Murat BELGE
Yüzyılların 21’incisine bir tuhaf girdik. Özelikle ya da “münhasıran” Türkiye’yi kastetmiyorum. Zaten bu sözün bağlamını veren “politika” söz konusu olduğunda Türkiye’nin “tuhaf” işler yaptığını söylemenin “haber değeri” yok. Hep öyleydi, gene öyle. Bu tuhaflığı özellikle politik geçmişinde ciddi bir “demokratik birikim” taşıyan ülkelerde gözlemliyoruz. “Liberal demokrasi tehdit altında” dedirtecek, dedirten bir yığın “alamet” var. Tehdidin temelinde de kural olarak “popülizm” yatıyor.
İşte Amerika, demokrasinin olgunluğa eriştiği ülkelerden biri! Bundan 15, 20 yıl önce biri size böyle bir adamın cumhurbaşkanı olduğunu ve bir kere daha seçilmesinin mümkün ve hatta muhtemel olduğunu söylese, inanır mıydınız? Düşünüyorum, ben inanmazdım gibi geliyor.
Öyle geliyor ama sonuçlar ortada, bunu hazırlayan süreç de ortada: Reagan başkan olduysa, hele “oğul” Bush olduysa, Trump niye olmasın?
Ama tarih böyle bir şey. Bir başka gözle izlendiğinde hiç de şaşırtıcı olmayan pek çok olay o göz çalışmayınca gördüğüne inanamıyor. Trump Amerika’nın başında böyle bir başkan oldu, başkanken şaşırttı, başkanlığı bitince belki daha fazla şaşırttı. Congress’i basma olayında nasıl bir tavır takındığını hatırlayalım.
Zaten asıl sorun burada. Stormy Daniels’a “sus-payı” para vermiş mi, vermemiş mi? Ne kadar önemli olabilir? Vermişse (ki belli: vermiş) bu bir “cürüm” müdür, “kabahat” mıdır? Bunlar Amerika’da daha bir süre tartışılacak muhtemelen. Ancak şimdi Trump, bir “suçlu.” Ve Amerikan yasaları bu konumda olan bir insanın seçimde aday olmasına (ve dolayısıyla seçilmesine) engel değil. Herhalde anayasayı yazanlar böyle bir olayın olabileceğini akıllarına getirmediler. Yani sonuçta Trump aday oluyor. Bu da bir söz hakkı olacağını düşüneceğiniz Cumhuriyetçi Parti’de onun adaylığını engelleme yolunda bir irade gözükmüyor. Yasal bakımdan da yolu açık gibi.
Mahkeme onu suçlu bulursa oy vermeyeceğini beyan edenler var (bunlar, beraat etmesi durumunda Trump’a oy vermekten kaçınmayan kişiler. Peki, işte şimdi mahkeme onu mahkûm etti. Ettiği için Trump’a oy verecekler olabilir mi? Bence olabilir.
On iki kişilik jüri Trump’ı suçlu buldu. Siyasi bağıtlanmışlığı olmayan on iki sıradan yurttaş... Mahkeme de Trump’ı köşeye sıkıştıracak herhangi bir şey yapmaktan titizlikle kaçındı. Yani, “Başkanımıza haksızlık ediliyor” diyecek, bunun izini sürecek herhangi bir açık kapı yok. Ama Trump’ın asıl seçmenleri onu böyle “sahtekarlık” yaptığı için defterden silecekler değil, tersine Amerika’nın başkanının böyle davranmakta özgür olmasını isteyenler. Bunlar Amerika’yı birtakım seçkinlerin yönettiğine inanıyor ve bundan rahatsızlık duyuyorlar. “Bu yapılır, bu yapılmaz” gibi düzgün davranış kalıpları onların gözünde halkın özgür iradesini kısıtlayan gereksiz ve anlamsız kurallar, yani tıpkı Trump gibi düşünüyorlar.
Ben sonuçta Trump’ın seçilmeyeceğini sanıyorum. Böyle olmasını istediğim için mi böyle söylüyorum? Olabilir. Olabilir ama tekrar edeyim: Seçilmeyecektir.
Gözümde büyüttüğümü sanmıyorum. Aksaklıklarını, eksikliklerini biliyorum, biliyoruz. Demokrasiden çok uzak inançları, davranışları olduğunu da bir yığın somut örneğiyle gözlemledik. Ama bunlar Amerikan demokratik geleneğinin olumlu, sağlıklı yanlarını görmezlikten gelmemizi gerektirmiyor. Ayrıca, dünyada kusursuz bir yönetim sistemi bulunmadığını unutmamalıyız. Demokrasiye “kusursuz” olduğu için değil, daha iyisini henüz oluşturamadığımız için bağlıyız. Bu “daha iyisi” aslında mümkün, ama bugün vardığımız, aşamanın değerini bildiğimiz ve sindirdiğimiz için mümkün. Onu reddederek varılacak bir “demokratik aşama” yok.
Amerika’da bu geleneğin değerini bilenlerin Trump gibi adamların temsil ettiği tehlikeleri gördüğü kanısındayım. Bu mahkumiyetle sonuçlanmış dava gibi olaylar bu ülkede demokrasinin kendini korumak üzere tedbirler almaya başladığını gösteriyor. Sonuçlanan davanın yanı sıra üç tane de devam eden var; bunlarda da Trump’ın lehinde cereyan eden bir şey görünmüyor. İçerikleri de daha ciddi: Stormy Daniels davasına göre hiç değilse.
Tabii bir “seçim” üstüne konuşuyoruz. Seçim dediğimiz şeyin bir kazananı, bir de kaybedeni olur. Ben Trump’ın kaybedeceği varsayımı üstünden konuşuyorum. Bu demektir ki rakibi, yani Biden, kazanacak. Öyle mi, kazanacak mı? Kazanırsa Trump kaybettiği için sevineceğiz. Ama Biden’ın kazanması da bir bayram etme durumuna yol açacak değil herhalde. Bunu da cereyan etmekte olan Ortadoğu faciasında seyrediyor ve görüyoruz. Biden, yaşı dahil, bir yığın zaafı olan bir başkan adayı. Trump kazanırsa bu zaafların da payı mutlaka olacaktır.
Şu 21. yüzyılda başımıza gelenleri ben “temsili demokrasi”nin krizine bağlıyorum. İki-kutuplu dünyada zaman zaman “ölüm/kalım” sorunu kılığına girebilen politik gerginlik bir insanın kendi bulunduğu -bulunmayı seçtiği- cepheden birtakım şikayetleri olsa da bunları seslendirmemek tercihinde bulunmasına yol açıyordu. Demokrasi sınavında, “sosyalist” olduğunu iddia eden ülkeler sınıfta kaldı. Onlar teslim bayrağını çekerken, onların despotizmine karşı “hür dünya” olma iddiasıyla savaşanların pek o kadar demokratik olmadıkları da görüldü. Bu arada unutulmaması gerekli bir etken de teknolojik gelişmedir. Teknoloji boş durmuyor, ilerliyordu ama başarıları, yarattığı imkanlar demokrasiyi yayma ya da derinleştirme yolunda kullanılmıyordu. Bu etkenlerin bir araya gelmesinin günümüzün popülist dalgasını yaratan dinamik olduğu kanısındayım. Bugünün “temsili demokrasi”sinin, “parlemanter demokrasi”sinin veremediği “benim iradem” arayışına verilen sahte cevap popülizm.
Bunları önümüzdeki dönemde uzun uzun tartışmamız gerekeceği kanısındayım. Ortaya bir “sorun” çıkması insanları düşünmeye, aramaya davet eder. Marx’ın dediği gibi, bu aşamaya gelmek muhtemel “çözüm”ün ucunun da görünmeye başladığının sinyali olabilir.
Umarım öyledir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025