Yasin AKTAY
Ünlü sosyolog Max Weber'in meşhur makalesinin başlığıdır "bir meslek olarak siyaset". Başka bir yazısını da "Bir meslek olarak bilim" konusuna hasretmiştir. Bilim faaliyetinin değerlerden ve önyargıladan ne kadar arındırılabileceği, ne kadar arındırılması gerektiği hususlarının yanısıra bir bilim adamının bilimle, siyasetle ve belki de genel olarak hayatla bağını irdeler Weber. Her iki makalesinde neticede her iki işin münhasır bir meslek olarak yaşanmasının yine her iki işin kalitesine muhtemel etkilerini irdeler.
Doğrusu en geniş anlamıyla siyaset bir mesleğe indirgendiğinde, profesyonel anlamda siyasetle uğraşanların işi haline gelmiş olur ve geriye kalanlar için bu alan uzak durulması gereken, çoğu kez kirli, ancak çıkarcı hatta üçkağıtçı tiplerin ilgi duyduğu bir alan olarak algılanır. Daha iyimser bir bakışla siyaset bir meslek olarak icra edildiğinde diğerlerinin üzerinden bütün yükü, sorumluluğu kaldıran bir vekalet müessesesi olarak görülür.
Her durumda bir meslek olarak algılanan ve kabullenilen siyaset aslında hayatın geri kalanını apolitikleştiren bir etki de yapar ve toplumun olgunlaşmasına hiç de olumlu bir etki yapmaz. Tıpkı bir hakikat arayışı olarak bilimin de bir mesleğe indirgenmesinin diğerlerinin üzerinden her türlü "bilimsel düşünce" sorumluluğunu veya meziyetini kaldırması beklendiği gibi. Halbuki ne hakikatin bilgisi bilim adamlarının tekelinde ne de hakikat bilgisinin arayışı sadece bilim adamlarının sorumluluğu ve aslında özellikle bu düzeyde bilim adamlarının vekaleten, yani başkalarrından sorumluluğu kaldırabilecek şekilde üstlenebilecekleri bir hakikat bilgisi de yoktur.
Türkiye'de bir meslek olarak siyasete ilginin bir hayli artmış olduğunu söyleyebiliıiz. Bunu en azından bu seçimlerde milletvekili adayı olmak üzere yapılan başvurularıın hayli yüksek sayısından çıkarabiliriz. Sadece iktidar partisinden 5600, anamuhalefet partisindeen 4500 ve MHP'den 2500 civarında bir aday adaylığı başvurusu bugün itibariyle parti yönetimlerince sonuca bağlanacak.
Meslek olarak siyaset yoluyla bir şeylerin değişebileceğine duyulan inanç dolayısıyla bu ilgi artışından bahsedebiliyorsak ne âlâ, bu ilgi giderek daha sağlıklı bir siyasi kaliteye doğru geliştiğimizin işareti bile sayılabilir. Oysa milletvekilliği bir meslek olarak algılanan siyasetin en kârlı alanı olarak görülüyor ve aslında Türkiye'de şu anki işleyişi ittibariyle onu siyasal etkinlikten en uzak alanlardan da birisi haline getirmiş durumda. Bir yandan da alana giriş tamamen parti üst yönetiminin neredeyse mutlak seçiciliğiyle gerçekleşiyor, çıkış da öyle.
Diğer yandan meslek, bir çok konuda parti yönetiminin aldığı kararların dışında hiç bir inisiyatif kullanımına uygun değil. Anayasa değişikliği görüşmelerinde CHP ve MHP milletvekilleri liderlerinin aldığı karar doğrultusunda meclisteki oylama kabinine bile gidemediler. Türkiye'nin temel tartışma konularında bu kadarlık bir sözü ve etkisi bile olmayan bir mevkide siyasal rolü nerde arayıp nerde bulabilirsiniz? Belki muhtemel bir başkanlık sisteminin en hayırlı sonuçlarından biri vekillik müessesesinin bir meslek olmaktan çıkıp gerçek anlamda siyasal bir role dönüşmesi olabilir.
Diğer yandan Türkiye'de milletvekilliği bir çok açıdan gerçekten çok zor bir meslek, çünkü halkın milletvekilliğinden beklentileri çok ve çeşitli. Milletvekilliğine soyunanların genellikle bunu bir mesleki kariyer konusu olarak görmelerine karşılık kendilerinde halkın beklentilerini okuyabilecek ve karşılayabilecek meziyetler olup olmadığını yeterince değerlendiremediklerini görüyoruz. Özellikle büyük şehirlerin dışındaki yerlerde milletvekillerinden beklenen istihdam ve gündelik sorunlara yönelik yakın ilgiyi karşılamak, Türkiye'de devletin mahiyetinin değişmiş olması ve istihdam arzının daralmış olması dolayısıyla karşılanması gittikçe imkansız hale gelmiş durumda.
Üst siyasetin Türkiye'nin genel sorun ve çatışmalarındaki global persepktif ile yerel siyasetin gündelik hesapları arasında tam bir press yaşanır ve bu ikisinin dengesini yürütebilmek apayrı bir maharet gerektiriyor. Türkiye'nin demokratikleşmesi ve küresel bir güç haline gelmesi doğrultusundaki üstsiyasetin aktörleri bu iş için nihai icazeti gündelik siyasetin dilini kullanmaları gereken halktan alacaklarını unutmamak zorundalar. Halktan esirgedikleri ufak bir ilgi kendilerine nasıl bir misyon yüklemiş olurlarsa olsunlar onu bir anda işlemez hale getirebilir.
Ayrıca şehri bütün sorun ve kimliğiyle temsil kabiliyeti gerektiren vekillik, aslında her ilde yerel liderlik rollerine yönelik bir talebi de ifade ediyor. Belki büyük şehirlerde bu talepler çok belirgin olamıyor, çünkü bu şehirlerin kozmopolit yapısı seçimlerle ilgili beklentileri daha genel taleplere yönlendiriyor.
Oysa küçük ve orta büyüklükteki şehirlerde milletvekilliği rolüyle ilgili performans değerlendirmesi hızla yapılabiliyor. Vekilin veya adayının mesleki bir kariyer mi talep ettiği yoksa gerçek anlamda siyasal bir role mi soyunduğu değerlendirilebiliyor. Bu konudaki isabetli veya isabetsiz kararlar da zaten partilerin toplam değerlendirme hanesine yani seçimlerin sonucuna yazılıyor.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019