir pozisyona düştü.
Böylesine bir gelişme ise “hazin yalnızlığı” uluslararası planda daha da çok pekiştirdi ki, zaten bugün de durum hâlâ aynı minvalde sürüp gidiyor.
***
OYSA hayır! Türkiye kendi iradi temennilerini nesnel gerçeklerin yerine koyan ve ABD’nin iki çift lâfını “Washington Suriye politikasında bizim dediğimize geldi” diye yorumlayan züğürt tesellileriyle hanidir sürüp giden “hazin yalnızlığını”bertaraf edemez.
Bundan böyle mutlaka ve acilen yapılması gereken şey o “exit strategy”yi, o “çıkış yolu”nu, o “B planı”nı üretmektir ki, kendimizi avutmadan ve kendimizi kandırmadan yukarıdaki gerçeklikle yüzleşmek cesaretini gösterebilelim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015