Sezin ÖNEY
Bugünlerde, Rusya ve Ukrayna meseleleri gündemde olunca, lise Tarih derslerindeki ezberler hemen medyatik yorumlarının pasta süsü olarak sergileniyor.
Mesela, Rusya’nın Kırım çıkartması ile ilgili olarak, “Rusya’nın sıcak denizlere açılma hedefi” sözleri Türkiye’deki haberler, yorumlarda sıklıkla kullanılıyor.
“Rusya’nın sıcak denizlere açılma hedefi”, Çar Petro ve 17. ve 18. yüzyıllar için geçerli olabilir de...
Siber dünyanın, bilgi ve teknolojinin değerinin, mühendisliğin, iletişim-ulaşım imkânlarının alıp başını gittiği 21. yüzyılda, sıcak denize açılma hedefinden bahsetmek ne kadar manalı?
Uluslararası ilişkilerde analiz algı ve yetisi, 17. yüzyıl ve 19. yüzyıl arası gidip gelen “uzmanların” domine ettiği bir akademi, medya ve siyaset dünyası ile de, Türkiye böyle melül melül bakakalır Boğazlar’dan gelip geçen savaş gemilerine.
“Sıcak denizlerin peşindeki soğuk Rusya” imgesi, geçen yüzyılda da argümanlarını, “jeostrateji” teorik çerçevesine dayandıranlar arasında da popüler olmuştu.
Örneğin, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgalindeki amacının da, Hint Okyanusu’na doğru açılmak olduğunu öne sürenler vardı dünya akademik çevrelerinde...
Oysa, Soğuk Savaş’ın en detaylı analiz edilen dönemlerinden biri Afganistan’daki savaş. Ve ortada ayan beyan gözüken Sovyetlerin Afganistan’da peşine düştüğünün, Batı’nın bölgede Taliban üzerinden nüfuz kazanmasını engellemek olduğu.
Bugün de, mesele “sıcak denizler” değil.
Ukrayna’da yaşananlarla beraber, Rusya ve Batı arasında “Soğuk Savaş sonrası” kurulan güç dengeleri bozuluyor.
1994’te, ABD, Britanya ve Rusya arasında imzalanan bir anlaşma, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü korumayı öngörüyordu. Bu anlaşma; yani Bill Clinton, John Major, Boris Yeltsin ve Leonid Kuchma’nın imzaladığı Budapeşte Anlaşması, nükleer silahsızlanma ve Ukrayna’ya odaklı bir belgeydi.
Soğuk Savaş sonrası, “Post-Soğuk Savaş” dönemi, her ne kadar “insanlarının ve özgürlüklerinin gücüne” yönelik müthiş bir iyimserliğin yaşandığı bir zaman olsa da, gene de, siyaset zihniyeti, devletlerin “sert gücü” üzerine kuruluydu. Silahlar, askerî güç, birincil derecede önemliydi.
Bugünse, devir çoktan değişti.
Günümüzün en büyük silahı bilgi ve fikirler.
Ukrayna’da yaşanan yönetim değişikliğini de, kaba kuvvet değil, düşüncelerin gücü ve algıların değişimi getirdi.
Ukrayna’da, Soğuk Savaş sonrası başlaması gereken siyasi reform süreci, 25 yıl kadar rötar yaptı.
Ve Ukrayna’nın insanları, sabık devlet başkanı Viktor Yanukoviç’in dişçi oğlunun, nasıl olup da Avrupa’nın en zengin insanlarından biri olduğunu sorguluyor, yolsuzlukların getirdiği yozlaşmaya katlanmak istemiyorlar.
İnsanların kafalarındaki şüphe kıvılcımlarını alevlendirmek, bozuk düzenin getirdiği bunalım ve öfkeyi yangına dönüştürmek için de bir fikir çakmağı yetiyor.
Çakmağı çakan...
Mustafa Nayem.
Afganistan kökenli bir Ukraynalı.
Yanukoviç’e, yolsuzluklar ve kabaran kişisel serveti ile ilgili soruyu, bir televizyon programında yönelten ilk gazeteci.
Nayem, bu sorudan sonra, işsiz kaldı, ajanlıkla suçlandı, “Kafkas kökenli terörist olma” zannıyla gözaltına alındı.
Gene de, Facebook üzerinden insanları, sokağa çıkıp Yanukoviç’i protestoya çağıran ilk isimlerden oldu.
“İşini, meslek ahlakının gerektirdiği gibi yapmak kahramanlık değil; soru sorabilmekle övünmek aptalca bir şey” demişti Nayem...
“Kafkas-Müslüman terörist olmak” suçlamasıyla gözaltına alındıktan sonra da, “Irkçılık, Ukrayna kimliğinin bir parçası olmamalı” diye yazmıştı.
Soğuk Savaş döneminde, kaba kuvvetin sözü geçiyordu...
Tarihçi Tibor Szamuely’ye Stalin’in, yakın arkadaşı ve Sovyetler Birliği’nin ilk beş mareşalinden biri, Kızıl Ordu Genel Kurmay Başkanı ve Savunma Bakanı görevlerinde bulunan Aleksandr Yegorov’u neden öldürttüğünü sormuşlar.
“Niçin olmasın” diye yanıt vermiş.
“Niçin olmasın”; çünkü Stalin, kaba kuvvetin sahibiydi ve ne isterse yapabilirdi.
Bugünse, “niçin olmasın” diyen güç, fikirler ve bilgi.
Türkiye’de de, en çok eksikliği çekilenler bunlar galiba...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024