Oya BAYDAR
Dünya kaç milyar yaşında, ilk insanımsının ayakları üzerinde doğrulmasından bu yana kaç milyon yıl geçti, tek tanrılı uhrevî dinlerin tarihi kaç bin yıl, kapitalizm kaç yüzyılda oluşup evre evre gelişti, sosyalizm denemelerinin tarihi kaç yüzyıla, kaç on yıla uzanıyor? Tarihte kaç büyük imparatorluk kuruldu ve yıkıldı, kaç yüz medeniyet, devlet, iktidar gelip geçti?
Milyon yılların, bin yılların merceğinden bakıldığında insanlar ve insanların kurduğu bütün yapılar, düzenler, ideolojiler, inançlar geçicidir. İnsanlık tarihinde mutlak ve sonsuz yoktur. Tanrı, insanın sonsuzluk özleminin ve kendisinde olmayan mutlak hakikati arayışının adıdır belki de.
Bütün bunlar doğru da, kısacık bir zamanla sanırlı tek bir ömrü olan birey insan, o biricik yaşamı belli bir toplum içinde sürdürürken günün somut gerçekliğinin ve somut kavgasının dışına kolay kolay çıkamaz; bir gün hepsi geçecek, her şey değişecek soğukkanlılığıyla bakamaz olaylara, çünkü Tarihin vakti çoktur, biz insanlarınsa pek az...
Bunları, içinde yaşadığımız şu dağdağalı dönemde, güncelin ve dar siyasetin ruh halinden biraz uzaklaşıp sâlim düşünebilmeme yardımcı olur umuduyla yazdım.
..............
Türkiye, kimilerinin fay hatları da dediği derin bölünmelerle şahrem şahrem yarılmış durumda. Üstelik tek değil; çeşitli derinliklerde, birbirlerini enine boyuna kesen birden fazla fay hattı var: Laik- Müslüman, Türk-Kürt, sağcı-solcu, ulusalcı- evrenselci, Alevî- Sünnî karşıtlığı bunlardan bazıları. Bu fay hatları üzerinden birbirimizi yiyip duruyoruz. Uzlaşabileceğimiz yerde ayrışıyor, kucaklaşabileceğimiz yerde birbirimizi vuruyoruz.
Gezi olaylarının ülkedeki kutuplaşmayı şiddetlendirdiğinden söz ediliyor. İlk bakışta doğru ama bu kutuplaşma fay hatlarımızla bire bir örtüşmüyor. Gezi’de; iktidarın her türlü muhalefeti susturmayı, geriletmeyi hedefleyen uygulamalarına yeter diyenler, İslamcı- milliyetçi- muhafazakâr toplum mühendisliği girişimlerine itiraz edenler, yaşam biçimlerini tehlike altında görenler, yitirdikleri iktidarı yeniden kazanma özlemi içinde olanlar geçici bir blok oluşturdular. Gezi olayları onlarca benzemezi, onlarca bir kazanda kaynamazı birleştirdi. AK Parti Hükümeti, özellikle de bölücü üslubuyla Başbakan, bu kutuplaşmayı “bizler- onlar” edebiyatıyla bilerek, isteyerek pekiştirdi. Bu arada, içten içe başka bir süreç gelişti. Fay hatları dediğimiz yüzlerce, onlarca yıllık geçmişi olan toplumsal yarıklarda minik depremler oldu ve kanatlar birbirine yaklaştı. Hiç değilse birbirinin kokusunu duydu, elini tuttu, gözünün içine baktı, yarasına dokundu, ürkekçe de olsa öteki tarafa doğru küçük bir adım attı, orada toprağın sağlam olup olmadığını ölçtü, ötekinin de kendine benzediğini fark etti, fobilerini bir ölçüde de olsa yendi. Meselâ Yeryüzü Sofraları; oruçlu oruçsuz, örtülü açık birlikte yapılan iftarlarla, ardından düzenlenen forumlarla, bu tanışmanın/yakınlaşmanın en görünür örneklerinden biriydi.
Laik-Müslüman yarılması, Türk-Kürt fay hattıyla birlikte çözümü en güç iki sorunumuzdan biri, hatta birincisi. Sadece Türkiye ile sınırlı bir sorun da değil. Mısır örneği, konuyu kendi özelimizden çıkararak daha “cool” bakmamıza olanak sağlayabilir. Mısır’daki son gelişmelerin, İhvan’a karşı darbenin, Ortadoğu Arap dünyasını sarsmakta olan toplumsal altüstlüklerin temelinde Müslümanların siyasal erk talebiyle tarih ve dünya sahnesinde yer alma mücadelesi var.
20. yüzyılın ilk yarısında, Müslüman ülkelere dışardan, yukardan ve çoğunlukla ordu gücüyle dayatılmış seküler laiklik ve kültürün halk kitlelerine yabancı kalması, benimsenmemesi Mısır’da, Türkiye’de, Kuzey Afrika ülkelerinde çoğunlukla diktatoryal, kimisi de kısıtlı demokratik laik yönetimlere olanak tanıdı. Tarih gelip de 21. yüzyıla dayandığında, yeni dünya koşullarında, Batı’nın geçirmekte olduğu derin kriz ortamında yüzlerce yıl önce büyük imparatorluklar kurmuş, medeniyetler yaratmış, bölgeye, hatta o zamanların dünyasına hakim olmuş İslam, hak ve iktidar talebiyle siyaset sahnesine çıktı. Çıktı ama demokrasi acemisiydi; ideolojik-kültürel kaynakları, dünya tasavvuru ve genlerine işlemiş mağduriyet duygusu özgürlükçü, çoğulcu olmasına olanak tanımıyordu. Yine de çağın ruhu ve dünya koşulları gereği, kerhen de olsa demokrasiyi düşe kalka denemeye koyuldu. Türkiye’de AKP’nin iktidara gelişi ve ilk dönemi bu denemelerin başarılı bir örneğiydi. Ama bir süre sonra iktidarını pekiştirmenin özgüveni ve rehavetiyle kendi ideolojik sınırlarına dayandı, kendisi için demokratlıkla yetindi. Mısır’da ise ilk acemi adımlar atılıyordu ki darbe geldi.
Siyasal- ekonomik iktidarı on yıllardır ellerinde tutmuş, elden kaçacağını hissettiğinde çeşitli antidemokratik yöntemlerle müdahalede bulunmuş laik seçkinler açısından Müslümanların siyaset sahnesine çıkmaları, hele de iktidarı ele geçirmeleri hiç de hoş ve kabul edilir değildi. Müslümanların toplumsal mühendislik projeleri, dünyayı ve yaşamı kavrayışları, inanç ve kültür kodları kendininkilerle hiç mi hiç uyuşmuyordu. Bütün bunları anlamak, hatta hak vermek de mümkün. Ama, şu soruyu sormamız gerektiğini düşünüyorum: Belli bir yaşam biçimini, kültürünü, inanç-ibadet tarzını topluma dayatma hakkını kendilerinde gören, hak ve özgürlükleri kendi ölçütleriyle belirleyen ve sınırlayan geleneksel muktedirler; mağdur ettikleri, ötekileştirdikleri kesimler iktidara geldiğinde bu defa onların kendi inanç ve kültürleri doğrultusunda bir toplum yaratma çabaları karşısında demokratik olmayan yollara başvurma hakkına sahip midirler?
Bence ne birinin ne de ötekinin böyle bir hakkı olabilir. O çok sözünü edip de ne olduğunu içine sindiremediğimiz demokrasi bu hakkı kimseye vermiyor.
Hemen ardından başka bir soru: Laik seçkinler kendi değerlerini, kendi doğrularını “ötekilere” dayatma ve onları aşağı görme, ikinci sınıf halk sayma hakkına sahip midirler? (Kimse böyle bir şey yok diye itiraz etmeye kalkışmasın. Laik kesimden geliyorum, çocukluğumdan beri şahit olmuşumdur bu hakir görmeye. Şimdi de çevremde kendilerini ulusalcı laik olarak tanımlayan pek çok tanıdığım var. Hâlâ örtülülere ve Müslümanlara burun bükmekten, onları küçük görmekten kurtulamadılar.) Soru şöyle devam ediyor: İktidara demokratik yolla gelen Müslümanlar, kendi doğrularını, kendi inançlarını, yaşam biçimlerini ister sandık çoğunluğunun çıkarmalarına imkân verdiği yasalarla, ister keyfî zorlamalarla, ister başbakanlığı başimamlıkla karıştıran ahlak bekçiliği ve tanzimiyle ötekilere dayatma hakkına sahip olabilirler mi?
Tabii ki, cevap yine hayır. Özgürlükçü demokrasi buna izin vermez.
Demokrasi dersinin daha başındayız
Sorun; siyaset sahnesine çıkma ve iktidar olma hakkını kullanan İslamın henüz demokrasi dersinin çok başlarında olması; yoklamalarda kötü not alır almaz da okulu asıp eğitimi bırakmaya meyletmesi. Ama cesaretle soralım kendimize: Türkiye’de Kemalist laik cumhuriyet rejimi, bırakın tek partili dönemi çok partili sisteme geçildikten sonra da bugün demokratlıktan anladığımız özgürlük, eşitlik, adalet içeriğiyle demokrasi miydi? Darbelerle ayakta duran, orduya dayanan, asimile edemediği Dersim’de katliam yapan, her türlü muhalefeti; komünistleri, sosyalistleri, Kürtleri, Müslümanları, azınlıkları susturan, hapislerde çürüten, düşünce suçunun(!) sadece fiiliyatta değil yasalarda da yer aldığı bir Türkiye demokrat mıydı? Bizler, o dönemleri yaşayanlar, olmadığını biliyoruz. Demek ki sadece İslamcıların değil herkesin, bütün kesimlerin ve siyasetlerin sandıktan ibaret olmayan; özgürlük, eşitlik, adalet temeline dayalı çoğulcu çağdaş demokrasiyi öğrenmeye ihtiyacı var. Ben, bu sürecin başladığını, sadece bir parktan ibaret olmayan Gezi’den sonra öğrenme sürecinin hızlandığını düşünüyorum.
İslam çeşitli yerlerde, özellikle de bizim ülkemizde bu deneyimi yaşayacak. Gezi; kabul edilemez devlet şiddetine, kendileri de demokrasi dersine muhtaç bazı kesimlerin provokasyonlarına rağmen fay hatlarının yumuşamasına, en azından bir süre için aktif olmaktan çıkmalarına yol açtı. Yeryüzü sofralarına bir kez oturan, protestocu Kürt gencinin elini bir kez tutan, kim olduğunu bilmediği ötekinin kanayan yarasına bir kez merhem süren o deneyimin izlerini taşıyacak, çevresine aktaracak, en önemlisi de sorular soracak. Demokratik hak ve özgürlükler için mücadelede, bildik fay hatlarını aşan buluşmalar olabileceğini öğrenecek.
Bu kıpır kıpır, fırtınalı, gelgitli toplumda çoğu zaman farkına bile varmadan, hayat ve olaylar tarafından eğitiliyoruz, öğreniyoruz, değişiyoruz. Kürtlerden öğreniyoruz, Müslümanlardan öğreniyoruz, Ermenilerden, azınlıklardan, emek hareketinden, kadın hareketinden, laik demokratlardan, çevrecilerden, eşcinsellerden ve asıl kendi hatalarımızdan öğreniyoruz. Demokrasi okulu açıldı. Hiçbirimiz, hiçbir kesim, ne Müslümanlar ne laikler bu zorunlu eğitimden kaytaramayız.
Zor olacak, acılı olacak ama eninde sonunda demokrasi okulundan şu veya bu dereceyle mezun olunacak. Sabırlı bir mücadele, sabırlı bir öğrenim süreci gerek. Mesele şu ki, başta da söylediğim gibi tarihin vakti çok, biz fanilerin ise pek kısa. Biraz acele etmek gerek..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları



































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024