Ekin GÜN
Melek Baykal dün Instagram adlı sosyal paylaşım hesabından başörtülü kadınlarla çektirmiş olduğu fotoğrafın altına şu notu yazmış:
“Konağın duvarında konağın gerçek sahipleri Hayri İnal ve ailesinin resimlerini gördüm… Gözlerime inanamadım en az 100 sene önce çekilen resimlerdeki hanımefendiler son derece medeni bir tavır ve kılık kıyafetleriyle bana gülümsüyorlardı… Çok mutlu olmuştum. Sonra kafamı sola çevirdim gördüğüm manzara 150 sene sonra geldiğimiz noktaydı… Yani konağın yeni sahipleri Yozgat belediyesi ve çalışanları… Yeni sahipleriyle aralarına girip resim çektirdim. Yüzümdeki ifadeden ne kadar mutlu olmuşum anlarsınız zaten… Konağı terk ederken aklımda tek bir şey kaldı konağın gerçek sahiplerinin medeni halleri. Sonra karmakarışık duygularla oradan uzaklaştım. Ve kendi kendime sordum. Biz ne zaman ve neden bu kadar geriye gittik diye. Cevabını bulamadım.”
Sırf başı açık diye kendini “ilerici, çağdaş ve modern” sayan bir kişinin rezalet ötesi cümleleri bunlar.
Buram buram popüler sanatçı şımarıklığı kokan cümleler.
Ve evet bu kişi bir sanatçı…
Bunun da ötesinde televizyonlarda kadın programı yapan bir sanatçı…
Daha da fazlası aşağılamış olduğu kişilerle aynı cinsiyete sahip bir sanatçı…
Melek Baykal yapmış olduğu bu rezalet ötesi paylaşımdan sonra özür açıklaması yaptı dün:
“Yapılan yorumlardan sonra, paylaşımımı kendim için kayda alıp sildim ve ardından defalarca okudum. Okuduklarım beni bile ürküttü. Aklımın ucundan bile geçmeyen ancak seçtiğim kelimelerin yanlışlığından dolayı maksadını fazlasıyla aşan ifadeden büyük pişmanlık duydum. Şu konuda emin olun ki, benim en büyük hatam, bu kadar yanlış yoruma açık bir metni paylaşmak oldu. Tarihi konak ve içinde gördüklerim beni çok etkiledi, heyecanlandırdı. Bu tarihi görünce ve hatta içimde hissedince, bu duygumu sizlere anlatma ihtiyacı duydum. Heyecanla, hızlıca yazdığım ve ikinci kez okumadan paylaştığım fikrimin ne anlamlara gelebileceğini fark etmek hala kanımı donduruyor ve beni derinden yaralıyor. Birlik ve beraberliğe, barışa ve huzura fazlasıyla ihtiyacımız olan ülkemizde, bir sanatçı olarak en başta benim böyle yanlış bir tutum takınmam mümkün olamaz. Bugün bu insanlardan özür dilemeye gittim. Onlar her zamanki yüce gönüllülükleri ile beni bağırlarına bastılar. Bu vesile ile onlardan bir kez de sizlerin önünde özür dilemek istiyorum. Bizleri birleştirebilecek tek şey sevgi. Yüreklerimizin sevgi ile bir atması dileğimle.”
Kendini bilmez bir şekilde bu paylaşımı yaptığını ifade eden bir sanatçının en azından benim nazarımda özrünün bir kıymeti yok.
Ama “150 yıl geri” olarak nitelediği o kadınlar kendilerini aşağılamasına rağmen Melek Baykal'ın özrünü kabul edip bağırlarına basmışlar.
Sırf başörtülü diye o kadınlarla somurtarak fotoğraf çektirdiği ve bunu da utanmadan aşağılayıcı ifadelerle not düşerek paylaşımda bulunduğu o kadınlar…
O yürekleriyle, kendilerini aşağılamasına rağmen Melek Baykal'la fotoğraf çektirirken ne kadar mutlu oldukları gözlerinden okunan o kadınlar 150 yıl ileri Melek Baykal'dan.
Dün kamuoyunda inanılmaz bir tepki yağdı Melek Baykal'a…
Sevindirici olan bir gelişme artık insanların kılık kıyafetlerinden ötürü aşağılanmalarına karşılık seslerini daha yüksek çıkarmaları ve bu seslerin oluşturduğu baskıyla Melek Baykal'ın özür dilemek zorunda kalması.
Eski Türkiye'de başörtüsü takan kadınlar hor görüldüğü ve ötekileştirildiği için o insanlara her türlü zulmü yapmak serbestti.
Meclis'e başörtüsüyle girdiği için Merve Kavakçı'ya dönemin başbakanı Meclis kürsüsünden yani halkın kürsüsünden “bu kadına haddini bildirin” cümlelerini sarf edebiliyordu.
Bugün ise Türkiye'de değişen bir şeyler var.
Yeni Türkiye dedikleri şey de tam olarak bu.
Eskiden farklı fikirlerinden, kılık kıyafetlerinden dolayı aşağılanan, ötekileştirilen ve sindirilen insanların bugün sesleri çıkıyor.
En az bu insanları aşağılayanlar kadar, en az bu insanları insandan bile saymayanlar kadar sesleri çıkıyor.
Hazmedemedikleri şeyse aşağıladıkları, ezdikleri ve fikirlerini kabul etmedikleri bu insanlarla eşitlenme meselesi.
Eşitlenmek istemiyorlar her zaman ki gibi iktidarlar kendilerinin istedikleri gibi olmasa da kamuoyunda kendilerinin sesi daha çok çıksın ve fikren bizim iktidarımız ülkede egemen olsun istiyorlar.
Ama artık çok geç.
Türkiye geri dönülemez bir yol aldı.
Ve bu yolu aşağılanan, sesi kıstırılan insanlar sayesinde aldı.
Özür metinlerinde itiraf edercesine yazdıklarının ne anlama geldiğini anlamayıp daha sonradan okuduklarında korkunç cümleler yazdığını ifade edenlerin bilinçaltına işlemiş olan Kemalist refleksler son buluyor artık.
Geriye popüler sanatçı olma şımarıklığıyla ortaya dökülen üstten bakış içeren cümleler ve kendi fikrinden olmayanı dışlayan, çağdışı gören cümleler kalıyor.
Ve elbette ki Türkiye'nin uzun zamandan bu yana gelen sırf birkaç film ve dizide oynadı diye kendini halktan üstün gören aydın sanatçı sorunu.
Bugün sevinmemiz gereken bu insanların beyinlerinin bir köşesine işlenen kendisinden olmayanı aşağılayan Kemalizm soslu “Cumhuriyet Teyze-Amca” konulu bilinçaltlarına karşılık aşağılananların, ezilenlerin, ötekileştirilen ve dışlananların seslerinin en az onlar kadar çıkması, en az onlar kadar kendilerine hakaret edilmesine karşılık haklarını sonuna kadar savunması.
Bu köşenin yazarı da Melek Baykal'ı Cennet Mahallesi'ndeki o komik ve güldüren Pembe karakteriyle hatırlamak isterdi hayatı boyunca.
Ama öyle hatırlamayacak…
Keşke vicdanı ve yüreği de adı gibi olsaydı Melek Baykal'ın.
Ama işte hayat bu… Öyle değilmiş ne yazık ki.
Yazarlar
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.10.2018
24.09.2018
9.02.2018
19.08.2018
29.07.2018
15.07.2018
1.02.2018
14.06.2018
4.02.2018
9.02.2016