İbrahim Karagül
Beşiktaş'taki terör saldırısı, bir hafta sonra Kayseri'deki terör saldırısı, iki olayda da PKK'nın kullanılması, hemen ardından Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesi, bu saldırıda ise FETÖ'nün tetikçi olarak kullanılması, çok vahim bir senaryo üzerinde endişelerimizi artırıyor.
O vahim senaryo Türkiye'nin parçalanmasıdır, Türkiye ile Rusya ve İran'ın kapıştırılmasıdır, bütün coğrafyanın felakete sürüklenmesidir, bu felaketler üzerinden bir dünya savaşıçıkarılmasıdır. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana uluslararası iklim hiç bu kadar sertleşmemişti. Ülkeler hiç bu kadar savaşa yaklaşmamıştı. Uluslararası sistem çökmemiş, dünya Doğu ve Batıolarak iki keskin kampa bölünmemişti. Merkez güçler ile orta ölçekli ülkeler hiç bu kadar çok yönlü savaş ortamına sürüklenmemişti.
Yeni terör dalgasının yol haritası: Hedef ne?
Öncelikle yeni terör dalgasının amacını ve sistematiğini çok iyi çözmek zorundayız. “Bir sonraki hedef neresi olacak” sorusunun cevabını bulmak zorundayız. Çünkü rastgele değil, çok iyi hazırlanmış, planlanmış, hedefleri bize çok şey anlatan bir saldırı dalgasıyla karşı karşıyayız. Bu yüzden saldırılarda nasıl bir yol haritasıuygulandığına dair ciddi okumalar yapmak, ona göre önlemler almak zorundayız. Bunu beceremezsek kaybederiz, çaresiz kalırız, bir süre sonra ne yapacağımızı şaşırırız.
İkinci aşamada ise, bu saldırıların Türkiye ölçeğini aşan boyutlarıüzerinde kafa yormak zorundayız. İlk iki saldırının PKK üzerinden Türkiye senaryosuyla sınırlı olduğunu, içeriye yönelik operasyon olduğunu, Suriye'de ABD ve PKK'nın alanını genişletmeye dönük olduğunu biliyoruz. FETÖ ve PKK'yı aynı etkinlikte kullanan ABD yönetimi, PYD üzerinden Türkiye'yi çevrelemeye çalışan ABD askeri ve istihbarat çevreleri bu saldırıların baş şüphelisidir.
Suikast üçlü yakınlaşmaya ve Suriye'de çözüme karşı
Büyükelçi'ye yönelik suikast, çokuluslu senaryoların parçasıdır. Bölgeye, bölge ülkelerine dönüktür, bölgesel senaryoların parçasıdır. Suriye savaşını devam ettirmeye, Suriye üzerinden bölgeyi parçalamaya, Türkiye-Rusya yakınlaşmasını vurmaya, Türkiye-Rusya ve İran arasındaki muhtemel Suriye uzlaşmasını sabote etmeye dönüktür. Hem içeriden hem dışarıdan saldırılar yapılmakta, hem Türkiye içine hem Türkiye'nin yakın çevresine yönelik çok ciddi bir istikrarsızlaştırma planı uygulanmaktadır.
Devam edeceğini, yeni saldırılar olacağını biliyoruz. Çünkü varılmak istenen amacı biliyoruz. Artık terör saldırıları değil, güçler savaşıyaşandığını, ülkelerin terör üzerinden vurulduğunu, meselenin terör olmaktan çıktığını, örgütleri tartışmanın çok da anlamının kalmadığını, bu örgütler üzerinden hangi ülkenin hangi ülke ile savaştığını konuşma zamanı geldiğini biliyoruz.
Artık terör dönemi bitti, devletler hesaplaşıyor..
Yıllardır, “Yüzyıllık Hesaplaşma” dediğim o çok büyük mücadelenin en sert cephesini yaşıyoruz. PKK, PYD, FETÖ ve diğerlerine ihale dağıtanlar, bir tür dünya savaşının alt yapısını, psikolojik ortamını oluşturmaya çalışıyor. Bu yüzden Türkiye ve söz konusu saldırılara maruz kalan her ülke, terör kavramı üzerinden konuşmayı, terör örgütlerini hedef almayı bırakmalı.
İşin mahiyeti değişti çünkü. Dar anlamda terör dönemi kapandı. Çokuluslu terör, çokuluslu hesaplaşma dönemi başladı. Öyleyse düşünme biçimimiz, konuşma biçimimiz de değişmeli.
Terör örgütlerine şok edici saldırılar yapılmalı
Öyleyse dar anlamda teröre karşı önlem almayı değil, terör üzerinden ülkeleri çökerten yeni politikaları sorgulamayı, onlara karşı önlemler almayı öne çıkarmalıyız. İki ya da daha fazla ülkenin bir anda savaşa girebilme ihtimalini, bölgesel savaşlar ihtimalini sorgulamalıyız. Daha büyük tehditlere, o tehditlerin kaynağınayönelmeliyiz.
Ülkeler açıktan sorumlu tutulmalı, suçlu ilan edilmeli. Her örgüt bir istihbarat uzantısı olduğuna göre, bu örgütlerin bu istihbarat uzantılarının imha edilmesi için şok edici saldırılar yapılmalı. Bir adım sonrasını görebilenler için bunlar ürkütücü gelmemeli. Çünkü bir adım sonrası bugün gördüklerimizden çok daha ürkütücü.
15 Temmuz'da o büyük savaşın önüne geçildi..
Türkiye'nin çokuluslu saldırılar altında olduğunu biliyoruz. İç savaşa sürüklenip, olmazsa birkaç ülkeyle savaşa sokulup yıpratılmak istendiğini, Suriye/Irak üzerinden çizilen yeni haritaların Türkiye ayağı için ortam oluşturulmak istendiğini biliyoruz. İlk iki saldırı buna yönelikti. İkinci saldırı ise bölgesel yakınlaşmanın, savunmanın, daha büyük çatışmalara aralanan kapıları kapatmaya dönük girişimlerin önünü almaya dönüktür.
Yani Rusya da açık hedeftir. 15 Temmuz saldırısından sonra Türkiye'nin Rusya ile başlattığı yakınlaşmayı yok etmeye yöneliktir. Türkiye-Rusya ve İran'ın, Suriye savaşını sona erdirmesini engellemeye dönüktür.
Hep söylerim: 15 Temmuz darbe kalkışması değildi. İç savaş planıydı. Türkiye hem Rusya ile hem İran ile açık savaşa sokulacaktı. Bu yüzden 15 Temmuz Yeni Dünya savaşının başlama tarihi olacaktı. Rus uçağının düşürülmesinin bu amaçla olduğunu daha sonra öğrendik. FETÖ'nün İran tezlerinin bu büyük hesaba dair olduğunu daha sonra öğrendik. Bu yüzden 15 Temmuz'da sadece Türkiye kurtarılmadı, büyük savaşların da önüne geçildi.
Vazgeçmediler, son Halep trajedisi umutlarını artırdı
Şimdi bunun intikamını alıyorlar. Vazgeçmiş değiller. Türkiye-Rusya-İran arasındaki çatışma alanlarını besliyorlar. Üç ülkenin Suriye ekseninde yapacağı her yanlış kendini vuracak, bu üçlü savaş tezini güçlendirecektir. Ankara'nın 15 Temmuz'dan hemen sonra, saldırının geldiği yeri görüp Rusya ile buzları eritmesi tehlikeyi bir ölçüde savuşturdu.
Ama son Halep trajedisi, o ihtimali yine güçlendirdi. Türkiye kamuoyundaki İran ve Rusya tepkisi umutlarını artırdı. İşte tam bu aşamada Rus elçi suikastini yaparak o hassasiyeti çatışmaya dönüştürmek, Türkiye-Rusya yakınlaşmasını bitirmek istediler.
Şükür ki yine olmadı. İki ülkeden oldukça soğukkanlı açıklamalar geldi. İki ülke de adresi biliyordu, saldırının kaynağını keşfetmişti. Üstelik Türkiye-Rusya ve İran dün Moskova'da toplanıp Suriye konusunda genel bir ateşkes ve çözüm yolunda ciddi bir adım attı.
Son derece akıllıca, sadece Suriye'yi değil, üç ülkeyi de birebir ilgilendiren bir duruş, bir cevap oldu bu. Suriye konusunda derhal, acil çözüme ulaşılmalı. Yoksa Suriye meselesi üç ülkeye de çok ağır zararlar verecek belki de bölgeyi tanınmaz hale getirecek.
Suriye savaşı, Rusya ve İran'ı da mahveder
Dikkat ederseniz Batılı ülkelerin hiçbiri Suriye'de çözüm istemiyor. Onlar, örgütleri üzerinden savaşı devam ettirmek, o haritayı gerçeğe dönüştürmek istiyor. Bunu başarırlarsa Rusya ve İran da Suriye'de çok ağır bir yenilgi alacaktır. Üç ülke çözüme daha da yaklaşırsa daha büyük saldırılara maruz kalacaktır ama buna direnmekten başka çaresi de yoktur.
Irak'ı işgal edenler, Afganistan'ı işgal edenler, Suriye savaşının bütün bölgeye yayılması için çalışanlar, İslam coğrafyasını taş üstünde taş kalmayacak şekilde yok etmeyle dönük plan yapanlar, Türkiye-Rusya ve İran'ı kapıştırmak için ellerinden geleni yaptılar, yapıyorlar. Suriye savaşı ölçeğinde Rusya'yı eleştirmek, İran'ın tutumunu sorgulamak ve eleştirmek bu gerçeği görmemizi engellemiyor. Çok daha büyük felaketin alt yapısını hazırlıyorlar. Örgütler değil, devletler değil, bölgeler ve küresel ölçekte senaryolar uygulanıyor.
Doğu-Batı savaşı: Rusya da hedefte
Artık bu gerçeklere göre hareket etmeliyiz. Artık tehdidin Atlantik'ten geldiğini, terör saldırılarının buralarda planlandığını, o örgütlerin buralardan yönetildiğini görmeliyiz. Türkiye kadar Rusya'yı da parçalamak istediklerini, Rusya'nın da açık saldırıya maruz kalabileceğini bilmeliyiz. Meselenin sadece Türkiye olmadığını, küresel ölçekte bir senaryo uygulandığını, dünyanın hızla ürkütücü bir geleceğe sürüklendiğini, bütün ülkelerin, liderlerin, en azından işin farkında olanların, felaketten en fazla yara alacak olanların biraraya gelmesi, bu eğilimi boşa çıkarmaya dönük girişimlerde bulunması gerekiyor.
Doğu-Batı kapışmasının tam merkezindeyiz. O fay hattında, o kırılma çizgisindeyiz. Bu yüzden olabildiğince ayakta durmaya, güç biriktirmeye çalışıyoruz. Teröre karşı milli seferberlik, coğrafyamıza yönelik bütün saldırılara karşı seferberliğe dönüşmeli.
Suriye'deki savaş derhal bitirilmeli!
1- Suriye'deki savaş ne pahasına olursa olsun bitirilmeli.
2- Üç ülke, dün Moskova'da vardıkları ateşkes kararını kesin çözüme ulaştırmalı, çözüm bölgesel güçlerden gelmeli.
3- İran, mezhep üzerinden bölgeyi tehdit etmekten vaz geçmeli.
4- Türkiye-İran ve Rusya, Batılı terör örgütlerine karşı ortak hareket etmeli, ortak mekanizmalar kurmalı, birbirlerine karşı güven zedeleyici uygulamalardan uzak durmalı.
5- PKK/PYD üzerinden Türkiye'nin çevrelenmesine, güneyimizdeki kuşatma planına ortak cevap verilmeli.
6- Hiçbir ülke, Suriye savaşını fırsatçılık olarak görmemeli.
7- Suriye savaşı devam ederse, üç ülkenin de ağır yara alacağı, belki de parçalanacağı bilinmeli.
8- En önemlisi de Suriye savaşının üç ülkeyi ve bölgeyi imha edecek bir plan olduğunun farkına varılmalı.
Yazarlar
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021