İbrahim Kahveci
Bir zamanlar gece mekanları için kabarık hesaplar meşhurdu. Mekana girince önünüze hizmetler sunulur ve hiç bir şeyiniz eksik bırakılmazmış. Kişinin kendini acayip önemli ve büyük adam hissedeceği şekilde hizmet edilirmiş. Sonra mı? Kalkıp mekandan çıkma vakti geldiğinde, yani kabarık hesabı ödeme vakti gelince işler değişirmiş. İş arkada karanlık odada dayağa kadar varırmış.
Bu günlerde galiba bizim ekonomi tablomuzda bu eski yapıya benziyor. Yılın ilk aylarında kamu tarafından adeta masaya her şey verildi. Özel sektörün tüm istekleri karşılandı. KOSGEB üzerinden faizsiz 50 bin lira kredi...Kredi Garanti Fonu (KGF) üzerinden teminatsız 60 aya kadar kredi...Kamunun alacağı vergilere taksitlendirme ve Mayıs sonuna kadar erteleme...Sosyal Güvenlik prim borçlarını sonbahara kadar eteleme...
Masaya ne varsa getirildi.
Kimse değirmenin bu suyu nereden geliyor diye sormadı. Bir hayal dünyası gibi pembe tablo oluşturuldu. Hatta yetmedi; mecazen asıl sizi 16 Nisan sonrasında uçuracağız denildi. Toplumda hep beraber uçma beklentisi oluşturuldu.
Ama gerçekler maalesef öyle değil. Her fatura ödenmek zorunda. Ve şimdi, faturaları ödeme zamanı geldi. Kredi Garanti Fonu (KGF) kesildi. “Kim isterse krediyi verin” denilen sistemde şimdi bankalara; “Niye verdin, kime verdin, ne karşılığı verdin” gibi hesap soruluyor. Yani 16 Nisan öncesi “niye vermedin kime vermedin, karşılıksız verseydin” soruları bir anda değişti.
Neden mi değişti?
Çünkü, KGF üzerinden verilen kredilerin riskini devlet üstlenmişti. Yani teminatsız kredi batınca, devlet bankaya o batığı ödemek zorundaydı. Ama ilk taksitler ödenmeye başlandığında ve batıklar ortaya çıkmaya başlayınca iş değişti. Kimse ödenmeyen faturayı üstlenmek istemiyor.
Önümüzde ertelenen vergi taksitleri var. Hatta Eylül-Ekim gibi yılbaşından bu yana alınmayan sosyal güvenlik prim ödemeleri var. Bakalım fatura nasıl ödenecek? Ve asıl önemlisi de; bakalım faturalar ödendiğinde ekonomide çarklar nasıl dönecek?
YATIRIM DIŞI FAZLA (YDF)
Uzun yıllardır yazdığım mesele.
Meselenin başlangıcı şu: Devlet (Hükümetler) eskiden daha az vergi alır, ama çok daha fazla kamu yatırımı yapardı. Ben 80’li yılları çok defa örnek verdim. Rahmetli Turgut Özal döneminde toplanan ortalama vergi milli gelirin yüzde 10’u civarındaydı. Toplanan vergilerinde yaklaşık yüzde 20-25’i yol-su-elektrik gibi kamu yatırımlarına giderdi.
80’li yıllarda kentleşme bugünün 7-8 katı daha yüksekti. Köylerden kentlere adeta akın akın göç vardı. Yol yoktu, su yoktu...
Sonrasında kentleşme azaldı (köyden kentlere göç). Kamu yatırımları da hızla geriledi. 90’lı yıllarda kamu yatırımlarının vergi gelirlerine oranı yüzde 15,0’lere geriledi. Oysa toplanan vergi oranı 5,0 puan artmıştı.
Ama işin daha olumsuz tarafı 2000 sonrasında oldu. Ekonomi büyüdü ama vergi toplama oranı çok daha hızlı büyüdü. Oysa vergi geliri arttıkça kamu yatırım oranı hızla geriledi. Artık vergi gelirlerinin yüzde 10’u bir yatırım bile başarı kabul ediliyor.
Hepimizin aklında vergi gelirlerinin faize gittiği argümanı var. Oysa faiz giderleri azalırken de yatırım giderleri bir türlü artmadı. Devlet olarak (mahalli idareler, merkezi idare ve sosyal güvenlik dahil) yılda (2016) eskiye oranla, (2002) 180 milyar lira daha fazla para topluyoruz. (Milli gelire oranla artan miktar. Yani milli gelirin yüzde 31,0’i yerine yüzde 41,0’ini devlet alıyor). Ama kamu yatırım oranını bir türlü artıramıyoruz.
İşte bu soruna dikkat çekmek için defalarca bütçe sisteminde IMF-Derviş ortaklığınca getirilen “Faiz Dışı Fazla (FDF)” hedefini bırakarak, “Yatırım Dışı Fazla (YDF)” esasına geçmemiz gerektiğini belirttim.
Türkiye, genç ve dinamik bir ülke. Bu ülkede adeta dikilen her fidan ürün veriyor. Kısa sürede kendini amorti edebiliyor. Toplam üretkenliği artıracak, yatırımları kolaylaştıracak kamu yatırımlarına ihtiyaç var. Faiz dışı fazla hesabı ile kamu yatırımlarının kesilmesi bizim önümüzde büyük engel. Köprüler, yollar, hastaneler ucuza ve devlet eliyle yapılmalı diyordum. “Kamusal Fayda” başlıklı yazılarımda kamusal hizmetlerin toplam maliyeti düşürücü etkisinden bahsederek, tersi durumda da toplam maliyetlerin çok artacağını açıklamıştım.
“Yatırım Dışı Fazla” konusunda en detaylı yazıyı ise Ekim 2016’da “Denk Bütçe Maliyeti!” başlıklı yazımda ilettim.
Konuya şimdi yeniden neden girdim?
Bildiğiniz gibi MÜSİAD yeni Başkanı Sayın Abrdurrahman Kaan dün yeni yol haritasını basına tanıttı. Konuşmasında Türkiye’nin, artık faiz dışı fazladan yatırım dışı fazla esasına dayalı bir ekonomik yapıya geçmesi gerektiğini ifade etti. Yeni Başkan koltuğa oturduğu genel kurul konuşmasında da “Yatırım Dışı Fazla” esasına geçilmesi gerektiğini ifade etmişti.
Yeni MÜSİAD Başkanı Sayın Abdurrahman Kaan beyin yıllardır dile getirdiğim bu meseleyi sahiplenmesine çok sevindim. Umarım devletimiz ve hükümetimiz de bu konuya önem verir ve ekonomide yeni bir yol haritası çizilir. Umarım ki; artık “Gelecek Satışı” başlığında değindiğim gibi hazine garantileri ile çocuklarımızın-torunlarımızın geleceğini ipotek etmekten vazgeçeriz.
Bu arada Başkanımız Abdurrahman Kaan Bey’e de yeni görevinde başarılar dilerim. Umarım ekonomide gerçek yol haritaları çizilerek Hükümete ciddi öneriler gider.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025