Münir AKTOLGA
BİR İDEOLOJİ NASIL YARATILIR..
Dikkat edin, amacımız “solcular” için falan değil, Anadolu burjuvaları için bir ideoloji hazırlamaktır! Bu açıklamayı gerekli görüyorum, çünkü biraz sonra, ortaya çıkan ideolojinin nasıl da solculuk koktuğunu görerek hayret edecek, “helal olsun bu solculara! Kendilerini kurtardılar şimdi de sıra Anadolu burjuvalarında, onları da kurtarmaya çalışıyorlar” diyeceksiniz!
Önce şunu söyleyelim. Anadolu burjuvaları ticaret yapmayı, burjuva olmayı falan henüz daha yeni öğrendikleri için kendi aydınlarını da daha yeni yeni ortaya çıkarmaya başladılar. Bu nedenle, popüler bir ideoloji yaratmak için onların güçleri henüz daha bu iş için yeterli değil. Bu işe -ideoloji yaratma işine- uygun dışardan toplum mühendisleri ithal etmeleri gerekiyordu. Ama biz, kimsenin tavuğuna “kış kış” dememek için işin bu yanını bir tarafa bırakarak önce eldeki malzemeye bir göz atalım:
Kim ne derse desin, eğer problem Anadolu burjuvalarına bir ideoloji yaratmaksa böyle bir amaç için kullanılması gereken en önemli enstrüman-bilgi temeli İslam olacaktır. Bunun nedeni açık. Çünkü onlar, Anadolu burjuvaları Devlet Sınıfına karşı mücadelede sırtlarını ona dayayarak mesafe alabilmişlerdir. Yani İslam-din faktörü bu mücadelede bugüne kadar kendiliğinden onlar için bir simge-bayrak olagelmiştir. Üstelikte sadece onların kendileri yaratmamışlardır bunu. Kültür ihtilali süreci boyunca karşı tarafın zorlamaları da böyle bir sonucun ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Dikkat edin, burada sadece dinden, İslamdan bahsetmiyoruz; konumuz, bir ideoloji yaratma sürecinde onun nasıl kullanılabileceğidir!. Tamam, daha önce Necip Fazıl’ın falan da var bu türden çabaları, ama onunki-onlarınki biraz ilkeldi-“çağdışı”- kalıyordu artık!. Yani öyle, İslamı bir ideoloji haline getirelim, “islami bir nesil yaratalım” falan diye istek beyan etmekle olmuyordu bu iş!. İçinde yaşadığın sisteme, yani kapitalizme alternatif yeni bir sistem haline getirebiliyor muydun onu; hem de öyle basit bir alternatif de değil, kapitalizm sonrası topluma yönelik bir alternatif!
Ee, peki nasıl olacaktı bu iş? Ne bileyim ben, ben çoktandır bu ideoloji yaratma işleriyle uğraşmıyorum artık. Bu yüzden, gene dönüp dolaşıp “solculara”, hem de “Marksist” solculara sormak gerekecek bu soruyu!..Ama siz merak etmeyin, zaten bazıları bu türden soruları çoktan sormuşlar bile kendilerine ve de cevaplarını hazırlamışlar! Nasıl mı?
Hani İslam da “faize karşı” ya; tamam işte çıkış noktası neden bu olmasın! İslam’ın karşı çıktığı faiz kapitalizm öncesi döneme ilişkinmiş falan bunlar önemli değildi, önemli olan onun da “faize karşı” olmasıydı. Kedi uzanamadığı ciğere “pis” dermiş hesabı, ülkedeki bankacılık sistemi İstanbul’un büyük burjuvalarının kontrolünde olduğu için ve de artık trenin kaçmış olması nedeniyle, öyle yakın zamanda banka sahibi olmak falan da hayal gibi göründüğünden, Anadolu burjuvaları açısından “faiz lobisine” karşı savaş başlığı altında başlatılacak bir imha ve ele geçirme savaşı mükemmel bir strateji olabilirdi!. Bu bir. İkincisine gelince, faize karşı başlatılacak bir savaş pekala kapitalizme alternatif-kapitalizm sonrası topluma yönelik bir çıkış noktası da olabilirdi! Süper! “Bir taşla iki kuşu birden vurmak” denirdi bunun adına!. Tam köprüyü geçerken onlara-Anadolu burjuvalarına yüz çeviripde gene İstanbul burjuvalarından yana dönen o solcu-Marksist liberallerden de intikam alınmış olurdu böylece!. İslamsa mesele, zaten iş gelip ona dayanıyordu. Yok eğer, kapitalizme alternatif yeni bir sistemse de, e, o da tamamdı; bir kere faize karşı olmaktan yola çıktın mıydı, bütün bir bankacılık sistemini falan devre dışı bırakmış oluyordun zaten; yani orada artık kapitalizmden bahsetmeye de yer kalmazdı!. O halde tamamdı, Anadolu burjuvaları için yeni bir ideoloji yaratma sürecinin köşe taşları hazırdı ortada! Hem de öyle bir hazırdı ki, “sosyalist sistemin” çöküşünden sonra bir çıkış noktası-yeni, “solcu” bir ideoloji arayanlar için de çare olabilirdi böyle birşey, harika! Hem sonra işin bir de Türkiye’nin Ortadoğu’daki İslam ülkelerine örnek olma ayağı vardı!. Yaratılacak böyle bir ideoloji pekala onlar için de bir çekim merkezi yaratabilirdi!. Yaşasın Anadolu burjuvalarının önderliğinde başarılacak kapitalizme alternatif-kapitalizm sonrası toplumu yaratacak- bir İslam Devrimi !
Kim bunları tezgahlayanlar, Anadolu burjuvaları mı? Dedik ya, onlar daha “fukara”, yani zihinsel-entellektüel kapasiteleri yeni bir ideoloji yaratacak kadar gelişmiş değil! Bunun için önce “solcu” olmak gerekirdi! Ama o da yetmezdi, hem “solcu” olacaktın, ama hem de bütün o entellektüel yeteneklerini Anadolu burjuvalarına sunarak onlarda eksik olan yanı tamamlayacaktın!. Hani derler ya, “bir kesere sap olamadın” diye!. Böylece, “solculuk” yaparak ulaşamayacağın mevzilere “ne yardan ne de serden vazgeçerek” bir çırpıda erişmiş olacaktın; daha ne!
La havle vela kuvvete! Anadolu burjuvalarına sesleniyorum: Yahu kardeşim, oturun oturduğunuz yerde, bak ne güzel işler yapıyorsunuz; Kanal İstanbul’du, 3. Köprüydü, dünyanın en büyük havaalanıydı falan derken harikalar yaratıyorsunuz. Üretici güçleri geliştirerek Türkiye’yi 21.yy’a taşıyorsunuz. Yetmiyor mu bunlar size! Türkiye nasıl geldi bu noktalara onları bir düşünün hele. Buralara gelirken yok muydu o “faiz lobisi” dedikleri “finans kapital”!.Daha önce içinde “faiz lobisinin” olmadığı başka bir sistemde mi yaşıyorduk yani! Kapitalizm değil midir dünden bugüne içinde yaşadığımız sistemin adı?. Ne oldu da böyle birden enteresan ideolojiler yaratan kılavuzların peşine takılmaya kalkıyorsunuz!.
Sayın Erdoğan, bu halk sizi kendinden biri olduğunuz için, pragmatik bir lider olduğunuz için sevdi. Hiçbir ideolojiye prim vermediğinizi gördüğü için sevdi ve bağlandı. Bırakın Allah aşkına şu ideoloji peşinde koşan kılavuzları bir yana! Bakın, “faiz lobisi” falan diye o kadar bağırıldı çağırıldı ne oldu? Faizler düştü mü, tam tersine fırladı gitti!! Kime yaradı şimdi bu çığırtkanlık! Bir yandan, “Menderes’i astılar, Özal’ı zehirlediler ama Erdoğan’ı yedirtmeyeceğiz” diyorlar, ama diğer yandan da sizi kurbanlık koyun haline getirip atıyorlar kurtların önüne; insaf!
Bakın açık söylüyorum, adına kapitalizm denilen içinde yaşadığımız sistem, insanlığın içinde bulunduğu evrim sürecinde sınıflı toplumlar konağının şu anki şeklidir. Yani öyle, o “faiz lobicilerinin” ya da “finans kapitalistlerin” oturupta masa başında “bu insanları nasıl sömürürüz” diye düşünerek yarattıkları yapay bir sistem değildir o! Bu nedenle, kendi varoluş koşullarını bu sistemin içinde bulan ve yaratan insanlar (ve de sınıflar) öyle kendi sübjektif niyetlerine -hadi çıkarlarına diyelim- göre yeni bir sistem falan icat edemezler!. Bir zamanlar işçi sınıfı denemişti böyle bir şeyi, ama olmadı!. Şimdi, “işçi sınıfı devrimcileri” olarak işçi sınıfına yaptıramadığınız şeyi Anadolu burjuvalarına mı yaptırmak istiyorsunuz! Sistemin kendisine göre bir işleyiş diyalektiği vardır. Ve herkes sistemin maddi varoluş koşulları içindeki -üretim ilişkileri içindeki- yerine göre bu diyalektiğe tabi olarak evrilir. Adına “kapitalizm sonrası” sistem diyeceğimiz şey, varoluş koşullarını bu sistemin içinde üreten, bu anlamda, şu yada bu şekilde onun bir parçası olan bir sınıfın, egemen unsur olan o “faiz lobisini”-“finans kapitalistleri” alaşağı ederek kuracağı (isterse bu islami değil de başka bir sistem olsun) bir sistem olamaz!.. Bu türden bir “devrim”-ya da “kapitalizm sonrası başka bir sisteme” geçiş teorilerinin ne farkı kalıyor o eski işçi sınıfına yönelik devrim teorilerinden. O zaman devrimin öznesi işçi sınıfıyken, şimdi artık bunun yerini tekel dışı-finans kapital dışı-burjuvalar almış oluyor!. Eski MDD, ya da TKP’nin UDD teorilerinden ne farkı var bunun?. Onların devrim anlayışları da aynıydı. Onlar da gene finans kapital dışı burjuvalarla beraber o “faiz lobilerini”-“finans kapitalistleri” alaşağı edeceklerdi. Tabi onlar işi tersinden alıyorlardı o başka!. Onların “finans kapital” diye saldırdıkları gelişen Anadolu burjuvalarıydı. “Milli” diye peşinden koştukları ise, bizzat o Devletçi burjuvalar-“finans kapitalistlerdi”!
Ha, peki faizler düşürülmesin mi?...tabi düşürülsün..ama Türkiye’nin bir cari açık sorunu var bunu unutmadan..Bakın, Almanya’nın böyle bir sorunu yok, bu yüzden de Almanya hiç düşünmeden faizleri birden düşürüverdi! Niye, paranın değerini düşürerek kendi mallarını daha ucuz hale getirmeye çalışıyor da ondan..Türkiye de bu kur savaşına katılmak, o da gene kendi ürettiği malları uluslararası piyasalarda daha ucuza getirmek istiyor..ama Türkiye’nin eli kolu bu cari açık sorunuyla bağlı..Türkiye, ötesini berisini düşünmeden bir anda faizleri düşürdüğü an ne olur? Pahalanan döviz ithalatı da pahalandırır ki, bu da enflasyona ve cari açığa yansır.. Ee, peki ne olacak o zaman, faizler hep yüksek mi kalsın..hayır tabi!..Önce, cari açığa neden olan miktara yakın bir dövizi faiz dışı yollarla ülkeye çekebilmen gerekiyor. Faiz nedeniyle gelen sermayeden feragat edebilmenin yolu budur. Türkiye’nin sorunu işte tam bu noktada. Bu nasıl olacak peki?..Yeni petrol kaynakları falan bulamadığımız sürece bunun bilinen bir tek yolu var, ki o da demokratikleşmedir.. Neden mi demokratikleşme? Sadece sen, ben Kürtler falan istediğimiz için mi demokratikleşilecek? Eğer öyle olsaydı daha çok beklerdik! Neyse ki herkesten önce küresel sermaye istiyor bunu!.. Kendileri için küresel sermayeyle işbirliğinden başka çıkış yolu göremeyen burjuvalar da bu yüzden istiyorlar daha çok demokrasiyi. Yani onların, yeni, demokratik-Kürt sorununu çözen bir anayasayı senden benden daha çok istemelerinin nedeni gene kendi çıkarları! Diyor ki o küresel sermaye çevreleri, “tamam para bizde; biz de yatırım için seve seve size geliriz, ama bizim garantimiz ne olacak?”.. Anayasal ve yasal demokratik garantiler istiyorlar adamlar!.. Yani, sadece anayasa da yetmez, yasaları da ona uygun bir şekilde değiştireceksiniz ki, yarın adamların bir problemleri olunca ortada kalıvermesinler!.. Bu nedenle, diyorlar ki, “siz önce şu anayasa sorununu bir halledin bakalım..Kürt sorununa çözümü de içeren yeni bir anayasayı yapın bir görelim!”.. Aslında Erdoğan’dan şunu bekliyor herkes, çıkıp diyecek ki Erdoğan, “işte benim taslağım, haydi gelin bakalım”..ve bunu basına da açıklayacak.. bitti!..
CHP’yi MHP’yi bırakın bir yana, nasıl karşı çıkacak BDP buna?.. Kürt sorununu da çözen bir anayasa zaten onların da hedefi.. Görün bakın, CHP’nin içinden bile buna “evet” diyenler olacaktır.. O da mı olmadı, o zaman diyeceksin ki, “ey halkım, görüyorsunuz, bunlar bana anayasa falan yaptırmıyorlar, bunlar Kürt sorununun çözülmesini de istemiyorlar” ..ve “şah” deyip seçim kartını açacaksın!.. Ben eminim ki bu durummda yüzde altmışla gelir AK Parti iktidara!.. Çünkü zaten çözüm sürecini şu an yüzde seksen civarında destekliyor halk..
Bunu-bütün bunları yap bir, ondan sonra da buna-bunlara paralel olarak bak şöyle bir gelene ve gidene, eğer bu yeni durum küresel sermayeyi de etkiliyorsa gerçekten, ülkeye giren döviz miktarı artıyorsa, ona göre artık faizlerle de oynayabilirsin.. Ama, bunları yapmadan öbürünü yaparsan adamı tepetaklak götürürler!.. Kim mi götürür, öyle “faiz lobisi” falan da değil, sistemin yasal işleyişi götürür herşeyden önce. Ve sen de oturur “faiz lobisi beni götürdü” diye yanıp yakınmaya başlarsın!
Bakın sevgili C.Ertem “faiz lobisini” nasıl tanımlıyor[1]:
“..Bunun açıkçası Finans Kapital’dir. Yani Rudolf Hilferding’in 1910 yılında büyük başarıyla anlattığı ahtapottur... Kısaca bir toplumdaki toplumsal sermayeyi yönlendiren hakim ‘çekirdek’ sermayedir bu. İçiçe geçen ‘gerici’ banka ve sanayi sermayesidir. Bu çekirdek sermaye, bugün Türkiye’de olduğu gibi, güç kaybettiğinde önüne gelen herşeyi kullanarak kaos yaratır. Tabii ki bu yapı yalnız değildir, mesela benim biraz önce yukarıda anlattığım ahtapot hikayesi ile bunlar ortaktır...Sonuçta faiz ‘lobisi’, yalnız faizden ibaret değildir..”
Görüyor musunuz, döndük dolaştık nereye-aslında gene aynı yere-geldik! Bu satırları okuyunca bizim o eski solcu teoriler geldi hep aklıma! Anadolu burjuvazisi, “faiz lobisi” falan derken bir anda kendimizi Lenin’in Emperyalizm teosisiyle karşı karşıya buluverdik! Meğer bu “faiz lobisi” finans kapitalmiş. Durun hele; çok heyecanlı!..
Bakın, önce şunun bir altını çizelim. Durdum durdum da ben şimdi niye bu işi kurcalıyorum!. Başka sorun mu kalmadı da S.Yaşar’la, Ertem hocayla uğraşıyoruz! Üstelikte bir çok konuda görüş birliği içinde olduğumuz değerli yazarlar bunlar. Ama mesele bu değil!. Normal koşullar altında bir beyin fırtınası, bir düşünce üretimidir bu insanların yaptıkları; bu yüzden de saygıdeğer çalışmalardır bunlar. Fakat, Türkiye’nin şu anki koşullarında, bütün bunlar bir arayış içinde olan Anadolu burjuvalarında ilginç bir rezonansa neden oluyor!. Baksanıza, S.Yaşar “faiz lobisi” diye bağıra bağıra nerdeyse bütün bir Türkiye’yi “faiz lobisi” uzmanı yaptı!. Başın mı ağrıyor, sorumlusu hazır: “faiz lobisi”!.. Gençler Gezi Parkındaki ağaçların kesilmesini mi istemiyorlar, ha, bunun arkasında da mutlaka “faiz lobisi” vardır!.. Bir şeyi kırk kere tekrarlarsan gerçek olurmuş hesabı, “faiz lobisi” diye diye şimdi Erdoğan’ı da aldılar bu koroya, o da başladı herşeyin sorumlusu bu “faiz lobisidir” demeye!.. Ve iş o hale geldi ki, Don Kişot gibi elde kılıç “faiz lobisi” avına çıkmak üzereyiz!..çıktık bile aslında!.. Yani bu işi mercek altına almamın nedeni bu paranoyanın önünü kesebilmektir!. Tekrar altını çiziyorum; evet doğrudur, o Devletçi burjuvalar geçmişte bütün darbelerin, bütün komploların ortağı olmuşlardır; ama küreselleşme süreciyle birlikte artık durum değişmiştir. Çünkü bir yanlarıyla onlar da burjuva ve onlar da bu işin-küreselleşme sürecinin-nimetlerini gördüler artık. Eskiden sadece Devletin yarattığı kapalı av alanında tekel karıyla işi idare ederlerken, şimdi artık onlar da dışarıya açılmaya başladılar. Almanya’da benim oturduğum evin alt katındaki çamaşırhanede bulunan çamaşır makinalarının büyük bir kısmı Beko artık, bu bir gerçek!. Üstelik artık, tekel dışı burjuvaların -Anadolu burjuvalarının diyelim- “finans kapitali” yok ederek varabilecekleri bir yer de yok! Bankacılık sistemini yok ederek varılacak bir yer yok!. Eskiden Sosyalist Sistem varken finans kapitali yok ederek “kapitalist olmayan yollardan” sosyalizme varılabileceği hayalleri falan kurulurdu, ama artık bunlara yer kalmadı!.. Yani artık 21.yy da yaşıyoruz!!. Ama ne oluyor, bu türden yaklaşımlar gelişen burjuva devriminin ittifaklar politikasını zedeliyor. Kendi yanına çekebileceğin birçok unsuru bu şekilde karşı tarafın -Ergenekoncuların- kucağına itmiş oluyorsun. Koyun şimdi önlerine demokratik bir anayasa taslağını bakalım, karşı mı çıkacak o “faiz lobisi” dediğiniz İstanbul burjuvaları buna? Gezi Parkında eylem yapan gençler karşı mı çıkacaklar böylesine demokratik bir anayasaya? Hadi çıksınlar bakalım, görürsünüz o zaman birden nasıl sönüverir o yakmaya çalıştıkları demokrasi ateşi!.. Şuraya bakın, ”faiz lobisi” mücadeleleri yüzünden neredeyse Avrupa Parlamentosuna bile savaş ilan edecek hale geldik!. Koyun bakalım demokratik bir anayasa metnini ortaya, karşı mı çıkacak o Avrupalı parlamenterler buna? Hepsi bir yana, Kılıçdaroğlu’nu azarlayan o Swoboda’yı bile karşımıza aldık, yani yetti artık bütün bunlar, aklımızı başımıza toplamazsak eğer, bu iş büyüyecek!.. Kısacası, eğer bu konu şu an gelişen burjuva devrimini yolundan saptırıcı bir potansiyel taşımasaydı olayı bu kadar büyüterek ele almanın bir anlamı da olmayacaktı..
Şimdi tekrar konuya dönüyoruz:
NEDİR BU KÜRESEL SERMAYE..
Yahu kardeşim, küresel sermaye diye diye bütün ülkelerin-bu arada Türkiye’nin de boğazı yırtılıyor!. Hani şu küresel sermaye gelsin, ülkede uzun vadeli yatırım yapsın da cari açık sorunumuz da bu şekilde kapansın diye yırtınıyoruz! Ee, kimdir, nedir o küresel sermaye? Finans kapital değil midir bu, ya da bir ucu finans kapitale çıkmıyor mu bunun? Sermayeyi, “bu finans kapital, şu değil” diye ayırabilir miyiz bugün artık? Ee, o zaman? Sen bir yandan o sermayeyi ülkeye çekmeye çalış, hatta demokratikleşme sürecini bile bununla endeksli hale getir (çünkü “demokratikleşmezsen gelmem” diyor o sermaye-o “finans kapital”) diğer yandan da onu “faiz lobisi” olarak ilan et çık işin içinden, üstelikte ona karşı savaş aç! Vallahi bu işin içinde bir “solcu” parmağı var! Benim bildiğim Erdoğan bu türden provokasyonlara gelmezdi kolay kolay! Kardeşim bir “faiz lobisidir” gidiyor ülkede kaç gündür, nedir ne değildir bu faiz lobisi derken meğer Cemil hoca açıklamış onu da haberimiz yokmuş: “finans kapital”miş meğer o!.. Biz bu kafayla gidersek daha çok kötek yeriz o “finans kapitalden”-ya da “faiz lobisinden”!. Bunun adı nedir biliyor musunuz, tek kelimeyle Don Kişotluk denir buna! Elinde modası geçmiş bir “solculuk” silahı, vermişsin bunu Anadolu burjuvalarının eline, onlar da hayalet taşlamaya başlıyorlar! İlk anda bu oyun hoşuna gidiyor tabi onların, ne de olsa ezeli düşmanlarına karşı ideolojik bir silaha sahip olmuş oluyorlar bu şekilde; ama yazık, oyuna, hem de bizzat o finans kapitalin oyununa geldiklerinin farkında bile değiller!. “Yokuş aşağıya inen arabaya gaz verdirmek” denir buna!.. “Faiz lobisi” adı altında hayalet taşlatıyorlar size farkında olmadan. Ee, neymiş, faiz lobisi diye birşey yokmuymuş! Olmaz olur mu, var tabi. Daha geçenlerde önce İngiltere’de, sonra da bizde suçüstü yakalandı bazı bankalar ve cezayı da ödediler. Ha, az mı buluyorsunuz bu cezayı, tamam bunu eleştirebilirsiniz. Ama dürüst olalım. Bütün bu işler kapitalizmin özünde var zaten!. Yani işin içinde sen varsan kapitalizm iyi, “finans kapital” varsa kötü oluyor, öyle mi.. Yarın fırsatını bulunca sen de (Anadolu burjuvalarını kastediyorum) finans kapital olacaksın, buna ne diyeceksiniz peki! Ha, “onlar olmaz, onlar faize karşı, kar payı bankacılığı taraftarı, onlar halka arz taraftarı”, ya da “onlar İslamcı, dini bütün insanlar” falan hikayeleri anlatmayın bana!. Milleti enayi yerine koyarak yeni bir kapitalizm (“halk kapitalizmi”) yaratmaya falan kalkmayın!
Evet, bir de o çıktı şimdi! Biz AK Parti’yi özelleştirme yapıyor falan diye alkışlarken, “bakın, Devlet mülkiyetini özelleştirme yoluyla özel mülkiyet haline getirerek burjuva devrimini geliştiriyorlar” derken, bir de baktık, son zamanlarda özelleştirmenin yerini “halka arz”, “halka satma” kavramı falan almaya başladı!. Birileri-gene o ideologlar- veriyorlar gazı, “bak” diyorlar, “bunlar halkın malı, sen bunları faiz lobicilerine satarsan onları güçlendirmiş olursun, halkın malını niye onlara satıyorsun ki”, “o” da-onlar da- “tamam” diyorlar, “haklısınız”! Korkunç birşey bu! Burjuva devriminin ruhuna aykırı!. Hani o Ecevit denemişti ya bu türden hikayeleri daha önce! Bari bu işi biraz daha geliştirin de adını da koyuverin “halk sektörü” diye!.. Gene bir “la havle” çekmek geliyor içimden ama devam edelim!
Ee, peki ne imiş bu “finans kapital”, nerden çıkmış o? Banka sermayesiyle sanayi sermayesinin kaynaşmasıyla ortaya çıkan bir ürün, kapitalizmin gelişmesinin bir üst aşamasının ürünü değil midir finans kapital? Yani öyle, kapitalizm dışı, “onu boğan bir ahtapot” falan değil bu!. Hadi, serbest rekabetten tekelci aşamaya geçilirken bu türden yorumlar yapılabilirdi belki, ve de o zamanın koşullarına göre doğruydu da bunlar; ama, ulusal sınırların ortadan kalkmaya başladığı küreselleşme koşullarında hala bunlara-bu türden kavramlara- takılıp kalarak günümüzü açıklamaya çalışmak biraz tuhaf olmuyor mu artık? Sermayenin küreselleştiğinden, ulus devlet kabuğunu kırarak küresel bir oyuncu haline geldiğinden bahsediyoruz, nedir peki bu sermaye, finans kapitale varmıyor mu bunun bir ucu? Yani sizin, sanki yeni birşey keşfediyormuş gibi ilan ettiğiniz o “finans kapital” bizzat kapitalizmin gelişmesinin ürünüdür. Ama, siz gelin de bunu bir de henüz daha finans kapital aşamasına gelememiş durumda olan o Anadolu burjuvalarına anlatın!. Onlar olaya farklı bir pencereden bakıyorlar!. Ve sanki finans kapitali yok ederek kapitalizm ötesi başka bir sistemi yaratabileceklerini falan sanıyorlar! Bunun için de bütün enerjilerini iki noktada topluyorlar: Birincisi açık, kendi konumlarına uygun bir ideoloji geliştirerek kendi dünya görüşlerini rasyonel hale getirmeye çalışmak. Türkiye somutu söz konusu olduğu zaman bunun da bir tek yolu var tabi, İslam’ı devreye sokmak!
İşte İslam tam olarak burada devreye giriyor. Açıktan banka sistemine karşı bayrak açamayacakları için olayı basit bir “faize karşı olma” durumuna indirgiyor, Anadolu burjuvalarına ideologluk yapmaya soyunanlar. İslam da faize karşı değil miydi zaten, o halde neden İslam “kapitalizme alternatif bir sistemin” çıkış noktası olmasındı! Görüyor musunuz iş nerelere geldi! Aslında finans kapital dışı burjuvaların derdi din falan değilmiş meğer, onların derdi sistemin egemenleriyle olan mücadelede İslamı kapitalizme karşı başka bir sistemin ideolojik kılıfı olarak kullanmakmış. Olayı böyle lanse ediyor o ideoloji üretme meraklısı çevreler!. İyi güzel peki, finans kapitalin canı cehenneme, ama sizin bu mücadelenizin varacağı yer neresi? Yani, şu an karşı çıkılan o “faiz lobisini”, ya da “finans kapitali” altederek nereye varmak istiyorsunuz? “Kapitalizme alternatif yeni bir islami sisteme” mi?. Ben size birşey söyleyeyim mi, sizin -Anadolu burjuvalarını kastediyorum- mücadelenizin amacı, kendinizin de finans kapital haline gelebilmenizdir!. Çünkü başka yolu yoktur bunun. Finans kapital denilen o “ahtapotu” yaratan bizzat kapitalizimin kendisidir. Bu nedenle, eğer onu-onları altetmeyi başarabilirlerse, onlara karşı mücadele eden Anadolu burjuvalarının varacağı yer de gene orası olacaktır!. Bu durumda değişen, Koç, Doğuş vb. gidecek onların yerine bilmem ne grubu gelecek!. Bu işin varacağı yer budur!. Siz istediğiniz kadar hayır, “faize karşı İslami bir sistem kapitalizme alternatif yeni bir sistemdir” falan diye yutturmaya kalkın, bu işin özü, mantığı budur.
Anadolu burjuvaları finans kapitale karşı mücadelede bir yandan kendi sınıfsal konumlarına uygun bir dünya görüşü-ideoloji yaratmaya çalışırlarken, diğer yandan da, “faiz lobisi”, ya da “finans kapital” denilen “ahtapota” -sermayenin egemen kanadına- karşı mücadelede ittifak arayışına girerler. Ki, düşmanımın düşmanı dostumdur anlayışı zaten bunu-bu türden ittifakları- kendiliğinden gündeme getirir!. Çok açık! Finans kapitale karşı mücadelede işçi sınıfıyla-geniş halk kesimleriyle ittifaktan bahsediyoruz. Eskiden bu iş çok daha basitti aslında!. O, MDD, ya da UDD teorilerini hatırlayın! Hepimiz o tezgahların içinden çıkıp geliyoruz! Ama Sosyalist Sistemin çöküşünden sonra epeydir bu türden “solcu” teorilere rağbet azalmıştı artık! Yani, “önce finans kapitale karşı tekel dışı burjuvaziyle işbirliği yapacaksın, sonra da, ikinci aşamada, oradan devrime, işçi sınıfı iktidarına doğru yol alacaksın” anlayışı eskiden olduğu gibi rağbet bulmuyordu. İnsanlar, şimdi artık, kapitalizm sonrası için, adı “sosyalizm”, ya da işçi sınıfı iktidarı olmayan başka bir sistem arayışı içindeydiler! Bakın sevgili Cemil hocamız bu arayışa nasıl cevap veriyor. Aşağıdaki satırlar onun[2]:
“..Riba nedir? İşte bu ekonomide ribanın bütün halleri hâkim olur. Eşitsizliğe dayalı mübadele, güçsüz olanı sömürmek (riba’l fadl) ve karşılıksız varlıkların mübadelesi (Bey’ü’l-garar) öne çıkar. Faiz, (riba’n-nesie) hem bu ikisinin zorunlu bir sonucu, hem de bizim yukarıda anlattığımız sürecin ifadesidir. İslam’da yasak olan bu riba ekonomisidir. Buradan çıkarak, İslam ekonomisi iki temel düzenleyici alana dayanır: Riba yasağı ve Zekât müessesesi. Keza, Said Nursi, Kur’an’ın kanuni esasisinin vücûb-i zekât kaynaklı olduğunu söyler, ama bunun riba ile ortadan kaldırıldığını, ribanın, toplumda eşitsizliği ve çatışmayı artırarak, krizin nedenlerinden biri olduğunu vurgular...
“İslamcılık: Evet, politiktir ve nihai adaleti anlatır. Burada alternatif bir iktisadi sistemin temellerini bulabilir miyiz ve bulursak bunu İslam iktisadı olarak nitelendirmek mümkün müdür? Önce şunu söylemek gerek; İslam, içinde bulunduğu toplum nizamını veri kabul ederek, bunu Kur’an’ın temellerine göre düzenlemek isteyen bir anlayışa sahiptir. Burada tartışılması gereken Kur’an’ın temellerinin kapitalizmle örtüşüp örtüşmeyeceğidir. Burada bizim yorumumuz Kur’an’ın tamamıyla kapitalizmin dışı bir sistem vazettiği yönündedir.
Şimdi gelelim Emre Aköz’ün (tespitine) sorusuna, sermayeyi büyütmek isterseniz, faize bulaşacaksınız arkadaş diyor, bu zorunlu. Tabii ki yukarıda da belirttik, var olan koşullarda zorunlu. Ama var olan koşulları aşmaya başladığımız andan itibaren değil. Sermaye (anlattık) dinamik bir kavram. Ama sermayenin hangi bütünlükte ve kimin tasarrufunda olacağı önemli..Ama sermayenin dinamiklerini piyasayı çalıştıracak şekilde kamusal alanları genişleterek, yani piyasayı, piyasanın, tekele izin vermeyecek şekilde çalışması için, kamusal kurumlarla kuşatırsanız küçük özel mülkiyetin temel alındığı yeni bir toplumsal düzene adım atarsınız…Peki, sermayedarı ortaya çıkaran ve onu tekel yapan sonra da kapitalist devletle buluşturan nedir? Ücrete dayalı sistem. Yani emek gücünü metalaştıran, onu tıpkı köleci sistemdeki insan gibi, alınıp satılan hale getiren daha sonra da onun, piyasa dışı devlet yaptırımlarıyla pazarlık gücünü elinden alan sistem. Bu sistem, yukarıda anlattığımız gibi ribanın ta kendisidir başından beri. O zaman bunu aşacağız. Bunu aşmak aynı zamanda, sermayenin büyüme zorunluğunu ve tekel olma zorunluğunu aşmak demektir. Sermayenin temerküzü piyasanın ilk andaki dengesini yerle bir eden, piyasanın özünü ortadan kaldıran ‘denge’ dışı bir tarihsel aşamadır. Sermayenin temerküzü ve tekelleşmesi bu anlamda, bu dengeye aykırı bir durumdur. İslam’ın öngördüğü temerküz değil infaktır. İnfak, tüketim, transfer, -çok olandan az olana- (aktarma) ve yatırım harcamalarını kapsar. Ama harcama da ‘helal gelir’in kaynağıdır. ‘Helal gelir’ ise içinde riba olmayan gelirdir. Ancak bu denge hali için ecir döneminin (bkz; Said Nursi) yani ücret döneminin bitmesi gerekir.
Yani ücretin ortadan kaldırılıp eşit ve özgür paylaşım gereklidir. Sermayeyi atomize edip, kamusal hale gelmesinin yolunun açılması gerekir. Buradaki ‘kamusal hali’ devlet olarak kullanmıyorum, tam aksine onun karşısında sivil bir ortaklaşalık olarak kullanıyorum. Bütün bu büyük yatırımları yapacak, altyapıyı hazırlayacak kamusal (devlet değil) küçük özel mülkiyete dayalı bir ekonomik sistem olabilir. Banka sistemi de faize ( tekelci-devletçi ekonomiye) değil, girişimci[8] karına dayalı olabilir. Zaten buraya gidiyoruz. Bugün banka sistemi giderek reel alanlara, en azından geri ödeme süresi kadar, ortak olursa ayakta kalacağını anlamış bulunuyor. Bunun için katılım bankacılığı ve girişim sermayesi desteği giderek öne çıkan bir finansman biçimi oluyor. Sukuk ihracı artıyor.
Bütün bu değişim olmaya başladığında ve bunun siyasi kurumları bu değişimi kalıcı hale getirmek için örgütlendiğinde önümüzdeki sisteme kapitalizm dermisiniz, bu ayrı bir tartışma. Ama bu tartışma aynı zamanda son günlerde yapılan İslamcılık, İslam’ın topyekûn ekonomik-sosyal sistem vaz edip etmeyeceği tartışmasına da oturuyor..“
Ne tekeli Cemil hocam, tekel mi kaldı artık. Hani o eski alışkanlıkla “büyüklere” tekel mi diyeceğiz hala? Bir Apple mi tekel şimdi, yoksa Samsung mu, ya da kim tekel, Google mı yoksa Siemens mi, kim kim..Yoksa “tekel tekel” derken sadece Koç’u falan mı kastediyoruz! Hem küreselleşmeden bahsediyoruz, hem de tekelden? Kamu kurumlarıyla tekelleşmeyi denetleyerek engelleyeceğiz, küçük girişimciler kalacak ortada, ücretli işçiliği de ortadan kaldırdık mıydı, Kuran’ın da öngördüğü o “kapitalizm sonrası” sisteme ulaşmış olacağız. Bu mudur yani şimdi bizim bilgi toplumundan anladığımız? Hani, modern komünal toplum falan diyorduk ya meğer o da böyle birşeymiş? Bir kere daha altını çiziyorum, artık 20.yy dan kalma kavramları bir yana bırakalım.
İsterseniz önce şöyle bir soru soralım Anadolu burjuvalarına: Gerçekten bu türden teorik-ideolojik açılımlara ihtiyacınız var mı sizin? Bakın, dünyanın en büyük havaalanını yapmaya karar verdiniz, 3. Boğaz köprüsüydü, Kanal İstanbul’du derken taş üstüne taş koyarak ülkeye çok büyük hizmetler yapıyorsunuz. Eğer belirli bir ideolojiye sahip olursanız bütün bu hizmetleri ikiye katlayacağınızı mı sanıyorsunuz yoksa? Ya da, söylemlerinize anti “faiz lobisi”-“anti finans kapital”, veya “İslami bir sistem” falan gibi fantastik ideolojik kılıflar giydirerek daha etkili olacağınızı mı düşünüyorsunuz? Bırakın Allah aşkına! İnsanlara gına geldi artık ideolojilerden!. Hem bir yandan diyoruz ki, 21.yy ideolojilerin yok olmaya başladığı, bilginin öne çıktığı, bilgi toplumuna doğru giden yeni bir süreç olarak başlamıştır, hem de halâ yeni ideolojiler arayışı içindeyiz!
Bilgi toplumu, ya da modern komünal toplum demek yetmiyor mu Cemil hocam, nerden çıkıyor şimdi bu anti kapitalist İslami toplum arayışları? Tamam, böyle beyin fırtınaları yapalım, tartışalım ama, işin sonu bakın nerelere varıyor. “Faiz lobisi”ne karşı mücadele falan derken ülkenin huzuru bozuluyor, barış süreci zarar görüyor bundan. Hele durun şu anayasa sorununu bir halledelim, ondan sonra daha rahat tartışırız o İslami sistemleri falan. Lütfen ortalığı daha fazla bulandırıpta insanların kafasını karıştırmayın. Baksanıza, daha bir hafta önce “dünya Erdoğan’ı destekliyor” falan derken, şimdi aynı çevreler, “bütün dünya Erdoğan’a karşı” falan demeye, ucu bucağı görünmeyen “dış komplolardan” falan bahsetmeye başladılar. Öyle bir “faiz lobisi” edebiyatı başladı ki ülkede, neredeyse herkes cadı avına çıktı!. Bütün dünyaya hakim bir “faiz lobisi” var da onlar da hep bize karşılar..bu mudur şimidi vardığımız yer?..
YAZININ 1. BÖLÜMÜ
http://www.duzceyerelhaber.com/Munir-AKTOLGA/16348-Herkes-icin-gezi-parki-dersleri-1
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023