KEMAL GÖKTAŞ
CHP kongresi, Ayasofya’daki ilk Cuma namazının hemen ertesinde toplandı.
CHP yönetiminin “Muhalefetteki son kongremiz” vurgularına rağmen – pandeminin de etkisiyle – sönük geçen kongre, CHP’nin ve Türkiye’nin içinde bulunduğu açmazı bir kez daha gözler önüne serdi.
Bu açmazın ilk görünümü üç aday adayının yeterli delege imzası alamadıkları için genel başkanlık yarışına katılamamalarıydı.
Özellikle CHP eski milletvekili İlhan Cihaner’in adaylık konuşmasında dile getirdiği eleştirilerin gördüğü yoğun ilgiye rağmen adaylık için gereken delege imzalarını genel merkezden gelen baskılar nedeniyle toplayamaması kongreye gölge düşürdü.
CHP’nin bu iddialı ama renksiz kongresi, bir umudu büyütmek yerine geçmiş hataların ilerde tekrarlanacağı endişelerini büyüten bir kongre olarak tarihe geçti.
İttifak ama nasıl?
AKP karşısında bir ittifak oluşturulması politikası, uzunca denilebilecek bir süredir, CHP genel merkezinin temel politikası haline gelmiş durumda. Özellikle ucube başkanlık sistemine geçilmesinden sonra AKP’yi iktidardan indirebilmenin tek yolu dağınık muhalif partileri en azından ortak bir cumhurbaşkanı adayı etrafında birleştirmekten geçiyor. Bu politika oldukça gerçekçi ve kimsenin kolay kolay itiraz edemeyeceği bir realiteye dayanıyor.
O halde CHP’deki sorun ne?
Sorun CHP’nin programında yazılı ve tabanının büyük ölçüde sahiplendiği sol değerleri bir yana bırakmayı ittifak politikasının bir gereği sanmasında. Oysa sol politikaları merkeze alan bir anlayış bir demokrasi ittifakını sağlama konusunda mevcut sağcı politikalardan çok daha geniş bir kapsama alanına ulaşabilir. AKP’nin belirlediği ve 18 yıllık iktidarının en önemli dayanağı olan ‘kimlik siyaseti’ cenderesinden çıkabilmenin yolu da sınıfsal ve demokratik talepleri siyasetin merkezine taşımakla mümkün olabilir.
Oysa CHP yönetimi, AKP’nin rejimi dönüştüren bütün kritik hamlelerine ya sessiz kalarak ya da cılız itirazlarla destek verdi.
En az Recep Tayyip Erdoğan kadar Siyasal İslamcı ülkülere sahip biri olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi, çözüm sürecinin bitirilmesine itiraz etmeyerek olan biteni sessizce izlemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra dönemin başbakanı Davutoğlu’nun hükümet kuramamasının ardından anayasal süre olmasına rağmen CHP lideri Kılıçdaroğlu’na hükümet kurma görevi vermemesini CHP’nin sessizce geçiştirmesi, başkanlık sistemini getiren referandumda YSK’nın son anda mühürsüz oyları geçersiz sayarak ‘Evet’ oylarının kılpayı farkla kazandığını açıklamasına boyun eğmesi, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ‘Evet’ diyerek HDP’li ve CHP’li vekillerin tutuklanmalarının önünü açması, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra HDP’nin davet edilmediği Yenikapı mitingine katılması, AKP’nin Suriye’ye yönelik askeri müdahalelerine destek vermesi ve son olarak Ayasofya’nın müze statüsünün kaldırılarak camiye dönüştürülmesine sessiz onay vermesi…
Laiklik kimin derdi?
Bir zamanlar tek derdi ‘laiklik’ olan ve demokratik dönüşümlere bu gerekçeyle itiraz ettiği için Siyasal İslam’ın etki alanının artmasına yol açan klasik CHP zihniyeti Kılıçdaroğlu ile birlikte bir değişim geçirdi elbette. Ancak bu defa, AKP’nin laikliği yok eden bütün icraatlarına ‘sağ seçmeni kaçırmayalım’ kaygısıyla onay veren bir anlayış hakim oldu. Öyle ki, CHP’nin laikliği savunmaktan ısrarlı biçimde kaçınması, siyaset alanının dinselleşmesine, meselelerin İslam ekseninde ele alındığı bir kamusal alanın hakim olmasına neden oldu.
Oysa, laiklik esasen darbeci, vesayetçi askerlerin umrunda değildi ve laikliği gerileten önemli hamleler hep darbe dönemlerinde bizzat askerler tarafından yapılmıştı. Laiklik, askerlerin iktidarlarını kaybetmemek için ileri sürdükleri bir argümandı ve bu durum zaten başlı başına laiklik için büyük bir tehditti.
Nitekim, Siyasal İslam, bu durumu ustaca kullanmayı başardı ve Ayasofya’nın cami olarak açıldığı gün, elinde tuttuğu kılıçla Atatürk’e lanet okuyan Diyanet İşleri Başkanı’nın ağzından zaferini ilan etmiş oldu.
Manzara, hiçbir zaman tam demokratik ve tam laik olamayan bir Cumhuriyet’ten demokrasinin ve laikliğin tamamen mezara gömüldüğü yeni bir rejime evrildiğimizi gösteriyor.
Elbette bu dönüşümü durdurmak, eski köhne ve iflas etmiş Cumhuriyet’in değerlerini savunarak değil, demokratik ve laik bir ülke için yepyeni değerleri ortaya koyarak mümkün olabilir.
CHP, Kılıçdaroğlu liderliğinde son 10 yılda gösterdiği performansla bunu yapamayacağını gösterdi. Ancak siyasal dengeler AKP’ye karşı CHP’nin merkezde olduğu bir hattı vazgeçilmez kılıyor. Bu açmazda CHP’nin sağ siyasi argümanlara teslim olması ise onu güçlendirmiyor, aksine zayıflatıyor.
Sonuçta, anketlerde her ne kadar düşüş yaşasa da AKP’ye can suyu veren bu açmaz oluyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
28.06.2025
5.02.2025
4.12.2024
7.11.2024
6.05.2024
1.08.2020
11.07.2020
28.06.2020
24.06.2020