Yasemin ÇONGAR
Libya’nın, isimleri çoğumuzun hafızasına, yüz yıl öncesinin Osmanlı-İtalyan Savaşı’na ilişkin bölük pörçük okul bilgileriyle yerleşen şehirlerinde yine kan akıyor. Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal’in Aralık 1911’de muharebe kazandığı Tobruk; ardından Ocak 1912’de gözünden yaralandığı ve bir ay tedavi gördükten sonra Mart 1912’de buradaki Osmanlı birliklerinin komutanlığını üstlendiği Derne; aynı aylarda Kurmay Binbaşı Enver’in komutanlığında, Osmanlı’nın tam bir hezimet yaşayarak geri çekilmek zorunda kaldığı Bingazi, bir asır sonra, bu kez, kendilerini 1969 darbesinden beri “Birader Lider ve Devrimin Kılavuzu” unvanıyla yöneten Albay Kaddafi’ye karşı ayaklanan Libya halkının mücadelesine sahne oluyor.
Bu şehirler, siyasi haritası ortadan düz bir çizgiyle ikiye ayrılan Libya’nın doğu yarısında ve bir haftadır devam eden isyanın kalesi konumundalar... Esasen, ülkenin batı yarısında kalan başkent Trablus’tan sonraki ikinci büyük yerleşim merkezi olan Bingazi’nin pazar gününden itibaren isyancıların denetimine geçtiği, Mısır sınırından başlayıp Bingazi istikametinde doğudan batıya doğru sayarsak Tobruk, Derne, Al Bayda ve Al Marj’ın da Kaddafi’nin denetiminden çıktığı bildiriliyor.
Zaten diktatörün en küçük oğlu Seyfülislam Kaddafi, pazartesi sabaha karşı Libya Devlet Televizyonu’ndan yayımlanan tehditkâr konuşmasında, ülkenin doğu-batı olarak bölünebileceğini, isyan durmazsa iç savaşın başlayacağını ve 68 yaşındaki babasının Trablus’taki birlikleri bizzat yönettiğini söylüyordu. “Son adam, hattâ son kadın kalana kadar savaşacağız” diyen Seyfülislam Kaddafi, bir yandan kendi halkını “düşman” bellemiş bir hükümranın hoyrat üslubuyla konuşurken, bir yandan da, sonunun yaklaştığını anlayan bütün zorbaların başvurduğu yalana sarılarak, “Yabancı güçler ülkemizi karıştırıyor” demekten geri durmadı; dahası, yüz yıl öncesinin hatıraları ile o hatıraların canlandıracağını umduğu “anti-emperyalist” duyguları kaşımayı denedi: “Libya’yı, İtalyanlara ve Türklere terk etmeyeceğiz...”
Bu son cümlenin, Ankara’yı tek kelimeyle “çıldırttığını” söyleyebilirim. Dün gerek Başbakan’ın yakın çevresindeki AKP’li kadroda, gerekse Dışişleri’nin kurmayları arasında Kaddafi’ye, oğluna ve genel olarak Libya rejiminin son günlerde uyguladığı insafsız şiddete yönelik çok keskin bir öfke vardı.
Bu haklı öfkenin, açıklamalara yansımaması ise, anlaşılabilir bir gerekçeye dayanıyor. Dışişleri Müsteşarı Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu dün Ankara’daki kriz masasından, yanından durumla ilgilenen diğer diplomatlar olduğu halde, telefon ettiğinde, “Libya’da yirmi beş bin vatandaşımız var, onların can güvenliğini sağlamak birinci öncelik” diyordu ve haklıydı.
Türkiye, halen Libya’da iki yüzün üzerinde müteahhit, yüzden fazla şantiye, 27 milyar dolarlık toplam iş taahhüdü ile en aktif ülkelerden biri; yirmi beş bin Türkiye vatandaşı, Libya’daki yabancı uyruklular arasında en kalabalık grubu oluşturuyor. Bu gruptan yaklaşık dört bin kişi, isyancıların hâkimiyetine geçen bölgelerde yaşıyor. 1500’e yakın vatandaş, dün akşam ben bu yazıyı yazarken hâlâ Bingazi Havaalanı’nın hangarında yatıp kalkıyor, kendilerini almaya gelen THY uçağına iniş izni verilmemesi sonrasında, ekmek ve su sıkıntısı çekerek, tahliye için yeni bir imkân sağlanmasını bekliyorlardı.
Türkiye’nin bu amaçla yola çıkardığı gemilerin Libya’ya varması yirmi dört saat alacak; Büyükelçi Sinirlioğlu, ülkedeki vatandaşların tahliyesi için kırk sekiz saatin “çok iyimser” bir tahmin olacağını söylüyordu dün sabah. Ben, Ankara’nın tahliye operasyonu için, hızlı ve planlı bir çaba içine girdiği izlenimini edindim ama önümüzdeki iki-üç günün Libya’daki vatandaşlar açısından çok zor geçebileceği aşikâr...
Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere AKP hükümetini, Kaddafi karşısında “susmaya” mecbur eden de bu zorluk zaten. Yoksa, başkentteki siyasetçi ve diplomatlarla kısacık bir sohbet bile, yakın zamana dek Ankara’dan “dost ve kardeş” muamelesi gören Libya liderinin, artık tam bir nefret objesine dönüştüğünü ve bir an önce çekip gitmesinin yeğlendiğini anlamanıza yetiyor. Erdoğan’ın, Mübarek’e yaptığı “bırak, git” çağrısını Kaddafi’ye henüz yapamaması ve belki daha bir süre açıkça yapamayacak olması, Libya’daki Türkiye vatandaşlarının hâlihazırda “mahsur” durumda olmasından kaynaklı... Tabii, Ankara’nın kendisini susma mecburiyetinde hissetmesi, vatandaşlarımızın fiilen “rehine” konumuna düştüğünü de gösteriyor.
Peki, bu durum ne kadar sürecek? Seyfülislam Kaddafi’nin dediği gibi çok kanlı bir iç savaş mı beliyor Libya’yı? Kırk yıllık diktatör daha ne kadar dayanabilir?
Bir yandan, Kaddafi’nin Bin Ali ve Mübarek’e kıyasla daha sadık bir askerî gücü olduğu kesin; Mısır ve Tunus’tan farklı olarak, Libya’da kendi özerk kurumsal kültürüne sahip bir “ordu” yok. Libya ordusu denen şey, büyük ölçüde Kaddafi’nin “kişiye özel” milislerinden oluşuyor... Kaddafi ne derse yapmaya hazır görünen, muhtemelen Kaddafi sonrası Libya’da kendilerine yer olmayacağını hesaplayan bir güç bu. Dünden itibaren, Bingazi’nin tam bin kilometre batısında kalan başkent Trablus’ta da, halka karşı devreye sokulan nişancıların gözükara birer katil gibi davranması ancak böyle açıklanabilir. Tabii, Kaddafi’nin oğullarından Mutassım’ın, Ulusal Güvenlik Danışmanı sıfatıyla ordudan sorumlu olduğunu, diğer iki oğlu Khamis ve Saad’ın ordunun komuta kademesinde yer aldıklarını da akılda tutmalıyız. Velhasıl, Mısır ve Tunus’ta askerin halka ateş açmayı reddetmesiyle hızlanan devrim, Libya’da zamana yayılabilir ve çok daha kanlı olabilir.
Öte yandan, Bin Ali ve Mübarek örneklerini gördükten sonra Tunus ve Mısır halklarının elde ettiği kazanımın gerisinde kalmak istemeyen, isyanı zaferle noktalamaya azimli Libyalıların sayısının hiç de az olmadığı anlaşılıyor. Kaddafi’nin bir kaçış stratejisi araması da, sanırım, bu azmi kavramasından kaynaklı. Nitekim, dün akşam ben yazıyı noktalarken Al Jazeera televizyonunun ekranına yansıyan son dakika haberi, Venezuela’daki yönetimin, Kaddafi’ye sığınma izni vermediği yönündeydi.
Oğulları ve milisleri ne kadar kafa tutsa da, “Birader Lider”in gidici olduğu artık kesin gibi... Ne kadar tez giderse, Libya halkı için de, Libya’daki yabancı uyruklular için de o kadar iyi olacak.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012