Mümtazer TÜRKÖNE
Ulus Devletler Çağı’nda, kim olursa olsun vatan toprağı veren biri için söylenecek en iyimser söz şu olabilir: “Toprağı bol olsun!” “Bir karış toprak”, hatta “çakıl taşı” edebiyatını dünyada aklı başında hiç kimse küçümsemez.
Türkiye’deki tartışmayı fazla abartılı bulanlar, benzer bir konuda dünyanın hiçbir memleketinde farklı bir tepki ile karşılaşmazlar. Sebebi açık: Toprak veren, her şeyini kaybetmeye açık demektir. Karizma çizilmiş, caydırıcılık kaybolmuştur. Küçük toprak parçaları üzerinde bir ülkenin bütün toprakları üzerindeki egemenliği ve dünyaya karşı bağımsızlığı test edilir. Zaaf gösterenin, hele bizimki gibi tehlikeli bir coğrafyada toprağı vatan yapanların, yaşama şansı hiç kalmaz. Peki mesele vatan toprağı meselesi mi? Hem evet hem hayır?
Bu ölçüde ortak payda niteliği taşıyan bir kriz, devletin ve politika aktörlerinin mecburiyetleri ve sıkıntıları hakkında berrak bir fikir verir. Sorunun cevabı, demek ki adamına göre değişir.
Süleyman Şah’ın ve iki süvarisinin “nakl-i kubur” kararı, belli ki askerlere ait. Askerî stratejilerin, siyasetin her parçasını içermesi gerektiğini hatırlarsak, bu karar askerlerin aldığı siyasî, belki de biraz da diplomatik bir karar. Böyle bir kararın doğruluğu-yanlışlığı değil hesabı önemlidir. Asker, IŞİD ile geniş bir cephede karşı karşıya kaldığını görüyor. Askerî açıdan en önemli zaaflardan biri cephe gerisinde kalan 38 kişilik askerî birliği ve o birliğin korumakla görevli olduğu anıt-mezar. Dikkat edin, “vatan toprağı” değil. Selefîlerin mezar düşmanlığı ve Musul konsolosluk rehine olayında olduğu gibi öngörülemeyen saldırganlıkları yakın bir tehdit oluşturuyor. Kısaca askerî açıdan ordumuz bir şantajla karşı karşıya. Oraya bir saldırı olduğunu, 38 askerinizin şehit ve mezarın tahrip edildiğini öğrenince ne yapacaksınız? Bu şantaj aynı zamanda Suriye ve bölgede oluşacak askerî koalisyonlara karşı izlenecek politikada elimizi zayıflatıyor. Bir askerin gireceği savaşla ilgili içgüdüsel tavrı, savaş alanını ve zamanını belirleme üstünlüğünü, yani inisiyatifini elinde tutmaktır. Demek ki askerî açıdan gerekli ve doğru hesaba dayanan bir karar verilmiştir: Stratejik üstünlüğü sürdürme adına taktik bir geri çekilme. Ayrıca detayların çok ince planlandığı ve yine askerî açıdan kusursuz bir operasyon gerçekleştirildiği anlaşılıyor.
Peki siyasî açıdan? Kendi amaç ve araç bütünlüğü içinde böyle bir operasyona ihtiyaç doğması tam bir siyasî fiyaskodur. Asker çok daha hayatî olan stratejik üstünlüğünü, inisiyatifini ve savaşma yeteneğini korumuştur ancak Hükümet açıkça bir vatan toprağını terk etmek zorunda kalmıştır. Bunun bir siyasî bedeli olmalıdır. Üstüne üstlük bu kaybın bir zafer gibi takdim edilmesi, milletin vatansever refleksleriyle alay etmek demektir. Ortada bir zafer falan yok, bir fiyasko var. Hükümet belki bu askerî zarurete boyun eğdiği için mazur görülebilir ancak siyasî sorumluluğu ortadan kalkmaz. Çünkü askerin içine düştüğü zaruret hali, Hükümet’in Suriye politikasının doğrudan sonucu.
Askerin bu zaruret konusunda Hükümet’i ikna ettiği ve uyum içinde operasyon kararı alındığı ancak siyasî sonuçlarından ürken Cumhurbaşkanı tarafından geciktirildiği anlaşılıyor. Delil, tankların gündüz harekâtına göre, ancak gündüz görülebilecek yazılarla donatılması. Gündüz için planlanan operasyon geceye kalmış, neyse ki kazasız belasız atlatılmış.
Krizler saklanan niyetlerin, saman altından yürütülen hesapların ortalığa dökülüp saçılmasına yol açar. Kimse “zafer” ajitasyonunu yemedi. Hükümet partisi bu operasyon yüzünden ciddi bir oy kaybetti. Çok daha ölçülü ve sakin atlatılacak bir krizi Cumhurbaşkanı, her zaman olduğu gibi gördüğü fırsatlar için büyüttü. Bahçeli’nin Genelkurmay Başkanı’na laf giydirmesi ironi yüklüydü. Ancak Erdoğan’ın “tırnağının parçası” muhabbeti, inisiyatif kaybettiği bu krizde üste çıkma gayretinden ibaret.
Öyle anlaşılıyor ki dersi kıran, bu işten en son haberdar olan kişi; şimdi sözlüde başka yerden çıkan sorulara cevap yetiştirerek durumu toparlamaya çalışıyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025