Yüksel TAŞKIN

Yüksel TAŞKIN
Yüksel TAŞKIN
Tüm Yazıları
Merhaba
20.05.2013
2066

 Gündelik hayatta bulunduğum ortamlar sürekli yakınan insanlarla dolu. Sabah gözlerinde sinik bir umutsuzluk okunanlar, akşam klavye başında civanmert radikallere dönüşüyor, eleştiri oklarını öncelikle mücadele etmeyi seçmiş “benzerlerine” yöneltiyorlar. Bu sinik edilgenlikte ya aşamadığımız ya da sevdiğimiz şeyler olmalı ki, mücadeleyi seçenleri olumsuzlamaya çok büyük enerji harcıyoruz. Böylece kendi edilgenliğimizi haklı çıkarıyor, “tavizsiz” duruşumuzla gurur duyuyoruz. Bir şeyler yapanlarıysa tek kelimelik sıfatlardan örülmüş çemberlere sıkıştırıp öteliyoruz.


Taraf
 gazetesi yayımlanmaya başladığında, bu tür gazete çıkarma girişimlerinde yer alanlar “on bin tirajını aşamaz” demişlerdi. Taraf, gençlere özgü dik duruşuyla ciddi bir etki alanı yaratmayı başardı. Bazen de yalpaladı. Değişim arifesindeki bir ülkede, kimi zaman iktidar sahiplerini, kimi zaman da muhalefet çevrelerini öfkelendiren yayınlar yapmak kolay değildir. Böyle zamanlara özgü kimi gerilimlerin gazete içerisine yansıması da doğaldı. Bu gerilimlerin demokratik bir çalışma ortamında pozitif enerjiye dönüştürülmesi tam anlamıyla başarılamadı.

Aslında tarih tekerrür ediyor: Bu ülkenin dik duran insanları, büyük özverilerle bir parti, dernek veya gazete yaratmayı başarıyorlar. Ardından kıyıcı ve tüketici iç tartışmalara savruluyor ve eserlerini bir türlü kalıcılaştıramıyorlar. Muktedirler de bu kısır döngüyü ellerini ovuşturarak izliyorlar. Sorun belki de bu ülkenin muhaliflerinin bir türlü “kadirşinas itaatsiz” olmayı becerememelerinde yatıyor. Kendisi gibi mücadele eden, bedel ödeyen insanları kabul edemeyen, yan yana duramayan anlayış, kendisine demokrat sıfatını uygun görse ne çıkar?

Toplum için demokrasi talebinde bulunanların öncelikle kendi ilişkilerinde kadirşinas ve demokrat olmayı öğrenmeleri gerekiyor. Kendi değerlerimize sahip çıkmayı, bu değerleri kalıcılaştırmayı, kurumsallaştırmayı öğrenmeliyiz. Tam da bu nedenlerle Taraf’ı yaşatma sorumluluğumuz var. Basında giderek yaygınlaşan otosansürün yarattığı sıradanlığı, boğuculuğu kıracak, muhaliflerin soluk alabilecekleri zeminlere ihtiyaç var. Böyle bir ortamda elimizdeki kıymetli bir aracı yaşatmaktan daha akılcı ne olabilir? Taraf’ta yazmaya karar vermemin kısa tarihi budur...

Türkiye’de mevcut iktidarın kendi resmî ideolojisini oluşturma gayretinde olduğu görülüyor. Buna göre Türkiye artık ileri demokrasidir ve bunu kabul edemeyenler perde arkasından işler çevirerek tekerimize çomak sokma gayretlerine devam etmektedirler. Türkiye ileri demokrasi filan değildir. Ülkemiz onyıllardır demokrasisini derinleştirmek için ciddi mücadelelere sahne olmaktadır. Demokraside katılım, ekonomide bölüşüm, kültürde tanınma adaleti ana başlıklarından bakıldığında daha alınacak çok fazla yol var. Bu yazıda sadece katılım adaletiyle ilgili bazı sıkıntıları anımsatacağız.

AKP döneminde mevcut belediye birimlerinin yüzde 60’ı ortadan kaldırıldı. Çağımız, “küçük güzeldir” ilkesinden yola çıkarak yerel yönetimleri küçük birimlere yayan ve yetkilerini arttıran bir yönelimdeyken, AKP yerel yönetimlerde merkeziyetçi bir duruş sergilemiştir. Yine aynı AKP, hiçbir inandırıcı gerekçe sunamadan Başkanlık Sistemi’ne geçiş arayışındadır. Yerel düzeyde merkeziyetçi zihniyeti hortlatan bir partinin başkanlık arzusu, aslında aynı madalyonun iki yüzüdür: Temel sorun, siyasal yetki ve gücü paylaşmayı öğrenemememiz, kabul etmek istemememizdir. Türkiye demokrasisi, siyasal iktidarlar güç ve yetki paylaşmayı öğrendiğinde, sınırlarını kabul ettiklerinde derinleşebilecektir. Siyasi iktidar değiştiğinde çaycıların bile değiştiği bir ülke demokrasi değildir. Valilerin, rektörlerin, milletvekillerinin aynı tornadan çıktıkları tekçiliğe demokrasi denemez.

Kürt sorununun barışçıl çözümü için atılan adımlara destek verenlerin, “hangi yerel yönetim mevzuatı ve zihniyetiyle Kürt sorununa kalıcı çözümler getirilecek” sorularını sormaları, eşyanın tabiatındandır. Barış sürecini başlatarak siyasi risk alanlara, “peki neden bu açılımın hemen öncesinde son derece merkeziyetçi bir yerel yönetim yasasını çıkardınız” diye sorulması mı doğaldır, sorulmaması mı?

Bu soruları ısrarla ve özgürce sormaya devam edersek demokratik bir ülkeyi kurabiliriz...


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar