Kemal CAN
16 yıllık AKP iktidarının Erdoğan’ın istediği “kindar nesil” yetiştirme konusundaki başarısı tartışılabilir ama zaten yetişmiş olan tatminsiz kindarları, rövanşist saldırganlığı, bu dönem boyunca artan oranda ve hâlâ başarıyla aktive edebildiği ortada. Miting kalabalıklarındaki en hareketli gruplar, sosyal medyada en aktif çehreler ve seçim kampanyasına en imanlı katkılar hep bu kesimden. Bu çembere dahil olan daha küçük bir grup ise özeleştiri, nedamet kılığında küçük mırıldanmalarla kendini gösteriyor. Suç ortaklığı da biraz böyle bir şeydir...
Tam 72 hafta, yaklaşık 500 gün önce, Gazete Duvar’da ilk yazımı yazdığımda tarih 2 Şubat 2017. Referanduma iki buçuk ay süre kala çıkan yazının başlığı: “Seçmeni sorumluluk almaya kim ikna edecek?” Şimdi seçime üç gün kaldı ve aynı soru yine yürürlükte. Söz konusu yazıdan: “Bu referandumda en önemli siyasi aktör partiler değil, bizzat seçmen (…) Siyasi sorumluluk ve basiret sadece partilere ve yöneticilerine ait kavramlar değil. Siyaset literatürü ve yaşanan tarih, kalabalıkların büyük hatalara, hatta suçlara onay verdiği örneklerle dolu”. Ve şimdi 24 Haziran öncesi, en sürprizli, en bilinmedik, en belirleyici ve aslında sonuçtan sorumlu olacak aktör yine seçmen. Dip dalgayla mı, birilerine ders verme derdiyle mi, umutla mı, korkuyla mı karar verecek beraberce göreceğiz.
“7 Haziran – 1 Kasım arasında işletilen şiddetle rehin alma politikası, 15 Temmuz ve dış – iç düşman söylemi desteği biraz tırmandırmış olsa da, seçmen hâlâ evet sorumluluğunu almak istemiyor”. Referandum öncesinde yazılmış bu cümle, 1 Kasım seçimlerine göre evet oylarında yaklaşık yüzde 10 oy kaybıyla doğrulandı. İktidar seçmeninin önemli bir kısmı, otoriter tek adam rejimiyle ilgili kurumsal düzenlemelerin sorumluluğunu almadı, almak istemedi. Şimdi de, açıklanan anketler ve yurt dışı oylarındaki katılım oranları, seçmenin oy verme sorumluluğu ve seçimden beklenti açısından bir hayli hareketli olduğunu gösteriyor. Sokaklar canlanmasa bile merak duygusu fazlaca tahrik olmuş durumda. Ancak oy verme sorumluluğunun, yaratılan sonuçla bağını öğrenmek için biraz daha bekleyeceğiz.
Tehdit algısı büyüdüğünde, kamplaşma arttığında siyaset geriye çekiliyor ve siyasi aktörlerin “vekalet çatışması” sahneyi dolduruyor. Muharrem İnce ve Tayyip Erdoğan arasında meydanlardaki video destekli atışmalar da, seçimin son düzlüğünü “eğlenceli” bir gösteriye dönüştürdü. İki tarafta da sözcülerinin performansı ve karşı tarafa attığı gollerle yoğun bir tatmin yaşıyor. Özellikle uzunca bir süredir psikolojik üstünlüğün oldukça uzağında kalmış muhalefet seçmeninde bu tatmin çok daha fazla. İktidar seçmeninde ise mensubiyet ve çıkar ortaklığının gerektirdiği görevi bir kez daha yerine getirme ve Erdoğan’ı iktidarda tutma nöbeti asıl motivasyonu oluşturuyor. Bu fark, miting kalabalıklarına sayısal olarak olmasa da coşku açısından yansıyor.
ORTAK HİSSİYAT GÜVENSİZLİK
AKP mitinglerindeki -fotoğraflarla kanıtlanan- yoklama vermeye gelmişlerin fazlalığı muhalefet seçmeninde moral bozukluğuna yol açsa da, bütün iktidar imkanları ve adam adama markajla kontrol altında tutulmaya çalışılan seçmene iktidarın güveni tam değil. Hakkı Özdal’ın alanlara yansıyan atmosfer açısından güzel izlenim yazısına bakmanızı öneririm.
Alanlara yansıyan ruhsuzluğun beslediği endişelerin iktidar sözcülerince bile artık saklanamaz hale geldiği anlaşılıyor. Kapalı toplantılarda bizzat Erdoğan tarafından ayar verilen ve sürekli ekstra çabaya çağrılan teşkilatlarda yukarıdan aşağıya doğru yayılan yüksek bir teyakkuz göze çarpıyor. Ancak verilen alarm, tehlikeyi yok etmeye yetmiyor.
Güvensizlik meselesi bu seçimin neredeyse her noktasına yayılmış durumda. En başta hâlâ muhalefetin sandıkların güvenliği ile kaygıları var. Ama ikinci sıraya kesinlikle iktidarın destekçilerinin gelecek korkuları yerleşiyor. Başta Erdoğan olmak üzere iktidar sözcüleri de bu konudaki endişe seviyesinin asla düşmemesi için ellerinden geleni yapıyor, tarihin derinliklerinden hatta bazen olguları da karıştırarak mağduriyet hikâyeleri uydurmaya çalışıyorlar. “Biz gidersek haliniz nice olur” teması, iktidar için kendi seçmeninin konsolidasyonu açısından hayati. Bu endişeler konusunda pasif kabul halinin, zoraki bir rızanın ve kerhen desteğin yavaş yavaş ama düzenli olarak büyüdüğüne dair fazlaca emare mevcut. Ama asıl aktif endişeler, yani AKP iktidarının destek çemberinde yer alarak kendi yaptıklarının farkında olanların korkuları daha fazla şey anlatıyor.
16 yıllık AKP iktidarının Erdoğan’ın istediği “kindar nesil” yetiştirme konusundaki başarısı tartışılabilir ama zaten yetişmiş olan tatminsiz kindarları, rövanşist saldırganlığı, bu dönem boyunca artan oranda ve hâlâ başarıyla aktive edebildiği ortada. Miting kalabalıklarındaki en hareketli gruplar, sosyal medyada en aktif çehreler ve seçim kampanyasına en imanlı katkılar hep bu kesimden. Bu çembere dahil olan daha küçük bir grup ise özeleştiri, nedamet kılığında küçük mırıldanmalarla kendini gösteriyor. Suç ortaklığı da biraz böyle bir şeydir. Ya sonuna kadar ve bütün vicdani sınırlarınızı kaldıran dozda saldırganlığa mecbur ya da itirafçı olursunuz. Güvensizliğin bu cephesine nasıl yaklaşılması gerektiği meselesi de muhalefet tarafında epey tartışmalı. Onları ürkütmek mi, korkularını gidermek mi daha doğru sonuç verir sorusu farklı cevaplar alıyor.
NE OLACAK BU AKP’LİLER?
AKP “bırakamayacağı kadar çok iktidar” elde eder ve bunu korumak için sert bir direnç gösterirken, taraftarlarının önemli bir kısmını da -en azından duygusal olarak – bu çizgiye yakın tutuyor. Bu duygudaşlığın zayıflaması bir değişimi mümkün kılabilir ama endişe bakiyesinin siyasi baskısı o kadar kolay dağılmayacak. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce “devri sabık yaratmayacağız” diyerek endişeleri giderme tarafında konumlandı. Fakat, AKP’li olmayıp destekçi olan çevreler için alkış tutan komutanların apoletlerini sökmeye kadar varan hesap sorma sözlerinden de geri durmadı. Akşener de kendisine ciddi engeller çıkartan mülki amirler ve polis müdürlerine dönük olarak parmağını salladı. AKP iktidarını destekleyen kalabalıkların başka türlü bir Türkiye umudundan duyduğu endişeler meselesi seçimin sonrasındaki bir sorun olmaktan önce seçimin sonucunu da belirleyecek dinamiklerden biri olacak.
11 Nisan’da gazeteduvar’da “AKP’liler ne olacak?” başlığıyla yayınlanan yazıdan:
“Muhalefetin 2019 veya sonrasında bir iktidar değişikliği için mevcut iktidarı ayakta tutan toplumsal dinamiklere ve tabana ilişkin bir perspektifi olması gerekiyor. Bu perspektif, bu kesimlerin kimlik iddialarıyla kurulacak ilişkiden çok, oluşturulacak yeni siyaset zemininde nasıl yer alacaklarıyla ilgili olmalı. Bu tabana oy çalınacak havuz olarak bakmak yerine, siyasetle ilişkisi değiştirilebilir potansiyel olarak yaklaşmak bir başlangıç olabilir. En iddialı sonuçlarda bile mevcut iktidarı destekleyenlerin yüzde 40’ların altına düşmeyeceği düşünülüyorsa, bir karşı “yok sayma” hamlesi çok gerçekçi görünmüyor”. Yani başlangıçtaki soruya dönersek, 24 Haziran hem iktidar hem de muhalefet seçmenini sorumluluk almaya zorluyor. Dolayısıyla, seçimin sürprizli sonucunu da kararsızlar değil, verilen kararlarla ilgili alınan sorumluluklar belirleyecek. Birilerinin umudunun diğerlerinin endişesi olması, sonuca ortak olma sorumluluğunu almakla değişebilir.
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025