Cafer Solgun
AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in, depremle ilgili Saray Hükümeti’ne yönelik eleştiriler hakkında “Bunları not ediyoruz” şeklindeki sözleri, tepkiyle karşılanmıştı. Çelik bunu deprem bölgesine giden muhalefet partileri ve belediyelerini kast ederek sarf etmişti ve sözleri tam olarak şöyleydi: “Her ne kadar siyaset yapılmasın diyerekten o bölgeye gidenler neredeyse miting yaparcasına benzer kalıpta sözlerle bir şekilde, bir yıkım siyaseti gerçekleştirseler de bunların hepsine cevap vereceğimiz bir zaman var. Bunları not ediyoruz.” (17 Şubat 2023)
Çelik’ten önce Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da, devletin deprem bölgelerine müdahalede geç kaldığına yönelik eleştiriler için, “çirkef” ve “şerefsiz” demiş ve “makamın sorumluluğu olmasa daha farklı konuşurum” diye de eklemişti. (16 Şubat 2023)
Aynı günlerde Cumhur İttifakı’nın resmi, iktidarın fiili koalisyon ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli, memleketi Osmaniye dahil deprem bölgelerine gitmemesini eleştirenlere, “Kanı bozuklar, işbirlikçi sefiller, müfteri ve müfsitler, simsarlar, izansızlar, menfaatperestler, haşaratlar, aymazlar, asalaklar, alçaklar, sahtekarlar, akbabalar, muhterisler, mikroplar, keneler” şeklinde “hitap” etmişti...
Bahçeli Bey, “oturduğu koltuğun sorumluluğu” gibi resmi bir mazereti de olmayınca belli ki ağzına geleni sıralamak konusunda kendisini oldukça rahat hissediyor. Erdoğan’a muhalefet ettiği yıllarda da böyleydi gerçi ve en hafif “eleştirel” lafı, “hainler” idi. Sanırım adamın “normali” bu...
Sayın Erdoğan özellikle “makamın sorumluluğunu” gözardı ettiği zamanlarda Bahçeli’den daha az “hatip” değil elbette, malum. Birbirlerinden etkileniyor olmaları da mümkün. Nitekim geçtiğimiz 21 Şubat günü “Devlet nerede!” diyenlere nispet edercesine Sayın Erdoğan yanına Devlet Bey’i de alarak Osmaniye’de arz-ı endam eyledi. Burada yaptığı konuşmada, “Kızılay nerede?” eleştirilerine (CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu kastettiği söyleniyor) cevaben, “Terbiyesiz, terbiyesizliğini bırakmaz. Çıkmış bir tanesi 'Kızılay nerede' diyor. Be ahlaksız, be namussuz, be adi... Günde yaklaşık 2.5 milyon insana Kızılay yemeğini ulaştırıyor. Böyle vicdansızlık olur mu?” dedi.
Erdoğan’ı bu denli öfkelendiren, Kılıçdaroğlu’nun “AFAD’ı, Kızılay’ı çökerttiler” şeklindeki sözleriydi: “Eskiden Kızılay'ın çadırlarını görürdük her yerde, depremden hemen sonra binlerce çadır görürdük. Kızılay'ı çökerttiler, AFAD'ı çökerttiler. Vatandaş ‘Devlet nerede?' diye bağırıyor. Evet gerçekten devletin nerede olduğunu bağıran bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıya kaldık maalesef.” (17 Şubat 2023)
Niyetim kesinlikle siyasi bir polemik zemininde şundan yana buna karşı mahiyetinde bir yorum yapmak değil. Aslında, her “gündem” oluşturan olayda zirve tazeleyen siyasetteki seviyesizliğe dair eleştiri yapmak da değil. Deprem gibi, doğal afet gibi siyasilerin gözde deyimiyle “birlik-beraberlik” ve dayanışma halinde olmamız gereken bir konuda bile siyaset kurumunun (esas olarak iktidar koalisyonunu oluşturanların) sergilemekten imtina etmediği bu seviyesizlik, kanımca “polemik” ve “seviyesizlik” olmanın ötesinde düşündürücü bir tablo arz ediyor.
Devleti yönetenlerin, devleti elinde tutanların, binlerce insanımızı kaybettiğimiz bir olay karşısında bile, bu denli sorumsuz ve pişkin olmakta bir beis görmeyen cüretlerini biz de altını kalınca çizerek not etmeliyiz...
Erdoğan, yukarıda alıntıladığım küfür, hakaret niteliğinde sözler sarf ettiği aynı konuşmasında, “Devletimiz depremzedelerimizin yanındadır. Yaşananlarda ihmali olan varsa bunların hesabını hukuk önünde sormak da boynumuzun borcudur, kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız” da dedi. Görünen o ki, “gözünün yaşına bakmayacağız” dedikleri, müteahhitler. Halihazırda sayısı yüzü aşkın müteahhit tutuklanmış durumda. Yakında yargılamaları başlar, bazılarına ceza bile verilebilir. Yaşadığımız felaketin “hesabı” böylece sorulmuş olur; ötesi, “kader!”
Peki, geçen haftaki yazımda da sordum; bu meselenin bir “siyasi ayağı” ve sorumluluğu yok mu?
Binaların depreme dayanıklı olup olmadığı, inşaatların kalitesi, üç kuruş fazla para kazanma hesabındaki alçak müteahhitlerin insafına mı bırakılmış yani? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ne iş yapıyor o halde? Bu binaların imar, iskan planlarıyla, izinleriyle, onayları ve denetimleriyle ilgili olması gereken yerel yönetimler ne iş yapıyor? Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD), valilikler, kaymakamlıklar ve bunların bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı? Karayollarıyla, köprülerle ilgili olduğunu bildiğimiz Ulaştırma Bakanlığı? Sağlık kuruluşları ve hastanelerinin bağlı olduğu Sağlık Bakanlığı?
10 şehir yerle bir oldu... Hayatını kaybeden insanlarımızın sayısı 50 bine dayandı... Binlerce yaralımız var... Binlerce bina yıkıldı... Bazı yerleşim birimleri adeta haritadan silindi... Yıkılan binaların dikkat çekici bir bölümü, sözüm ona “yeni” bina... Yıkılan binalar arasında hastaneler, kamu kurumlarının binaları da var... Bazı yollar çöktü... Bu felaket tablosunun “kamusal” sorumluluğu yok mu?
Maksat not edilsin: 2018 yılında seçimlerden hemen önce çıkarılan “İmar Affı” kapsamında yaklaşık 6 milyon konuta “Yapı Kayıt Belgesi” verildi. Bu da mı bir “siyasi sorumluluk” değil? “Affettiğiniz” binaların kaçı yıkıldı ve içinde kaç kişi can verdi acaba?
Peki, Cumhur İttifakı koalisyonunun küçük ortaklarından Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici tarafından 25 Temmuz 2022 günü TBMM’ye sunulan, 11 Ekim 2022’de komisyona sevk edilen “İmar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”ni (Türkçesi yine ve yeniden bir “imar affı”) görüşecek ve kabul edecek misiniz? Malum, yakında seçim var!
2000 ile 2022 yılları arasında toplanan deprem vergilerinin tutarının 38,4 milyar dolar olduğu söyleniyor. Son deprem nedeniyle düzenlenen ulusal ve uluslararası bağış kampanyalarında da ciddi bir bütçe ortaya çıktı. Bu paraların “amacına uygun” kullanıp kullanılmadığını kime soracağız? Müteahhitlere mi?
Deftere kayıtlı notlar hayli kabarık.
Bağırıp çağırarak, küfrederek, hakaret yağdırarak, soruşturma açarak, muhalif medya üzerindeki baskıları arttı
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTAlbayrak’ın Gelgitleri.. 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset arenasında birileri hesabını yanlış yapıyor 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezWashington Uzlaşısı, Beijing Uzlaşısı, Londra Uzlaşısı 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBen Şüheda Sena Öğütalan; masumiyetim tek teminatımdı, kâbusum oldu… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYoksa bu gelen hukuk ve demokrasi mi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci‘Orta Sınıf’ bu kez kazanıyor… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolErdoğan ve Trump 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanÖzgür Özel sol medyanın gazına gelmedi 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSumud tecrübesi bize neler söylüyor? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEller Bağlı Duruş: Barışın ve Özgürlüğün Ahlâkî Politik Çığlığı... 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUBir fotoğrafın bana düşündürdükleri… 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAYM “vatandaşı koru” dedi… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025