Hakan AKSAY
Cumhurbaşkanı Erdoğan yine bütün dünyayı şaşırttı.
Önceki gün İstanbul’daki Parlamentolararası Kudüs Platformu Sempozyumu’nda şöyle dedi:
“Devlet terörü estiren zalim Esed'in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik, başka bir şey için değil!”
Oysa Fırat Kalkanı denilen askerî operasyonun amacı IŞİD’i etkisiz hâle getirmek değil miydi?
"Biraz daha genişletilmiş ifadesi” ile IŞİD’i ve YPG’yi?
Zaman geçtikçe, harekâtın daha çok sınırlarımız yakınında oluşabilecek bir Kürt koridorunu önlemeye yönelik olduğu ortaya çıkmamış mıydı?
Bir yıl önce Rus uçağının düşürülmesinin ardından TSK’nin adım atamadığı Suriye’ye, Rusya ile barışılmasından sonra girilebilmiş, yapılan anlaşma gereğince Moskova’nın müttefiki olan Esadiktidarına yönelik eski keskin eleştiriler mecburen rafa kaldırılmamış mıydı?
Hatta Rusya’nın, ABD de dâhil olmak üzere Batı’yı Esad’ın liderliğine razı ederek IŞİD’le savaş ortak paydasına yöneltmeyi başarmasından sonra, Türkiye’nin de politikasını buna göre ayarladığı düşünülmüyor muydu?

* * *
Birdenbire ne oldu?
Erdoğan neden Esad’ın devrilmesini “asıl hedef” olarak açıkladı?
Bu açıklamayı yaparken dünyadan nasıl bir tepki göreceğini hesapladı acaba?
En başta da Rusya’dan?
O Rusya ki, son zamanlarda neredeyse “tek dostumuz” durumunda.
ABD ile fena halde bozuştuk. AB’ye de rest çekip sırtımızı döndük. Diğer yandan “Yav bizi Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) alın!”diye sesleniyoruz. “Rusya artık vizeleri kaldırsın, bu arada domateslerimizi de alsın” diyoruz. Moskova’ya doğru “Biz artık eskisi gibi dostuz, hatta eskisinden de daha sıkı dostuz” diye bağırıyoruz.
Sonra birdenbire Kremlin’in kazanmak üzere olduğu Suriye satrancındaki en önemli taşlarından birine ölümüne saldırdığımızı ilan ediyoruz.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
* * *
Sputnik, Cumhurbaşkanlığı’ndan adını açıklamadığı bir kaynağın sözlerini aktarıyor: “Erdoğan’ın bu sözleri harfi harfine ele alınmamalı. Umarım ki bu nedenle Rusya ile yaşanan yanlış anlama hızlı bir şekilde ortadan kaldırılır.”
Yani?
Tamam, “Rusya ile Türkiye arasında yeni kriz” diyen bazıları gibi fazla heyecanlı davranmayalım; ama en azından “sıkıntılı bir durum” doğduğu ortada. “Yanlış anlaşılmaya çok elverişli” sözler bunlar. Durumu kurtarmak için sözlerin “harfine değil ruhuna”bakmak gerekecek galiba.
Peki, o “ruh” bize ne diyor?
Cumhurbaşkanı kime konuşuyor?
Dış politikayla ilgili, ama iç politikaya yönelik mi?
Pardon, beyler…
Politika denilen şeyi iyice maymuna çevirmenin âlemi yok. Dürüst ve açık olmak bu kadar mı zor?
Erdoğan’ın Esad'ı düşürmek gibi bir hedefi var mı yok mu?
Bu net soruya net bir cevap verin lütfen.
Bence Erdoğan cevabı verdi.
O aslında hiçbir amacından asla vazgeçmiyor.
Sadece bazen “tramvaya biniyor” ve tramvayda gittiği süre içinde farklı konuşmalar yapabiliyor. Ama zaman zaman “son durağa gelmeden” de “gönlündeki aslan”ı ortaya koyabilecek kadar açık sözlü…

* * *
Basit sorulara devam edelim:
Esad’ı nasıl devireceksiniz?
Yeterli güce sahip misiniz?
Rusya’yı karşınıza alabilecek misiniz?
Ya İran’ı?
Çin’i?
Üye olmak istediğinizi defalarca dile getirdiğiniz ŞİÖ’yü?
Ve tabii ki ABD’yi? “Aynı anda hem IŞİD hem de Esad’la savaşmak ahmaklıktır” diyen ve göreve geldiğinde Suriye’yi Putin’in kucağına atarak geri çekilme ihtimali olan yeni Amerikan lideriTrump’ı?
Diğer birçok devleti ve siyasi, askerî gücü?
PKK’ya, PYD’ye, FETÖ’ye, IŞİD’e, Esad’a karşı savaş! Artı ABD ve AB de var... İçerdeki yazar ve gazetecilerden, Suriye ve Irak’taki “Osmanlı hakkı topraklarımız”a, Yunanistan’dan alınacak “adalarımız”a kadar “düşman yelpazesi”ni ve hedefleri genişletir de genişletirsiniz.
“Bütün dünyaya karşı tek başına savaşıyorum” hissi, garip ancak heyecan verici bir mağdur romantizmine uzanıyor galiba...
Ama Kudüs Sempozyumu’nda o sözleri ederken, liderini hâlâ yeterince anlayamamış olan İslam Dünyası’na ve bu arada cüzdanı yüklü Suudi Arabistan ile Katar’a yönelik mesaj verme kaygısı da yok değildi sanırım.
Bir de malum, “belagat sanatı”nı bir kez daha konuşturur patlatırız bir şeyler, sonrasına sonra bakarız, diye düşünülmüş (yani düşünülmemiş) olabilir.
Ama Rusların da alınganlığı tutuyor bazen işte!..

* * *
Rusya’dan epeyce tepki yükseldi dün.
Siz “Yav gerçekten de harflere takılmamak, yanlış anlamamak lazım” filan diyerek kendinizi rahatlatabilirsiniz tabii, ama Rusya medyasında konuyla ilgili yüzlerce haber ve yorum çıktı.
24 Kasım 2015 sonrasındaki ortamı hatırlatan vurgular az değildi. Örneğin, “Erdoğan Putin’i ikinci kez sırtından hançerliyor/hançerleyecek” türünden...
Putin’in sözcüsü Peskov, Erdoğan’ın sözlerini şaşırtıcı bulduğunu, bunun önceki açıklamalarla çeliştiğini, Türkiye’nin amacının Esad’ı devirmek olduğunun kendilerine söylenmediğini, bu sözlerin aydınlatılmasını beklediklerini dile getirdi.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zaharova ve Bakan Yardımcısı Bogdanov da “Türkiye ile yapmış oldukları anlaşmaları”hatırlatarak, türlü çabalarla Ortadoğu politikasını değiştirmeye çalıştıkları (belki de artık önemli ölçüde değiştirdiklerini düşündükleri) Erdoğan’ın aslında pek de değişmediğini görmekten dolayı duydukları hayal kırıklığını diplomatik dille ifade etti.
Bugün Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Alanya’da muadiliÇavuşoğlu ile görüşecek.
6 Aralık’ta da Başbakan Yıldırım Rusya yolcusu.
Muhtemelen her iki ziyarette de bu konu gündemde olacak. Direkt olarak “harflerle” ortaya konmasa da Esad’ı devirme açıklamasının “ruhu” görüşme masasında gezinip duracak.
İyi de neden?
Neden böyle bir açıklama yapıyor Erdoğan?
* * *
Halep “düştü düşecek” o yüzden mi acaba?
Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin (elbette Rusya ile işbirliği içinde) Türkiye sınırına doğru ilerleyişinden, savaşın nasıl biteceğinin aşağı yukarı ortaya çıkmasından mı?
Ortadoğu politikamızın bir kez daha iflas etmesinden dolayı mı?
Birbirine tehlikeli ölçüde yaklaşan (Rusya destekli) Suriye ordusu ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında giderek artan çatışma riskinin bunaltıcı baskısından mı?
24 Kasım’da (Rus uçağının düşürülmesinin birinci yıldönümünde) El Bab yakınlarında, Türk birliklerinin “Rusya’ya değil Suriye’ye ait” oldukları söylenen uçaklarla bombalanarak üç şehit verilmesinin acısının çıkarıl(a)mamasından mı?
Trump’ın göreve başlaması öncesinde, yani sayılı haftalar içinde, Ortadoğu denkleminde Ankara’nın da masada güçlü bir unsur olarak yer alacağı bir tablo yaratmak gerektiğini hissetmekten, ama bunu bir türlü becerememekten mi?
* * *
Yazımın sonuna geldiğimde haber geldi ve gülümseyerek okudum. Benim “bugünlerde mutlaka olur” dediğim şey hemen bugün oluvermiş: Artık gün aşırı birbirini aramaya başlayan Putin ile Erdoğan akşam saatlerinde bir telefon görüşmesi yapmış.
Resmî açıklamalar tabii ki bu telefon görüşmesinin ana içeriğini vermiyor. Hele hele (görüntülü konuşma olmadığını varsayıyorum) liderlerin özenle seçtikleri sözleri telaffuz ederken yüz hatlarının, jest ve mimiklerinin nasıl olduğunu hiç aktarmıyor maalesef.
Ama belli ki, Erdoğan “Suriye’ye Esad'ı devirmek için girdik”açıklamasının yanlış anlaşılmaması (!) yolunda bir şeyler söylemiş, Putin de cevaben “yanlış değil doğru anladığını” (!) yatıştırıcı bir tonda ifade etmiş. Ve ortam yumuşamış...
Eee, o zaman?
Ben bu yazıyı boşuna yazmış olmuyor muyum?
Öyle düşünmekte özgürsünüz elbette.
Eğer siz Suriye iç savaşının patlak verdiği 2011’den itibaren Türk-Rus ilişkilerinin nasıl gerilmeye başladığını, 24 Kasım 2015’te ne denli korkunç bir darbe yediğini, sonrasında yaşananlar ne olursa olsun (akıllı demeçler, uzlaşmacı açıklamalar, özürler, turizm ve ticaretin eski düzeyine getirilme vaatleri, liderlerin bir araya gelmesi, birbirine gülümsemesi ve sık sık telefonlaşması vs.) iki ülke arasındaki en önemli uçurum olan “güven bunalımı”nın ne derece ürkütücü boyutlara ulaştığını ve “Esad’ı devirmeye geldik”açıklamasıyla bu uçurumun biraz daha da derinleştiğini görmeyenlerdenseniz...
Bu yazıyı boşuna okumuşsunuz demektir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025