Mehmet ALTAN
Gazete, yazı işlerinde hazırlanırdı ama baskı makinelerinin bulunduğu alt kat gazetenin mabedi sayılırdı.
Gazetecilerin “rotatif” dediği büyük bir hızla dönerek binlerce gazete basan baskı makineleri henüz baskı saati değilse devâsâ gövdeleriyle ince sessiz sedasız dururlardı.
Baskı başlayınca bir mucizeye tanık olurdunuz.
Baskının başlamasıyla mavi tulumları içinde o mucizenin mimarı emektar ustaların da yüzü farklı gülerdi.
8-9 yaşlarında Babıâli’de Milliyet gazetesinde babam Çetin Altan’ın yanında bodrum kattaki matbaaya inip o rüzgârın oğlu gibi dönen rotatiflerin ağzından mürekkep kokulu ilk gazete nüshalarından aldığımızı anımsarım.
İlk basılı gazeteleri almak, Ramazan’da ilk sıcak pideyi almak gibi büyük keyif verirdi.
***
Geçen hafta 24 Temmuz günü Basın Bayramı’ydı.
Bence siyasal İslam’a Abdülhamid döneminde sansür uygulamasının başlangıcı sayılan 10 Mayıs 1876’nın yıldönümünü kutlamak daha çok yaraşır.
Bir ülkede özgürlük yoksa gazetecilik de gazeteler de ölür… Hattâ besleme varakpâreler bile su sineği gibi yok oluyor.
Sadece hapisteki gazeteciler, ağzını açınca tutuklananlar, binlerce siteye gelen sansür, muhalif gazete ve kanalları batırma gayretleri değil, artık konuşmadığımız konular da gazeteciliğin nasıl taammüden katledildiğini ispatlıyor.
***
Eskiden gazete sahipleri de gazeteciydi ve gazeteciler arasında en çok konuşulan konulardan biri de baskı teknolojilerindeki gelişmelerdi:
Tipo baskı… Ofset baskı… Dijital baskı.
Sadece baskı tekniği ve gazete patronları değil, basılan yazılar ve yazanların özgürlüğü de büyük bir kavga nedeniydi.
O zaman yazarlar vardı.
O tarihsel çelişki, patenti bizim eve ait bir sloganla formüle edildi:
“Rotatif mi, kalem mi?”
***
Artık medya dünyasının kendi meslekî sorunlarını ve ilgi alanlarını konu edinen yazı ve programlar yok.
Çünkü medya öldü.
Üstelik çağın değişiminden yararlanan özgür nefes alınan alternatiflerin de boğazını sıkma hazırlıkları var.
***
Genç okurlara eskiden baskı teknolojilerinin gazeteciliğin ne kadar esaslı konularından olduğunu vurgulamak için bir örnek vermek isterim.
Hasan Cemal büyük bir cesaretle gayet şeffaf olarak yaşadıklarını kaleme aldığı Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim adlı kitapta, en eskilerde kalmış olan “tipo baskı” tekniğini de anlatır:
1970'lerde taşra baskısı için İstanbul'da haberler öğle vakti saat en çok birde kesilirdi.
Matrisler ilk uçaklara mutlaka yetiştirilirdi.
Sonra da Ankara içi baskısı için akşam uçağına yeniden gazete yapılırdı.
Bu arada gelişmesi muhtemel haberler, devam sayfasında kenarlara doğru oturtulur, duruma göre boşluk da bırakılırdı.
Geceki gelişmelere göre matbaa makasıyla kesilerek yama yapılacak yer önceden matriste böyle ayarlanırdı.
Ya uçak kaçarsa! Ya sisten, kötü hava koşullarından ya da grevden dolayı uçaklar kalkmazsa!
Tam bir kâbus yaşanırdı o zaman.
Ya Ankara'ya karadan araba çıkarılır ya da bazen kadere boyun eğilir, hatlar kaçar, gazete ertesi güne kalırdı.
Bir yazı işleri müdürü böyle bir felaketi yaşamak istemez, yazı işleri sekreteri böyle bir felaketin müsebbibi olmayı rüyasında bile görmek istemezdi.
Ankara'nın siyasal haberleri Cumhuriyet'ın omurgasını oluştururdu.
Ankara'da haberler daktiloyla yazılır, teleksle İstanbul'a geçilirdi.
Teleksçiler bunları koparır, yazı işleri masasına getirirdi. Bunlar okunur, düzeltilir, gerektiğinde yeniden yazılır ve dizilmek üzere mürettiphaneye gönderilirdi.
Potalarında eritilen kurşunla entertiplerde operatörler tarafından şıkır şıkır dizilen haberlerin önce provaları çekilirdi.
Bunlar, düzeltmenlere gönderilir, sonra tekrar mürettiphaneye gider ve tashihleri yapılırdı kurşundan kalıp sayfalar üstünde.
Bu arada yazı işlerinde sayfaların mizanpajı çizilir, bunlara göre mürettiphanede kalıplar hazırlanır, en son olarak yazı işleri müdürleri -önemli günlerde genel yayın müdürleri- mürettiphaneye çıkar, sayfalara son bir göz attıktan sonra matrislerin çekilmesi için onay verirlerdi.
Tipo böyle bir baskıydı, 1973'te ben Cumhuriyet'e girdiğimde...
1981'de genel yayın müdürü olduğum zaman da teknolojideki geriliğimiz aynen devam ediyordu.
***
Hasan Cemal tipo baskıyı ince ince anlattıktan sonra yaşadıklarını 21. yüzyılın geldiği nokta ile kıyaslar:
Bugün bilgisayar üzerinden tek bir tıkla Ankara'ya, İzmir'e, Antalya'ya, Trabzon'a, Adana'ya gidiyor sayfalar. O tarihlerde tek bir sayfayı değiştirmek ya da tek bir haberi gece vakti Ankara içine yama yapmak deveye hendek atlatmaktan güçtü. Bugünkü jet hızıysa, otuz yıl, hattâ yirmi yıl öncesi kağnı, kaplumbağa hızıydı.
***
Özgürlük olmayınca medya da yaşamıyor.
Yaşamayınca medyanın varlığını ilgilendiren temel konuları da sırra kadem basıyor.
Çağ değişti, teknoloji değişti, yaşam değişti ama bu topraklarda Allah’ın belası siyasal baskı değişmedi.
O baskı, rotatifleri de manâsız kılarak yok etti.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025