Münir AKTOLGA
Bakın R.Koç ne diyor: "Dünyamızda iç dinamikler değişmiş ve güç odakları kaymıştır. Amerikan ekonomisi yavaş yavaş kalkınırken, Avrupa ekonomisi tersine küçülmekte ve Euro bölgesinde alarm zilleri çalmaktadır. Çin'in yavaşlaması, Japonya'nın hala sıfırda olması ve de Hindistan'ın artık büyümemesi, dünya ekonomik parametrelerini aşağıya çekmektedir. Ülkemiz dünya krizini ağır bir fatura ödemeden atlatmıştır. Tarihinde ilk defa IMF'e bütün borçları ödemiş ve helalleşmiştir. Başka dış borçlarımız ve cari açık devam ediyor olsa dahi bu çok önemli bir başarıdır. Ekonomimiz bu yıl yine nispeten sevindirici bir büyüme sergileyecek ama buna rağmen ülkemizin dış gelişmelerden etkilenmemesi mümkün değil."
Kim söylüyor bunları? Devletin kanatları altında gelişmis, bütün darbeleri desteklemiş olan Devletçi burjuvazinin en önde gelen temsilcilerinden birisi!.."Dünya degişti artık" diyor, "iç dinamikler değişmiş, güç odakları kaymıştır" diyor R.Koç ve de ekleyerek, Türkiye'nin iyi yolda olduğunu söylüyor..
E, simdi ne yapacağız? Hayır bunların hiç bir anlamı yoktur diyerek intikam çığlıklarıyla yola devam etmeye mi çalışacağız? Kime faydası olacak ki bunun? Bu yolda gaz verenlere söylüyorum, Allah akıl versin!!..Buna hedef şışırmak-şaşırtmak denir!. Karşında hala firsat kollayan pusuya yatmış bir Ergenekon çetesi, Devlet sınıfı varken, yeni anayasa yapımı, Kürt sorununa kalıcı çözüm getirmek gibi devasa sorunlar varken, tarihsel-toplumsal gelişme sürecinin (hepsinden önemlisi de küreselleşme sürecinin) getirip yanıbaşına koyuverdiği, en azından şu geçiş döneminde ittifak yapabileceğin, yapman gereken güçleri elinin tersiyle itemezsin!..Neymiş efendim, onların bankası varmışta berikinlerin-Anadolu burjuvalarının yokmuş!..Bu mudur şimdi burjuva devriminin önündeki en önemli sorun?..Anadolu burjuvalarıyla İstanbul burjuvaları arasındaki sınıf savaşında saf tutmak mıdır şu anki sorunumuz!..Hep o eski ittihatçı-“solcu”, tahrip etme, yok etme anlayışının kalıntıları bunlar..Hadi Koçları vb. yok ettik, başka Koçlar çıkmayacak mı onların yerine!..Mesele bu değil ki!..Kapitalizm altında yaşıyoruz, bunu hiç kimse unutmasın..Hiç kimse, sivil toplum muhalefetinin yolunu saptırmaya çalışmasın, demokrasi mücadelesiyle burjuvazinin iki kanadı arasındaki mücadeleyi biribirine karıştırmasın...
Bakın, Erdoğan’la konuştuktan sonra ne diyor TÜSİAD başkanı:
“Türkiye'nin 30 yıldır süren şiddetten, terörden arındırılmasıyla ilgili çözüm sürecine ilişkin beklentilerini Başbakan Erdoğan'a anlattıklarını söyleyen Yılmaz, Başbakan'ın bu konudaki kararlılığını gördüklerini ifade etti.
Yılmaz, "Türkiye'nin huzura, barışa kavuşması bakımından bu süreç çok önemli. İnşallah sürecin memleketin hayrına, barışın ardından yapacağı büyük sıçramaya vesile olacağına hemfikir olduk. Gerek bölgesel, gerek ulusal anlamda kalkınmamızda TÜSİAD'ın rolüyle ilgili sayın Başbakan'ın görüşlerini aldık. Başbakan, TÜSİAD'a bu konuda önemli görevler düştüğünün altını çizerken, biz de bu konudaki detaylı çalışmalarımız, hazırlıklarımız hakkında kendisine bilgi verdik" ifadelerini kullandı.
Gazetecilerin, çözüm sürecin konuşulup konuşulmadığını sorması üzerine Yılmaz, "Tabii ki TÜSİAD'ın bu konudaki hazırlıklarından bahsettim. Bu konuya ilişkin yapacağımız çalışmaları kendilerine arz etme fırsatı bulduk" yanıtını verdi.
Yılmaz, "Sürece ilişkin herhangi bir endişe belirttiniz mi?" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Hayır. Sürece ilişkin endişemiz yoktur, sürece ilişkin inancımız vardır. Hepimizin sürece ilişkin inancı vardır. Ülkede barışın gelmesi ve bu toplumun huzura kavuşması ve bu huzurla refah sıçraması yapmasının arifesindeyiz inşallah."
TÜSİAD ile hükümet arasında daha önce yaşanan polemiklerin toplantıda gündeme gelip gelmediği"nin sorulması üzerine de Yılmaz, "Gayet yararlı, faydalı, kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdik" dedi.
Nedir şimdi bütün bunların anlamı? Bükemedikleri bileği öpme yarışına mı giriyorlar İstanbul burjuvaları? "Zoru görünce imana mı geldiler” diyorsunuz? “Aslında değişen birsey yok, bunlar rol yapıyorlar, sakın aldanmayalım, fırsat düşmüşken ömüklerine basalım" diye mi düşünüyorsunuz!..
Ben bu görüşlere katılmıyorum. Ben diyorum ki, küreselleşme koşulları İstanbul burjuvalarını da etkileyerek onları da belirli bir noktaya getirmiştir artık..Düşünün bir kere, o Anadolu burjuvaları bile nerelerdeydiler daha önceleri. Şimdi bir Erdoğan Erbakanla halâ aynı yerde mi duruyor halâ?..Ama sen tutarda intikam peşinde koşarak adamların üstüne saldırırsan, onlar da, savunma psikolojisi içinde, “ben de capulcuyum” diyerek karşına çıkmaya çalışırlar!!..Yani, sadece karşımızdakilerin yanlışlarını görerek bir yere varamayız!..Şunu unutmayalım ki, amaç daima üzümü yemek olmalıdır..Bunu aslında en iyi kavrayan ve şimdiye kadar uygulayan da AK Parti ve Erdoğan olmuştur. Bu nedenle, benim derdim daha ziyade şu son zamanlarda ortaya çıkan o "yol göstericilerle"!..Erdoğanı da onlara fazla kulak verdiği için eleştiriyorum zaten!..Nitekim, görüyorsunuz işte, bu strateji İstanbul burjuvalarını savunma psikolojisiyle sokakla birleştirdi!..Bir anda “çapulcu” olup çıktılar hepsi!!..Yoksa bu muydu istenilen!..Adamlar diyor ki, anayasa konusunda, barış süreci konusunda işbirliği yapmaya hazırız..E..”yok sen faiz lobisisin-sen finans kapitalistsin seninle işbirliğini yapmıyoruz” mu diyeceğiz!..Ben bu yolu son derece tehlikeli buluyorum!..Yokuş asağıya inerken arabaya gaz vermeye-verdirmeye benzetiyorum bunu!.
Tamam, yarın yeni anayasa yapılarak yeni bir Türkiye inşa edildikten sonra da aradaki çelişki devam edecektir. Yani, öyle görünüyor ki İstanbul burjuvalarıyla Anadolu burjuvaları arasındaki çelişki hiç bitmeyecek. Bunlardan biri iktidarda olursa diğeri mutlaka muhalefete destek verecek bu doğru; ama buradan yola çıkarak hiçkimse şu geçiş aralığında bu çelişkiyi başat hale getirmeye çalışmasın. Unutmayın ki, Anadolu burjuvaları olarak siz ne kadar onların üstüne varırsanız onları da o kadar eski müttefiklerinin yanına itmiş olursunuz! Sanırım bu da kimsenin işine yaramaz!
Gün, “bak, zoru görünce dize geldiler, bu nedenle, hep tepelerinden yumruğu eksik etmeyelim, onlara soluk aldırmayalım” günü değildir. Ortak noktaları öne çıkararak devrimin yolunda ilerleme günüdür. Bakın Kürtler de orada sabırsızlanıp duruyorlar haklı olarak, ne olacak bizim durumumuz diye!. Siz burada biribirinizi yemeyle vakit kaybederken yaklaşan tehlikenin farkında bile değilsiniz. Yarın bir de onlar da eklenirse koroya o zaman görürsünüz hanyayı Konyayı!..Dua edinde bu sefer barış beklentisiyle onlar işin dışında kaldılar! Hem sonra, bir yandan Türkiye’nin önünü kesmeye çalışan uluslararası bir tezgahtan bahsediyoruz, ki doğrudur bütün bunlar, diğer yandansa kendi içimizde biribirimizi yemenin hesapları içindeyiz. Aklımızı başımıza toplayalım!
Bazılarının kafasında hep “yok etme”, “onun yerine geçme” anlayışı var! Ama bu mantık her durumda geçerli değildir!. Evet, Batı’da feodal toplumdan kapitalist topluma geçerken, iki sistem arasındaki çelişki uzlaşmaz bir çelişkidir. Bu yüzden de, tıpkı yumurtadan çıkan o civcivin kabuklarını kırması gibi burjuvazi de feodal kabukları kırarak hayat hakkı bulabilmiştir kendisine. Burjuva devriminin programı Batı’da bu türden bir mantık üzerinde gelişir, bu doğrudur. Ama, bu diyalektiği bize, içinde yaşadığımız Türkiye toplumuna uygularken çok dikkatli olmak gerekiyor. Bu durumda, artık ortada kırılması gereken tek bir kabuk vardır. O da Osmanlı artığı Devletçi yapıdır. Bunun dışında, geçmişte onun içinde onun bir parçası olarak gelişmiş olsa da bugün bu yapıya ters düşen, ya da onunla arasında çelişkiler bulunan herkesle ittifak yapabilmek gerekiyor.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023