Mümtazer TÜRKÖNE
“Kime oy verelim?” sorusu, her zaman bizi karanlık labirentlere sürükler. Doğru soru: “Kim”e değil, “ne”ye oy vereceğiz? “Kim” dediğimiz fanî yaratıklar, çiğ süt emmiş insan evlatları.
Beşer, şaşar. Dün doğru yolda yürüyenler gücün ifsadına uğrar; sadece kendilerini değil bizleri de günaha sokar. Falanca veya filanca kişinin hangi kumaştan yapılırsa yapılsın giyeceği kefen aynı boyda, üzerine hangi taşı koyarlarsa koysunlar yerin altında kaplayacağı yer de belli. Burnundan tutar hizaya getirir, hiç olmazsa o kadar güce rağmen taşıyamadığı egosu altında pestil gibi ezilmesine engel olmazsınız. Güçten şımaranların, kibre kapılanların, firavunlaşanların, halkın parası ile edindiği zenginlik ve şatafat içinde kaybolanların, halktan aldığı gücü halkı ezmek için kullananların bir sıkımlık canları var. İçlerine girip onları ele geçiren cini sandıktan çıkartırsınız, olur biter. Saraylarının yaldızları dökülür, ellerindeki güç alınınca sudan çıkmış kurbağaya dönerler.
“Kim” dediğiniz “parti” ise, onun ne hükmü var? Amblemleri ile, anlı-şanlı isimleri ile kişiler gibi bir zamanların iktidar partileri de tarihin çöp sepetinde değil mi? Parti mensubiyetini din mertebesine yükseltenler, partilere kudsiyet atfedenler hesabı iki cihanda verecek. “Parti”, “kısım”, “parça” demek. Gerçeğin bütünü bir partiye mal edip inancını siyasî kavgalar arasında tüketenleri Allah ıslah etsin.
Neye oy vereceksiniz? Siz asıl bu soruya cevap verin.
Onurunuzla, özgür bir hayat yaşamayı tek bir kişinin keyfine bırakmamak. Memleketin siyasî ve ekonomik istikrarını kibrine çerez etmeye kalkanları durdurmak. Sizi yönetenlerin size efendi gibi bağırıp çağırmasına, hizaya çekmesine izin vermemek. Cenab-ı Allah insanları, yöneticilere köle olmaları için yaratmadı, tersine hükümetlerin varlık sebebi bize hizmet etmeleridir. Birilerinin saltanatına değil, milletin refahına, ülkenin güvenliğine, hırsızlığın yolsuzluğun engellenmesine oy vereceğiz.
“Bu banka zaten batmış” diyerek, halkın tasarrufları ile hayat bulan bir bankayı batıracak kampanya başlatan, kampanya başarılı olamayınca devlet iktidarını kullanarak banka gasp edenler “daha ne yapabilir?” demeyin. Eğer durdurmazsanız, hiç kimsenin malı-mülkü güvende olmaz. Haramîler evinizin mutfağına oturup rızkınıza göz koyar. Malınıza mülkünüze, helal kazancınıza sahip çıkmak için oy verin.
Kadınların arkalarını dönerek, en kibar ve en medenî yol ile dile getirdikleri protestoyu belden aşağı hakaretlerle karşılayan biri, “daha ne diyebilir?” demeyin. Kendisini eleştirenleri yağlı kazıklara geçirip teşhir etmesini “neyle engelleriz?” sorusuna oy verirken mutlaka bir cevap arayın.
Halkın haber alma özgürlüğünü ortadan kaldıran, gazetecileri tutuklayan, alenen tehdit eden biri, sizin hakkınızı hukukunuzu savunan herkesin hayatına kast eder. Altın tepsi üzerinde bala bulanmış aydın kellelerinin, sarayında akşam yemeğinden sonra despota sunulmasına nasıl engel olacaksınız? Aydın, vicdanlı, halka karşı sorumlu adamdır. Eleştirir, kalemi ile düzeltir. Ayıbı söylenemediği için, suçunu marifet sanan bir zorbaya nasıl tahammül edeceksiniz?
Sarayın yaldızları, kristal avizeleri, lüks odaları arasında hüküm sürmeye kalkan sonradan görmeler tarih boyunca ancak zulümle ayakta kalmıştır. Halkın parasıyla halka zulüm edilmesine neden katlanalım? Bir sarayın milyarlarca lira tutan gösterişi, debdebesine “yapacak bir şey yok” deyip sakın ola ki sırtınızı dönmeyin. Yarın her ile bir saray dikmeye kalkarsa?
“Kime oy vereceğiz?” sorusu, yanlış bir soru. Yıllar boyu her sabah iktidar koltuğunda uyanan biri, zamanla “ben neymişim?” diyebilir, şeytanın iğvasına kapılabilir, içine despotluk cini kaçabilir. Şu soruya cevap arayalım: “Ne yapsak da iktidarın keyfîliğe kaçmasını, kötüye kullanılmasını engellesek?” Şu anda zıvanadan çıkmış bir gücün “cinnet operasyonları”nı, tehditlerini, hakaretlerini, suç bastırma kumpaslarını izliyorsunuz. Freni boşalmış kamyon sandığa çarpacak ve darmadağın olacak. Dağılacak olan keyfîlik, zorbalık, hukuksuzluk, kanunsuzluk. Siz yeter ki sandığı sağlam tutun.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025