Merve Şebnem Oruç
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na göre “15 Temmuz gecesi yaşananlar kontrollü darbe olabilirmiş.” FETÖ'ye göre de olanlar bir tiyatro idi malum.
O gece oturduğumuz çay bahçesine, kan ter içinde giren çocuklar “Vatan'a tanklar geldi!” diye bağırdığında ben de önce “Şaka olmalı” diye içimden geçirdim. Öyle olmadığını caddeye inip sıraya dizilmiş tankları görünce anladım. 23:00-23:30 civarıydı, belki her şey yeni başlıyordu ama darbecilerin hiç şakaları yoktu.
İlk andan itibaren tankların üstünden ateş açmaya başlamalarına rağmen arka arkaya fotoğraf çekerek sosyal medyada paylaştığımda muhtemelen takipçilerimin bazıları da kötü bir şaka yaptığımı düşündü. Ama bağırış çağırışların, silah seslerinin duyulduğu videoları görünce anladı ki olanlar buz gibi gerçekti.
O gece Vatan Caddesi'nde o mücadele verilmeseydi, darbeciler İstanbul Emniyet'i ele geçirseydi tablo nasıl olurdu, İstanbul'da daha kaç kişi şehit edilirdi düşünemiyorum. Araçlarıyla yolu kapatarak tanklara etten duvar ören halk yüzünden darbeciler hava desteği istemiş, gelen helikopterin inişini engelleyenlerden Mehmet Güder şehit olmuştu. Güder'in ailesine sormak lazım; 15 Temmuz tiyatro muydu, kontrollü darbe miydi?
Gece ilerlerken Saraçhane'ye doğru yola çıktığımızda İstanbul'un üzerinde savaş uçakları uçmaya başladı. Camları şangırdatan, çerçeveleri indiren jet uçuşları çocukları, bebekleri bile korkudan titretti. Konuşmayı sökenlerine sormak lazım; acaba 15 Temmuz bir oyun muydu?
Saraçhane'ye girdiğimizde, İstanbul adeta düşman askerlerince işgal ediliyormuş gibi hissettim. Mahşer yerine dönmüş meydanda vurulanların biri geliyor, öteki gidiyordu. Sela seslerinin, itfaiye sirenlerinin içinde kulakları yırtan aralıksız silah sesleri arasında, bir cephe savaşının göbeğine düşmüştük adeta. O an benim düşündüğümü oradaki herkesin düşündüğünü biliyorum: Onları durduramazsak ölen sadece oradakiler olmayacaktı. Gözlerimizin önünde şehit düşen 17 kişiye keşke sorabilsek: 15 Temmuz kontrollü darbeyse, kontrol kimdeydi?
Kılıçdaroğlu, belki o gece 23:15 sularında indiği Atatürk Havalimanı darbeciler tarafından kapatılmışken, oradan kimsenin çözemediği şekilde çıkmayı başarıp ortadan kaybolduğu için o gece İstanbul'da yaşananların boyutunu anlamamış olabilir. Ankara'da olmadığı için düşen bombaları görmemiş olabilir. Ama en azından 248 şehit ailesinden, yüzlerce gaziden, binlerce kahramandan bazılarıyla buluşup onların anılarından bir parça olsun nasiplenebilir. Böylece parçaları birleştirebilir.
CHP lideri binlerce sayfalık iddianameleri belki okumaya fırsat bulamıyor olabilir, ama emrinde çalışan binlerce kişiden özet isteyebilir; sadece Ankara, İstanbul'da değil; çok sayıda şehrinde kalkışmaya tanklarla, uçaklarla yapılan katılımı görebilir. Adil Öksüz'ün, yakalanan diğer dört sivil FETÖ'cünün ABD ve Ankara seyahat geçmişlerine, telefon ve para trafiğine bakabilir; ya da kalkışmanın koordinasyonunu sağlayan Tümgeneral İdris Aksoy'un 15 Temmuz gecesi ABD'deki bir hatla 9 kez görüştüğünü, kalkışma başarısız olunca da ABD ve İngiltere'deki bazı telefon hatlarıyla toplam 12 kez görüştüğünü görebilir. Belki o zaman Kılıçdaroğlu darbenin kontrol merkezinin neresi olduğunu anlayabilir.
Adana, Kayseri, Diyarbakır ve diğer şehirlerde darbeye desteğe yeltenen üsleri, üslerden kalkan uçakları, uçaklara yerleştirilen hedef tespit edicileri, kışlalarını terk eden tanklara ekleyebilir. Allah aşkına 11'i bombalama faaliyeti yapan 25 F-16 uçağının kullanıldığı hangi darbe kontrollü olabilir?
Kılıçdaroğlu kontrollü darbe kanısını güçlendirenin FETÖ'cülerin ifadeleri olduğunu söylüyor. Öyleyse izahat getirmeli: En mahir oldukları iş yalan söylemek olan FETÖ'cüler doğru söylüyor da,darbeyi desteklemediği için darbeciler tarafından zorla tutulan, bezle ağzı, burnu kapatılan, elleri plastik kelepçe ile bağlanan, silah doğrultularak tehdit edilen, bunun üzerine “sık ulan” diye tepki gösteren Genelkurmay Başkanı mı yalan söylüyor?
Kılıçdaroğlu belki Cumhurbaşkanı'nı öldürmek için Marmaris'e yollanan suikast timini müteakip onu havada vurmak için kalkan iki F-16'yı, kendisinin kaçtığı Atatürk Havalimanı'na Erdoğan'ın peşinde bir katil sürüsü varken ne şekilde inebildiğini, indiğinde kendisini pazarlığa zorlamak için ses bombası etkisi yapan diğer iki F-16'nın üzerindeki baskıyı nasıl artırdığını, FETÖ'cülerin kendi internet televizyonlarında aynı saatlerde Erdoğan'ı 'asker'le masaya oturmaya davet ettiğini göremiyor olabilir; böylesi bir baskıya 'ölümüne' direnecek bir irade nasıl bir şeydir, anlayamıyor olabilir. Ama en azından FETÖ'cülerin 'tiyatro' iddialarını taklit ederek 'kontrollü darbe' gibi altını dolduramayacağı laflar etmeyebilir; vatan evlatlarının aklına, şehadetine, zaferine çamur atmayabilir.
Haftalardır 16 Nisan'da 'Evet' çıkarsa, Cumhurbaşkanı'nın kararnamelerle ülkeyi bölebileceğini, memleketi satabileceğini, hatta lokantaları falan kapatabileceğini söylerken aslında, “Bu işi size bırakırsak anca kötü, ahlaksız, alçak birini Cumhurbaşkanı seçersiniz,” diyerek milleti aşağılayan Kılıçdaroğlu, şimdi de 15 Temmuz'un kontrollü darbe olduğunu iddia ederek, “Siz tankları durduramazsınız, darbecilere karşı koyamazsınız. Bu olsa olsa kontrollü bir darbedir, çünkü siz böyle bir şeyi başaramazsınız,” diyor; halkı bir kez daha hor görüyor.
CHP lideri, FETÖ içeride ve dışarıda 15 Temmuz'a 'tiyatro' derken, 'kontrollü darbe' hediyesiyle onlara can suyu oluyor. Darbecilere kucak açan ülkelerin arayıp da bulamadıklarını ellerine veriyor. Dahası, önce Galatasaray Spor Kulübü, sonrasında FETÖ medya yapılanması davasında gelen tahliyelerle yargıdan, ardından Türkiye'nin en büyük markalarından biri olan Ülker'in içinden, yani iş dünyasından, Pensilvanya'daki 'Büyük Birader'e çakılan selamların sonuncusunun bir siyasi partiden gelmesine sebep oluyor.
İnsan haliyle merak ediyor, bu sıralı selamlar talimatla mı yapılıyor? Eğer talimatlara uyuluyorsa zamanında kimden ne alındı ki, bugün ikiletmeden hizaya geliniyor?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018