Ümit KIVANÇ
Cümle tam olarak şöyle: "Benim için Gürcü diyen oldu, af edersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu." Söyleyen Başbakan Tayyip Erdoğan, söylediği yer NTV-Star ortak yayını. Karşısında, Erdoğan ne söylerse söylesin problem çıkarmayacak Oğuz Haksever var.
Üç sene önceki söz de şöyleydi: "Bizim için de neler yazdılar! Ne Yahudiliğimiz ne Ermeniliğimiz ne afedersiniz Rumluğumuz kaldı." Seçime iki gün kala, 10 Haziran 2011 akşamı, Erdoğan yine NTV'de, bu defa Oğuz Haksever'in yanısıra, Nermin Yurteri, Nilgün Balkaç ve Ruşen Çakır'ın karşısındaydı. Demek o sırada başbakana hâlâ şikesiz birşeyler sorulabiliyormuş. İkinci çıkarım: Başbakanın ırkçılığı konjonktürel değil. Yapısal.
Erdoğan ilkinde Rumluk için "af edersiniz" demiş, ikincisinde Ermenilik için. Sanırım fark etmiyor, öyle denk gelmiş. Türk ve Sünni olmadıktan sonra kimsenin değeri yok. Bugünlerde galiba bir de Selefiler revaçta. İslâm Devleti adı altında dehşet saçan, şu anda biz bunları konuşurken, on binlerce insanı çoluk çocuk dağ başlarına kaçıp korku içinde açlıktan sefaletten titremeye, ölmeye mahkûm eden Müslümanlarla başbakanın bir sorunu yok. Hattâ anlayabildiğimiz kadarıyla onlara destek veriyor.
Buraya kadarı, Tayyip Erdoğan adlı kişinin cibiliyet ve günah hanesine yazılabilir, giderdi. Böyle değil. Çünkü kendisi bir siyasî lider, 76 milyonluk koca memleketin seçmeninin aşağı yukarı yarısı ona oy veriyor, onun başta kalmasını istiyor. Ve Erdoğan'ın ağzından çıkan tek kelime bile şuursuzca sarf edilmiyor. Getireceği-götüreceği hesabı yapılarak şekillendiriliyor mesajları.
AKP liderinin etrafında, Türkiye toplum çoğunluğunu, yani seçmenini gayet iyi tanıyan, hesaplarını ve adımlarını isabetle tasarlayan bir ekip bulunduğu belli. Bu ekibin ilk özelliği, toplum çoğunluğunun önyargılarını, kaşınabilir hassasiyetlerini iyi bilmekse, ikinci özelliği, insan onuru, hak, adalet gibi kavramları bütünüyle silip atmış -(o "l" başka bir harf de olabilirdi)- oluşu, yapabileceklerinin, yapamayacaklarının herhangi bir sınırının bulunmayışı. Yani: "Şu beyan bize şu kadar oy getirir, ama şu insan grubunun hayatını tehlikeye atar" gibi bir kaygının, bu insanlara çok yabancı oluşu.
Gidilen yer: "Müslümanla azınlık birarada olmaz"
Erdoğan'ın bütün seçim ve kamuoyu çalışmaları bariz bir dinî kisve altında sürdürüldüğü için, başbakanın etrafındaki propaganda ekibi, şimdi gözükmüyor ama, esas zararı din kültürü ve dindarlık kavramına veriyorlar; hem kendini Müslüman olarak tanımlamak hem de siyaset yapmak isteyenleri, dışına çıkmakta zorlanacakları bir faşizan çerçeveye mahkum ediyorlar. Ahlâk, adalet gibi kavramlarla dinin zaten netameli hale gelmiş ilişkisini de tamamen bozuyorlar. Başbakanın destekçileri, Ermenilerin, Rumların aşağılanmasının gayet doğal olduğunu iddia eden tweet'ler atıyorlar, "Elbette Müslüman üstündür!" diye haykırabiliyorlar. Böylece, yakın gelecekte, demokrasi, insan hakları ve özgürlük isteyecek olanlara, dinin her türlü toplumsal etkisine baştan kategorik olarak karşı çıkmak dışında çare bırakmıyorlar.
Bu, Kemalizmin yarattığı ikiyüzlü "dine soğukluk" durumu gibi olmayacak. Çok daha bilinçli, ayakları yere basan, gerekçelendirilmiş bir felsefî yaklaşım olduğu kadar, halkların hafızasında henüz çok taze haksızlıkların, riyakârlıkların, zulümlerin hatırasına dayanacağı için, duygusal dayanakları da güçlü, kararlı bir siyasî tavır olacak. Basit bir örnek-öngörü başlığı olarak şunu öne sürebiliriz: Hiçbir azınlık, Müslüman çoğunluğun olduğu yerde kendini güvende hissetmeyecek. Bunun "insanlığın hayatında" çok önemli sonuçları olacaktır.
Bütün o hırsızlık-yolsuzluk meseleleri, polislerin yazdığı destanlar, ölmüş çocukların analarını yuhalatmalar, "sen alevisin, öbürü zaza" numaraları, İslâm Devleti militanlarının kestikleri kafalarla, ırzına geçtikleri kadınlarla birarada izleniyor ve algılanıyor. Ya farkında değiller ya da olacakları anlamıyorlar. (Bu uzun ve derin mevzu, şimdilik bu kadarıyla bırakalım.)
Erdoğan'la muhalefetin buluştuğu çizgi
Gelelim Erdoğan'ın bu pervasız ırkçı söylemleriyle oyunu artırabildiği olgusuna. Burada ırkçı söylemlere prim veren çoğunluğu kurcalamaktansa gözümü öbür tarafa çevireceğim. Çünkü: Türkiye'de hem Sünni çoğunluk kültürü hem Kemalist milliyetçilik hem genel olarak Ülkücülük şemsiyesi altında toplanabilecek Türkçü milliyetçilik, doğuştan ırkçıdır ve bu üç büyük gruptan ikisi, şu anda Müslüman (Sünni) ırkçısı hükümete muhalif cephede. Yani sadece iktidar değil, muhalefetin önemli bölümü de ırkçılıkla mâlûl. Bu şüphesiz, başbakanın o lafları etmesini kolaylaştırıyor, genel olarak memleketin havasına suyuna sinmiş ırkçı-nefretçi zehrin ortalıkta daha az engelle karşılaşarak dolaşmasına meydan veriyor.
Şöyle ifade edersek durumun vahameti daha anlaşılır olacak: "Af edersiniz Rum", "daha çirkini, Ermeni dediler" söylemleri, Erdoğan'ı muhaliflerine yaklaştıran laflar. Muhalefetin çok büyük bölümünün Kürtlerle yürütülen görüşmeler ve "barış süreci"ne karşı duyduğu infial ve hezeyan gözönüne alınırsa, Türk-Müslüman olmayan azınlıklara yönelik ırkçı bayağılıklar yoluyla Erdoğan'ın milliyetçiler nezdindeki eksi puanlarının bir kısmını artıya çevirdiği düşünülebilir. Henüz birkaç gün önce, 1915 filmi yapan Fatih Akın'ı ve Agos gazetesini "beyaz berelerimizle takipteyiz" diye tehdit eden Ötükengrubu faşistleri şu anda, "e, tamam, başbakan yolu açtı" diye düşünüyor olmalılar.
Allah'tan, başbakan kendi buyruğu dışında insan ısıran sivrisineğe bile tahammül edemiyor. Öte yandan, bundan sonra olacak her şey af edersiniz onun buyruğuyla olmuş sayılacaktır.
http://riyatabirleri.blogspot.com.tr/2014/08/af-edersiniz-etmeyiz.html
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları

































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024