Murat AKSOY
Türkiye, 24 Haziran’da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine kilitlenmiş durumda.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için altı isim yarışırken; milletvekilliği seçimleri, Cumhur İttifakı, Millet İttifakı ve HDP arasında geçecek. Bu yönü milletvekilliği seçimlerinin 2.5 parti arasında geçeceğini söylemek mümkün.
HDP, Millet İttifakı’nın dışında kalsa da siyaseten yanında, Cumhur İttifakı’nın hem siyasi hem de ideolojik olarak karşısındadır.
Her iki seçimin sonuçlarının, birbirini doğrudan etkileyeceği bir seçime gidiyoruz.
Sonuçlara ilişkin farklı kombinasyonlar mümkün.
Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilir, Cumhur İttifakı Meclis çoğunluğunu kazanabilir.
Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilir, Millet İttifakı Meclis çoğunluğunu kazanabilir.
Muhalefetin adayı Cumhurbaşkanı seçilir, Cumhur İttifakı Meclis çoğunluğunu kazanabilir.
Muhalefetin adayı Cumhurbaşkanı seçilir, Millet İttifakı Meclis çoğunluğunu kazanabilir.
Bunların hepsi teorik olarak gerçekleşme ihtimali olan seçeneklerdir. Yine her sonuç, farklı bir Türkiye tablosunu içinde barındırmaktadır.
***
24 Haziran’a giderken Türkiye siyasi iklimine bakıldığında seçimler, demokrasinin gerçekleştiği “araç” olmaktan çıkıp, iktidarı için ontolojik yani “varlık/yokluk” sorunsalına indirgenmiş görünüyor.
İktidarın kullandığı siyasi üslup, siyasi argümanlar, siyaset yapma tarzı bunu göstermektedir.
Oysa siyaset, en kaba hali ile toplumsal taleplerin siyasi karar süreçleri ile kesişip, hayata geçirilmesidir. Yani toplumsal sorunların çözülmesidir.
Bunun yolu ise farklı birey, toplum, ülke ve dünya tasavvurları olan partilerin birbiriyle konuşabilmesi ve “ortak gelecek”, “birlikte yaşama” ortak keseninde buluşabilmesidir.
Farklı olanla konuşabilme, onu anlama ve ortak gelecek ve birlikte yaşamak için tarafların tavizler vererek buluştuğu ortak zemin siyasetin doğal alanıdır.
***
Ancak Türkiye’de siyaset dendiğinde anlaşılan bu değildir.
Özellikle iktidarın 2011 sonundan itibaren savrulduğu siyasi dile, siyasi anlayışa, ülke ve dünya okumasına bakıldığında; kendi siyasal anlayışını, siyasi kimliğini, toplumsal kültürünü biricikleştirip, farklılıklarıyla tüm toplumu kendine benzetme, homojenize etme arayışı içinde olduğunu görüyoruz.
Bu arayışın doğal sonucu olarak siyaseti, farklı olanla birlikte yaşamak, ortak gelecek tahayyülünde uzlaşma arayışı olarak değil; kendi siyasi ve kültürel kimliğini üst kimlik haline getirme mücadelesi olarak görmek doğallaşıyor. Böyle olunca, dönüştürmek isteyenin, dönüştürülmek isteyeni yani farklı olanı, “öteki”, “düşman” görmesi kolaylaşıyor.
Farklı olanı, kendi varlığı için tehlikeli görüp onu kriminalize etmesi kolaylaşıyor.
Üstelik bunu sahip olduğu devlet imkan, araç ve ideolojik aygıtları ile yapması hayli kolay oluyor.
***
Bu yüzden seçimler, sonuçlarının herkesin kabul edebileceği bir tartışmadan çıkarılıp, “gidip, gitmeme”, “sessiz gitme, gitmeme” gibi tali karşıtlıklara indirgenebiliyor.
Oysa seçim, farklı siyasi partilerin siyasal programları, ülke ve dünya tasavvurları doğrultusunda toplumdan oy almaları, kazandıkları durumda ise belli bir süre toplumu yönetmeleri için yetki almalarıdır.
Sandıktan alınan bu yetki, seçilenlere keyfilik değil sorumluluk verir.
Siyasi iktidar, bu sorumluluğu bir sonraki seçime kadar kullanır. Klasik demokrasinin temel kuralı budur.
***
Oysa siyasi iktidar, 24 Haziran seçimlerini demokrasinin gerçekleştiği bir an olarak değil, kendi siyasal varlığına ilişkin bir tehdit olarak görüyor. Diğer siyasi partileri, toplumu yönetmeye aday birer siyasi aktör olarak görmüyor.
Bunun için siyasal üslup, siyaset yapma tarzı, siyasal söylemi ile kucaklayıcı değil, toplumsal kutuplaşmayı besliyor.
Seçimler, siyasi partiler için bir varlık yokluk meselesi değil, topluma sundukları gelecek tasavvurları ile iktidar sorumluluğu kazanma yarışıdır.
Seçimleri farklı olanı düşman görmek, kendi dışında hereksin kaybettiği bir oyun olarak görmek değil, tam tersine sonuçta tüm ülkenin kazandığı bir demokratik yarış olarak görmek gerekiyor.
Türkiye’nin içinde bulunduğu toplumsal kutuplaşmanın dindirilmesinde kuşkusuz en büyük sorumluluk hala iktidarda. Ama iktidar tam tersine bu kutuplaşmayı konsolide ederek iktidarını korumak istiyor.
***
Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm muhalefet liderlerinin siyasi önceliği toplumsal kutuplaşmanın ortadan kaldırılmasına, siyasi normalleşmeye vermeleri bu açıdan anlamladır.
Unutmayalım ki, siyaset ve seçimler birilerinin değil tüm Türkiye’nin kazandığı bir demokratik araç olmak durumundadır.
Şunu unutmayalım ki, 25 Haziran sabahı, seçimi kazananlar da, kaybedenler de bu ülkede birlikte yaşayacak. Aynı pazarda alış-veriş yapacak, aynı otobüse, metroya, vapura binecek, akşamları aynı dizileri izleyecek, birbiriyle ticaret yapacak. Kısaca birlikte yaşamaya devam edeceğiz.
Unutmayalım sadece seçime gidiyoruz, o kadar.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018