Hüseyin ÇAKIR
Cumhurbaşkanı Erdoğan 4 Mayıs’ta “Milletimize güvenimiz tam, milletimizin bize teveccühü ortada, burada da bir sıkıntı yok. 24 Haziran, Türkiye için yeni bir dönem, yeni bir kırılma noktası olacak" demişti. 8 Mayıs’ta da “Şayet bir gün milletimiz tamam derse ancak o zaman biz kenara çekiliriz” dedi. KONDA genel müdürü Bekir Ağırdır Cumhuriyet'te yer alan söyleşide “Ak Parti’nin 2002’den beri ilk kez savunma stratejisinde” kaldığını belirtiyor.
İktidar açısından her geçen gün ortaya çıkan durum iktidar çubuğunun geriye doğru bükülmeye başladığı. Sistem değişikliği için yola çıkan AKP’nin, iktidar metal yorgunluğu her gün bir biçimde dışa vuruyor ve iktidar değişikliği korkusu bacayı sarmış görünüyor.
Seçim meydanlarında söyleyecek söz bulamıyorlar. Şimdiye kadar tekrarlanan popülist söylemler militanları da heyecanlandırmıyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da AKP Gençlik Kolları Kongresi'nde "Sevgili gençler sıkıldınız biliyorum..." dedi ve muhalefete pas vermiş oldu. Sosyal medyada TAMAM, SIKLIDIM hectekli Gezi ruhu dolaşmaya başladı.
Muhalif ruhta barışçı, uzlaşmacı heyecanı yükselirken; iktidar ve ortaklarının kutuplaştırıcı, güvenlikçiliği gerekçe yaparak “terör, bölücülük, dış saldırı, üst akıl” vs gibi tekrarın tekrarı sözlerden “sıkıldınız” itirafı en yetkilinin ağzından “kaçıverdi”.
İktidar aleyhine ve muhalefet lehine bir seçim yaşanıyor. Sistem değiştirme hayali kuran Cumhur İttifakı bu gidişle sistemin gadrine uğrayacak, sistem tepesine çökecek, göstergeler bunun ihtimal olmaktan çıktığını gösteriyor.
Herkesin üstünde mutabık olduğu; HDP bu seçimin hem kilit, hem anahtar partisi. Kürt oylarına gözünü diken bütün partiler dillerini normalleştirmeye çalışıyorlar. Selahattin Demirtaş’a selam, ziyaret, serbest bırakılmasını dile getiren CHP ve Saadet Partisi Cumhur İttifakı'nın “bölücü, terörün siyasi ayağı” kara propagandasını boşluğa düşürüyor.
Muharrem İnce HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın tutuklu olmasını eleştirerek, "Adayın biri hapiste, diğerleri propaganda yapıyor, bu doğru değil. Demirtaş Kürt diye, 'bırak ona ne olursa olsun mu diyeceğiz. Böyle bir şey olmaz, bunları doğru bulmuyorum" dedi.
Temel Karamollaoğlu, "Cumhurbaşkanı adayı cezaevinde olmamalı. Serbest kalmasını ve yarışa dışarıda katılabilmesini temenni ediyorum" dedi.
İyi Parti Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğu ve HDP’nin %10 barajla yüzyüze bırakılması konularına girmiyor.
“İyi- kötü” Kürtler, Kürtleri bölemedi
Birinci turun ikinci tura kalmasını ve ikinci turun sonucunu Kürt seçmenler belirleyecek. Bu durumu iktidar da, muhalefet de biliyor. İkinci turda Kürt seçmenlerin oyunu almak için, Muharrem İnce, Karamollaoğlu’nun jestleri yeterli olmayacaktır.
Çünkü iyi niyet beyanlarının ötesinde seçim beyannamesine 100 yıllık Kürt sorunu yarasının nasıl çözebileceğine dair söz söylemeliler. Söz söylemenin ötesinde açık beyanda bulunmalılar. Bu bile yetmez; çünkü Kürtler’e Cumhuriyetin kuruluşunda “kurucu unsur” sözü verildi sonra unutuldu ve seksen yıldan fazla kimlikleri inkâr ve reddedildi. “Devletin Bekası” sınırları içinde Kürt kimliği kabul edildi ve iyi Kürtler, kötü Kürtler olarak Kürt kimliği ayrıştırıldı.
Anadilde okuma yazma, Kürt tarihi, Kürt illerinde Kürtçenin devlet daireleri ve mahkemelerde kullanılmasını savunan Kürtler “kötü”,” HDP de “kötü Kürtlerin şer odağı” ilan edildi. Devlet böyle kategorik ayrım yaptı, iktidar bu ayrım üstünden Kürtleri “iyi-kötü” olarak bölmeye çalıştı. 7 Haziran 2015 bu politikaya sert yanıt oldu. 1 Kasım 2015 seçimine kadar yaşananlara rağmen Kürtler iyi-kötü Kürtler ayrımına kulak asmadı.
Şunun altında çizmek lazım. Barış süreci olarak yaşanan dönemin yarattığı olumlu havanın neden, nasıl ters döndüğü, yasası ve hukuku olmayan sözlerden nasıl vazgeçilip bütün sürecin inkâr edildiği ve suç sayıldığını Kürtler biliyor. Demirtaş, milletvekilleri, HDP yöneticileri hülasa Kürt siyasetçilere yönelik suçlamaların neredeyse tamamı Barış Süreci'ndeki sözlerden derlenmiş, yani Barış Süreci'nde normal olan, iktidarın politikası değişince suç ilan edilmiş. Siyasal suçları dünyanın her yerinde iktidar ve devlet üretir.
“Millet İttifakı” yani CHP her şey normalmiş, normal bir iktidar değişimi oluyormuş havasında olmaya devam ederse, otoriter rejimi meşrulaştırmış olur.
Öğrenciye şu kadar, emekliye, köylüye bu kadar para gibi popülist söylemlere hapsolduğu ve Türkiye’nin temel meselesi olan sistem değişikliğini de “Saray yerine Çankaya’ya gideceğim”e indirgediği zaman bu hattan demokrasi yolu çıkmaz.
Kürt meselesinin çözümü için - ki bu meseleye bölgesel politik bakış ve çözüm önerisi getirmeden- demokrasi için adım atılamayacağını söylemeliler. Güney sınırlarımızda komşu Kürtler “ulusal güvenlik tehdidi” olarak görüldüğü sürece, bugün olduğu gibi “iç” Kürtler de potansiyel tehlike olarak görülecek, özgürlük ve demokrasinin “yakın tehdit” olduğu tezine meşruiyet alanı açılmış olacak.
Birincisi, devletin Kırmızı Kitap’ta yazılı güvenlik ve tehdit algısının gözden geçirileceği, değiştirileceği;
İkincisi, KHK’lar ile ideolojik ve siyasal nedenlerle işlerine son verilenlerin işlerine geri dönmeleri;
Üçüncüsü, “siyasi genel af”;
Dördüncüsü, geçmişte yolsuzluklara karışmış, ihalelere fesat karıştırmış, devlet kaynaklarını siyasal çıkar, kayırmacılık olarak kullanmış olanlar hakkında hukuki takibat yolunun açılacağı sözünün verilmesi.
Demokrasinin önünün açılması, adalet ve vicdanların rahatlaması ve hep sözü edilen “yetim hakkını savunmak” için iktidara aday olanlar en azından kamuoyuna bu açıklamaları yapmalılar.
Evet, Selahattin Demirtaş’ı Edirne cezaevinde ziyaret, Hakkari’de miting ve Demirtaş serbest olmalı söylemleri olumlu ama yeterli değil. Öte yandan mütedeyyin kesimde ve Sözcü gazetesi de içinde kamuoyunda Selahattin Demirtaş’a özgürlük talebi yükseliyor.
İktidara talip olanların popülist söylemlerin ötesinde radikal, kararlı politik duruş göstermeleri lazım. Demokrasi ve özgürlükler için; sistemin otoriter çizgiden demokratik çizgiye oturtulması için; HDP ile Erdoğan gitsin ben seçileyim gibi taktik, biraz da pragmatik yaklaşım yerine stratejik, ilkeli ve şeffaf işbirliği yapılmalı.
Yazarlar
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018